İçindekiler
- 1 Marka, Alan Adı ve Hukuk: Neden Bu Kadar Önemli Hale Geldi?
- 2 Marka Tescili Nedir, Alan Adlarıyla İlişkisi Nasıl Kurulur?
- 3 Alan Adı İhtilaflarının En Sık Görülen Senaryoları
- 4 UDRP Nedir? Alan Adı İhtilaflarında Nasıl Çalışır?
- 5 .tr Uzantılı Alan Adlarında Uyuşmazlıklar: TRABIS, Belgesiz Tahsis ve Sonrası
- 6 Alan Adlarınızı Hukuki Olarak Korumak İçin Stratejik Yaklaşım
- 6.1 1. Marka Tescil Stratejisini Netleştirin
- 6.2 2. Alan Adı Stratejisi: Sadece .com Değil, Mantıklı Bir Seçki
- 6.3 3. Alan Adı Portföy Yönetimini Süreçleştirin
- 6.4 4. Güvenlik Katmanlarını İhmal Etmeyin: Registrar Lock, DNSSEC, 2FA
- 6.5 5. Ajans, Freelancer ve İş Ortaklarıyla Sözleşmeleri Netleştirin
- 6.6 6. İzleme ve Erken Müdahale: İhtar, UDRP ve Mahkeme Zinciri
- 7 Teknik Altyapı Tarafında Dikkat Etmeniz Gerekenler
- 8 DCHost ile Örnek Koruma Senaryoları
- 9 Özet ve Yol Haritası: Hukuki ve Teknik Kalkanı Birlikte Kurun
Marka, Alan Adı ve Hukuk: Neden Bu Kadar Önemli Hale Geldi?
İnternette görünürlük arttıkça, marka ile alan adının (domain) birbirine ne kadar sıkı bağlı olduğunu her gün daha net görüyoruz. Bir yanda yıllarca emek verip oluşturduğunuz marka itibarı, diğer yanda bu markayı taşıyan .com, .com.tr veya diğer uzantılardaki alan adlarınız var. İşin can sıkıcı tarafı ise şu: Alan adları “ilk gelen alır” mantığıyla tahsis edilirken, marka hukuku bambaşka bir sistemle işliyor. Bu iki dünyanın kesiştiği yerde ise UDRP şikayetleri, marka tescili ihtilafları ve alan adı davaları ortaya çıkıyor.
DCHost tarafında pek çok projede gördük ki, teknik olarak mükemmel kurulmuş bir altyapının bile, yanlış seçilmiş veya korunmamış bir alan adı nedeniyle ciddi itibar ve trafik kaybına uğraması mümkün. Bir rakibinizin markanıza çok benzeyen bir domain’i alıp yönlendirme yapması, eski bir çalışanınızın şirket isminizi taşıyan bir domain üzerinde hak iddia etmesi veya marka tesciliniz yapılmadığı için UDRP sürecinde zayıf konuma düşmeniz, tahmin edilenden daha sık yaşanan senaryolar.
Bu yazıda, marka tescili ile alan adlarının hukuki ilişkisini, UDRP sürecinin nasıl çalıştığını, .tr uzantılı alan adlarında neler fark ettiğini ve domenlerinizi pratik olarak nasıl koruyabileceğinizi adım adım ele alacağız. Amacımız, “hukuk” kelimesi göz korkutsa da, teknik ekiplerin ve iş sahiplerinin birlikte uygulayabileceği net ve uygulanabilir bir yol haritası ortaya koymak.
Marka Tescili Nedir, Alan Adlarıyla İlişkisi Nasıl Kurulur?
Marka tescili, basitçe söylemek gerekirse, belirli bir ibareyi (kelime, logo, kombinasyon vb.) belirli mal ve hizmet sınıfları için devlet nezdinde koruma altına almanız anlamına gelir. Türkiye’de bu süreç, Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) üzerinden yürütülür. Marka başvurunuz kabul edildiğinde, ilgili sınıflarda başkalarının aynı veya karıştırılacak kadar benzer ibareyi kullanmasını hukuken engelleme hakkına sahip olursunuz.
Alan adı ise bambaşka bir dünyadan gelir: ICANN politikalarına, kayıt operatörlerinin (registry) ve kayıt firmalarının (registrar) kurallarına bağlı olarak, genellikle “önce kim başvurursa o alır” prensibiyle tahsis edilir. Yani siz Türkiye’de markayı 2015’te tescil etmiş olsanız bile, 2012’de bir başkası markaniz.com alan adını almışsa, durum hemen otomatik olarak sizin lehinize çözülmez. Burada devreye UDRP gibi uyuşmazlık çözüm mekanizmaları ve ulusal mahkeme süreçleri girer.
Özetle:
- Marka tescili size ilgili sınıflarda isim üzerinde hukuki hak sağlar.
- Alan adı kaydı size belirli bir uzantıda (TLD) teknik kullanım hakkı sağlar.
- Bu ikisi çatıştığında, hangi tarafın haklı olduğuna marka hukuku ve alan adı politikaları birlikte karar verir.
Bu nedenle sağlıklı bir stratejide; önce markanın tescil edilmesi, ardından ilgili uzantılarda alan adlarının mümkün olduğunca erken ve planlı şekilde alınması en güvenli yaklaşımdır.
Alan Adı İhtilaflarının En Sık Görülen Senaryoları
DCHost’ta sahada en çok karşılaştığımız alan adı ihtilafları genelde birkaç başlıkta toplanıyor. Bunları netleştirmek, hangi durumda hangi yola başvurmanız gerektiğini anlamayı kolaylaştırır.
1. Klasik Cybersquatting (Marka Avcılığı)
Bir kişi veya şirketin, sizin tescilli markanıza bilerek benzer veya aynısı bir alan adını sadece sizden para koparmak amacıyla alması, klasik cybersquatting örneğidir. Örneğin:
- Markanız ÖrnekSoft ise, üçüncü bir kişinin orneksoft.com veya ornek-soft.com gibi domainler alıp satışa koyması,
- Alan adını markanıza hakaret içeren versiyonlarla birleştirip reklam geliri elde etmeye çalışması,
- Domaini boş sayfaya yönlendirip yüksek fiyattan satmak istemesi,
UDRP nezdinde tipik kötü niyet (bad faith) emareleri olarak değerlendirilir.
2. Typo-Squatting (Yazım Hatası Üzerinden Trafik Çalma)
Burada amaç, kullanıcıların yazım hatalarından faydalanmaktır. Örneğin markanız “dchost.com” ise, başkalarının şu tarz domainler alması:
- dc-host.com,
- dhcost.com (harflerin yerini değiştirme),
- dch0st.com (o harfi yerine 0 kullanımı),
kullanıcı trafiğinin bir kısmını kendine çekmek amacıyla yapılmış olabilir. Eğer bu domainler reklam sayfasına, rakip sitelere veya phishing içeriklerine yönlendiriliyorsa, hem hukuken hem de güvenlik açısından ciddi bir risk söz konusudur.
3. Eski Domain’lerin Yakalanması ve Marka Çakışması
Kimi zaman marka sahibi şirket, ana alan adının süresini uzatmayı unutur ve domain düşer. Bu noktada üçüncü şahıslar alan adını hızlıca yakalayıp satışa koyabiliyor veya kendi projelerinde kullanabiliyor. Bu sürecin teknik tarafını alan adı yaşam döngüsü ve düşen domain yakalama rehberimizde detaylıca anlatmıştık.
Burada kritik soru şu: Eski domaininiz artık başkası adına kayıtlıysa, marka tesciliniz size otomatik geri dönüş hakkı verir mi? Cevap: Hayır, otomatik vermez. Ancak tescilli markanız ve kötü niyetli kullanım varsa, UDRP veya yerel mahkeme süreçleriyle geri alma ihtimaliniz doğar. Geri alma şansının ne kadar güçlü olduğu ise, o alan adının yıllar içindeki kullanımı, sizin markanızı ne kadar önce ve ne kadar yoğun kullandığınız gibi detaylara bağlıdır.
4. İyi Niyetli Çakışmalar (İki Tarafın da Meşru Kullanımı)
Bazen de iki taraf da belirli ölçüde haklı olabilir. Örneğin siz Türkiye’de yazılım hizmeti için “Nova” markasını kullanırken, başka bir ülkede “Nova” isimli bir restoran zinciri, nova.com alan adını sizden çok önce almış olabilir. Her iki taraf da kendi alanında gayet meşru şekilde bu ibareyi kullanırken, alan adının kimde kalacağı sorusu gündeme gelir. Bu tarz durumlarda, UDRP panelleri “markaların ve alan adının kullanım bağlamını” çok dikkatli değerlendirir ve her zaman marka sahibinin lehine karar vermez.
UDRP Nedir? Alan Adı İhtilaflarında Nasıl Çalışır?
UDRP (Uniform Domain-Name Dispute-Resolution Policy), ICANN tarafından kabul edilmiş ve pek çok üst seviye alan adı (özellikle .com, .net, .org ve çoğu yeni gTLD) için geçerli standart bir uyuşmazlık çözüm politikasıdır. Temel amaç, bariz kötü niyetli domain kayıtlarını nispeten hızlı ve görece daha düşük maliyetle çözmek, tarafları her seferinde uzun ve pahalı mahkeme süreçlerine zorlamamaktır.
UDRP kapsamına giren bir alan adıyla ilgili şikayette başarıya ulaşmak için, marka sahibi olarak üç temel unsuru birlikte ispatlamanız gerekir:
- Şikayet konusu alan adının, markanızla aynı veya karıştırılacak kadar benzer olması,
- Karşı tarafın, bu alan adı üzerinde hiçbir hak veya meşru menfaate sahip olmaması,
- Alan adının kötü niyetle (bad faith) tescil edilmesi ve kullanılması.
Bu unsurlar, UDRP kararlarında detaylı şekilde tartışılır ve somut delillerle desteklenmesi beklenir. Örneğin:
- Marka tescil belgeleriniz,
- Alan adının hangi tarihte alındığını gösteren WHOIS kayıtları,
- Alan adının yönlendirildiği web sitesinin ekran görüntüleri,
- Taraflar arasındaki e-posta yazışmaları (örneğin astronomik fiyat teklifleri),
panelin karar verirken dikkate alacağı önemli unsurlardır. ICANN politikalarındaki güncellemeleri, alan adı sahiplerini doğrudan etkileyen yönleriyle ayrı bir rehberde ele almıştık; UDRP ile çalışırken bu değişikliklerin güncel haline bakmanız her zaman faydalıdır.
UDRP Süreci Adım Adım Nasıl İşler?
UDRP başvuruları genellikle WIPO gibi akredite uyuşmazlık çözüm merkezleri üzerinden yürütülür. Genel akış şu şekildedir:
- Ön analiz ve strateji: Elinizdeki marka tescilleri, kullanım geçmişiniz, karşı tarafın davranışları ve delil setiniz değerlendirilir. Bazı durumlarda öncesinde “ihtar mektubu” göndermek, bazen de doğrudan UDRP’ye başvurmak daha mantıklı olabilir.
- Şikayet dosyasının hazırlanması: UDRP kurallarına uygun, markanızı ve hak iddianızı detaylı şekilde açıklayan bir şikayet metni hazırlanır. Deliller eklenir, istenen talep (alan adının size devri veya iptali) belirtilir.
- Şikayetin bildirilmesi: Uyuşmazlık çözüm merkezi, alan adının kayıt operatöründen teknik ve idari bilgileri ister, ardından şikayeti alan adı sahibine resmi olarak iletir.
- Cevap süreci: Karşı tarafın belli bir süre içinde cevap verme hakkı vardır. Cevap vermezse dosya mevcut delillere göre değerlendirilir; cevap verirse iki tarafın argümanları karşılaştırılır.
- Panel atanması ve karar: Tek panelist veya üç panelistten oluşan bir heyet dosyayı inceler ve genellikle 2–3 ay içinde gerekçeli bir karar verir.
- Kararın uygulanması: Karar, alan adının size devrine yönelikse, kayıt operatörü belirli bir süre sonunda domain’i sizin adınıza geçirir. Karşı taraf bu arada mahkemeye gitmek isterse, süreç durabilir.
Önemli bir nokta: UDRP, tazminat gibi parasal talepleri çözmek için tasarlanmamıştır; temel sonuç, alan adının devri veya iptalidir. Maddi zararlara ilişkin talepler için ulusal mahkemelere gitmek gerekir.
.tr Uzantılı Alan Adlarında Uyuşmazlıklar: TRABIS, Belgesiz Tahsis ve Sonrası
Türkiye’de .tr uzantılı alan adları (örneğin .com.tr, .net.tr, .org.tr, .istanbul vb.) için uzun yıllar belgeye dayalı tahsis sistemi vardı. TRABIS’in devreye girmesiyle birlikte, özellikle .com.tr gibi uzantılarda daha esnek, “ilk gelen alır” mantığına yaklaşan bir sisteme geçildi. Bu durum, marka sahipleri için hem fırsat hem de risk getirdi:
- Marka tescili olmadan da bazı .tr alan adlarını daha hızlı alabilmek mümkün hale geldi.
- Aynı zamanda markanızla benzer alan adlarının başkaları tarafından erken alınması riski arttı.
.tr alan adlarında da uyuşmazlıklar için bir tahkim/alternatif çözüm mekanizması öngörülüyor. Prensipler, büyük ölçüde UDRP mantığıyla paralel: marka hakkı, kötü niyet, meşru menfaat gibi kriterler yine tartılıyor. Ancak başvuru mercii, süreler ve usuller UDRP’den farklı olabiliyor. Özellikle Türkiye odaklı markalar için:
- Öncelikle marka tescilinizi sağlamlaştırmanız,
- Ardından markanıza en yakın .tr uzantılarını hızlıca tahsis etmeniz,
- Mevcut .tr alan adlarınızı düzenli takip etmeniz,
ileride yaşanabilecek uyuşmazlıklarda elinizi ciddi şekilde güçlendirir.
Alan Adlarınızı Hukuki Olarak Korumak İçin Stratejik Yaklaşım
Marka ve alan adı ihtilaflarında en iyi sonuç, kriz çıktıktan sonra “en iyi avukatı bulmak”tan çok, krizi baştan strateji ve süreçle önlemekten geçiyor. Burada hem hukuki hem de teknik adımları kapsayan pratik bir kontrol listesi paylaşalım.
1. Marka Tescil Stratejisini Netleştirin
Markanızı sadece logo olarak değil, mümkünse kelime markası olarak tescil ettirmeniz, alan adı ihtilaflarında ciddi avantaj sağlar. Çünkü UDRP ve benzeri süreçlerde çoğu zaman alan adındaki ibare, logodan çok kelime ile ilişkilendirilir.
- Önce mevcut ve planlanan iş alanlarınızı belirleyin.
- En kritik markalar için öncelikli olarak tescil başvurusu yapın.
- İlerleyen dönemde kullanmayı düşündüğünüz alt markalar, ürün isimleri için de bir yol haritası çıkarın.
Bu aşamada alan adı stratejisiyle paralel gitmek, tescil sonrası sürpriz yaşamamanız için önemli. Uluslararası açılım planlıyorsanız, farklı ülkelerdeki marka sınıflandırmalarını ve yerel riskleri dikkate almak gerekir.
2. Alan Adı Stratejisi: Sadece .com Değil, Mantıklı Bir Seçki
Alan adı seçiminde artık sadece .com ile sınırlı kalmak gerçekçi değil. Sektör, hedef pazar ve marka vizyonunuza göre mantıklı bir uzantı sepeti belirlemek gerekiyor. Bu konuyu daha geniş bir çerçevede alan adı stratejisi nasıl kurulur yazımızda incelemiştik.
Hukuki açıdan bakınca, şu yaklaşım çoğu zaman dengeli bir çözüm sunuyor:
- Çekirdek alan adları: Marka adınızla birebir aynı olan .com, .net, .org, .com.tr gibi en kritik uzantılar.
- Defansif kayıtlar: Bariz typo varyasyonları (.co yerine .com gibi) ve sık karıştırılan yazım biçimleri.
- Hedef pazar ccTLD’leri: Gerçekten faaliyet gösterdiğiniz veya kısa vadede gireceğiniz ülkelerin ülke kodlu uzantıları.
Burada amaç, tüm uzantıları “koleksiyon yapar gibi” toplamak değil; gerçekten tehdit oluşturabilecek kombinasyonları rasyonel bir listeye indirgemek.
3. Alan Adı Portföy Yönetimini Süreçleştirin
Onlarca, bazen yüzlerce alan adı olan şirketlerde asıl risk, hangi domain’in ne zaman biteceğinin, kime ait olduğunun ve nerede tutulduğunun tam bilinmemesidir. Bu karmaşa, marka tesciliniz olsa bile kritik bir domain’i kaybetmenize yol açabilir. Bu nedenle:
- Tüm domain’lerinizi bir envanter tablosunda toplayın (sahibi, kayıt firması, yenileme tarihi, uzantı vb.).
- Yenileme tarihleri için otomatik hatırlatma mekanizmaları kurun.
- Önemli alan adlarında otomatik yenileme (auto-renew) özelliğini açık tutun.
Bu konuyu operasyonel açıdan derinlemesine ele aldığımız alan adı portföy yönetimi rehberimize göz atmanız, pratik bir başlangıç sağlar.
4. Güvenlik Katmanlarını İhmal Etmeyin: Registrar Lock, DNSSEC, 2FA
Hukuki stratejiniz ne kadar güçlü olursa olsun, alan adlarınız hesap ele geçirilmesi ya da basit bir şifre ihlali ile kayboluyorsa, tüm emek boşa gidebilir. Bu yüzden:
- Alan adlarınız için Registrar Lock (transfer kilidi) özelliğini aktif tutun.
- Mümkün olan her yerde DNSSEC desteğini kullanın; bu, DNS kayıtlarınızın kriptografik olarak imzalanmasını sağlar.
- Alan adı panelinize girişte ve DCHost kontrol panelinizde iki faktörlü doğrulama (2FA) kullanın.
Bu başlıkları, adım adım ekran görüntüleri ve örneklerle Alan Adı Güvenliği Rehberi yazımızda detaylandırdık. Hukuki koruma ile teknik güvenlik birlikte kurgulandığında, ihtilaf riskiniz çarpıcı şekilde azalır.
5. Ajans, Freelancer ve İş Ortaklarıyla Sözleşmeleri Netleştirin
Sık gördüğümüz bir başka problem: Alan adının kimin adına kayıtlı olduğu belli değildir. Genellikle:
- Web ajansı, alan adını kendi hesabı üzerinden alır ve yeniler.
- Yıllar sonra iş ilişkisi bozulduğunda, domain üzerinde fiili hakimiyet ajanstadır.
Bu durum hukuken de, pratikte de ciddi sorun yaratır. Çözüm:
- Alan adları daima nihai marka sahibinin (şirketinizin) adına kayıtlı olsun.
- Ajans ve partnerlerle yaptığınız sözleşmelere, “alan adı üzerindeki hak ve yetkileri” açıkça yazın.
- Erişim yetkilerini teknik olarak DCHost üzerinden alt kullanıcılar veya sınırlı erişim mekanizmalarıyla verin.
6. İzleme ve Erken Müdahale: İhtar, UDRP ve Mahkeme Zinciri
Markanıza benzeyen yeni alan adlarını, düzenli olarak kontrol etmek iyi bir alışkanlıktır. Basit aralıklarla WHOIS sorguları, arama motoru uyarıları veya marka izleme servisleriyle bunu kısmen otomatikleştirebilirsiniz. Şüpheli bir domain tespit ettiğinizde tipik yol haritası şöyle olabilir:
- Durumu ve delilleri belgeleyin: Ekran görüntüleri, tarih damgası, WHOIS bilgileri.
- İhtar mektubu gönderin: Çoğu zaman düzgün yazılmış bir ihtar, sorunun mahkeme veya UDRP’ye gitmeden çözülmesini sağlayabilir.
- UDRP veya ulusal tahkim: Özellikle bariz kötü niyet olan .com, .net gibi uzantılarda UDRP, .tr uzantılarda ise ulusal mekanizmaları değerlendirin.
- Mahkeme süreci: Markaya ağır saldırı, dolandırıcılık veya ciddi maddi zarar söz konusuysa, marka hukuku ve haksız rekabet çerçevesinde mahkemeye gitmek kaçınılmaz olabilir.
Burada önemli olan, çok geç kalmamak ve her adımı hukuki danışmanınızla birlikte kurgulamak. Teknik ekibiniz ve DCHost paneliniz üzerinden sağlayabileceğiniz log’lar, DNS geçmişi ve benzeri teknik kayıtlar, bu süreçlerde delil olarak ciddi değer taşır.
Teknik Altyapı Tarafında Dikkat Etmeniz Gerekenler
Marka ve alan adı ihtilafları ilk bakışta “hukuk” konusu gibi dursa da, sahada gördüğümüz sorunların önemli bir kısmı aslında altyapı ve operasyon hatalarından kaynaklanıyor. DCHost tarafında, domain ve hosting hizmetlerini birlikte düşünmemizin nedeni de bu.
1. DNS Altyapınızı Güvenli ve Şeffaf Kurun
Alan adınızın hangi DNS sağlayıcısını kullandığı, hangi kayıtların aktif olduğu ve geçmişte ne değişiklikler yapıldığı; ihtilaf durumunda önemli deliller sunabilir. Örneğin phishing iddiasında:
- Hangi IP adresinin ne zaman tanımlandığı,
- MX (e-posta) kayıtlarınızın kime işaret ettiği,
- TXT kayıtlarınızda SPF/DKIM/DMARC yapılandırmanızın durumu,
hem sizin masumiyetinizi hem de karşı tarafın kötü niyetini ortaya koyabilir. DNS kayıt tiplerini ve sık yapılan hataları, DNS kayıtları A’dan Z’ye rehberimizde detaylı anlattık; alan adı stratejinizin teknik ayağında bu bilgi seti hayati önemde.
2. DNSSEC ile DNS Manipülasyonuna Karşı Önlem
DNSSEC, alan adınızın DNS kayıtlarının kriptografik olarak imzalanmasını sağlayan bir güvenlik standardıdır. Bu sayede saldırganların DNS trafiğini manipüle ederek kullanıcıları sahte sitelere yönlendirmesi zorlaşır. Bu hem kullanıcı güvenliği hem de marka itibarı açısından kritik. DNSSEC nedir ve nasıl devreye alınır yazımız, bu noktada iyi bir teknik referans sunuyor.
DCHost üzerinde barındırdığınız alan adlarında DNSSEC desteğini aktif etmek, UDRP veya benzeri uyuşmazlıklarda “biz üzerimize düşen tüm makul güvenlik önlemlerini aldık” diyebilmenizi de kolaylaştırır.
3. Uptime, Loglama ve Delil Saklama
Marka itibarına yönelik siber saldırılar, çoğu zaman alan adınızı hedef alır: sahte alt alan adları, zararlı içerik barındıran sunucular, kimlik avı amaçlı formlar… Bu noktada:
- Web sunucusu ve uygulama loglarınızın düzenli ve güvenli şekilde saklanması,
- CDN, WAF ve güvenlik duvarı loglarının merkezi bir yerde toplanması,
- Geriye dönük analiz yapmaya yetecek saklama sürelerinin belirlenmesi,
hem teknik incelemeyi hem de hukuki süreçleri kolaylaştırır. DCHost üzerinde VPS veya dedicated sunucu kullanıyorsanız, log yönetimi ve yedekleme stratejinizi bu açıdan da planlamanızı öneririz.
DCHost ile Örnek Koruma Senaryoları
Teoriyi pratiğe bağlamak için, DCHost altyapısı üzerinde sık gördüğümüz iki tip senaryoyu özetleyelim.
Senaryo 1: Büyüyen E-Ticaret Markası
Küçük başlayıp büyüyen bir e-ticaret markası düşünün. İlk yıl sadece markaadi.com ve temel bir hosting paketiyle işe başlıyor. İkinci yılın sonunda, sosyal medya kampanyaları ve SEO çalışmalarıyla ciddi trafik elde ediyor. Bu noktada:
- Rakipler, markaya benzeyen markaadi.net ve yazım hatalı varyasyonları almaya başlıyor.
- Bu domainlerden biri, kullanıcıları sahte indirim kampanyası sayfasına yönlendiriyor.
Böyle bir durumda izlenebilecek yol haritası:
- DCHost kontrol panelinden ilgili domain’lere yönelik DNS ve trafik loglarının incelenmesi.
- Marka tescil belgesi ve delillerle birlikte ihtar süreci, ardından gerekiyorsa UDRP başvurusu.
- DCHost üzerinde DNSSEC, WAF ve ek güvenlik önlemlerinin devreye alınması.
- Gelecekte benzer saldırıları zorlaştırmak için defansif domain kayıtlarının yapılması.
Senaryo 2: SaaS Girişimi ve Uluslararası Açılım
Bir SaaS girişimi, Türkiye’de başarı yakaladıktan sonra Avrupa ve ABD pazarına açılmak istiyor. Marka tescili Türkiye’de mevcut, ancak henüz diğer ülkelerde yok. Alan adı tarafında sadece markaadi.com ve markaadi.com.tr kayıtlı.
Büyüme planıyla birlikte atılması gereken adımlar:
- Hedef pazarlarda marka tescili planının yapılması.
- .com ile birlikte mantıklı birkaç gTLD ve ilgili ülke uzantılarının DCHost üzerinden kaydı.
- DNSSEC, 2FA ve registrar lock gibi güvenlik önlemlerinin tüm kritik domain’lere uygulanması.
- Alan adı portföyünün tek panelden yönetilebilir hale getirilmesi ve yenileme süreçlerinin otomatikleştirilmesi.
Bu sayede ekip, hem teknik hem hukuki tarafta daha kontrollü büyür; olası UDRP veya yerel ihtilaflarda elini güçlendiren bir kayıt ve log setine sahip olur.
Özet ve Yol Haritası: Hukuki ve Teknik Kalkanı Birlikte Kurun
Marka tescili, UDRP ve alan adı ihtilafları ilk bakışta karmaşık ve yorucu görünebilir. Ancak temele indirdiğimizde, aslında üç sade soruyu yönetiyoruz:
- Bu isim üzerinde hukuki hak kimde?
- Alan adı ne zaman, kim tarafından, hangi niyetle alınmış ve kullanılmış?
- Şirket olarak makul tüm teknik ve idari önlemleri aldığınızı gösterebiliyor musunuz?
Sağlam bir stratejinin omurgası şöyle özetlenebilir:
- Kritik markalarınızı zamanında ve doğru sınıflarda tescil ettirin.
- Marka stratejinize uygun, dengeli bir alan adı portföyü oluşturun.
- Registrar lock, DNSSEC, 2FA ve loglama gibi teknik önlemleri DCHost üzerinden sistematik hale getirin.
- Alan adı portföyünüzü, yenileme ve sahiplik bilgileriyle birlikte düzenli yönetin.
- Şüpheli domainleri erken fark etmek için basit izleme mekanizmaları kurun ve kriz çıktığında net bir aksiyon planınız olsun.
DCHost ekibi olarak biz, domain kaydı, güvenli DNS altyapısı, güçlü hosting ve sunucu çözümlerini tek bir çatı altında toplarken, bu hukuki boyutu da göz önünde bulunduruyoruz. Kritik alan adlarınızı güvenli bir altyapıda barındırmak, UDRP ve benzeri süreçlerde elinizi güçlendiren önemli bir adımdır.
Eğer marka tescilinizle uyumlu bir domain stratejisi kurmak, mevcut alan adı portföyünüzü gözden geçirmek veya kritik projelerinizi daha güvenli bir altyapıya taşımak istiyorsanız, DCHost üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz. Teknik tarafta gereken tüm desteği sağlarken, hukuk danışmanlarınızla birlikte çalışmaya elverişli şeffaf loglama ve güvenlik altyapısını da sizinle birlikte kurgularız.
