Hosting

Sürdürülebilir Veri Merkezleri: Enerji, Maliyet ve Tasarım Stratejileri

Sürdürülebilir Veri Merkezleri Neden Gündemin Tam Ortasında?

Son birkaç yıldır hem müşterilerimizle yaptığımız kapasite planlama toplantılarında hem de kendi iç mimari tasarım oturumlarımızda aynı soruya geri dönüyoruz: Mevcut ve yeni veri merkezlerimizi nasıl daha sürdürülebilir hale getiririz? Artan enerji maliyetleri, sıkılaşan regülasyonlar ve şirketlerin ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim) hedefleri, veri merkezlerini artık sadece “sunucuların durduğu bina” olmaktan çıkarıp stratejik bir sürdürülebilirlik konusu haline getirdi.

Veri merkezleri, dünyadaki toplam elektrik tüketiminin kayda değer bir kısmını oluşturuyor. Bu tüketim; kullandığınız VPS, dedicated sunucu, colocation veya paylaşımlı hosting hizmetinin arka planında sürekli çalışan binlerce fiziksel sunucudan kaynaklanıyor. Yani altyapı tercihleriniz doğrudan enerji verimliliğini, dolaylı olarak da karbon ayak izinizi etkiliyor. DCHost olarak sürdürülebilir veri merkezleri konusuna tam da bu yüzden operasyonel bir zorunluluk, maliyet optimizasyonu ve çevresel sorumluluğun kesişim noktası olarak yaklaşıyoruz.

Daha önce veri merkezinin ne olduğunu ve web hosting için neden kritik olduğunu detaylı şekilde ele almıştık. Bu yazıda ise odağı daha da daraltıp, sürdürülebilir veri merkezlerinin tasarım prensiplerini, işletme modellerini ve bir DCHost müşterisi olarak bu dönüşümden nasıl fayda sağlayabileceğinizi adım adım konuşacağız.

Sürdürülebilir Veri Merkezi Nedir? Temel Bileşenler

En sade haliyle sürdürülebilir veri merkezleri, yüksek hizmet sürekliliği ve performansı korurken enerji tüketimini, su kullanımını, atığı ve karbon salımını en aza indiren, bunu da ölçülebilir metriklerle takip eden tesislerdir. Teoride herkes bu tanıma katılıyor; pratikte farkı yaratan, hangi bileşenlere ne kadar yatırım yapıldığı ve bu yatırımların operasyonel süreçlere ne kadar iyi entegre edildiğidir.

1. Enerji Verimliliği ve PUE Metrikleri

Veri merkezi dünyasında sürdürülebilirlik konuşulunca ilk gündeme gelen metrik PUE (Power Usage Effectiveness) olur. PUE, veri merkezinin toplam enerji tüketiminin, sadece BT (IT) ekipmanlarının tükettiği enerjiye oranıdır. Formül basit:

PUE = Toplam Tüketim / BT Ekipmanı Tüketimi

İdeal PUE değeri 1,0’a ne kadar yakınsa, o kadar az enerji soğutma, aydınlatma, kayıplar ve diğer destek sistemleri için harcanıyor demektir. Eski nesil veri merkezlerinde PUE değerleri 2,0 ve üzerindeyken, iyi tasarlanmış sürdürülebilir veri merkezlerinde bu değer 1,2–1,4 bandına kadar çekilebiliyor.

DCHost tarafında yeni projeler planlarken veri merkezinin PUE hedefini baştan belirliyor, bina tasarımından soğutma mimarisine kadar tüm kararları bu hedefe göre optimize ediyoruz. Bu da uzun vadede hem işletme maliyetimizi hem de müşterilerimizin dolaylı karbon ayak izini aşağı çekiyor.

2. Soğutma Mimarisi: En Büyük Enerji Kalemini Doğru Yönetmek

Veri merkezlerinde enerji tüketiminin en büyük kalemlerinden biri soğutma altyapısıdır. Sürdürülebilir veri merkezleri, burada klasik klima odaklı çözümlerden çok daha ileriye giden stratejiler kullanır:

  • Sıcak / soğuk koridor tasarımı: Raflar öyle yerleştirilir ki sıcak hava ve soğuk hava karışmadan kontrollü akış sağlansın. Bu sayede soğutma verimi ciddi oranda artar.
  • Free cooling (serbest soğutma): İklimin uygun olduğu bölgelerde dış ortam havası doğrudan veya dolaylı kullanılarak kompresörlerin çalışma süresi azaltılır.
  • Yüksek verimli chiller ve CRAC/CRAH cihazları: Eski, verimsiz sistemler yerine yüksek COP değerine sahip, değişken hız kontrollü (inverter) ekipmanlar tercih edilir.
  • Sıvı soğutma ve yüksek yoğunluklu raflar: Çok yoğun CPU/GPU kullanılan raflarda sıvı soğutma çözümleriyle birim başına tüketilen enerji düşürülebilir.

Burada kritik nokta, veri merkezini gereksiz şekilde aşırı soğutmamaktır. Endüstri standartları, çoğu iş yükü için 18–27 °C arası sıcaklıkların güvenli olduğunu söylüyor. DCHost olarak raf bazlı sensörlerle gerçek zamanlı sıcaklık takibi yaparak hem ekipmanı koruyor hem de gereksiz soğutma maliyetini engelliyoruz.

3. Donanım Seçimi, Yoğunluk ve Yaşam Döngüsü Yönetimi

Sürdürülebilir veri merkezleri sadece binanın değil, içinde koşan donanımın da verimli olmasını gerektirir. Aynı iş yükünü daha az fiziksel sunucuyla çalıştırmak, hem enerji tüketimini hem de alan ve soğutma ihtiyacını azaltır.

  • Yüksek yoğunluklu, enerji verimli sunucular: Modern CPU ve NVMe diskler, eski nesil sistemlere göre çok daha fazla işi aynı watt başına üretebilir.
  • Verimli güç kaynakları (80 PLUS Platinum/Titanium): Güç kaynaklarındaki kayıpları azaltmak, toplam tüketim üzerinde anlamlı fark yaratır.
  • Yaşam döngüsü planlama: Sunucuların ne zaman yenileneceği, nasıl devreden çıkarılacağı ve bileşenlerin nasıl geri dönüştürüleceği baştan planlanmalıdır.

Burada sadece yeni donanım almak değil, mevcut iş yüklerini doğru boyutlandırmak da önemlidir. Örneğin, düşük yükte çalışan beş fiziksel sunucu yerine iyi tasarlanmış bir sanallaştırma kümesi veya doğru yapılandırılmış VPS altyapısı ile aynı işi daha az enerjiyle yapmak mümkündür. Bu konuyu VPS ve bulut barındırma trendlerini incelediğimiz yazıda daha teknik açıdan ele almıştık.

4. Ağ Mimarisi, IPv6 ve Geleceğe Dönük Tasarım

İlk bakışta ağ tasarımının sürdürülebilirlikle ilgisi yok gibi görünebilir. Ancak karmaşık, gereksiz katmanlar içeren bir ağ mimarisi hem daha çok donanım hem de daha fazla enerji tüketimi anlamına gelir. Basit, iyi dokümante edilmiş, ölçeklenebilir ağ topolojileri; daha az cihaz, daha düşük güç tüketimi ve daha az bakım anlamına gelir.

Örneğin, IPv6 benimsemesi sadece adres bolluğu sağlamaz; NAT katmanlarını azaltarak mimariyi sadeleştirir ve operasyonel karmaşıklığı düşürür. Bu tema etrafında IPv6 geçişi için somut eylem planı anlattığımız yazıda da vurguladığımız gibi, ağınızı geleceğe hazırlamak sürdürülebilirliğin teknik bir parçasıdır.

Tasarım Aşamasında Sürdürülebilir Veri Merkezi Yaklaşımı

Yeni bir veri merkezi planlarken alınan kararlar, tesisin 10–15 yıl sonraki enerji profilini belirler. Bu yüzden DCHost’ta her yeni tesis veya büyük genişleme projesinde sürdürülebilirlik, daha baştan mimari tasarım kriterleri arasına yazılır.

Lokasyon ve Şebeke Karbon Yoğunluğu

Her kilovatsaat enerji aynı etkiye sahip değil. Bazı bölgelerde elektrik şebekesi büyük oranda fosil yakıtlara dayanırken, bazı bölgelerde yenilenebilir enerji oranı yüksektir. Sürdürülebilir veri merkezleri için lokasyon seçerken şu kriterlere bakmak gerekir:

  • Şebekedeki yenilenebilir enerji oranı ve karbon yoğunluğu
  • Soğutma için iklim koşullarının uygunluğu (free cooling imkanı)
  • Şebeke güvenilirliği ve yedek enerji altyapısına erişim

DCHost olarak, yeni tesis planlarken sadece maliyete değil, uzun vadeli enerji profiline de bakıyoruz. Böylece hem operasyonel riski hem de orta vadede karbon maliyetlerini düşürecek bir denge kurulabiliyor.

Modüler Tasarım ve Ölçeklenebilirlik

Bir diğer kritik tasarım kararı da modülerlik. Veri merkezini çok büyük, baştan tam kapasite dolacakmış gibi kurmak yerine, kademeli olarak büyüyebilen modüller halinde tasarlamak iki açıdan avantaj sağlar:

  • İlk yatırım maliyeti daha kontrollü olur.
  • Gereksiz soğutma ve enerji altyapısı çalıştırmak zorunda kalmazsınız; yani boş kapasiteyi ısıtıp soğutmazsınız.

Gerçek hayatta gördüğümüz en büyük israf kalemlerinden biri, %20–30 dolulukla yıllarca çalışan dev veri merkezi salonlarıdır. Modüler yaklaşım, her yeni müşteri grubuyla veya kapasite ihtiyacıyla birlikte sadece ilgili modülü devreye alarak sürdürülebilirliği destekler.

Yedekleme, UPS ve Jeneratör Altyapısının Verimliliği

Kesintisiz güç kaynağı (UPS) sistemleri, jeneratörler ve piller, veri merkezinin güvenilirliğinin temelidir; ama aynı zamanda verimlilikte büyük fark yaratabilirler. Yeni nesil UPS sistemleri, çift dönüşümlü (double conversion) çalışırken bile çok yüksek verimlilik oranlarına ulaşabiliyor; eco-mode gibi akıllı çalışma modlarıyla kayıplar azaltılabiliyor.

Sürdürülebilir bakış açısıyla tasarımda dikkate aldığımız başlıklar şunlar:

  • UPS verimlilik eğrileri (özellikle kısmi yükte performans)
  • Doğru boyutlandırma: Aşırı büyük UPS kurulumundan kaçınmak
  • Jeneratör yakıt tüketimi ve emisyon profili

Yedeklilik (N+1, 2N) seviyesini belirlerken, gerçek iş yükü ve SLA gereksinimlerini göz önünde bulundurmak, hem sürdürülebilirlik hem de maliyet açısından hayati önem taşır. Bu dengeyi daha geniş açıdan enerji, maliyet ve performansı birlikte ele aldığımız yazımızda detaylandırmıştık.

İşletme Aşamasında Sürdürülebilirlik: Günlük Operasyon Nasıl Yönetilmeli?

En iyi tasarlanmış veri merkezi bile yanlış işletilirse sürdürülebilir olamaz. Asıl fark çoğu zaman, günlük operasyon disiplininde ortaya çıkar. DCHost’ta kendi ekiplerimize sürekli tekrar ettiğimiz üç temel ilke var: ölç, analiz et, iyileştir.

Enerji ve Çevre İzleme Sistemleri

Sürdürülebilir veri merkezleri için, enerji tüketimini “tahmin etmek” yeterli değildir; ölçmek gerekir. Bunun için:

  • Raf, PDU ve oda seviyesinde enerji ölçerler
  • Ortam sıcaklığı, nem, hava akışı sensörleri
  • UPS ve soğutma sistemlerinden gerçek zamanlı telemetri

Bu veriler merkezi bir izleme sisteminde toplanır, trendler analiz edilir, anomaliler tespit edilir. Örneğin belirli bir rafın beklenenden fazla ısındığını veya belirli bir zaman aralığında soğutma sisteminin aşırı devreye girdiğini görmek, doğrudan iyileştirme aksiyonu sağlar. İzleme ve alarm konusunu uptime ve alarm kurma rehberimizde uygulama katmanında detaylandırmıştık; veri merkezi tarafında da benzer prensipler geçerlidir.

Kapasite Planlama ve Konsolidasyon

Sürdürülebilirlik için bir diğer güçlü kaldıraç, kapasite planlama ve iş yükü konsolidasyonudur. Düşük ortalama yükle çalışan çok sayıda fiziksel sunucu yerine, iyi tasarlanmış bir sanallaştırma katmanı üzerinde doğru boyutlandırılmış VPS veya container kümeleriyle çalışmak, enerji verimliliğini dramatik olarak artırır.

DCHost’ta yeni VPS ve dedicated kümeleri oluştururken, müşterilerimizin gerçek CPU, RAM, disk IO profillerini analiz ediyor; gereksiz büyük makineler yerine esnek, ölçeklenebilir kaynak havuzları kurguluyoruz. Böylece hem sizin toplam sahip olma maliyetiniz düşüyor hem de veri merkezindeki watt başına iş miktarı artıyor.

Bakım, Temizlik ve Hava Akışı Yönetimi

Basit görünen ama sahada en çok ihmal edilen konulardan biri de fiziksel düzen ve hava akışı yönetimidir:

  • Raflarda düzenli kablolama; hava akışını engelleyecek kablo yığınlarından kaçınmak
  • Boş raf yuvalarına kör kapak (blanking panel) takmak
  • Zemin altı ve tavan üstü alanların düzenli temizlenmesi

Bu tarz “küçük” işler, soğutma verimliliğinde tahmin edilenden daha büyük fark yaratır. DCHost colocation alanlarında müşterilerimizin de bu prensiplere uygun tasarım yapmasını teşvik ediyor, gerektiğinde birlikte planlama yapıyoruz.

Donanım Yenileme, Geri Dönüşüm ve Atık Yönetimi

Sürdürülebilir veri merkezleri sadece enerji tüketimine değil, donanım yaşam döngüsüne de bakar. Sunucular, depolama birimleri ve ağ cihazları ömürlerinin sonuna geldiğinde:

  • Veri güvenliği gözetilerek diskler güvenli şekilde silinir veya fiziksel imha edilir.
  • Geri dönüştürülebilir bileşenler (metal, plastik) ayrıştırılır.
  • Kullanılabilir parçalardan yedek olarak yararlanılır.

DCHost’ta bu süreci standart operasyon prosedürlerimizin parçası haline getiriyor, cihaz tedarikçilerimizle de geri dönüşüm programları üzerine çalışıyoruz. Böylece elektronik atık tarafında da sorumluluğumuzu yerine getirmeye odaklanıyoruz.

Müşteri Perspektifinden Sürdürülebilir Veri Merkezleri: Size Ne Kazandırır?

Bir hosting veya altyapı müşterisi olarak aklınıza ilk gelen soru genellikle şu oluyor: “Tamam, veri merkezi sürdürülebilir olsun istiyoruz ama bu benim işime somut olarak ne katıyor?” Cevabı birkaç başlıkta özetleyebiliriz.

  • Daha öngörülebilir maliyetler: Enerji verimli veri merkezleri, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı daha dayanıklıdır. Bu da uzun vadede daha stabil fiyatlandırma anlamına gelir.
  • Daha yüksek altyapı kalitesi: Sürdürülebilirlik için yapılan yatırımlar (modern donanım, akıllı soğutma, gelişmiş izleme) doğrudan uptime ve performansa yansır.
  • ESG ve regülasyon uyumu: Özellikle kurumsal müşteriler için, kullandıkları altyapının karbon ayak izini raporlayabilmek artık bir gereklilik haline geliyor. Sürdürülebilir veri merkezleri bu raporlama için somut metrikler üretir.
  • Marka algısı: Müşterilerinize “hizmetlerimiz düşük karbon ayak izine sahip, enerji verimli veri merkezlerinde barındırılıyor” diyebilmek, markanızın teknoloji ve çevre hassasiyeti açısından güvenilirliğini artırır.

Özellikle colocation veya dedicated sunucu kullanan işletmeler, altyapı tedarikçisi seçerken sürdürülebilirlik politikalarını da sorgulamaya başladı. Biz de DCHost olarak bu sorulara net, ölçülebilir cevaplar verebilmek için metrik odaklı bir yaklaşım benimsiyoruz.

DCHost Olarak Sürdürülebilir Veri Merkezi Stratejimiz

Blogumuzda veri merkezi sürdürülebilirlik girişimlerinin neden hızlandığını ve nereden başlayıp nasıl süreklileştirilebileceğini daha önce detaylandırdık. Bu makalede ise DCHost tarafında benimsediğimiz temel prensipleri özetlemek istiyoruz:

  • PUE odaklı tasarım: Yeni veya genişletilen tesisler için hedef PUE aralıkları belirliyor, proje süresince bu hedeflere göre tasarım kararları alıyoruz.
  • Yüksek yoğunluklu altyapı: NVMe depolama, modern CPU mimarileri ve verimli güç kaynaklarıyla watt başına ürettiğimiz iş miktarını artırıyoruz.
  • İzleme ve şeffaflık: Enerji, sıcaklık ve kapasite metriklerini operasyon ekiplerimiz için görünür hale getiriyor; iyileştirme fırsatlarını periyodik olarak değerlendiriyoruz.
  • Colocation iş ortaklığı: Kendi donanımını DCHost veri merkezlerinde barındıran müşterilerimize, raf tasarımı, kablolama ve hava akışı yönetimi gibi konularda danışmanlık sunuyoruz.
  • Teknoloji yenileme döngüleri: Eski nesil verimsiz donanımları kademeli olarak devreden çıkarıp, daha verimli nesillere geçiş için planlı roadmap’ler oluşturuyoruz.

Bizim için sürdürülebilir veri merkezi, tek seferlik bir proje değil; tasarımdan işletmeye, tedarikten geri dönüşüme kadar tüm zincire yayılmış uzun vadeli bir yaklaşım.

Kendi Altyapınızı DCHost Veri Merkezlerinde Sürdürülebilir Hale Getirmek İçin Kontrol Listesi

Eğer DCHost üzerinde VPS, dedicated sunucu veya colocation hizmeti kullanıyorsanız, sizin de doğrudan etkileyebileceğiniz sürdürülebilirlik adımları var. Aşağıdaki kontrol listesini kendi altyapınız için pratik bir rehber olarak düşünebilirsiniz.

1. İş Yüklerini Doğru Boyutlandırın

Çok büyük ama düşük kullanım oranına sahip sunucular yerine, gerçek ihtiyacınıza uygun vCPU, RAM ve disk kaynakları seçin. Bu konuyu CPU, RAM ve trafik ihtiyacını hesaplama rehberimizde ayrıntılı şekilde anlattık. Gereksiz büyük makineler hem bütçenizi hem de veri merkezindeki enerji tüketimini olumsuz etkiler.

2. Uygulama Katmanında Optimizasyon Yapın

Sunucu tarafında ne kadar verimli olursak olalım, kötü optimize edilmiş bir uygulama hem daha çok kaynak tüketir hem de enerji verimliliğini aşağı çeker. Özellikle WordPress, WooCommerce, Laravel gibi PHP tabanlı uygulamalarda:

  • Önbellekleme (Redis, tam sayfa cache, CDN) kullanın.
  • Veritabanı sorgularını optimize edin.
  • Gereksiz işleyen cron veya background job’ları gözden geçirin.

Bu konularla ilgili olarak Core Web Vitals ve hosting altyapısı rehberimizde hem performans hem de kaynak verimliliği açısından uygulanabilir öneriler paylaştık.

3. Colocation’da Raf Tasarımına Özen Gösterin

Kendi sunucularınızı DCHost colocation alanlarında barındırıyorsanız:

  • Raf yerleşimini sıcak/soğuk koridor mimarisine uygun planlayın.
  • Kablolama düzenini hava akışını engellemeyecek şekilde tasarlayın.
  • Boş yuvaları kör kapaklarla kapatarak kısa devre hava akışını engelleyin.

Bu sayede raf başına düşen enerji tüketimini azaltırken, daha yüksek yoğunlukta donanımı güvenle çalıştırabilirsiniz. DCHost ekibi olarak raf tasarımınızla ilgili her adımda teknik öneri sunmaya hazırız.

4. Yedekleme ve Replikasyon Stratejilerini Gözden Geçirin

Yedeklilik, sürdürülebilirlik kadar önemlidir; ancak gereksiz çoğaltma da kaynak israfına yol açabilir. Yedeklerinizi 3-2-1 prensibiyle planlarken, gereksiz tam kopyalardan kaçınmak için artımlı yedekleme ve akıllı saklama politikaları kullanın. Bu, hem depolama maliyetinizi hem de depolama altyapısının enerji tüketimini azaltacaktır.

5. IPv6 ve Modern Ağ Prensiplerine Geçişi Planlayın

Uygulamalarınızı ve altyapınızı IPv6 uyumlu hale getirmek, uzun vadede ağ mimarisini sadeleştirmenize ve karmaşık NAT yapılarını azaltmanıza yardımcı olur. Bu, direkt enerji tasarrufundan çok operasyonel sürdürülebilirlik ve ölçeklenebilirlik açısından kazanç sağlar. Ağ tarafındaki yol haritası için IPv6 geçiş rehberimize de göz atabilirsiniz.

Sonuç: Sürdürülebilir Veri Merkezleri Bir “Artı Özellik” Değil, Yeni Standart

Veri merkezi mimarisiyle uğraştığımız her toplantıda gördüğümüz şey şu: Sürdürülebilirlik artık “iyi olursa güzel olur” seviyesinde bir tercih değil; operasyonel sürdürülebilirliğin, maliyet yönetiminin ve regülasyon uyumunun ayrılmaz bir parçası. Enerji verimliliği yüksek, ölçülebilir metriklerle yönetilen, donanım yaşam döngüsü iyi planlanmış sürdürülebilir veri merkezleri, hem DCHost gibi altyapı sağlayıcılarına hem de sizin gibi bu altyapıyı kullanan işletmelere somut fayda üretiyor.

DCHost olarak, yeni nesil veri merkezi yatırımlarımızda tasarımdan işletmeye kadar her aşamada sürdürülebilirliği merkeze alıyoruz. Siz de ister VPS, ister dedicated, ister colocation kullanın; iş yüklerinizi bu bakış açısıyla gözden geçirerek enerji verimliliğini artırabilir, maliyetlerinizi daha öngörülebilir hale getirebilir ve markanızı çevresel sorumluluk açısından daha güçlü konumlandırabilirsiniz.

Eğer mevcut altyapınızı DCHost veri merkezlerinde daha sürdürülebilir hale getirmek veya yeni bir projeyi baştan bu prensiplerle tasarlamak istiyorsanız, teknik ekibimizle birlikte kapasite, mimari ve maliyet analizi yapmaktan memnuniyet duyarız. Sürdürülebilir veri merkezleri, kağıt üzerinde bir kavram olmaktan çıkıp, günlük operasyonunuzun doğal bir parçası haline geldiğinde gerçek etkisini göstermeye başlıyor.

Sıkça Sorulan Sorular

Sürdürülebilir veri merkezi, uptime ve performanstan ödün vermeden enerji tüketimini, su kullanımını, atığı ve karbon salımını en aza indiren; bunu da ölçülebilir metriklerle takip eden tesistir. Klasik veri merkezleri çoğu zaman sadece kesintisiz hizmete odaklanırken, sürdürülebilir veri merkezleri tasarım, donanım seçimi, soğutma, enerji kaynağı ve geri dönüşüm süreçlerini bütüncül ele alır. PUE gibi metriklerle verimlilik izlenir, free cooling, sıcak/soğuk koridor, yüksek verimli güç kaynakları ve modern sunucu platformları kullanılır. Böylece hem işletme maliyeti hem de çevresel etki düşer.

Küçük ve orta ölçekli işletmeler için en somut kazançlar; daha öngörülebilir altyapı maliyeti, daha kaliteli hizmet ve güçlü marka algısıdır. Enerji verimli veri merkezleri, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı daha dayanıklı olduğundan uzun vadede fiyat istikrarı sağlar. Modern, iyi izlenen altyapı; daha az arıza, daha iyi performans ve daha tutarlı SLA anlamına gelir. Ayrıca, kullandığınız altyapının karbon ayak izi düşük olduğunda, kendi müşterilerinize de sürdürülebilirlik konusunda somut bir argüman sunabilir, kurumsal teklif ve raporlarınızda bu bilgiyi kullanabilirsiniz.

Colocation müşterileri için sürdürülebilirlik sadece DCHost’un tesis tasarımına bağlı değildir; sizin alacağınız kararlar da büyük fark yaratır. Öncelikle enerji verimli, modern sunucular seçmek; gereksiz büyük ama düşük kullanım oranlı sistemler yerine doğru boyutlandırılmış donanım kullanmak önemlidir. Raf yerleşimini sıcak/soğuk koridor mimarisine uygun yapmak, kablolamayı hava akışını engellemeyecek şekilde düzenlemek ve boş yuvaları kör kapaklarla kapatmak soğutma verimliliğini artırır. Ayrıca, yedekleme ve replikasyon stratejilerini gözden geçirerek gereksiz tam kopyalardan kaçınmak, depolama ve enerji tarafında da tasarruf sağlar.

IPv6 doğrudan watt tasarrufu sağlamaz; ama sürdürülebilirliğin önemli bir boyutu olan operasyonel basitlik ve ölçeklenebilirlik açısından katkı sunar. IPv4’te kullanılan karmaşık NAT ve çok katmanlı ağ yapıları, daha fazla cihaz, daha karmaşık konfigürasyon ve daha yüksek operasyonel risk anlamına gelir. IPv6 ile adres bolluğu sayesinde ağ mimarisi sadeleşir, izleme ve hata ayıklama süreçleri kolaylaşır. Bu da uzun vadede daha az gereksiz altyapı bileşeni, daha az insan hatası ve daha sürdürülebilir bir ağ operasyonu sağlar. DCHost’ta yeni projelerde IPv6’yı doğal varsayılan olarak ele almamızın nedeni de budur.