İçindekiler
- 1 Veri Merkezi Genişlemeleri ve Yeşil Enerjiyi Aynı Masaya Koymak
- 2 Veri Merkezi Genişlemelerinin Yeni Gerçekliği
- 3 Neden Yeşil Enerji Artık “Güzel Olsa İyi Olur” Değil, Zorunluluk?
- 4 Enerji Verimliliğini Ölçmek: PUE, WUE ve Karbon Yoğunluğu
- 5 Donanım, Sanallaştırma ve NVMe ile Watt Başına Performansı Artırmak
- 6 Soğutma Mimarisi: En Büyük Enerji Kalemini Akıllıca Yönetmek
- 7 Yeşil Enerji Tedarik Modelleri ve Lokasyon Seçimi
- 8 İşletmeler İçin Pratik Yol Haritası: Genişlerken Yeşil Kalmak
- 9 DCHost ile Yeşil Enerji Odaklı Genişleme İçin Nasıl İlerleyebilirsiniz?
- 10 Özet ve Sonraki Adım: Büyürken Ayak İzini Küçültmek
Veri Merkezi Genişlemeleri ve Yeşil Enerjiyi Aynı Masaya Koymak
Özellikle son birkaç yılda hem klasik web barındırma hem de yapay zeka, big data ve SaaS iş yükleri için kapasite taleplerinin nasıl hızlandığını hep birlikte görüyoruz. Yeni bir projeye başlarken yaptığınız ilk kapasite planlama toplantısında bile tablo net: daha fazla CPU, daha fazla RAM, daha hızlı disk, daha yüksek ağ kapasitesi… Ancak bu tabloya artık mutlaka eklenmesi gereken bir sütun daha var: enerji verimliliği ve yeşil enerji stratejisi.
Veri merkezi genişlemesi sadece “yeni rack ekleyelim” ya da “birkaç sunucu daha alalım” meselesi değil. Her yeni sunucu watt cinsinden bir yük, her yeni kabinet BTU cinsinden bir ısı kaynağı ve her yeni hizmet karbon emisyonu anlamına geliyor. Özellikle kurumsal müşterilerinizden gelen KVKK/GDPR, sürdürülebilirlik ve tedarik zinciri raporlama talepleri arttıkça; kullandığınız barındırma altyapısının çevresel etkisi de doğrudan masaya geliyor.
Biz DCHost olarak hem kendi veri merkezi yatırımlarımızda hem de müşterilerimizin colocation, dedicated ve VPS mimarilerini tasarlarken kapasite artışı ile yeşil enerji adımlarını birlikte ele alıyoruz. Bu yazıda, veri merkezi genişlemeleri ve yeşil enerji başlığını; pratik metrikler, yeni soğutma teknolojileri, yenilenebilir enerji modelleri ve gerçekçi yol haritalarıyla birlikte, sahada yaşadığımız örneklere dayanarak detaylıca açacağız.
Veri Merkezi Genişlemelerinin Yeni Gerçekliği
Veri merkezleri artık sadece web sitesi barındırmanın ötesinde, kurumsal uygulamalardan eğitim platformlarına, e-ticaret altyapılarından yapay zeka eğitim kümelerine kadar çok farklı iş yüklerini üstleniyor. Bu da hem güç yoğunluğunu hem de büyüme hızını dramatik biçimde değiştiriyor.
Geçmişte bir kabinet için 3–5 kW güç bütçesi planlanırken, bugün 10–20 kW hatta bazı özel GPU kabinetlerinde daha da yukarıları konuşuyoruz. Bu seviyelerde genişleme yaparken şu sorular kaçınılmaz hale geliyor:
- Mevcut elektrik altyapımız yeni yükü güvenle kaldıracak mı?
- Soğutma kapasitesi, artan ısı yoğunluğunu verimli biçimde yönetebilecek mi?
- PUE (Power Usage Effectiveness) değeri bu genişleme ile nasıl değişecek?
- Kullandığımız enerjinin ne kadarı yenilenebilir kaynaklardan geliyor?
Özellikle yapay zeka ve yüksek yoğunluklu iş yükleri için büyüme planlıyorsanız, bu alanı daha detaylı ele aldığımız AI talebi odaklı veri merkezi genişleme rehberimize de göz atmanız faydalı olacaktır.
Genişleme kararı, sadece IT tarafının değil; finans, sürdürülebilirlik, hukuk ve operasyon ekiplerinin de ortak kararı olmak zorunda. Çünkü enerji maliyeti artık sadece fatura kalemi değil, aynı zamanda kurumsal sürdürülebilirlik raporlarınızın ve tedarik zinciri skor kartlarının bir parçası.
Neden Yeşil Enerji Artık “Güzel Olsa İyi Olur” Değil, Zorunluluk?
Yeşil enerji uzun süre boyunca IT ekipleri için biraz “PR” konusu gibi algılandı. Son birkaç yılda tablo tamamen değişti. Bugün veri merkezi işletirken ya da colocation/dedicated hizmeti alırken yeşil enerjiyi gündeme almanızın üç ana nedeni var:
- Regülasyon ve raporlama baskısı: Avrupa Birliği ve bölgesel düzenleyiciler, veri merkezlerini doğrudan hedef alan enerji verimliliği ve emisyon kuralları hazırlıyor. Global müşteri çalışıyorsanız, tedarikçi değerlendirme formlarında veri merkezi sürdürülebilirlik detayları artık standart soru.
- Maliyet baskısı: Enerji fiyatlarındaki dalgalanma, uzun vadeli iş planlarını zorlaştırıyor. Yenilenebilir kaynaklara dayalı anlaşmalar, öngörülebilir maliyet ve kısmen korunaklı fiyat yapısı sağlayabiliyor.
- Marka ve itibar: Özellikle B2B SaaS, e-ticaret ve kurumsal hizmet sunan şirketlerde, “altyapımız düşük karbon ayak izine sahip” cümlesi yeni bir rekabet avantajına dönüşüyor.
Bu resmin teknik detaylarını daha geniş bir çerçevede görmek isterseniz, veri merkezi sürdürülebilirliği hakkında daha detaylı ele aldığımız rehberi inceleyebilirsiniz. Orada enerji, soğutma ve altyapı bileşenlerini daha genel bir model içinde anlatıyoruz.
Özetle; veri merkezi genişlemeleri artık iki ayaklı yürümek zorunda: kapasite ve <strongsürdürülebilirlik. Sadece birini optimize etmek, birkaç yıl içinde ya maliyet duvarına çarpmanıza ya da regülasyon kaynaklı risklerle karşılaşmanıza neden oluyor.
Enerji Verimliliğini Ölçmek: PUE, WUE ve Karbon Yoğunluğu
Yeşil enerji stratejilerini konuşurken ilk soru şu olmalı: “Bugün neredeyiz?” Bunu yanıtlamak için pratik ve ölçülebilir metriklere ihtiyacınız var. Veri merkezi tarafında en çok kullanılan üç göstergeyi sahadan perspektifle toparlayalım.
PUE (Power Usage Effectiveness)
PUE, veri merkezinizin toplam tükettiği enerji ile BT ekipmanlarının (sunucu, storage, ağ cihazları) tükettiği enerji arasındaki oranı gösterir. Formülü basit:
PUE = Toplam Veri Merkezi Enerji Tüketimi / BT Ekipmanı Enerji Tüketimi
Örneğin aylık 1.000.000 kWh enerji tüketiyor ve bunun 600.000 kWh’ı sunucu/storage/ağ tarafında harcanıyorsa, PUE değeri 1,66’dır. Ne kadar 1’e yaklaşırsanız, o kadar verimlisiniz demektir. Genişleme planlarken şu soruyu netleştirmek gerekiyor:
- Yeni kabinetler PUE’yi yukarı mı çekiyor, yoksa soğutma ve elektrik altyapı yatırımlarıyla PUE’yi aşağı mı çekebileceğiz?
- Mevcut PUE değerimiz hangi aralıkta: 1,8–2,0 bandında mı, yoksa 1,3–1,4 gibi daha iyi bir seviyede mi?
- Sunucu seçimlerimiz (örneğin NVMe diskler, daha yeni CPU jenerasyonları) PUE’ye olumlu katkı sağlıyor mu?
WUE (Water Usage Effectiveness)
Özellikle suya dayalı soğutma çözümlerinin kullanıldığı veri merkezlerinde WUE de masaya geliyor. Bu metrik, kullanılan su miktarını enerjinin ya da IT yükünün bir fonksiyonu olarak ölçer. Su stresi yüksek bölgelerde veri merkezi büyütürken, WUE’yi dikkate almamak artık gerçek bir risk.
Örneğin kapalı devre soğutma kulesi yerine kuru soğutucuya geçmek, WUE’yi aşağı çekerken enerji tüketimini bir miktar artırabilir. Bu tür denge kararlarını, genişleme projelerimizde enerji ve su maliyetini birlikte ele alarak veriyoruz.
Karbon Yoğunluğu ve Enerji Karışımı
PUE tek başına yeterli değil; çünkü 1,3 PUE ile tamamen kömür bazlı bir şebekeden enerji kullanıyor olabilirsiniz. Bu nedenle bir de şu iki metriği takip etmeyi öneriyoruz:
- KWh başına CO₂ emisyonu: Bulunduğunuz bölgedeki elektrik şebekesinin ortalama karbon yoğunluğunu bilmek önemli. Yenilenebilir enerji sözleşmeleri ya da sertifikalarıyla bu değeri düşürmek mümkün.
- Yenilenebilir enerji oranı: Tükettiğiniz toplam enerjinin ne kadarı doğrudan ya da dolaylı olarak yenilenebilir kaynaklardan geliyor?
DCHost olarak yeni yatırımlarımızda, lokasyon seçiminden soğutma mimarisine kadar her adımı bu metriklerle izliyor ve genişlemeyi sadece “rack sayısı” üzerinden değil, kWh ve CO₂ perspektifinden de planlıyoruz.
Donanım, Sanallaştırma ve NVMe ile Watt Başına Performansı Artırmak
Veri merkezi genişlemesinde ilk refleks çoğu zaman bina, jeneratör, UPS ve soğutma tarafına odaklanmak oluyor. Oysa en az bu kadar kritik bir başka boyut var: kabin içine ne koyduğunuz. Aynı watt başına daha fazla iş yapan sunucular kullanmak, genişlemeyi hem teknik hem de çevresel açıdan çok daha sürdürülebilir hale getiriyor.
Yeni Nesil CPU ve GPU’lar
Her yeni CPU jenerasyonu sadece çekirdek sayısını değil, watt başına sağladığı performansı da ciddi oranda artırıyor. Örneğin 2–3 nesil önceki bir işlemciyle çalışan fiziksel sunucuyu, güncel jenerasyon bir dedicated sunucuyla değiştirdiğinizde:
- Aynı iş yükünü, daha az sayıda sunucuda konsolide etme imkânı
- Toplam güç tüketiminde düşüş
- Soğutma ihtiyacında azalma
elde edebiliyorsunuz. Bu da PUE’yi iyileştirmek için sadece tesis tarafına değil, sunucu parkının modernizasyonuna da yatırım yapmanız gerektiğini gösteriyor.
NVMe ve Depolama Tarafındaki Kazanç
Depolama tarafı da enerji verimliliğinde büyük fark yaratıyor. Daha önce detaylı olarak anlattığımız NVMe VPS hosting rehberinde hız kazançlarını odak noktasına almıştık; ancak aynı mimarinin bir de enerji verimliliği boyutu var.
NVMe SSD’ler, klasik HDD’lere göre hem çok daha yüksek IOPS sağlıyor, hem de birim performans başına daha düşük enerji tüketiyor. Yani:
- Daha az fiziksel disk ile aynı (hatta daha yüksek) performansı elde edebiliyorsunuz.
- Disk sayısının azalması, kabinet içi ısı üretimini ve soğutma ihtiyacını da azaltıyor.
- Büyük, yavaş ve çok sayıda disk kullanan eski storage sistemlerini modern NVMe tabanlı çözümlerle değiştirmek, watt başına IOPS değerini dramatik biçimde yükseltiyor.
Sanallaştırma, VPS ve Konsolidasyon
Veri merkezi genişlemelerini planlarken, fiziksel sunucu sayısını gereksiz yere artırmamak kritik. Burada devreye iyi tasarlanmış VPS ve sanallaştırma mimarileri giriyor. Doğru boyutlandırılmış bir hiper-vizör kümesi ile:
- Onlarca düşük kullanım oranlı fiziksel sunucu yerine, birkaç güçlü fiziksel node üzerinde yüzlerce VPS çalıştırabilirsiniz.
- Ortalama CPU/RAM kullanım oranlarını yükselterek, boşa harcanan enerjiyi azaltırsınız.
- Bakım, yedekleme ve felaket kurtarma süreçlerinde de operasyonel verimlilik sağlarsınız.
Bu taraftaki trendleri ve yeni nesil çözümleri, VPS ve bulut barındırmada en yeni trendleri anlattığımız yazıda daha teknolojik detayıyla ele aldık. Genişleme kararı öncesinde sanallaştırma stratejinizi güncellemek, bazen yeni bir veri salonu açmaktan daha büyük tasarruf getirebiliyor.
Soğutma Mimarisi: En Büyük Enerji Kalemini Akıllıca Yönetmek
Veri merkezlerinde enerji faturasında BT ekipmanlarından sonra en büyük pay her zaman soğutma sistemlerine ait. Genişleme planlarken, soğutmayı güncellemeden sadece yeni kabinet eklemek neredeyse her zaman PUE’yi yukarı çeker. Bu yüzden son yıllarda şu başlıklar daha sık masaya geliyor:
Free Cooling ve İklim Avantajı
Free cooling, kabaca çevre sıcaklığının yeterince düşük olduğu zamanlarda dış havayı veya dış ortamı kullanarak soğutma yapma fikri. İklimi uygun bölgelerde, yılın büyük bir kısmında kompresörleri çalıştırmadan soğutma sağlamak mümkün olabiliyor. Bu da doğrudan şu sonuçlara yol açıyor:
- Daha düşük elektrik tüketimi
- Daha az mekanik arıza riski
- Daha iyi PUE değerleri
Yeni bir veri merkezi lokasyonu seçerken, bölgesel iklim verilerini ve free cooling potansiyelini dikkate almak, yeşil enerji hedeflerine somut katkı sağlıyor.
Sıvı Soğutma ve Yüksek Yoğunluklu Kabinetler
GPU yoğunluklu iş yükleri ve yüksek watt/kabinet senaryolarında klasik hava soğutma çözümleri yeterli verimliliği sağlayamıyor. Bu noktada:
- Rack içi sıvı soğutma panelleri
- Doğrudan çip üstü (direct-to-chip) sıvı soğutma çözümleri
- Immersion (daldırma) soğutma teknolojileri
gittikçe daha fazla konuşuluyor. Bu çözümler ilk yatırımda daha maliyetli görünse bile, watt başına soğutma maliyetini düşürerek hem enerji verimliliğini hem de kapasite yoğunluğunu artırabiliyor.
Sıcak-Soğuk Koridor Ayrımı ve Hava Akışı Optimizasyonu
Daha klasik veri merkezi ortamlarında bile, iyi tasarlanmış bir sıcak-soğuk koridor ayrımı ile ciddi tasarruf elde etmek mümkün. Genişleme yaparken:
- Kabin yerleşim planını sıcak-soğuk koridor mantığına göre güncellemek,
- Boş U panel ve hava bariyeri kullanarak karışımı minimize etmek,
- Yükseltilmiş döşeme altındaki hava akışını izleyip dar boğazları gidermek
çoğu zaman kompresör veya chiller yatırımı yapmadan da hissedilir iyileşme sağlayabiliyor. DCHost tarafında yeni kabinet devreye alırken, sadece güç ve ağ bağlantısına değil; hava akışının bütünsel dengesine de bakıyoruz.
Atık Isının Değerlendirilmesi
Aslında veri merkezleri küçük bir şehir ısıtacak kadar sıcaklık üretir. Bazı ülkelerde atık ısının bölgesel ısıtma sistemlerine verildiği örnekler var. Yerel şartlara bağlı olsa da, özellikle kampüs tipi yapılarda:
- Ofis alanlarının ısıtılması
- Endüstriyel proseslerde ısının kullanılması
gibi senaryolarla veri merkezinden çıkan ısının bir kısmını yeniden değerlendirmek mümkün. Bu da hem enerji faturasına hem de karbon hesabına olumlu katkı sağlıyor.
Yeşil Enerji Tedarik Modelleri ve Lokasyon Seçimi
Enerji verimliliği kadar önemli bir diğer başlık da kullandığınız enerjinin kaynağı. Veri merkezi genişlemelerinde şebekenin enerji karışımı, yenilenebilir enerji anlaşmaları ve lokasyon seçimi birbirine bağlı üç kritik karar alanı.
Yenilenebilir Enerji Anlaşmaları ve Sertifikalar
Doğrudan veri merkezinin çatısına güneş paneli koymak her zaman mümkün olmuyor. Bunun yerine şu modeller ön plana çıkıyor:
- Uzun vadeli yenilenebilir enerji satın alma anlaşmaları (PPA): Belirli bir santralin üretiminin size tahsis edildiği ve uzun dönemli fiyat öngörülebilirliği sağladığı modeller.
- Yenilenebilir enerji sertifikaları (I-REC vb.): Tükettiğiniz elektriğin belirli bir kısmını yenilenebilir kaynakla eşleştiren sertifikasyon mekanizmaları.
Burada önemli nokta, sadece sertifika almak değil; tedarikçinin şeffaf raporlama yapması ve sizin de bu verileri sürdürülebilirlik raporlarınıza net şekilde yansıtabilmeniz.
Şebeke Altyapısı ve Bölgesel Avantajlar
Lokasyon seçerken sadece gecikme süresine ve fiber hatlara bakmak artık yeterli değil. Şu sorular da aynı derecede kritik:
- Bulunduğu bölgedeki şebeke ne kadar stabil?
- Yenilenebilir enerji payı yüksek mi?
- Enerji kesintilerinde devreye giren jeneratörler ve yakıt lojistiği nasıl yönetiliyor?
Özellikle KVKK ve GDPR gibi regülasyonlara uyumlu hosting mimarileri planlıyorsanız, veri yerelleştirme ve bölgesel veri merkezi seçimlerini anlattığımız rehbere göz atmanız iyi bir başlangıç olacaktır. Orada lokasyon seçimini hem hukuki hem teknik hem de operasyonel boyutuyla ele alıyoruz.
Tedarik Güvenliği ve Yedeklilik
Yeşil enerji kullanırken bile, uptime hedeflerinizden ödün vermek zorunda değilsiniz. Burada doğru sorular şöyle:
- Yenilenebilir enerji tedariğinde kesinti durumunda, şebeke ve jeneratör yedeklemesi nasıl devreye giriyor?
- UPS ve batarya mimarisi, ani yük artışlarına ve uzun süreli kesintilere hazır mı?
- Farklı bölgelere yayılmış yedek veri merkezi veya çok bölgeli mimariler ile risk nasıl dağıtılıyor?
DCHost tarafında yüksek erişilebilirlik hedefleyen müşterilerimiz için, hem çok bölgeli mimariler hem de yedekli enerji altyapısı senaryolarını birlikte tasarlıyor; bunun üzerine NVMe VPS, dedicated sunucu ve colocation çözümlerini oturtuyoruz.
İşletmeler İçin Pratik Yol Haritası: Genişlerken Yeşil Kalmak
Tüm bu başlıkları okuduktan sonra aklınızda çok pratik bir soru kalması normal: “Peki biz bugün ne yapalım?” DCHost’ta müşterilerimizle yaptığımız kapasite ve sürdürülebilirlik toplantılarında genelde şu adımlı yaklaşımı kullanıyoruz.
1. Mevcut Durumu Ölçün ve Kayda Alın
- Mevcut veri merkezi veya barındırma ortamınız için tahmini PUE değerini hesaplayın.
- Yıllık toplam enerji tüketimi, BT ekipmanı enerji tüketimi ve soğutma sistemlerinin payını çıkarın.
- Enerji tedarikçinizin karbon yoğunluğunu ve var ise yenilenebilir enerji oranını öğrenin.
Bu veriler olmadan, “yeşil enerji” hedefleri sadece niyet olarak kalır. Hedef koymak için başlangıç noktasını bilmek şart.
2. Donanım ve Mimariyi Gözden Geçirin
- Eski jenerasyon fiziksel sunucuları, daha yüksek verimlilik sunan yeni platformlarla değiştirmeyi planlayın.
- Depolama tarafında HDD ağırlıklı yapılardan, NVMe ve karma (hybrid) çözümlere geçiş senaryolarını araştırın.
- VPS ve sanallaştırma mimarinizi güncelleyerek, düşük kullanım oranlı fiziksel sunucu sayısını azaltın.
Bunun için, VPS-bulut entegrasyon trendlerini anlattığımız rehber hem mimari seçenekleri hem de maliyet/performans dengesi açısından iyi bir referans olabilir.
3. Soğutma ve Salon Tasarımını İyileştirin
- Sıcak-soğuk koridor ayrımını tam ve disiplinli şekilde uygulayın.
- Kabin içi hava akışını optimize edin; boş slotları kör panelle kapatın.
- Mümkünse free cooling ve daha verimli chiller çözümlerine yatırım planlayın.
Bu tip düzenlemeler, yeni bir veri salonu açmadan bile hem PUE’yi hem de aylık enerji faturanızı hissedilir biçimde aşağı çekebilir.
4. Yeşil Enerji Tedarik Seçeneklerini Değerlendirin
- Yenilenebilir enerji sertifikaları veya PPA anlaşmaları için tedarikçilerle görüşün.
- Birden fazla lokasyon kullanıyorsanız, yenilenebilir payı yüksek bölgelere daha fazla iş yükü kaydırmayı düşünün.
- Enerji sözleşmelerinizi, sürdürülebilirlik raporlamanıza veri sağlayacak şekilde yapılandırın.
5. Hedef Koyun ve İlerlemeyi Raporlayın
- Örneğin 3 yıl içinde PUE’yi 1,7’den 1,4’e çekmek ve yenilenebilir oranını %20’den %60’a çıkarmak gibi net ve ölçülebilir hedefler belirleyin.
- Her çeyrekte bu metrikleri güncelleyin ve IT, finans, sürdürülebilirlik ekipleriyle paylaşın.
- Müşterilerinize ve iş ortaklarınıza da şeffaf şekilde raporlayın.
Bu adımların daha geniş bir sürdürülebilirlik çerçevesine nasıl oturacağını görmek için, veri merkezi sürdürülebilirlik girişimlerini nereden başlatmanız gerektiğini anlattığımız yazıyı da tavsiye ederiz.
DCHost ile Yeşil Enerji Odaklı Genişleme İçin Nasıl İlerleyebilirsiniz?
DCHost olarak hem kendi veri merkezlerimizi büyütürken hem de müşterilerimiz için VPS, dedicated ve colocation mimarileri kurgularken; kapasite artışı ile sürdürülebilirliği aynı projede ele alıyoruz. Pratikte şu şekilde çalışıyoruz:
- Önce mevcut altyapınızın ve iş yüklerinizin enerji profilini ve büyüme öngörülerini birlikte değerlendiriyoruz.
- Donanım seçiminde watt başına performansı önceliklendiriyor, NVMe ve yeni nesil CPU/GPU platformlarıyla konsolidasyon planı yapıyoruz.
- Gerekiyorsa çok bölgeli mimari, yedek veri merkezi, felaket kurtarma ve yedekli enerji modellerini bir bütün olarak tasarlıyoruz.
- Yeşil enerji hedeflerinizi, SLA ve uptime gereksinimlerinizle çelişmeyecek şekilde planlıyoruz.
Yeni bir proje, kapasite artışı ya da mevcut sunucularınızı colocation’a taşıma planınız varsa; ihtiyacınızı sadece “kaç vCPU, kaç GB RAM” üzerinden değil, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik hedefleriyle birlikte konuşmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Özet ve Sonraki Adım: Büyürken Ayak İzini Küçültmek
Veri merkezi genişlemeleri, özellikle yapay zeka, video içerik ve e-ticaret tarafındaki büyüme ile birlikte hız kesmeden devam ediyor. Bu büyümenin doğal sonucu daha fazla enerji tüketimi, daha yüksek soğutma ihtiyacı ve artan karbon emisyonu. Ancak doğru metriklerle ölçüp doğru teknolojilerle planladığınızda, daha fazla kapasite sunarken birim iş başına daha az enerji tüketmeniz mümkün.
PUE, WUE ve karbon yoğunluğu gibi göstergeleri takip ederek; donanım modernizasyonu, NVMe tabanlı depolama, verimli VPS/sanallaştırma katmanı, akıllı soğutma tasarımı ve yenilenebilir enerji tedariki ile güçlü bir kombinasyon kurabilirsiniz. Biz DCHost olarak, veri merkezi sürdürülebilirliğini sadece teorik bir kavram değil, günlük operasyonlarımızın ve yatırım kararlarımızın ayrılmaz bir parçası haline getirdik.
Eğer siz de yeni bir veri merkezi yatırımı, colocation planı ya da mevcut hosting altyapınızı büyütme aşamasındaysanız; kapasite, performans ve yeşil enerji hedeflerinizi birlikte ele almak için bizimle detaylı bir teknik/stratejik oturum planlayabilirsiniz. Şirketiniz için en doğru VPS, dedicated veya colocation mimarisini; hem bütçe hem de sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu olacak şekilde birlikte tasarlayalım.
