Teknoloji

WordPress Harici PHP Uygulamaları İçin Hosting Seçimi: Laravel, Symfony, Özel Yazılım ve Kurumsal Paneller

İçindekiler

WordPress Harici PHP Uygulamalarını Host Ederken Neden Ayrı Düşünmelisiniz?

WordPress için optimize edilmiş bir hosting paketinde yıllardır sorunsuz çalışan siteniz olabilir; ancak sıra Laravel, Symfony veya tamamen özel geliştirilmiş bir PHP uygulamasını canlıya almaya geldiğinde tablo bir anda değişir. Çoğu zaman proje planlama toplantısında sorulan ilk soru şudur: “Bu uygulamayı mevcut WordPress hosting’inde mi yayınlarız, yoksa ayrı bir altyapı mı kuralım?”

WordPress harici PHP uygulamalarının ihtiyaçları, tipik bir blog veya kurumsal web sitesinden çok daha karmaşık olabilir. Queue (kuyruk) çalışan arka plan işler, API endpoint’leri, zamanlanmış cron görevleri, raporlama script’leri, hatta ayrı yönetim panelleri devreye girer. Tüm bunlar, hosting tarafında farklı kaynak planlaması, güvenlik yaklaşımı ve ölçeklendirme stratejisi gerektirir.

DCHost olarak sahada en çok gördüğümüz sorunlardan biri, Laravel veya Symfony gibi framework’lerle yazılmış uygulamaların, yalnızca WordPress odaklı düşünülmüş paylaşımlı hosting paketlerinde zorlanması. Bu yazıda; Laravel, Symfony, özel yazılımlar ve kurumsal paneller için nasıl bir hosting altyapısı seçmeniz gerektiğini, hangi noktada paylaşımlı hosting’den çıkıp VPS, dedicated sunucu veya colocation tarafına geçmeniz gerektiğini adım adım ele alacağız.

WordPress Odaklı Hosting ile Özel PHP Uygulamaları Arasındaki Temel Farklar

WordPress için optimize edilmiş tipik bir hosting altyapısı; belirli bir PHP sürümü, sık kullanılan eklentilere göre ayarlanmış PHP-FPM havuzları, MySQL parametreleri ve HTTP önbellek (cache) katmanlarıyla gelir. Bu, WordPress için muazzam bir hız ve maliyet avantajı sağlar, ancak özel PHP uygulamaları için bazı kısıtlar doğurur.

  • Esneklik: Framework tabanlı uygulamalar genellikle özel PHP uzantıları, farklı PHP sürümleri veya ek sistem paketleri (örneğin queue worker’lar, image processing kütüphaneleri) ister.
  • Çalışma modeli: Laravel/Symfony gibi framework’lerde CLI komutları, queue worker’lar, scheduler’lar (php artisan schedule:run vb.) işin doğal parçasıdır. Sadece HTTP isteklerine cevap veren klasik WordPress’e göre daha çok arka plan süreç çalışır.
  • Kaynak tüketim profili: Özellikle kurumsal panellerde ve raporlama modüllerinde CPU, RAM ve disk IO yükü, WordPress’e kıyasla çok daha dalgalı ve ani pikler gösterebilir.
  • Mimari yapı: API + yönetim paneli + frontend gibi katmanlı mimariler, tek bir PHP uygulamasına göre çok daha fazla bağlantı ve socket anlamına gelir.

Bu yüzden, WordPress merkezli paylaşımlı hosting paketlerini doğrudan Laravel veya Symfony projelerine uygulamak yerine, uygulamanızın mimarisini ve iş yükünü analiz ederek ilerlemek çok daha sağlıklı olacaktır. Bu analizi yaparken, Laravel ve diğer PHP framework’leri için paylaşımlı hosting mi VPS mi karşılaştırmasını detaylı anlattığımız rehbere de mutlaka göz atmanızı öneririz.

Uygulama Türüne Göre Hosting İhtiyacını Doğru Okumak

Laravel Uygulamaları: Queue, Scheduler ve API Yükü

Laravel bugün PHP dünyasının en yaygın framework’lerinden biri ve doğası gereği çok sayıda CLI komutu ve arka plan işi kullanıyor. Tipik bir Laravel projesinde şunları görmeniz çok sıradan:

  • Kuyruk (queue) ile çalışan e-posta, bildirim veya yoğun raporlama işleri
  • “php artisan schedule:run” ile dakikalık/saatlik cron görevleri
  • API endpoint’leri üzerinden mobil uygulamalar veya SPA frontend’lerle konuşan bir backend
  • Broadcasting, websocket, event tabanlı yapı taşları

Böyle bir uygulamayı, CPU ve RAM limitleri sıkı ayarlanmış, arka planda sürekli worker çalıştırmaya izin vermeyen klasik bir paylaşımlı hosting ortamına koyduğunuzda, kısa sürede “resource limit” hatalarıyla veya süreçlerin öldürülmesiyle karşılaşmanız muhtemel.

Küçük ve az trafikli Laravel projelerinde başlangıç için iyi optimize edilmiş bir paylaşımlı hosting kullanılabilir; ancak queue ve scheduler ciddi şekilde devreye giriyorsa, VPS veya üzerinde tam kontrol sağladığınız bir ortam çok hızlı şekilde ihtiyaç haline gelir.

Symfony ile Geliştirilen Kurumsal Uygulamalar

Symfony genellikle daha kurumsal, büyük ölçekli ve uzun ömürlü projelerde tercih ediliyor. Bu projelerin özellikleri:

  • Çok sayıda bundle, custom servis ve entegrasyon
  • Çoğunlukla özel cache katmanları (Redis, Memcached vb.)
  • Gelişmiş routing, security ve event sistemi
  • CI/CD süreçleriyle deploy edilen karmaşık kod tabanları

Böylesi bir uygulamayı, yüzlerce müşterinin aynı kaynakları paylaştığı bir platformda barındırmak hem performans hem de güvenlik açısından çoğu zaman doğru değil. Symfony projelerinde tavsiye ettiğimiz minimum seviye, izole bir VPS üzerinde çalışan, gerektiğinde ayrı veritabanı sunucusuna, Redis sunucusuna veya ek servisleri barındıran second-tier sunuculara genişleyebilen bir mimari.

Özel Geliştirilmiş CRM/ERP Sistemleri ve Kurumsal Paneller

Şirket içi CRM, ERP, intranet veya yönetim panelleri genellikle “göz önünde” değildir, ama barındırma tarafında en büyük yüklerden birini oluştururlar. Bu tip uygulamaların ortak özellikleri:

  • Çok sayıda veri tabanı sorgusu, karmaşık raporlar
  • Çoğu zaman iş saatlerinde pik yapan yoğun eşzamanlı kullanıcı trafiği
  • KVKK ve benzeri regülasyonlar gereği güvenlik ve veri gizliliği konusunda yüksek beklentiler
  • LDAP/AD, SSO, harici API’ler gibi kurumsal entegrasyonlar

Böyle bir kurumsal paneli, kurumun vitrindeki WordPress sitesinin yanına, aynı paylaşımlı hosting hesabında koymak hem güvenlik hem performans açısından risklidir. Bu senaryolarda en azından izole VPS, çoğu zaman da dedicated sunucu veya colocation tarafında, kurumun kendi donanımını veri merkezimizde barındırdığı çözümler öne çıkıyor.

Mikroservis Benzeri PHP API’leri

Son yıllarda PHP ile yazılmış hafif API servislerini, frontend tarafında React/Vue/Angular gibi framework’lerin tükettiği, hatta mobil uygulamaların bağlandığı yapılara sıkça rastlıyoruz. Bu senaryoda asıl kritik konu, bağlantı sayısı, response süresi ve ölçeklenebilirlik oluyor.

Bu tip servisler için:

  • PHP-FPM havuz ayarlarının ince ayarı (pm, pm.max_children vb.)
  • Nginx/Apache katmanında bağlantı limitleri ve keep-alive süreleri
  • VPS seviyesinde yeterli CPU ve RAM, hızlı NVMe depolama
  • Mümkünse ayrı veritabanı veya cache sunucuları

gerekiyor. Bu noktada, PHP ayarlarını doğru yapmak ve memory_limit, max_execution_time gibi değerleri nasıl planlamanız gerektiğini anlattığımız rehber size iyi bir başlangıç çerçevesi sunacaktır.

Hangi Altyapı Türü Hangi Uygulama İçin Doğru?

Paylaşımlı Hosting: En Küçük ve Basit PHP Uygulamaları İçin

Paylaşımlı hosting, maliyet açısından avantajlıdır ve yönetimi de pratiktir. Ancak kaynaklar (CPU, RAM, IO) çok sayıda kullanıcı arasında paylaşıldığı için:

  • Küçük ölçekli, az trafikli, basit Laravel projeleri
  • Küçük şirket içi araçlar (örneğin basit rapor görüntüleme panelleri)
  • Geliştirme/staging ortamları

gibi senaryolarla sınırlı kalmalıdır. Özel PHP uygulamalarınız sık sık “resource limit reached” hatası veriyorsa, paylaşımlı hosting sınırlarına yaklaştığınız anlamına gelir ve artık bir üst seviyeye geçme zamanıdır. Bu eşiği ve geçiş sürecini ayrıntılı anlattığımız paylaşımlı hosting’den VPS’e sorunsuz geçiş rehberine göz atmanız faydalı olacaktır.

VPS: Çoğu Laravel, Symfony ve Kurumsal Panel İçin Altın Oran

VPS (Sanal Özel Sunucu), CPU ve RAM kaynaklarının sanal ortamda size tahsis edildiği, işletim sistemi ve yazılım katmanında tam kontrol sağlayabildiğiniz çözümdür. Laravel, Symfony, özel geliştirilmiş CRM/ERP ve kurumsal panellerin büyük çoğunluğu için ideal başlangıç noktasıdır.

VPS tercih ederek:

  • İstediğiniz PHP sürümünü ve uzantıları kurabilir
  • Queue worker, scheduler, websocket gibi süreçleri özgürce çalıştırabilir
  • Nginx/Apache, PHP-FPM ve veritabanı ayarlarını uygulamanıza göre optimize edebilir
  • Gerekirse aynı VPS üzerinde Redis, Elasticsearch, RabbitMQ gibi servisleri ayağa kaldırabilirsiniz

Eğer VPS kavramına yeni aşina oluyorsanız, VPS hosting nedir, avantajları ve kullanım alanları nelerdir sorusunu cevapladığımız yazımız, doğru kapasiteyi seçmenizde size yardımcı olacaktır.

Dedicated Sunucu: Yüksek Trafik, Ağır İş Yükü ve Uyum Gerektiren Projeler

CPU kullanımı sürekli yüksek olan, çok sayıda eşzamanlı kullanıcıya hizmet veren veya regülasyon gereği daha sıkı izolasyon, loglama ve denetim gerektiren PHP uygulamaları için dedicated (fiziksel) sunucuya geçmek mantıklıdır. Özellikle:

  • Büyük kurumsal paneller ve intranet uygulamaları
  • Çok kiracılı (multi-tenant) SaaS platformları
  • Yüksek IO gerektiren raporlama ve analitik uygulamaları

için dedicated sunucu, hem performans hem de öngörülebilirlik açısından ciddi avantaj sağlar. Dedicated ile VPS arasındaki karar sürecinde, hangi durumda dedicated sunucuya geçmeniz gerektiğini detaylandırdığımız rehberi incelemenizi öneririz.

Colocation: Kendi Donanımınızı Veri Merkezinde Barındırmak

Bazı kurumlar, kendi donanımlarını satın alıp tüm yaşam döngüsünü (satın alma, amortisman, güvenlik sertifikaları vb.) iç süreçleriyle yönetmek ister. Ancak kesintisiz elektrik, iklimlendirme, fiziksel güvenlik ve backbone bağlantısı için bir veri merkezine ihtiyaç duyarlar. Böyle durumlarda colocation hizmeti devreye girer.

Özellikle:

  • Kendi veri merkezi standartlarını uygulamak isteyen kurumlar
  • Çok yüksek hacimli ve kritik PHP/kurumsal uygulamalar
  • Mevzuat veya iç denetim gereği donanımı kendi envanterinde tutmak zorunda olan şirketler

için colocation, güçlü bir çözümdür. Konuya detaylı bakmak isterseniz, colocation ile kendi sunucunuzu barındırmanın avantajlarını anlattığımız makaleye göz atabilirsiniz.

Teknik Kriterler: PHP Sürümü, FPM, Donanım Kaynakları ve IO

PHP Sürümü ve Uzantılar

Laravel, Symfony ve diğer modern PHP framework’leri genellikle PHP 8.x sürümlerini hedefler ve bazı uzantılara ihtiyaç duyar (intl, mbstring, gd/imagemagick, bcmath vb.). Hosting seçerken mutlaka şu soruları sorun:

  • PHP sürümünü proje gereksinimlerine göre özgürce seçebiliyor muyum?
  • Gerekli PHP uzantılarını aktif/pasif edebilme imkânım var mı?
  • Farklı projeler için farklı PHP sürümlerine ihtiyaç duyduğumda nasıl bir mimari kurgulanacak?

DCHost VPS ve dedicated çözümlerinde, işletim sistemi seviyesinde tam kontrol sağladığınız için bu esneklikleri dilediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Paylaşımlı hosting tarafında ise çoğu zaman panel üzerinden yaygın kullanılan birkaç PHP sürümü arasında seçim yaparsınız; özel uzantılar için sınırlar olabilir.

PHP-FPM Havuz Ayarları

Özel PHP uygulamalarında istek başına bellek tüketimi, WordPress’e göre daha yüksek olabilir. Bu nedenle PHP-FPM havuz ayarları (pm, pm.max_children, pm.max_requests vb.) iş yüküne göre ayarlanmalıdır. Aksi halde:

  • Yoğun anlarda 502/504 hataları
  • Aşırı bellek tüketimi sebebiyle kernel tarafından süreçlerin öldürülmesi
  • Yavaşlayan response süreleri ve artan TTFB değerleri

görürsünüz. Bu ayarların doğru planlanması için, uygulamanızın ortalama ve pik bellek tüketimini, eşzamanlı kullanıcı sayısını ve kabul edilebilir cevap sürelerini bilmeniz gerekir.

CPU, RAM ve Disk IO Kapasitesi

WordPress harici PHP uygulamalarında kaynak tüketimi çok daha dalgalı olabilir. Örneğin:

  • Laravel queue worker’ları aynı anda onlarca ağır işi işlemeye başlayabilir.
  • Kurumsal panelde export/raporlama sırasında CPU ve disk IO tavana vurabilir.
  • API servisleriniz anlık trafik patlamalarında binlerce eşzamanlı isteği cevaplamak zorunda kalabilir.

Bu nedenle hosting seçerken şu sorulara net cevaplarınız olmalı:

  • Kaç vCPU’ya ve ne kadar RAM’e ihtiyacım var?
  • Depolama NVMe mi, yoksa klasik SSD mi? Uygulamanın IO profili ne?
  • Disk tarafında hangi IOPS ve throughput değerlerine ihtiyacım var?

DCHost tarafında PHP tabanlı uygulamalar için VPS ve dedicated planları belirlerken, benzer iş yüklerindeki gerçek müşteri senaryolarından gelen metrikleri baz alıyoruz. Yine de her proje kendine özgü olduğu için, yük testleri ile (örneğin staging ortamında) kapasiteyi ölçmenizi öneririz.

Ağ (Network) ve Bant Genişliği

Özellikle API tabanlı servislerde ve çok sayıda dosya yükleme/indirme yapılan kurumsal panellerde, network tarafı da kritik hale gelir. Sorgulamanız gereken başlıklar:

  • Aylık bant genişliği kotası nedir, aşım durumunda ne olur?
  • Network çıkış hızı (örneğin 1 Gbit, 10 Gbit) ne kadar?
  • Uygulamanın hedef kitlesine en yakın veri merkezi lokasyonu hangisi?

Doğru lokasyon seçiminin SEO üzerindeki etkilerini de göz önünde bulundurmak isterseniz, sunucu lokasyonu ve SEO ilişkisini anlattığımız rehberi inceleyebilirsiniz.

Güvenlik, KVKK/GDPR ve Kurumsal Uyum

WordPress harici PHP uygulamaları çoğunlukla müşteri verisi, çalışan bilgileri, iş süreçleri gibi hassas dataları taşır. Dolayısıyla hosting tercihi yaparken yalnızca performans ve maliyete değil, güvenlik ve uyum (compliance) tarafına da bakmak zorundasınız.

Uygulama ve Veritabanı Ayrımı

Orta ve büyük ölçekli projelerde, uygulama katmanı ile veritabanı katmanını ayrı sunucularda tutmak çoğu zaman mantıklıdır. Böylece:

  • Veritabanını sadece uygulama sunucularının erişebildiği kapalı bir network’te tutabilirsiniz.
  • Uygulama ölçeklendiğinde (örn. birden fazla PHP uygulama sunucusu) veritabanı katmanını merkezi olarak yönetebilirsiniz.
  • Veritabanı tarafında yedekleme, replikasyon ve bakım işlerini uygulamadan bağımsız planlayabilirsiniz.

Bu mimari kararın ne zaman mantıklı olduğunu, veritabanı sunucusunu uygulama sunucusundan ayırmanın doğru zamanını anlattığımız yazıda detaylı şekilde ele aldık.

KVKK/GDPR Uyumlu Hosting

Eğer uygulamanız Türkiye’deki kullanıcıların kişisel verilerini işliyorsa KVKK, Avrupa Birliği vatandaşlarının verilerini işliyorsa GDPR devreye girer. Hosting seçerken şunları netleştirmeniz gerekir:

  • Veriler hangi ülkedeki veri merkezinde saklanacak?
  • Loglama, erişim kayıtları ve yedekler hangi süreyle, nasıl saklanacak?
  • Veri işleyen ve veri sorumlusu rolleri sözleşmede nasıl tanımlanıyor?

Bu başlık karmaşık görünse de, KVKK ve GDPR uyumlu hosting seçimi rehberimizde veri yerelleştirme ve uyum sürecini teknik ve anlaşılır bir dille adım adım anlattık.

Erişim Güvenliği ve Yönetim Panelleri

Kurumsal paneller ve yönetim arayüzleri genellikle en kritik fonksiyonların çalıştığı yerlerdir. Bu panellerin herkese açık internette, zayıf şifrelerle yayında olması ciddi risk oluşturur. Önerilerimiz:

  • IP kısıtlaması, VPN veya mTLS gibi ek güvenlik katmanlarıyla erişimi daraltın.
  • Brute-force saldırılarına karşı WAF, rate limiting ve Fail2ban gibi araçlar kullanın.
  • SSH erişimini anahtar bazlı kimlik doğrulama ile sınırlandırın, root girişini kapatın.

DCHost üzerinde kurduğumuz PHP uygulama altyapılarında, özellikle yönetim panelleri ve kritik endpoint’ler için bu tür önlemleri varsayılan güvenlik politikalarımızın bir parçası olarak değerlendiriyoruz.

Ölçeklenebilirlik: Bugünü Değil, 12-24 Ayı Planlayın

WordPress harici PHP projelerinde en çok karşılaştığımız hatalardan biri, sadece “bugünkü trafik ve yük” referans alınarak fazla zayıf bir altyapıyla yola çıkmak. Üç ay sonra birkaç yeni müşteri, bir entegrasyon veya pazarlama kampanyasıyla sistem tıkanıyor, acil taşıma operasyonları başlıyor.

Daha sağlıklı bir yaklaşım:

  1. Önümüzdeki 12-24 ay için makul bir büyüme senaryosu çizin (kullanıcı sayısı, API çağrısı, veri hacmi).
  2. Bu senaryoya göre başlangıçta bir boy büyük kaynak seçmeyi düşünün.
  3. İleride yatay/dikey ölçekleme yapabileceğiniz bir mimari (örneğin VPC, ayrı veritabanı, cache katmanı) planlayın.

DCHost olarak müşterilerimizin büyük bir kısmını önce VPS tarafında başlatıp, iş yükü büyüdükçe dedicated veya colocation çözümlerine sorunsuz biçimde taşıyoruz. Bu yolculuğun teknik ve operasyonel adımlarını anlamak için, doğru VPS boyutlandırma ve barındırma maliyetlerini planlama rehberimize de göz atabilirsiniz.

DCHost Üzerinde Örnek Mimariler: Laravel, Symfony ve Kurumsal Paneller

Küçük Ölçekli Laravel Projesi İçin Örnek Mimari

Senaryo: Yeni kurulmuş bir girişim, Laravel ile yazılmış MVP (Minimum Viable Product) bir SaaS uygulaması yayınlayacak. İlk 6 ayda 200–300 aktif kullanıcı, daha sonra kademeli büyüme bekleniyor.

  • Altyapı: 2–4 vCPU, 4–8 GB RAM, NVMe diskli tek VPS.
  • Yazılım katmanı: Nginx + PHP-FPM, MariaDB veya PostgreSQL, Redis (optional).
  • Queue & scheduler: Aynı VPS üzerinde supervisor veya systemd ile yönetilen Laravel queue worker’ları ve scheduler.
  • Yedekleme: Günlük tam veritabanı ve dosya yedekleri, haftalık off-site kopya.

İhtiyaç hâlinde, veritabanını ayrı bir VPS veya dedicated sunucuya ayırıp uygulama katmanını ölçeklemek mümkün. Başlangıçta basit, ileride büyümeye elverişli bir yapı sunar.

Kurumsal Panel + API + Raporlama Uygulaması

Senaryo: Orta ölçekli bir şirket; çalışanların giriş-çıkış takibi, proje yönetimi ve müşteri iletişimini yöneten bir kurumsal panel kullanıyor. Aynı backend, mobil uygulama ve web frontend için API sunuyor, yoğun raporlama işleri var.

  • Uygulama VPS’i (App): 4–8 vCPU, 8–16 GB RAM, Nginx + PHP-FPM, Laravel/Symfony uygulaması.
  • Veritabanı VPS’i (DB): 4–8 vCPU, 16–32 GB RAM, yüksek IOPS NVMe disk, MariaDB/PostgreSQL, mümkünse replikalı yapı.
  • Queue/Raporlama VPS’i (Job): 2–4 vCPU, 4–8 GB RAM, queue worker’lar ve ağır raporlama script’leri.
  • Güvenlik: Uygulama ve veritabanı sunucuları arasında kapalı network, sadece gerekli portlar açık; VPN veya IP kısıtlamalı yönetim paneli.

Bu yapıda, raporlama ve queue yükü uygulama sunucusunu boğmaz; veritabanı tarafı da ayrı kaynak setiyle daha öngörülebilir performans sunar.

Çok Kiracılı (Multi‑Tenant) SaaS İçin Örnek Yaklaşım

Senaryo: Laravel veya Symfony ile yazılmış, her müşterinin kendi alt alan adı veya domain’i üzerinden eriştiği çok kiracılı bir SaaS. Müşteri sayısı hızla artabilir, veritabanı büyümesi ve query sayısı hızla tırmanır.

  • Başlangıç: Orta/üst segment bir VPS üzerinde monolitik yapı (App + DB), güçlü yedekleme ve izleme.
  • 1. Aşama: Veritabanını ayrı bir VPS’e taşıma, uygulama katmanında yatay ölçekleme (load balancer + birden fazla app VPS’i).
  • 2. Aşama: Kritik iş yükleri için ayrı queue/job sunucuları, Redis/Elasticsearch gibi ek bileşenleri ayrı sunuculara taşıma.

Böyle bir yapıyı planlarken; DNS, SSL, yedekleme ve felaket kurtarma stratejilerini de en baştan tasarlamak gerekir. Özellikle otomatik SSL, domain yönlendirmeleri ve sertifika yenileme süreçleri için DCHost ekibiyle birlikte çalışarak uzun vadeli ve sorunsuz bir mimari oluşturabilirsiniz.

Sonuç: Özel PHP Uygulamalarında Doğru Hosting Kararı Nasıl Verilir?

WordPress harici PHP uygulamaları –özellikle Laravel, Symfony ve kurumsal paneller– barındırma tarafında WordPress’e göre daha fazla esneklik, kaynak ve güvenlik ister. Tek bir “herkese uyan” çözüm yok; her proje için iş yükünü, ölçeklenme planını, güvenlik ihtiyaçlarını ve bütçeyi birlikte değerlendirmeniz gerekir.

Genel çerçeve şöyle özetlenebilir:

  • Basit ve küçük ölçekli projeler: Paylaşımlı hosting ile başlanabilir, ancak büyüme sinyallerinde hızlıca VPS’e geçilmeli.
  • Çoğu Laravel/Symfony ve kurumsal panel: Doğru boyutlandırılmış VPS genellikle en dengeli çözümdür.
  • Yüksek trafik, ağır iş yükü ve sıkı uyum gerektiren projeler: Dedicated sunucu veya colocation ile tam kontrol ve öngörülebilirlik sağlanır.

DCHost olarak, sadece kaynak satmak yerine, uygulamanızın mimarisini, büyüme hedeflerini ve regülasyon gereksinimlerini birlikte analiz ederek hangi altyapının sizin için doğru olduğunu netleştirmeyi önemsiyoruz. Elinizdeki veya planladığınız Laravel, Symfony, özel yazılım ya da kurumsal panel projesinin gereksinimlerini birlikte değerlendirmek isterseniz, DCHost ekibiyle iletişime geçebilir; ihtiyaçlarınıza göre paylaşımlı hosting, VPS, dedicated sunucu veya colocation tarafında, uzun vadede sürdürülebilir bir mimari kurgulayabilirsiniz.

Sıkça Sorulan Sorular

Laravel ile yazılmış küçük ve az trafikli bir proje için, doğru yapılandırılmış bir paylaşımlı hosting başlangıçta yeterli olabilir. Ancak Laravel’in doğası gereği queue worker’lar, scheduler (cron görevleri) ve API trafiği devreye girdiğinde, CPU ve RAM tüketimi tipik bir WordPress sitesinden çok daha yüksek olur. Bu noktada paylaşımlı hosting üzerindeki limitlere çabuk ulaşırsınız ve 503/504, "resource limit" gibi hatalar görmeye başlarsınız. Uygulamanızda aktif olarak queue kullanıyorsanız, yoğun raporlama/işleme işleri varsa veya önümüzdeki 6–12 ayda kullanıcı sayısının artmasını bekliyorsanız, doğrudan VPS ile başlamanız daha sağlıklı ve uzun vadede daha ekonomik olur.

Karar tamamen iş yükünün büyüklüğüne, eşzamanlı kullanıcı sayısına ve regülasyon gereksinimlerinize bağlıdır. Orta ölçekli, 20–200 eşzamanlı kullanıcıya hizmet veren çoğu kurumsal panel için iyi boyutlandırılmış bir VPS fazlasıyla yeterli olur ve maliyet/performans açısından verimlidir. Ancak sürekli yüksek CPU yükü olan, çok yoğun raporlama yapan, yüzlerce kullanıcıya hizmet veren veya KVKK/GDPR tarafında daha sıkı denetim gerektiren projelerde dedicated sunucuya geçmek mantıklıdır. Dedicated sunucu, kaynakların tamamen size ait olması sayesinde daha öngörülebilir performans sunar ve bazı kurum içi denetimlerde tercih sebebi olur. Tercihi netleştirmenin en iyi yolu, gerçekçi bir kapasite analizi yapmaktır.

Teknik olarak, küçük ve basit bir Symfony uygulamasını WordPress sitelerinizle aynı paylaşımlı hosting hesabına kurmanız mümkündür; ancak bu çoğu zaman önerdiğimiz bir senaryo değildir. Çünkü hem güvenlik hem de performans açısından riskler doğar. Güvenlik tarafında, kurumsal veya iç süreçleri yöneten bir uygulamayı, internetten herkese açık WordPress siteleriyle aynı ortamda tutmak saldırı yüzeyini genişletir. Performans tarafında ise Symfony projeleri genellikle daha ağır dependency’lere, daha karmaşık routing ve caching katmanlarına sahiptir; bu da paylaşımlı hosting limitlerine daha çabuk ulaşmanıza yol açar. Özellikle hassas veri işleyen bir Symfony uygulamasını, en azından ayrı bir VPS üzerinde izole etmeniz çok daha güvenli ve sürdürülebilir bir yaklaşımdır.

Özel bir PHP uygulamasını taşırken sadece dosyaları ve veritabanını kopyalamak yetmez; aynı zamanda PHP sürümü, uzantılar, PHP-FPM ayarları, cron görevleri, queue worker’lar ve dosya izinleri gibi detayları da birebir eşlemeniz gerekir. Öncelikle mevcut ortamın PHP sürümünü, kullanılan kütüphaneleri ve sistem paketlerini net şekilde dokümante edin. Ardından DCHost’ta hedef VPS veya dedicated sunucuyu bu gereksinimlere göre hazırlayın, staging ortamında test edin. DNS yönlendirmesini yapmadan önce, arka planda cron ve queue süreçlerinin düzgün çalıştığını, dosya yükleme klasörleri ve cache dizinlerinin doğru izinlerle açıldığını mutlaka doğrulayın. Mümkünse kısa bir bakım penceresi belirleyip, eski ortamdan yeni ortama geçişi DNS TTL süresini de optimize ederek planlayın.