Teknoloji

Hosting Paketinizi Yükseltmeniz Gerektiğini Gösteren 9 Sunucu Taraflı Sinyal

Bir noktadan sonra mesele “hosting ucuz olsun” değil, “bu altyapı iş yükümü taşıyor mu?” sorusuna dönüşüyor. Özellikle kapasite planlama, yeni özellik geliştirme veya performans iyileştirme toplantılarında elinizde loglar, izleme grafikleri ve hata kayıtları varsa; aslında sunucunuz size çok net mesajlar veriyor. Bu mesajlar çoğu zaman “optimizasyon yap”, bazen de “artık bu paket yetmiyor, yükseltme zamanı” anlamına geliyor.

Bu yazıda, DCHost ekibi olarak sahada sıkça gördüğümüz 9 kritik sunucu taraflı sinyali toparladık. Amaç, sadece teorik bilgi vermek değil; gerçek dünyada CPU grafiğine, RAM kullanımına, disk IO istatistiklerine bakıp ne zaman aksiyon almanız gerektiğini netleştirmek. Özellikle paylaşımlı hosting, reseller paketleri ve giriş seviyesi VPS kullananlar için bu sinyallerin her biri, doğrudan işinizin sürekliliğini ve hızını etkiliyor.

Eğer siteniz zaman zaman yavaşlıyor, kampanya dönemlerinde hata veriyor veya cPanel’de sürekli kırmızı uyarılar görüyorsanız; bu rehberi bir checklist gibi kullanabilirsiniz. Her sinyal için “ne anlama gelir?”, “ne kadar tehlikelidir?” ve “optimizasyon mu, paket yükseltme mi?” sorularına yanıt vereceğiz. Böylece bir üst hosting paketine ne zaman ve hangi gerekçeyle geçmeniz gerektiğini teknik olarak temellendirebilirsiniz.

Sunucu Taraflı Sinyalleri Neden Ciddiye Almalısınız?

Sunucu taraflı metrikler; CPU, RAM, disk IO, ağ trafiği, eşzamanlı bağlantı sayısı ve işlem limitleri gibi tamamen ölçülebilir değerlerdir. Yani hislere değil, somut verilere dayanırlar. İşin güzel yanı; bu veriler doğru okunursa, henüz büyük bir kesinti yaşamadan önce zayıf halkaları fark etmenizi sağlar.

Örneğin:

  • CPU sürekli yüksekse, yakın zamanda trafik artışında 503 hataları görme riskiniz artar.
  • RAM sınırdaysa, PHP süreçleri out of memory hatalarıyla kapanmaya başlar.
  • Disk IO tıkalıysa, veritabanı sorgularınız ve dosya okuma/yazma işlemleri kuyruk oluşturur.

Bu metriklerin bir kısmını cPanel, DirectAdmin gibi kontrol panellerinden; bir kısmını da hosting sağlayıcınızın izleme panellerinden takip edebilirsiniz. Özellikle cPanel’de CPU, IO, EP ve RAM limitlerini doğru okumak, hangi noktada optimizasyonun yeterli, hangi noktada paketin yetersiz kaldığını anlamak için kritik önemdedir.

1) CPU Kullanımı Sürekli Yüksek ve Sayfalar Gözle Görülür Şekilde Yavaş

Sunucu tarafında CPU, sitenizin “işlem gücü” demektir. Özellikle PHP tabanlı (WordPress, WooCommerce, Laravel vb.) sitelerde her istek bir miktar CPU tüketir. Normalde CPU grafiğiniz dalgalı ama genel ortalama makul seviyelerde (örneğin %20–40) olmalıdır. Eğer:

  • Yoğun olmayan saatlerde bile CPU %70–90 aralığına yapışmışsa,
  • Basit sayfa geçişlerinde dahi TTFB (Time to First Byte) belirgin şekilde uzuyorsa,
  • cPanel veya izleme paneliniz sık sık “CPU limit aşıldı” uyarısı veriyorsa,

bu, hosting paketinizi zorladığınız anlamına gelir.

Elbette önce kod ve veritabanı sorgularınızı optimize etmek, önbellekleme (full-page cache, opcode cache) kurmak akıllıca bir adımdır. Örneğin WordPress tarafında PHP-FPM, OPcache ve nesne önbelleği ayarlarını ele aldığımız WordPress için sunucu tarafı optimizasyon rehberi bu noktada size yol gösterir.

Ancak tüm bu iyileştirmelere rağmen CPU hala tavanda ise, artık mevcut paketin işlem gücü yetmiyor demektir. Bu tip durumlarda paylaşımlı hostingten daha yüksek paketlere veya NVMe tabanlı bir VPS’e geçmek, performansta dramatik bir iyileşme sağlayabilir.

2) RAM Tükenmesi, Swap Kullanımı ve PHP Memory Limit Hataları

RAM, sunucunun kısa süreli hafızasıdır. Veritabanı cache’leri, PHP süreçleri, web sunucusu worker’ları ve işletim sistemi burada çalışır. Özellikle:

  • WooCommerce, büyük kataloglu e-ticaret, LMS, CRM gibi RAM iştahı yüksek uygulamalarda,
  • Büyük import/export işlemlerinde,
  • Çok sayıda eşzamanlı ziyaretçi olduğunda,

RAM limitleri hızla dolabilir. Belirgin sinyaller:

  • Allowed memory size exhausted gibi PHP memory limit hataları,
  • Sunucuda swap kullanımının sürekli artması (özellikle VPS’lerde),
  • Yoğun anda sitenin birkaç saniye donup sonra açılması,

RAM’in yetersiz kaldığını gösterir. Swap, diski geçici RAM gibi kullanır ama disk RAM’den kat kat yavaştır; bu yüzden swap’e düşmek sitenin gözle görülür şekilde ağırlaşmasına yol açar.

Bu durumda yapılacaklar sıralaması genelde şöyledir:

  1. Önbellekleme stratejilerini gözden geçirmek (Redis, full-page cache, CDN).
  2. Uygulamanın gereksiz eklenti ve modüllerini temizlemek.
  3. Veritabanı sorgularını optimize etmek.
  4. Tüm bunlara rağmen RAM sınırda kalıyorsa, RAM’i yüksek bir hosting paketine geçmek.

Özellikle giriş seviyesi VPS’ten bir üst seviyeye çıkmak, hem RAM’i hem de CPU’yu birlikte artırdığı için hissedilir bir rahatlama sağlar.

3) Disk I/O Tıkanıklığı ve Yavaşlayan Veritabanı Sorguları

Disk IO (girdi/çıktı), uygulamanızın diskten veri okuyup yazma hızını belirler. Eğer veritabanınız büyüdüyse, log dosyalarınız şiştiyse veya aynı sunucuda çok fazla site disk kullanıyorsa, IO kuyruğu oluşabilir. Tipik belirtiler:

  • MySQL/MariaDB tarafında “slow query” log’larının dolup taşması,
  • Basit SELECT sorgularının bile beklenenden uzun sürmesi,
  • Top/htop gibi araçlarda IO wait değerlerinin yüksek görünmesi,

Önce elbette indeksleme, sorgu optimizasyonu ve gereksiz logların temizlenmesi gerekir. WooCommerce ve yoğun veritabanı yükü olan projeler için hazırladığımız MySQL/InnoDB tuning kontrol listesi burada detaylı bir yol haritası sunar.

Buna rağmen disk IO sürekli tıkanıyorsa, özellikle klasik HDD veya yavaş SSD kullanan altyapılarda NVMe diskli bir VPS’e veya dedicated sunucuya geçmek, gecikmeleri ciddi şekilde düşürür. Çünkü IO darboğazı yazılımla sınırlı değil, doğrudan donanımla ilgilidir. Bu noktada paket yükseltmek çoğu zaman en net çözümdür.

4) EP / Process Limit Aşımları ve “Resource Limit Reached” Hatası

Paylaşımlı hosting ve bazı reseller altyapılarında, her hesap için EP (Entry Process), eşzamanlı process sayısı ve benzeri limitler bulunur. Bunlar, aynı anda kaç PHP süreci veya istek çalıştırabileceğinizi belirler. Tipik olarak:

  • Az sayıda ama ağır istekleriniz varsa CPU’ya,
  • Çok sayıda hafif isteğiniz varsa EP ve eşzamanlı process limitlerine,

takılırsınız. cPanel tarafında sık sık “Resource Limit Is Reached” hatası görüyor, siteniz zaman zaman 508/503 hataları veriyorsa, bu tam olarak bu durumu ifade eder.

EP limitini yükseltmek veya bazı istekleri cache’e almak, ilk aşamada işe yarayabilir. Ancak site trafiğiniz yapısal olarak arttıysa (örneğin artık günlük 1–2 bin yerine 20–30 bin tekil ziyaretçi alıyorsanız), hesap başına atanan bu limitler iş modelinizle çatışmaya başlar.

Bu noktada iki yol var:

  • Aynı altyapı içinde daha yüksek limiti olan üst bir hosting paketine geçmek,
  • Veya doğrudan kendi kaynaklarınızı yönettiğiniz bir VPS/dedicated sunucuya çıkmak.

Özellikle cPanel’de kaynak limitlerinin ne anlama geldiğini ve nasıl okunacağını iyi bilirseniz, upgrade kararını tahmine değil, verilere dayalı verebilirsiniz.

5) Trafik Artışlarında 503/504 Hataları ve Kırılgan Ölçeklenebilirlik

Bazı siteler normal günlerde gayet stabil çalışır ama:

  • Reklam kampanyası başlattığınızda,
  • Influencer işbirliği yaptığınızda,
  • İndirim/özel gün kampanyalarında,

ani trafik dalgalarında çökme eğilimi gösterir. Özellikle 503 (Service Unavailable) ve 504 (Gateway Timeout) hataları, arka plandaki sunucunun gelen yükü vakitlice işleyemediği anlamına gelir.

Bu, her zaman sadece “kötü kod” demek değildir. Bazen gerçekten de:

  • Mevcut CPU çekirdeği sayısı yetersizdir,
  • RAM, kısa süreli pikleri karşılayacak esnekliğe sahip değildir,
  • PHP-FPM process sayısı, gelen concurrency için az kalıyordur.

Kampanya dönemlerinden önce kapasite planlaması yapmanızı özellikle öneriyoruz. Bu konuda hazırladığımız yoğun kampanya dönemlerinde hosting ölçeklendirme rehberimiz, pik trafiklere hazırlanmak için adım adım bir plan sunuyor.

Tüm optimizasyonlara rağmen kampanya günlerinde hala 503/504 görüyorsanız, artık bu bir ölçeklenebilirlik sinyalidir: hosting paketinizi, özellikle CPU, RAM ve bağlantı sayısı limitlerini artıracak şekilde yükseltmeniz gerekir. Aksi halde kampanyalara harcadığınız reklam bütçesinin önemli bir kısmı boşa gidebilir.

6) Sürekli Artan Disk Kullanımı, Loglar ve Yedekler İçin Yetersiz Alan

Disk alanı sadece sitenizin dosyalarından ibaret değildir. Şunlar da diskinizi sessizce doldurur:

  • Uygulama ve sunucu log dosyaları,
  • Otomatik yedekler (backup),
  • Cache klasörleri, geçici dosyalar,
  • Veritabanı dump’ları ve arşivler.

Eğer disk kullanımınız sürekli %80–90 bandında dolaşıyorsa, ufak bir log patlaması veya beklenmedik bir yedekleme, sitenizin yazma yeteneğini engelleyebilir. MySQL/MariaDB gibi veritabanları, disk dolduğunda yazma işlemlerini durdurur ve siteniz beklenmedik hatalar vermeye başlar.

Önce temizlik yapmak, gereksiz yedekleri ve cache’leri silmek elbette şart. Ama özellikle yedekleme stratejiniz gereği birkaç günlük/haftalık rotasyon tutmak istiyorsanız, diski sürekli %90’da yaşatmak sağlıklı değildir. 3-2-1 yedekleme stratejisini anlattığımız rehberde diski rahat bırakmanın iş sürekliliği için neden kritik olduğunu detaylandırıyoruz.

Eğer disk alanı sorununuz “temizlik” yapmanıza rağmen geri geliyorsa, yani işiniz büyüdükçe doğal olarak daha fazla dosya, log ve yedek birikiyorsa, bu artık daha büyük disk alanı ve/veya ayrı bir yedek depo gerektirdiği anlamına gelir. Burada da bir üst diske sahip hosting paketi, NVMe diskli VPS veya hatta ayrı bir object storage çözümü mantıklı olur.

7) Aynı Sunucuda Çok Fazla Site ve İzolasyon Sorunları

Ajanslar, freelancer’lar ve domain yatırımcıları için tipik senaryo şudur: “Nasıl olsa hepsi küçük site, hepsini aynı hosting hesabında tutalım.” Başta mantıklı görünür ama zamanla:

  • Bu sitelerden bazıları trafik almaya başlar,
  • Bazıları eklentilerle şişer,
  • Bazıları güvenlik açığı nedeniyle hedef haline gelir.

Sonuçta ise tek bir zayıf halka, aynı hesabı kullanan diğer tüm siteleri etkiler. Örneğin bir WordPress’in hacklenmesi, kaynak tüketimini aniden artırıp diğer tüm siteleri yavaşlatabilir. Ya da tek bir sitede yoğun cron/queue işleri, genel CPU ve IO kullanımını zıplatabilir.

Bu noktada iki önemli sinyal vardır:

  • Tek bir hesabın altında onlarca site barındırıyor ve artık hangisinin ne tükettiğini takip edemiyorsanız,
  • Müşteri siteleri arasında daha net bir izolasyon ve limit yönetimi ihtiyacı hissediyorsanız.

Bu durumda, ajans ve freelancer’lar için hazırladığımız çoklu WordPress sitesi barındırma mimarisi rehberini inceleyebilir, ardından daha esnek limitlere sahip reseller veya VPS çözümlerine geçmeyi düşünebilirsiniz. DCHost tarafında hem reseller hem de VPS/dedicated seçenekleriyle bu izolasyonu daha yönetilebilir hale getiriyoruz.

8) Güvenlik, DDoS ve Ağ Seviyesinde Sık Sık Limitlenme

Trafik sadece ziyaretçiden ibaret değildir; bot’lar, tarayıcılar, API istekleri ve bazen de saldırı trafiği (DDoS, brute-force vb.) sunucunuzu zorlar. Eğer:

  • Gün içinde sık sık WAF, rate limit veya güvenlik duvarı log’larında anomali görüyorsanız,
  • Hedefli DDoS saldırıları nedeniyle mevcut paketin ağ limitleri yetmiyorsa,
  • Her saldırıda siteniz kısmen ya da tamamen erişilemez hale geliyorsa,

bu da bir yükseltme sinyalidir. Bazı giriş seviyesi hosting paketlerinde DDoS koruması ve ağ bant genişliği daha sınırlıdır. Siteniz veya projeniz daha kritik hale geldikçe, hem ağ kapasitesi hem de güvenlik katmanlarını güçlendirmeniz gerekir.

DCHost altyapısında, özellikle yüksek riskli veya görünürlüğü yüksek projeler için DDoS koruma, WAF ve ek güvenlik servisleriyle birlikte daha güçlü VPS, dedicated ve colocation çözümleri sunuyoruz. DDoS saldırılarından korunma rehberimizde bu konudaki adımları detaylandırdık. Siteniz sık sık saldırı hedefi oluyorsa, sadece yazılım optimizasyonu değil, alttaki paketi güçlendirmek de zorunlu hale gelir.

9) Gelecek Planları: Gerçek Zamanlı Özellikler, Mikroservisler ve Yeni Modüller

Bazen henüz bir performans sorunu yaşamamış olsanız bile, teknik yol haritanız hosting paketinizi yükseltmenizi gerektirir. Örneğin:

  • Gerçek zamanlı bildirimler, WebSocket, canlı skor, canlı destek gibi özellikler eklemek istiyorsanız,
  • Mikroservis mimarisine geçmeyi ve arka planda ayrı servisler (queue worker, raporlama, API) çalıştırmayı planlıyorsanız,
  • Yoğun arka plan işler (cron, queue, raporlama) eklemek üzeresiniz ve şu anki pakette bunları izole edemiyorsanız,

standart paylaşımlı hosting paketleri kısa sürede sınırlarına ulaşacaktır. Özellikle Node.js, özel Python servisleri, queue worker’lar gibi bileşenler için daha esnek bir VPS veya dedicated sunucu altyapısı çok daha uygundur.

DCHost tarafında, bu tarz projeleri genelde adım adım ölçeklenecek şekilde kurguluyoruz: Önce küçük bir NVMe VPS, sonra kaynakları artırma, gerekirse veritabanını ayrı sunucuya ayırma, daha sonra da yük dengeleyici ve çoklu node yapısına geçme. Planınız büyümekse, hosting paketinizi de buna göre erken dönemde bir üst seviyeye almak, ileride yaşayacağınız göç sancılarını önemli ölçüde azaltır.

Optimize Etmek mi, Yükseltmek mi? Kararı Nasıl Verirsiniz?

Her yüksek CPU grafiği hemen “paket yükselt” anlamına gelmez. Önce şu soruları sormak gerekir:

  • Uygulama tarafında bariz israf var mı? (Gereksiz eklentiler, kötü sorgular, hatalı cron’lar)
  • Önbellekleme, CDN ve veritabanı optimizasyonu yeterince yapılmış mı?
  • Mevcut paketin limitlerine teknik olarak ne kadar yakınsınız?

Bizim yaklaşımımız genelde şu sırayı izlemek:

  1. Uygulama ve veritabanı optimizasyonu,
  2. Önbellekleme ve CDN stratejilerinin iyileştirilmesi,
  3. Kaynak kullanımının yeniden ölçülmesi,
  4. Hala limitlerdeyseniz, üst pakete geçme kararı.

Özellikle yeni VPS’e geçiyorsanız, doğru boyutlandırma kritik. Bu konuda hem yeni VPS aldığınızda benchmark ile test etme rehberimiz hem de hosting maliyetlerini düşürme rehberimiz, gereğinden fazla veya az kaynak almadan doğru seviyeye çıkmanız için hazırlanmış durumda.

Hangi Üst Pakete Geçmelisiniz? Paylaşımlı, VPS, Dedicated ve Colocation

“Yükseltelim” kararı kadar, nereye yükselteceğiniz de önemli:

  • Aynı seride bir üst paylaşımlı hosting paketi: Küçük–orta siteler için CPU/RAM limitlerinde makul artış sağlar.
  • VPS (Sanal sunucu): Kendi kaynaklarınızı ve yazılımsal yığını (OS, panel vb.) kontrol etmek istiyorsanız en esnek çözümdür.
  • Dedicated sunucu: Yükünüz ciddi boyutlara ulaştıysa veya regülasyon/güvenlik gereği fiziksel izolasyon istiyorsanız.
  • Colocation: Kendi donanımınızı veri merkezimize getirip barındırmak istediğiniz, tamamen özelleştirilmiş senaryolar için.

Eğer bugün paylaşımlı hosting kullanıyorsanız ve limitlere takılmaya başladıysanız, önce paylaşımlı hostingden VPS’e geçiş kontrol listemize göz atmanızı öneririz. Daha büyük projelerde ise dedicated sunucu mu VPS mi, hangisi işinize yarar sorusunu teknik açıdan tartıştığımız rehber, doğru kararı vermenize yardımcı olacaktır.

DCHost olarak hem domain, hosting, VPS, dedicated sunucu hem de colocation tarafında ölçeklenebilir çözümler sunduğumuz için, çoğu müşterimizle bu geçişleri aşamalı ve kontrollü şekilde planlıyoruz.

DCHost ile Yükseltme Sürecini Acısız Hale Getirmek

Birçok işletme, “Taşıma ve yükseltme sırasında kesinti olur mu?” endişesiyle, aslında çoktan alınması gereken upgrade kararını erteliyor. Oysa doğru planlandığında, hosting paketinizi yükseltmek çoğu zaman dakikalar–saatler içinde ve minimum kesintiyle yapılabiliyor.

DCHost ekibi olarak tipik yaklaşımımız şöyle:

  1. Mevcut sunucu metriklerini ve iş yükünüzü analiz etmek,
  2. Sizinle birlikte uygun üst paketi (paylaşımlı/VPS/dedicated/colocation) belirlemek,
  3. Yeni ortamı kurup test etmek (benchmark, yük testleri, güvenlik sertleştirme),
  4. DNS ve trafik geçişini düşük TTL ile yumuşak şekilde gerçekleştirmek.

Özellikle yeni bir VPS veya dedicated sunucuya geçiyorsanız, VPS benchmark rehberimizi uygulayarak, yeni paketin gerçekten ihtiyaçlarınıza uygun olup olmadığını da ölçebilirsiniz. Böylece sadece “daha güçlü görünüyor” diye değil, somut performans kazanımlarına bakarak karar vermiş olursunuz.

Hosting paketinizi yükseltmeniz gerektiğini gösteren bu 9 sunucu taraflı sinyali kendi ortamınızda görüyorsanız, ertelemeyin. Loglarınızı, metriklerinizi ve hedeflerinizi birlikte inceleyelim; DCHost altyapısında sitenize ve işinize en uygun üst paketi planlayalım. Böylece bir sonraki trafik dalgasında panik yapmak yerine, keyifle grafikleri izleyebilirsiniz.

Sıkça Sorulan Sorular

En net göstergeler sunucu tarafı metriklerdir. Özellikle CPU kullanımının yoğun olmayan saatlerde bile %70–90 bandında olması, RAM’in sürekli sınırda gezmesi ve swap kullanımının artması ilk sinyallerdir. Buna ek olarak disk IO bekleme sürelerinin yükselmesi, veritabanı sorgularının yavaşlaması ve sık sık “503/504” ya da “Resource Limit Reached” hataları almanız, mevcut paketin sınırlarına dayandığınızı gösterir. cPanel veya izleme panelinizden bu metrikleri birkaç gün–hafta takip edip, optimizasyonlara rağmen tablo düzelmiyorsa, artık paket yükseltme zamanı gelmiş demektir.

Sağlıklı yaklaşım her zaman önce optimizasyon, sonra upgrade yönündedir. Uygulamanızda gereksiz eklentileri temizlemek, veritabanı sorgularını iyileştirmek, önbellekleme (full-page cache, Redis, CDN) kurmak ve cron/queue işlerini düzenlemek ilk adımdır. Bu adımlardan sonra CPU, RAM ve disk IO metriklerinizi tekrar ölçün. Eğer hâlâ limitlere yaklaşıyor ve yoğun trafik anlarında hata almaya devam ediyorsanız, o noktada hosting paketinizi yükseltmek en mantıklı ve kalıcı çözümdür. Böylece hem yazılım hem altyapı tarafında dengeli bir iyileştirme sağlamış olursunuz.

Doğru planlama ile evet, çoğu durumda geçişi minimum veya sıfıra yakın kesintiyle yapmak mümkündür. Önce yeni VPS veya dedicated sunucuda ortam hazırlar, sitenizi ve veritabanınızı buraya kopyalarız. Ardından DNS TTL değerlerini düşürüp, trafik yönlendirmesini kademeli olarak yeni ortama alırız. Bu sırada eski ortam kısa süreliğine pasif yedek gibi davranır. Özellikle düşük trafiğin olduğu bir zaman dilimi seçildiğinde ziyaretçilerin çoğu bu geçişi fark etmez bile. DCHost ekibi olarak bu süreci sizinle birlikte planlayıp, taşıma sırasında karşılaşılabilecek sorunları en baştan minimize ediyoruz.

Her zaman değil, önce neyin alan kapladığını tespit etmek gerekir. Log dosyaları, eski yedekler, kullanılmayan staging kopyaları ve gereksiz medya dosyaları diski fazlaca dolduruyor olabilir. Önce kapsamlı bir temizlik, ardından yedekleme ve log rotasyon politikalarının gözden geçirilmesi doğru adımdır. Buna rağmen disk kullanımınız işiniz büyüdükçe doğal olarak artıyorsa ve %80–90 seviyelerinden aşağı inmiyorsa, bu hem performans hem de yedekleme güvenliği açısından risklidir. Bu durumda daha büyük disk alanı sunan bir üst hosting paketi veya NVMe diskli bir VPS’e geçmek, uzun vadede çok daha sağlıklı bir çözüm olacaktır.

Kampanya süresinin uzunluğuna ve beklenen trafik artışının büyüklüğüne göre karar vermek gerekir. Kısa süreli ve ılımlı bir trafik artışı için iyi yapılandırılmış cache, CDN ve hafif optimizasyonlar yeterli olabilir. Ancak kampanya, yoğun biçimde günlerce sürecek ve sitenizin normal trafiğini birkaç katına çıkaracaksa, geçici dahi olsa hosting paketinizi yükseltmek mantıklıdır. Özellikle CPU, RAM ve eşzamanlı bağlantı limitleri kampanya öncesinde zaten sınırdaysa, upgrade yapmadan girilen kampanyalarda reklam bütçesinin boşa gitmesi ve kullanıcı deneyiminin ciddi şekilde zarar görmesi sık rastladığımız bir durumdur.