Alan Adı

SSL Sertifika Otomasyonu İnovasyonları: ACME, DNS‑01 ve Çok Kiracılı Mimariler

SSL Sertifika Otomasyonu Neden Gündemin En Üstünde?

SSL sertifikaları uzun süre “bir kere kur, yıllarca unut” kategorisindeydi. Manuel CSR üretmek, sertifikayı panele ya da sunucuya yüklemek, bitiş tarihini takvime yazmak ve yıl dolunca aynı ritüeli tekrar etmek çoğu ekip için sıradan bir iş akışıydı. Ancak şifreleme standartlarının sık güncellenmesi, tarayıcı gereksinimlerinin sertleşmesi, sertifika sürelerinin kısalması ve mikro servis mimarilerinin yaygınlaşması bu yaklaşımı pratik olmaktan çıkardı.

Bugün onlarca alt alan adına, farklı uygulamalara ve çoklu veri merkezine yayılmış sertifikaları tek tek yönetmek, işin hem operasyonel hem de güvenlik tarafında ciddi bir risk. Süresi geçen tek bir sertifika bile, kritik bir ödeme sayfasının veya kurumsal e-posta hizmetinin durmasına neden olabiliyor. İşte tam bu noktada SSL sertifika otomasyonu, yani ACME tabanlı, API destekli ve gözlemlenebilir bir yapı, modern altyapıların vazgeçilmez bileşenine dönüşmüş durumda.

Bu yazıda DCHost ekibi olarak, sahada karşılaştığımız senaryolar ve kendi altyapımızda uyguladığımız pratiklerle, SSL sertifika otomasyonundaki güncel inovasyonları, ACME protokolünden DNS‑01 tabanlı wildcard çözümlerine, SaaS ve Kubernetes dünyasındaki çok kiracılı mimarilere kadar adım adım ele alacağız.

ACME Protokolü ve Yeni Nesil Otomasyon Yaklaşımları

ACME ile manuel süreçlerden kurtulmak

SSL otomasyonunun kalbinde artık neredeyse her zaman ACME (Automatic Certificate Management Environment) protokolü var. ACME; sertifika otoritesi (CA), alan adı sahibi ve web sunucusu arasındaki tüm süreci API üzerinden otomatikleştiriyor:

  • Alan adının size ait olduğunu kanıtlama (challenge)
  • Sertifika isteği (CSR) üretme
  • Sertifikanın alınması ve sunucuya yerleştirilmesi
  • Otomatik yenileme denemeleri ve hata yönetimi

Manuel işlem yapmadığınız için insan hatası azalıyor, yenileme tarihini kaçırma riski düşüyor ve altyapınızı ölçeklendirmek çok daha kolay hale geliyor. Tek bir ACME istemcisiyle (örneğin sunucuda çalışan bir agent veya ters proxy bileşeni) yüzlerce alan adını, alt alan adını ve hatta iç servis adını yönetebiliyorsunuz.

HTTP‑01, DNS‑01 ve TLS‑ALPN‑01’in otomasyondaki rolü

ACME’nin gücü biraz da farklı challenge türlerini desteklemesinden geliyor. Özellikle üç mekanizma öne çıkıyor:

  • HTTP‑01: Web kök dizininde belirli bir URL altında token sunarak doğrulama yapar.
  • DNS‑01: Belirli bir TXT kaydı ekleyerek alan adı sahipliğini ispatlar.
  • TLS‑ALPN‑01: Özel bir TLS uzantısı üzerinden, doğrudan TLS seviyesinde doğrulama yapar.

Her projenin ihtiyacı farklı olduğu için hangi türün ne zaman doğru olduğunu anlamak kritik. Bu konuda detaylı teknik senaryoları, hazırladığımız HTTP‑01, DNS‑01 ve TLS‑ALPN‑01 challenge türlerini derinlemesine anlattığımız rehberde adım adım görebilirsiniz.

Kısa ömürlü sertifikalar ve sık yenileme trendi

Bir diğer önemli inovasyon da sertifika sürelerinin kısalması. Eskiden 2–3 yıl geçerli sertifikalar standartken, bugün 90 gün ve altı süreler yaygınlaşıyor, 1 yıl üstü sertifikaların fiilen sonuna geliyoruz. Bunun iki doğrudan sonucu var:

  • Kompoz riski azalıyor: Çalınan bir sertifikanın kullanılabilir süresi kısalıyor.
  • Manuel yönetim imkansızlaşıyor: Onlarca alan adı için üç ayda bir sertifika yenilemek insan gücüyle sürdürülebilir değil.

Kısa ömürlü sertifikalar, ACME gibi otomasyon mekanizmalarıyla birlikte anlamlı. Dolayısıyla modern mimarilerde artık “otomasyon varsayılan, manuel istisna” anlayışıyla hareket etmek, hem güvenlik hem de operasyonel sürdürülebilirlik için temel prensip haline geliyor.

DNS‑01 Tabanlı Otomasyon ve Wildcard Dönemi

Wildcard sertifikalarla çoklu alt alan adı yönetimi

Bir işletme büyüdükçe alt alan adlarının sayısı hızla artıyor: www., api., panel., cdn., staging., dev.… Bu noktada wildcard sertifikalar (*.ornek.com) ciddi bir esneklik sağlıyor. Tek bir sertifikayla aynı alan adı altındaki tüm alt alanları kapsayabiliyorsunuz.

Wildcard’ın kritik detayı şu: ACME üzerinden wildcard sertifika almanın yolu yalnızca DNS‑01 challenge’dan geçiyor. Yani DNS tarafında otomasyona hazır olmanız şart. Hazır altyapısı olanlar için wildcard, SSL sertifika otomasyonunun en verimli taşıyıcılarından biri.

Bu yaklaşımı pratikte nasıl kuracağınızı, özellikle cPanel, Plesk ve Nginx gibi yaygın ortamlarda adım adım anlatan Let’s Encrypt wildcard SSL otomasyonu rehberimizde uygulamalı örneklerle görebilirsiniz.

API destekli DNS sağlayıcı entegrasyonları

DNS‑01’in otomasyon gücünden faydalanmak için DNS bölgenizi de otomasyona açmanız gerekiyor. Burada tipik akış şöyle:

  1. ACME istemcisi sertifika isteği oluşturur.
  2. CA, DNS‑01 challenge için eklenecek TXT kaydını bildirir.
  3. ACME istemcisi DNS sağlayıcınızın API’sine bağlanarak ilgili TXT kaydını otomatik ekler.
  4. CA, DNS kaydını doğrular ve sertifikayı üretir.

Bu akışın sağlıklı çalışması için:

  • DNS sağlayıcınızın stabil ve belgelenmiş bir API sunması,
  • API anahtarlarının güvenli şekilde saklanması (örneğin vault/secrets yönetimi),
  • DNS yayılım sürelerinin (TTL) mantıklı değerlerde tutulması,
  • Hata durumlarında temizleme (cleanup) adımlarının uygulanması

büyük önem taşıyor. Aksi halde yanlış veya eski TXT kayıtları yüzünden gereksiz retry’lar ve oran limitlerine çarpma riskiniz artıyor.

Çoklu sağlayıcı DNS ve CAA kayıtlarıyla güvence

İş kritik projelerde yalnızca SSL sertifikasını değil, DNS altyapısını da yedekli kurgulamak gerekiyor. Çok sağlayıcılı DNS, Anycast ve geo‑routing gibi yaklaşımlar SSL otomasyonuna doğrudan dokunuyor; çünkü ACME challenge’ları, CAA kayıtları ve TXT eklemeleri artık birden fazla DNS platformuna yayılmış durumda.

Bu senaryolarda CAA kayıtları ile hangi sertifika otoritelerinin alan adınız için sertifika üretebileceğini açıkça tanımlamak, hem güvenliği artırıyor hem de yanlış CA seçimlerini engelliyor. Çok sağlayıcılı DNS kurgularını daha detaylı incelemek isterseniz, octoDNS ile çoklu sağlayıcı DNS ve zero‑downtime geçiş rehberimizi ve CAA kayıtlarının neden ve nasıl kullanılacağını anlattığımız yazımızı mutlaka gözden geçirmenizi öneririz.

SaaS ve Çok Kiracılı Mimarilerde Otomatik SSL

Her müşteri alan adı için otomatik sertifika akışı

SaaS uygulamalarında müşterilerinizin kendi alan adlarını sisteme bağlaması (app.musteri.com gibi) artık standart beklenti. Bu modelde SSL otomasyonu bambaşka bir boyut kazanıyor çünkü:

  • Her müşteri yeni bir alan adı anlamına geliyor.
  • DNS yönetimi çoğu zaman müşterinin elinde.
  • Yanlış CNAME/A kaydı, hatalı yönlendirme, eksik CAA gibi sorunlar çok yaygın.

Bu ortamda yapılması gereken, yeni bir müşteri alan adı eklendiği anda tetiklenen bir “otomatik SSL onboarding” akışı kurmak. Tipik bir akış şu adımlardan oluşuyor:

  1. Müşteri panelde alan adını tanımlar.
  2. Sistem, DNS kaydının doğru şekilde DCHost altyapısına işaret edip etmediğini test eder.
  3. Şartlar sağlandığında ACME üzerinden otomatik sertifika isteği tetiklenir.
  4. Başarılı olursa uygulama ve ters proxy konfigürasyonu otomatik güncellenir.

Bu modeli adım adım, gerçek senaryolarla anlatmak için hazırladığımız SaaS’te özel alan adları ve otomatik SSL rehberinde çok kiracılı mimarilerde işe yarayan kalıpları detaylandırıyoruz.

Ortak hata senaryoları ve DCHost sahadan notlar

DCHost tarafında çok kiracılı projelerde sık gördüğümüz hataları özetlemek gerekirse:

  • DNS yanlış yönlendirme: Müşteri A kaydını staging IP’sine, CNAME’i eski altyapıya yönlendiriyor.
  • CAA çakışması: Müşteri alan adında, yalnızca farklı bir CA’ya izin veren CAA kaydı bulunuyor.
  • Oran limitleri: Hatalı konfigürasyon sebebiyle aynı alan adı için dakikalar içinde onlarca başarısız ACME denemesi yapılıyor.
  • Gecikmeli DNS güncellemesi: TTL çok yüksek bırakıldığı için doğrulama penceresinde beklenenden uzun sürede güncellenen kayıtlar sorun yaratıyor.

Bu tip sorunları azaltmak için onboarding sürecine mutlaka otomatik DNS sağlık kontrolleri, CAA uyumluluk testleri ve retry’lar için akıllı geriye çekilme (exponential backoff) mekanizmaları ekliyoruz. Böylece hem CA oran limitlerine daha az takılıyor, hem de destek yükünü minimize ediyoruz.

ACME oran limitleri ve yedekli CA stratejileri

Özellikle yüksek hacimli SaaS altyapılarında, aynı CA üzerinden çok sayıda sertifika üretmeye başladığınızda rate limit’ler devreye giriyor. Bu durumda yapılabilecek en sağlıklı inovasyonlardan biri çoklu CA ve otomatik fallback kurgusu.

Örneğin birincil CA’da (örneğin Let’s Encrypt) oran sınırına yaklaştığınızda ya da geçici bir kesinti yaşandığında, ACME istemcinizin otomatik olarak ikincil CA’ya (örneğin ZeroSSL vb.) geçmesi, uçtan uca kesintisiz sertifika üretimi sağlıyor. Bu stratejiyi acme.sh ile yedekli CA otomasyonu yazımızda örnek konfigürasyonlarla anlattık.

Kubernetes, K3s ve Konteyner Dünyasında Sertifika Otomasyonu

cert‑manager ve Ingress ile uçtan uca otomasyon

Kubernetes ve K3s kümelerinde klasik “sunucuya SSH ile girip sertifika kurma” dönemi çoktan bitti. Artık sertifikalar, küme içindeki cert‑manager gibi operatörler tarafından yönetiliyor. Tipik yaklaşım şu şekilde:

  • Bir ACME ClusterIssuer kaynağı tanımlanır (Let’s Encrypt vb.).
  • Her Ingress kaynağı için istenen alan adları belirtilir.
  • cert‑manager, gerekli ACME challenge’ını (HTTP‑01 veya DNS‑01) otomatik yönetir.
  • Oluşturulan sertifikalar Kubernetes secret’larında tutulur ve Ingress controller (Nginx, Traefik vb.) tarafından kullanılır.

DCHost üzerinde K3s ile yüksek erişilebilirlik kümeleri kuran müşterilerimizde, bu yaklaşım standart haline geldi. Bunun uygulanmış bir versiyonunu görmek isterseniz, 3 VPS ile K3s yüksek erişilebilirlik kümesi ve cert‑manager kurulum rehberimizi inceleyebilirsiniz.

Geliştirme, staging ve canlı ortam ayrımında otomasyon

Tek küme veya çoklu küme yapılarında, geliştirme (dev), test/staging ve canlı (prod) ortamların sertifika politikalarını da ayrıştırmak gerekiyor:

  • Dev ortamında çoğu zaman self‑signed veya iç CA ile üretilmiş sertifikalar yeterli.
  • Staging ortamında CA’nın test endpoint’leri ile oran limitlerine takılmadan deneme yapılabilir.
  • Prod ortamında ise yalnızca onaylı CA’lar ve sıkı TLS sürüm/şifre seti politikaları kullanılmalı.

Bu ayrımı iyi yapmak, geliştirme sürecinde sık sertifika yenilemelerini rahatça test etmenizi sağlar, canlıya geçerken sürpriz yaşamazsınız. Bu tür ortamlarda dağıtım sürecinin uçtan uca tasarlanmasını geliştirme–staging–canlı yolculuğu rehberimizde daha geniş perspektiften ele alıyoruz.

mTLS ve servis içi sertifika yönetimi

Modern mikro servis mimarilerinde iş yalnızca tarayıcı–sunucu TLS’i ile bitmiyor. Servisler arası trafiğin de mTLS (mutual TLS) ile güvenceye alınması giderek yaygınlaşıyor. Burada inovasyon, sertifika dağıtımını sadece dış uçlar için değil, servisler arası iletişim için de otomatik hale getirmek:

  • Her servis için otomatik üretilen kısa ömürlü istemci ve sunucu sertifikaları,
  • Service mesh (Istio, Linkerd vb.) ile entegre otomatik sertifika rotasyonu,
  • PKI bileşenlerinin (iç CA, intermediate CA’lar) otomatik yönetimi,
  • İstemci sertifikalarının iptali (revocation) ve loglanması

Bu yapı doğru kurulduğunda, içeride yetkisiz bir servisin veya beklenmedik bir POD’un, kritik bir veritabanıyla TLS seviyesinde bile konuşması mümkün olmuyor. Sertifikalar sadece kimlik doğrulama için değil, yetkilendirme katmanının bir parçası haline geliyor.

Gözlemlenebilirlik, Güvenlik Politikaları ve Denetim Boyutu

Sertifika envantarı, son kullanma uyarıları ve raporlama

Otomasyon sadece “yenileme çalışıyor mu?” sorusundan ibaret değil. Gerçek dünyada şu soruların da cevabı olmalı:

  • Hangi alan adında, hangi CA’dan, ne zaman alınmış sertifikalar var?
  • Hangi sertifikalar 7, 14 veya 30 gün içinde sona erecek?
  • Hangi ortamda (dev / staging / prod) hangi TLS sürümü ve cipher seti kullanılıyor?

Bunları takip etmek için loglama, metric ve alerting katmanları devreye giriyor. Örneğin Prometheus ile sertifika bitiş sürelerini metric olarak toplayıp, Grafana üzerinden uyarı üretebilir, merkezi loglama sisteminde (ELK, Loki vb.) ACME yenileme denemelerini filtreleyerek başarısız akışları anında görebilirsiniz.

Policy‑as‑code ile TLS standartlarını kodlamak

Büyük ekiplerde “TLS 1.0 devre dışı mı?”, “Sadece ECDSA sertifika mı kullanıyoruz?” gibi sorular, e‑posta veya dokümanla yürütülemez hale geliyor. Burada policy‑as‑code yaklaşımı devreye giriyor:

  • Hangi CA’ların kullanılabileceği,
  • Asgari anahtar boyutu (RSA 2048+, ECDSA P‑256 vb.),
  • İzin verilen sertifika türleri (DV/OV/EV, wildcard sınırları),
  • TLS sürümü ve cipher listeleri,

kodla tanımlanıyor ve CI/CD hattına entegre ediliyor. Böylece yanlış bir TLS konfigürasyonu, canlıya çıkmadan pipeline içinde reddediliyor. Bu tür bir yapı özellikle PCI‑DSS gibi regülasyonlara tabi e‑ticaret sitelerinde kritik.

KVKK, PCI‑DSS ve diğer standartlarla ilişki

SSL sertifika otomasyonu, KVKK veya GDPR gibi veri koruma regülasyonlarını tek başına çözmez; ancak şifreleme ve bütünlük gerekliliklerinin büyük kısmında temel taşıdır. Özellikle:

  • Kredi kartı işlemi yapan sitelerde TLS sürümü ve sertifika politikaları,
  • Kişisel veri işleyen formlarda “Not Secure” uyarılarının tamamen yok edilmesi,
  • Loglar ve raporlarla denetime hazır, geriye dönük izlenebilirlik

bir denetim sırasında sorulan ilk konular arasında yer alır. Bu açıdan bakınca, sağlam bir otomasyon kurgusu yalnızca operasyonel değil, hukuki risk yönetimi açısından da ciddi bir kazanımdır.

DCHost Altyapısında SSL Otomasyonu: Pratik Öneriler

Paylaşımlı hosting, VPS ve dedicated için önerilen mimariler

DCHost olarak farklı ihtiyaç seviyeleri için SSL otomasyonunda şu genel yaklaşımı öneriyoruz:

  • Paylaşımlı hosting: Kontrol paneli (cPanel/Plesk/DirectAdmin) içinde ACME entegrasyonu aktifse, alan adlarınıza otomatik sertifika modüllerini açın ve yenilemelerin günlük cron ile düzenli çalıştığını doğrulayın.
  • VPS: Ters proxy (Nginx, Caddy, Traefik vb.) önüne tekil bir ACME istemcisi yerleştirip tüm alan adlarını buradan yönetin. DNS‑01 gerekiyorsa DNS API anahtarlarını güvenli bir şekilde saklayın.
  • Dedicated / colocation: Birden fazla VPS, çıplak metal sunucu ve Kubernetes kümesi bir aradaysa, merkezî bir sertifika yönetim bileşeni (örneğin ACME gateway + secrets yönetimi) kurulmasını tavsiye ediyoruz.

Her üç senaryoda da, sertifika dosyalarını konfigürasyonla aynı depo içinde tutmak yerine, otomatik üretilip deploy sonrasında enjekte edilmesi (örneğin environment‑specific secrets) daha güvenli ve sürdürülebilir bir yöntem.

Adım adım yol haritası: 30 günde manuelden otonoma geçiş

Mevcut altyapınızda hâlâ manuel sertifika yönetimi varsa, 30 günlük bir yol haritasını şöyle planlayabilirsiniz:

  1. Envanter çıkarın (Gün 1–3): Hangi alan adında, hangi sunucuda hangi sertifika var? Bitiş tarihlerini ve CA’ları listeleyin.
  2. Pilot seçin (Gün 4–7): Kritik olmayan birkaç alan adı üzerinde ACME tabanlı otomatik yenilemeyi devreye alın.
  3. DNS stratejisini netleştirin (Gün 8–12): DNS‑01 kullanacaksanız, DNS sağlayıcı API’lerini, CAA kayıtlarını ve TTL değerlerini gözden geçirin.
  4. CI/CD entegrasyonu (Gün 13–18): Sertifikaların dağıtımını deploy sürecinizle bütünleştirin; staging ortamında hataları yakalayın.
  5. Gözlemlenebilirlik ve alarmlar (Gün 19–24): Bitiş tarihleri, başarısız challenge’lar ve CA oran limitlerine yönelik metrik/alert yapılarını kurun.
  6. Tüm alanlara yayılım (Gün 25–30): Pilot sonuçlardan memnunsanız, en kritik alan adlarına doğru adım adım genişleyin.

Bu süreçte DCHost altyapısındaki paylaşımlı hosting, VPS, dedicated ve colocation çözümlerimizde, hem kontrol paneli düzeyinde hem de sunucu bazlı ACME entegrasyonlarını birlikte tasarlayarak, ekibinizin üzerindeki operasyonel yükü önemli ölçüde azaltabiliyoruz.

Sonuç: SSL Sertifika Otomasyonunda Sonraki Adımınız Ne Olmalı?

SSL sertifika yönetimi artık sadece “sertifika bitmeden yenilemek”ten ibaret değil. Kısa ömürlü sertifikalar, çoklu CA stratejileri, DNS‑01 tabanlı wildcard senaryoları, SaaS ve çok kiracılı mimariler, Kubernetes kümelerinde cert‑manager ve mTLS gibi başlıklar, bu alanı başlı başına bir mimari tasarım konusu haline getirdi.

Eğer bugün hâlâ Excel’de sertifika bitiş tarihlerini tutuyor, yenileme zamanı geldiğinde panikle panelden panel dolaşıyorsanız, aslında gereksiz bir risk ve operasyon yükü taşıyorsunuz. Oysa iyi tasarlanmış bir SSL sertifika otomasyonu ile:

  • Süre bitimlerini dert etmeden, otomatik yenileme akışlarına güvenebilir,
  • Tek bir yerde tüm sertifikalarınızı görebilir ve raporlayabilir,
  • Güvenlik regülasyonlarına (KVKK, PCI‑DSS vb.) daha rahat uyum sağlayabilir,
  • Geliştirme–staging–canlı ortamlarınızı aynı politika ile yönetebilirsiniz.

DCHost ekibi olarak, ister paylaşımlı hosting ister VPS, dedicated veya colocation altyapısı kullanın, sertifika otomasyonunu mimari tasarımınızın doğal bir parçası haline getirmenize yardımcı olabiliriz. Mevcut yapınızı birlikte analiz edip, ACME, DNS‑01, wildcard ve çok kiracılı SSL kurgularından hangisinin sizin için doğru olduğuna birlikte karar verelim. Böylece SSL, her yenileme döneminde stres kaynağı olmak yerine, sessizce işini yapan, görünmez ama güçlü bir güvenlik katmanına dönüşsün.

Sıkça Sorulan Sorular

SSL sertifika otomasyonu, alan adlarınız için SSL/TLS sertifikalarının alınması, yenilenmesi ve sunuculara dağıtılması süreçlerinin insan müdahalesi olmadan, tamamen otomatik çalışmasıdır. Genellikle ACME protokolü kullanan bir istemci (örneğin ters proxy üzerinde çalışan bir agent) ve bir sertifika otoritesi (CA) arasındaki API tabanlı iletişime dayanır. Otomasyon sayesinde CSR üretme, dosya yükleme, panelden sertifika kopyalama gibi manuel adımlar ortadan kalkar; sertifikalar kısa aralıklarla (örneğin 60–90 günde bir) kendiliğinden yenilenir ve bitiş tarihini kaçırma, yanlış alan adı ekleme gibi insan kaynaklı hatalar ciddi şekilde azalır.

Küçük işletmelerde genelde birkaç alan adı ve bir iki web sitesi olduğu için, ilk bakışta “manuel yenileriz” düşüncesi cazip gelebiliyor. Ancak pratikte durum farklı: Sertifika bitiş tarihini takip etmek, yoğun dönemlere denk geldiğinde yenilemeyi unutmak, panel veya CA arayüzlerinin değişmesi yüzünden karışıklık yaşamak çok yaygın. Ayrıca tarayıcıların güvenlik standartları sık güncelleniyor; hatalı veya eski bir TLS ayarı, sitenizin “Güvenli değil” etiketi almasına neden olabiliyor. Basit bir ACME entegrasyonu ile, özellikle paylaşımlı hosting veya VPS üzerinde, bu riski tamamen ortadan kaldırmak mümkün. Küçük işletmeler için bile otomasyon, düşük eforla büyük güvenlik kazancı anlamına geliyor.

Wildcard (*.ornek.com) ve çoklu alan adı (SAN) senaryolarında otomasyonun kalbi DNS‑01 challenge ve doğru DNS mimarisi. Önce hangi alan adlarını tek wildcard altında toplayabileceğinizi, hangilerinin ayrı sertifika gerektirdiğini netleştirmeniz gerekiyor. Ardından DNS sağlayıcınızın sağlam bir API sunup sunmadığını, TTL değerlerinin mantıklı seviyede olup olmadığını kontrol etmelisiniz. ACME istemciniz DNS API’siyle konuşarak gerekli TXT kayıtlarını otomatik ekleyebiliyorsa, wildcard sertifikalarınız kısa aralıklarla sorunsuz yenilenir. Çoklu ortam (staging/prod) kullanıyorsanız, her ortam için ayrı issuer tanımlayıp CAA kayıtlarınızı da bu yapıya göre güncellemek, uzun vadede sürprizleri ve oran limiti problemlerini azaltır.

SaaS ortamında müşterilerin kendi alan adlarını sisteme bağlaması, otomatik SSL’i zorunlu hale getiriyor. Burada en kritik noktalar: Öncelikle sağlam bir onboarding akışı kurmalısınız; müşteri alan adını eklediğinde DNS kayıtlarının doğru IP’ye/CNAME’e işaret edip etmediğini otomatik test edin. CAA kayıtları ve DNS‑01 için gerekli TXT alanlarının oluşturulabilir olup olmadığı mutlaka doğrulanmalı. İkinci olarak ACME oran limitlerini hesaba katın; hatalı denemelerin tekrar tekrar denenmesini engellemek için akıllı retry ve backoff stratejileri kullanın. Üçüncü olarak da sertifika durumunu (başarılı, beklemede, hata) müşteri panelinde şeffaf şekilde gösterin. Böylece hem destek yükünüz azalır hem de müşterilerin güven algısı güçlenir.