Alan Adı

ICANN Yeni gTLD Politikalarını Güncelledi: Marka ve Domain Stratejinizi Nasıl Etkiler?

ICANN’ın Yeni gTLD Gündemi Neden Şu An Bu Kadar Kritik?

Alan adı tarafında ufak gibi görünen bir politika değişikliği, yıllarca kullandığınız marka stratejisini ve hatta teknik altyapınızı etkileyebiliyor. ICANN’ın yeni gTLD’ler (genel üst seviye alan adları) için açıkladığı politika güncellemeleri de tam olarak böyle bir kırılma noktasında duruyor. Sadece dev küresel markalar değil, Türkiye’deki orta ölçekli e‑ticaret siteleri, SaaS girişimleri ve ajanslar bile önümüzdeki dönemde bu değişikliklerden etkilenmeye başlayacak.

Biz DCHost olarak sahada şunu görüyoruz: Domain tarafındaki her oynama, birkaç ay sonra hosting, DNS, SSL, e‑posta ve güvenlik tarafında karşımıza “acil” iş olarak dönüyor. Yeni gTLD politikaları; hangi uzantıların açılabileceğini, kimlerin başvurabileceğini, marka haklarının nasıl korunacağını, DNS kötüye kullanımlarına (abuse) karşı hangi tedbirlerin zorunlu olacağını yeniden çerçeveliyor. Bu da doğrudan bütçe, risk ve büyüme planı demek.

Bu yazıda haberin ötesine geçip, ICANN’ın yeni gTLD politikalarında öne çıkan başlıkların ne anlama geldiğini; marka, SEO ve teknik altyapı tarafında nasıl bir yol haritası çizmeniz gerektiğini sade bir dille anlatacağız. Büyük bir gTLD başvurusu düşünmeseniz bile, alan adı portföyünüzü ve savunma stratejilerinizi gözden geçirmeniz için somut önerilerle ilerleyeceğiz.

gTLD Nedir, Yeni gTLD Turları Nasıl Çalışır?

Önce fotoğrafı netleştirelim. gTLD, kısaca ülkeye bağlı olmayan üst seviye alan adlarını ifade eder: .com, .net, .org gibi klasik uzantılar yanında .shop, .blog, .istanbul gibi yeni nesil uzantılar da bu kategoriye girer. ccTLD’ler (.tr gibi) ülke kodu uzantılarıdır; regülasyon ve yönetim modeli farklıdır.

gTLD ile ccTLD Arasındaki Farkın Stratejiye Etkisi

ccTLD’ler genellikle yerel regülasyonlara, yerleşiklik şartlarına ve ulusal mevzuata daha sıkı bağlıdır. gTLD’ler ise ICANN çerçevesinde küresel kurallara uyar. Alan adı stratejisi kurarken “ccTLD mi gTLD mi?” sorusu, global hedef, hukuki risk ve SEO tarafını birlikte düşünmeyi gerektirir. Bu konuyu daha temelden ele aldığımız alan adı stratejisi nasıl kurulur rehberimize mutlaka göz atmanızı öneririz.

2012 Yeni gTLD Turu ve Bugüne Kalan Dersler

ICANN, 2012’de büyük bir yeni gTLD başvuru turu açtı ve yüzlerce yeni uzantı hayata geçti. Bu turdan çıkan önemli dersler şunlardı:

  • Birçok marka, kendi .marka uzantısına başvurmakta geç kaldı veya kararsız kaldı.
  • Bazı jenerik uzantılarda (örneğin sektör isimleri) hak sahipliği tartışmaları ve itiraz süreçleri uzadı.
  • DNS kötüye kullanımı, phishing ve spam için bazı yeni gTLD’lerin hızlıca “riskli” imajı oluştu.
  • Teknik ve operasyonel yük, kağıt üstünde görüldüğünden çok daha büyük çıktı: DNSSEC, whois/RDAP, abuse yönetimi, veri saklama, escrow vb.

ICANN’ın bugün açıkladığı/olgunlaştırdığı yeni gTLD politikaları, bu 2012 deneyiminden alınan dersler üzerine inşa ediliyor. Yani bu kez hedef, daha sıkı güvenlik ve şeffaflık, daha net hak sahipliği ve daha kontrollü büyüme.

ICANN’ın Yeni gTLD Politikalarında Öne Çıkan Başlıklar

Resmi dokümanlarda çok teknik ve hukuki bir dil kullanılsa da, işin özünü birkaç ana başlıkta toparlayabiliriz. Burada detayları sadeleştirerek ve genel çerçeve halinde anlatacağız; belirli maddeler ülkeden ülkeye ve zamanla değişebileceği için nihai başvuru aşamasında mutlaka güncel ICANN dokümanlarına bakmanız gerekir.

1. Başvuru Süreci ve Değerlendirme Kriterleri Sıkılaşıyor

Yeni gTLD başvuru sahipleri için artık sadece “güçlü bir marka” veya “iyi bir fikir” yeterli değil. ICANN, birkaç eksene özellikle dikkat ediyor:

  • Finansal yeterlilik: Uzantıyı yıllarca sürdürebilecek finansal plan ve kanıtlar.
  • Teknik kapasite: Anycast DNS, DNSSEC, 7/24 izleme, yedekli veri merkezleri gibi kriterler.
  • Hak sahipliği ve kamu yararı: Özellikle jenerik kelimeli TLD’lerde kimlerin kayıt olabileceği, kapalı mı açık mı olacağı.
  • Topluluk ve kamu görüşü: Belirli sektör, şehir veya topluluğu hedefleyen uzantılarda paydaş onayı ve itiraz süreçleri.

Yani bir .marka veya sektörel gTLD düşünüyorsanız, sadece pazarlama ekibinin sunumu değil; hukuk, finans ve teknik ekiplerin birlikte hazırladığı kapsamlı bir dosya gerekecek.

2. DNS Kötüye Kullanımına (Abuse) Karşı Daha Net Yükümlülükler

ICANN son yıllarda spam, phishing, malware dağıtımı ve botnet komuta‑kontrol alan adları konusunda ciddi baskı altında. Yeni gTLD politikalarında şunlar öne çıkıyor:

  • Abuse izleme ve müdahale zorunluluğu: Registry seviyesinde şikâyet yönetimi, hızla askıya alma/suspend prosedürleri.
  • İş birliği yükümlülüğü: Güvenlik toplulukları, CERT’ler ve kolluk kuvvetleriyle standartlaştırılmış süreçler.
  • Şeffaf raporlama: Belirli periyotlarla abuse istatistiklerinin ve aksiyonların raporlanması.

Bu, yeni gTLD sahiplerinin sadece “uzantıyı satma” rolünde kalamayacağı; aktif bir güvenlik oyuncusu olmak zorunda kalacağı anlamına geliyor. Hosting ve DNS tarafındaki güvenlik önlemlerini daha sistematik konuştuğumuz DNSSEC ve alan adı güvenliği odaklı yazılarımıza da buradan bağlayabilirsiniz.

3. Şeffaflık, Başvuru Yayınlama ve İtiraz Mekanizmaları

2012 turunda en büyük tartışma alanlarından biri, kimin hangi gTLD’ye neden başvurduğunun yeterince anlaşılmamasıydı. Yeni politikalarla:

  • Başvuru dosyalarının önemli bölümlerinin kamuya açık olması,
  • İlgili paydaşların (meslek kuruluşları, kamu otoriteleri, sivil toplum) itiraz haklarının daha net çerçevelenmesi,
  • Marka sahiplerinin haklarını hızlı kullanabileceği ek mekanizmalar (örneğin genişletilmiş rassal itiraz yolları),

gündeme geliyor. Bu da “ben jenerik bir kavramı alırım, kapalı tutarım, rakipleri içeri almam” döneminin çok daha zorlaşacağı anlamına geliyor.

4. Marka Hakları ve Hak Sahibi Mekanizmalarının Güçlenmesi

ICANN, yeni gTLD programında marka haklarını korumak için zaten Sunrise, Trademark Claims, URS, UDRP gibi mekanizmalar sunuyordu. Yeni politikalarla bu yapıların hem sadeleşmesi hem de daha etkili hale gelmesi hedefleniyor. Bu başlık, özellikle:

  • Kötü niyetli marka taklidi (typosquat) alan adlarını,
  • Phishing amacıyla açılan sahte marka uzantılarını,
  • Marka değerini zedeleyen içerikleri

daha hızlı durdurabilmeyi amaçlıyor. Marka koruma tarafını daha operasyonel gözle ele aldığımız defansif domain satın alma stratejileri rehberimiz bu bölümle birebir bağlantılı.

Markalar İçin: Yeni gTLD Kuralları Stratejinizi Nasıl Değiştiriyor?

“Biz zaten .com ve .com.tr ile gayet iyiyiz, yeni gTLD politikaları bizi neden ilgilendirsin?” sorusunu sahada çok duyuyoruz. Cevap basit: Bu değişiklikler, sadece yeni bir gTLD’ye başvurmayı değil; rakiplerinizin, distribütörlerinizin ve hatta kötü niyetli kişilerin alabileceği alan adlarını da etkiliyor.

.marka Uzantıları ve Kapalı/Jenerik gTLD Tartışması

Bir kısım marka, kendi adına özel bir uzantı (.marka) başvurmayı değerlendiriyor. Örneğin:

  • Kurumsal e‑posta adreslerini tamamen kendi uzantısına taşımak,
  • Kampanya sitelerini alt alan yerine kampanya.adiniz formatında yayınlamak,
  • Distribütör ve bayileri alt alan yapısı ile daha kontrollü yönetmek.

Yeni politikalar, bu tip .marka uzantılarında kimlerin kayıt olabileceği, kullanım kısıtları ve şeffaflık gibi konuları daha sıkı tanımlıyor. Aynı şekilde, “jenerik kelime + kapalı kullanım” kombinasyonu (örneğin tek bir şirketin sektör kelimesini kapalı tutması) çok daha tartışmalı bir hale geliyor. Bu nedenle başvuru düşünmeseniz bile, sektörünüzde hangi kavramların gTLD adayı olabileceğini masaya yatırmakta fayda var.

Defansif Kayıt Stratejisi Yeniden Gündemde

Yeni gTLD turları açıldığında, ilk dalgada en çok yapılan hata şuydu: “Bizim işimize yaramaz” denip tamamen görmezden gelmek. Sonra:

  • Markanın farklı yazımları yeni gTLD’lerde başkaları tarafından alındı,
  • Eleştiri veya şikâyet siteleri beklenmedik uzantılarda çıktı,
  • Phishing amaçlı sahte ödeme sayfaları, alışılmadık ama ikna edici gTLD’ler üzerinde yayına girdi.

ICANN’ın yeni politikaları, itiraz ve kapatma yöntemlerini güçlendirse de “savunma amaçlı erken kayıt” hâlâ en ucuz ve pratik yol. Markanız için kritik olabilecek uzantıları, trafik hacmi yüksek uzantıları ve sektörünüzle doğrudan ilişkili gTLD’leri belirleyip, defansif kayıt planı çıkarmak gerekiyor. Bu noktada, toplam portföyü sağlıklı yönetmek için alan adı portföy yönetimi rehberimizde anlattığımız takip, etiketleme ve yenileme politikalarından faydalanabilirsiniz.

Mevcut Alan Adı Stratejinizi Gözden Geçirmek İçin Fırsat

Yeni gTLD politikaları, “zaten domain tarafı oturdu” dediğiniz noktada bile revizyon gerektirebilir. Bizim müşterilerle yaptığımız atölye çalışmalarında genellikle şu sorulardan başlıyoruz:

  • Markanızın hangi varyasyonları (kısa, uzun, slogan, ürün adı) zaten sizde?
  • Hangi ülkelerde ciddi trafik veya operasyon yürütüyorsunuz; oranın ccTLD’lerini ne kadar kapsıyorsunuz?
  • Yeni gTLD’ler içinden hangileri hem SEO hem de güven algısı açısından işinize yarar?

Bu soruları, ICANN çerçevesindeki politik değişikliklerle birleştirip 3‑5 yıllık domain haritanızı çıkarmak en sağlıklısı. Daha geniş fotoğraf için ICANN’ın yeni alan adı politikalarının marka ve domain stratejisine etkilerini anlattığımız yazımızı da bu makalenin tamamlayıcısı olarak düşünebilirsiniz.

Teknik ve Operasyonel Taraf: Yeni gTLD’ler İçin Altyapı Gereklilikleri

Yeni politikalar sadece hukuki ve ticari tarafı değil, doğrudan teknik altyapıyı da ilgilendiriyor. Bir gTLD başvurusu yapmayı planlıyor veya ileride bir registry/registry‑like yapı kurmayı düşünüyorsanız, şu başlıkları erken aşamada masaya koymanız gerekiyor.

DNS Altyapısı: Anycast, DNSSEC ve Uptime Beklentisi

Bir gTLD’nin arkasındaki DNS altyapısı, sıradan bir tek alan adı DNS’inden çok daha kritiktir. ICANN politikaları:

  • Anycast DNS: Farklı kıtalara dağılmış, yüksek erişilebilirlikli yetkili ad sunucuları bekler.
  • DNSSEC: İmza, anahtar yönetimi ve düzenli anahtar döndürme (rollover) süreçleri gerekir.
  • Kesintisizlik: SLA ve izleme (monitoring) mekanizmalarının dokümante edilmesini ister.

DNS tarafındaki teknik beklentileri daha derin anlamak için DNS kayıtları A’dan Z’ye rehberimiz ve DNSSEC odaklı yazılarımız iyi bir temel oluşturuyor. DCHost olarak kendi DNS altyapımızda bu standartlara uygun, çok bölgeli ve yedekli sistemler işletiyoruz; bu altyapı, gTLD düşünen müşteriler için de önemli bir başlangıç noktası.

Whois/RDAP, Gizlilik ve Veri Koruma Beklentileri

GDPR ve benzeri veri koruma mevzuatları sonrası, domain whois verisinin nasıl görüneceği büyük tartışma oldu. Yeni gTLD politikaları, registry’lerin:

  • Kayıt sahibinin kişisel verilerini nasıl maskeleyip ne kadar süre saklayacağını,
  • Güvenlik araştırmacıları ve yetkili kurumlarla hangi koşullarda paylaşım yapacağını,
  • RDAP (modern alan adı erişim protokolü) üzerinden hangi veri setlerini yayınlayacağını

daha sıkı tanımlıyor. Yani gTLD sahibi olmayı düşünen kurumların sadece teknik değil, KVKK/GDPR uyumlu süreçleri de kurması gerekiyor. Bu bakış açısını hosting tarafına taşıdığımız KVKK ve GDPR uyumlu hosting rehberimiz hem altyapı hem süreç dizaynında iyi bir referans olabilir.

Veri Escrow, Yedekleme ve Felaket Kurtarma Planları

ICANN, gTLD kayıt verisinin kaybolmaması için “data escrow” mekanizmasını zorunlu tutuyor. Yani registry, kritik verileri belirli aralıklarla yetkili bir escrow sağlayıcısına şifreli olarak aktarır. Böylece registry iflas etse bile alan adları boşa düşmez, başka bir operatöre devredilebilir.

Bu da şu soruları beraberinde getiriyor:

  • DNS ve kayıt verileri hangi formatta, hangi periyotlarla yedeklenecek?
  • Escrow ortamı dışında, kendi veri merkezinizde nasıl bir 3‑2‑1 yedekleme stratejisi kuracaksınız?
  • Felaket senaryosunda RTO/RPO hedefleriniz ne olacak?

Biz DCHost tarafında, gTLD’ler kadar kritik iş yükleri için de 3‑2‑1 mantığına uygun yedekleme ve felaket kurtarma çözümleri tasarlıyoruz. Yedekleme stratejilerini daha genel bir perspektiften anlattığımız 3‑2‑1 yedekleme rehberimiz, gTLD düzeyindeki projelerde de birebir uygulanabilir mantık sunuyor.

Türkiye ve Bölgesel Pazar İçin Olası Etkiler

Yeni gTLD politikaları global ölçekte yazılıyor; ancak etkisi ülke ülke farklı yaşanıyor. Türkiye özelinde birkaç başlık öne çıkıyor:

  • .tr uzantısının yanında yeni sektörel gTLD’ler: Finans, turizm, eğitim ve lojistik gibi sektörler, kendi gTLD uzantılarını veya şehir temalı uzantıları gündemlerine alabilir.
  • İhracatçı KOBİ’ler: Global marka algısı için .com yanında sektörel veya niş gTLD’leri kullanmak isteyebilir.
  • Ajanslar ve teknoloji sağlayıcılar: Müşterilerine domain stratejisi danışmanlığı verirken ICANN politikalarını bilmek zorunda kalacak.

Bu noktada, sadece tek tek alan adı almak değil; orta‑uzun vadeli bir alan adı yol haritası hazırlamak kritik. Bizim sıkça önerdiğimiz yaklaşım, markaların önce portföyünü temizleyip konsolide etmesi, sonra yeni gTLD fırsatlarını bu sadeleşmiş tablo üzerinde değerlendirmesi. Daha önce ayrıntılı anlattığımız ICANN alan adı politikalarındaki değişiklikler ve yol haritası yazımız, Türkiye’deki domain sahipleri için güzel bir çerçeve sunuyor.

DCHost Olarak Müşterilerimize Nasıl Yol Haritası Öneriyoruz?

ICANN’ın yeni gTLD politikaları ilk bakışta sadece “çok büyük oyuncuların konusu” gibi dursa da, pratikte küçük ve orta ölçekli işletmelerin de domain kararlarını etkiliyor. Biz DCHost ekibi olarak bu değişimleri üç seviyede ele alıyoruz:

1. Stratejik Seviye: Marka, SEO ve Hukuk

Önce şirketin 3‑5 yıllık planına bakıyoruz: Hangi ülkelere açılmak istiyorsunuz, hangi ürün hatları öne çıkacak, ne kadarlık bir marka yatırımı planlıyorsunuz? Buna göre:

  • Hangi gTLD ve ccTLD kombinasyonlarının kritik olduğunu,
  • Hangi yeni gTLD’ler için defansif kayıt bütçesi ayırmanız gerektiğini,
  • .marka veya sektörel gTLD fikrinin gerçekçi olup olmadığını

beraber netleştiriyoruz. Burada amaç, gereksiz yüzlerce domain almak değil; markayı gerçekten koruyan minimum seti bulmak.

2. Operasyonel Seviye: Portföy ve Yenileme Yönetimi

ICANN politikaları sık değiştikçe, dağınık alan adı portföyleri ciddi risk haline geliyor: Süresi geçen domain’ler, yanlış nameserver atamaları, yenilemeyi unuttuğu için düşen kritik adresler…

DCHost tarafında; domain, hosting, VPS, dedicated ve colocation hizmetlerinizi tek panelden yönetebileceğiniz yapı kurup:

  • Yenileme hatırlatmalarını,
  • DNS ve nameserver bütünlüğü kontrollerini,
  • SSL ve e‑posta altyapısıyla uyumlu çalışmayı

bir arada kurguluyoruz. Böylece yeni gTLD dalgaları geldiğinde, zaten düzenli çalışan bir altyapı üzerinden stratejik kararlar alabiliyorsunuz.

3. Teknik Seviye: DNS, Güvenlik ve Altyapı

Yeni gTLD politikalarının teknik kısmında öne çıkan DNSSEC, yüksek erişilebilirlik, abuse yönetimi ve loglama gibi başlıklar; aslında bugünkü alan adlarınız ve hosting altyapınız için de geçerli iyi pratikler. DCHost altyapısında:

  • Güçlü DNS ve nameserver mimarileri,
  • IPv4/IPv6 destekli, Türkiye’ye ve hedef pazarlara yakın veri merkezi lokasyonları,
  • SSL/TLS, WAF ve DDoS koruma seçenekleri

ile hem mevcut domain’lerinizi hem de gelecekte gündeme gelebilecek gTLD projelerinizi destekleyecek zemini sağlıyoruz.

Sonuç: Yeni gTLD Kuralları Arasında Net Bir Yol Çizmek

ICANN’ın yeni gTLD politikaları, alan adı dünyasında bir “yeni tur”a doğru gittiğimizi gösteriyor. Ancak bu, herkesin mutlaka bir gTLD başvurusu yapması gerektiği anlamına gelmiyor. Önemli olan, bu değişiklikleri görmezden gelmek yerine, stratejinizi ve altyapınızı güncellemek için bir fırsat penceresi olarak kullanmak.

Marka tarafında; hangi uzantılarda mutlaka yer almanız gerektiğini, hangilerinde sadece defansif kalmanın yeterli olduğunu ve hangilerini tamamen es geçebileceğinizi netleştirmeniz gerekiyor. Teknik tarafta ise; DNS, SSL, yedekleme ve güvenlik mimarinizi gTLD düzeyindeki gereksinimlerle uyumlu olacak şekilde sertleştirmeniz, ileride alacağınız her domain için size konfor sağlayacak.

Biz DCHost ekibi olarak; domain, hosting, VPS, dedicated ve colocation hizmetlerimizin üzerine kurduğumuz deneyimle, bu dönüşümde yanınızda olmaya hazırız. İster sadece mevcut alan adı portföyünüzü sadeleştirmek, ister gelecekteki yeni gTLD fırsatlarına hazırlanmak isteyin, birlikte oturup net ve uygulanabilir bir yol haritası çıkarabiliriz. Bir sonraki yenileme dönemini beklemeden, bugün küçük bir envanter çalışmasıyla başlamak çoğu zaman en akıllı ilk adım oluyor.

Sıkça Sorulan Sorular

ICANN’ın yeni gTLD politikaları, esas olarak üç alanda oyunun kurallarını güncelliyor: kimlerin yeni bir gTLD için başvurabileceği, bu uzantıların nasıl yönetileceği ve marka haklarının nasıl korunacağı. Başvuru sahiplerinden daha güçlü finansal ve teknik yeterlilik isteniyor; DNS altyapısı, DNSSEC, abuse yönetimi ve veri escrow gibi başlıklar çok daha sıkı tanımlanıyor. Ayrıca marka sahipleri için Sunrise, itiraz ve hızlı kapatma mekanizmaları güçlendiriliyor. Jenerik kelimeli ve kapalı gTLD modellerinde ise kamu yararı, şeffaflık ve rekabet boyutu daha fazla öne çıkıyor. Sonuç olarak, hem yeni gTLD başvuruları hem de bu uzantılardaki domain kayıtları daha kontrollü ve güvenlik odaklı bir çerçeveye oturuyor.

.marka uzantısı herkes için mantıklı değil, ama doğru profil için çok güçlü bir araç olabilir. Global hedefi olan, yüzlerce bayisi veya distribütörü bulunan, yüksek güven gerektiren (finans, sağlık, kurumsal B2B vb.) markalar için .marka; hem phishing riskini azaltan, hem de kurumsal iletişimi sadeleştiren bir yapı sunar. Öte yandan maliyeti yüksektir, ciddi bir teknik ve operasyonel sorumluluk getirir ve yanlış kurgulandığında kullanılmayan pahalı bir oyuncak haline gelebilir. Bu yüzden önce marka yatırımı, dijital trafik hacmi ve hukuki riskler objektif bir analizle masaya yatırılmalı; sonrasında .marka uzantısı mı, yoksa seçili gTLD ve ccTLD kombinasyonları mı daha mantıklı, birlikte değerlendirilmelidir.

Küçük işletmeler doğrudan yeni bir gTLD’ye başvurmayacak olsa da, bu politikalar dolaylı olarak günlük domain kararlarını etkiler. Öncelikle yeni turlarla birlikte piyasaya yeni uzantılar çıkacak; bunların bazıları sektörünüz için fırsat, bazıları ise sadece ekstra maliyet olabilir. İkincisi, marka hakları ve abuse yönetimi mekanizmaları güçlendiği için, alan adınızı taklit eden phishing siteleriyle mücadele etmeniz bir miktar kolaylaşır. Üçüncüsü, defansif domain stratejisi daha önemli hale gelir; birkaç kritik uzantıda marka adınızı erkenden almanız gerekebilir. DCHost olarak küçük işletmelerle çalışırken, gereksiz masraf açmadan hangi uzantılarda kesinlikle yer almanız gerektiğini birlikte belirlemeyi öneriyoruz.

Çoğu marka için en mantıklı yol, doğrudan gTLD başvurusuna girmekten ziyade, yeni politikaları domain portföyünü optimize etmek için bir fırsat olarak görmek. Bunun için önce mevcut alan adlarınızı envanterleyip, çakışan, hiç trafik almayan veya markaya zarar verme potansiyeli taşıyan kayıtları tespit edin. Ardından ICANN’ın yeni politikaları ışığında, hangi gTLD’lerde mutlaka yer almanız gerektiğini, hangilerinde sadece defansif kalmanın yeterli olduğunu planlayın. Son adımda ise DNS, SSL, e‑posta ve hosting altyapınızı bu sadeleştirilmiş domain yapısına uyumlu hale getirerek operasyonu basitleştirin. Böylece yeni gTLD turları çıktığında panik yerine, güncel ve yönetilebilir bir stratejiyle hareket etmiş olursunuz.

DCHost olarak bu konuyu üç katmanda ele alıyoruz. Strateji tarafında; marka, SEO ve hukuki riskleri birlikte değerlendirip, hangi gTLD ve ccTLD kombinasyonlarının sizin için kritik olduğunu belirlemenize yardımcı oluyoruz. Operasyon tarafında; domain, hosting, VPS, dedicated ve colocation hizmetlerinizi tek panel altında toplayarak yenileme, DNS ve SSL yönetimini sadeleştiriyoruz. Teknik tarafta ise DNSSEC destekli DNS, yüksek erişilebilirlik odaklı sunucu altyapısı ve yedekleme/felaket kurtarma çözümleriyle, ICANN’ın gTLD düzeyindeki beklentilerine yakın bir güvenlik ve dayanıklılık seviyesi sunuyoruz. Böylece ister sadece mevcut alan adlarınızı düzenlemek, ister ileride bir gTLD projesine hazırlanmak isteyin, arkanızda bütüncül bir altyapı ve danışmanlık desteği bulunuyor.