Alan Adı

IPv4 Tükenmesi ve Fiyat Artışları: Ağınızı Geleceğe Nasıl Hazırlarsınız?

IPv4 Tükenmesi Gerçekte Ne Anlama Geliyor?

Son birkaç yılda sunucu, VPS veya dedicated fiyatlarını yakından takip ettiyseniz, IPv4 adresleri için ek ücretlerin sessizce ama istikrarlı şekilde arttığını mutlaka fark etmişsinizdir. Müşterilerimizle yaptığımız kapasite ve maliyet analizi toplantılarında artık en çok konuştuğumuz kalemlerden biri, CPU veya RAM değil; doğrudan IPv4 adres maliyeti oldu. Peki ne değişti? Neden bir IP adresi, neredeyse donanım kadar stratejik bir kaynak haline geldi?

Bu yazıda, IPv4 tükenmesinin teknik arka planını, fiyat artışlarının gerçek nedenlerini ve DCHost tarafında bu yeni gerçekliğe nasıl uyum sağladığımızı detaylı ama sade bir dille anlatacağız. Amacımız sadece durumu teşhis etmek değil; aynı zamanda ağınızı ve projelerinizi bu dönüşüme hazırlamanız için uygulanabilir bir yol haritası sunmak. Özellikle uzun vadeli bir SaaS projesi, büyüyen bir e-ticaret sitesi ya da çok müşterili (multi-tenant) bir altyapı kuruyorsanız, IPv4 planlamasını artık iş planınızın içine dahil etmeniz şart.

Burada paylaşacağımız stratejiler, hem mevcut altyapınızda IPv4 kullanımını optimize etmenize, hem de kademeli olarak IPv6’ya geçerek maliyet baskısını azaltmanıza yardımcı olacak. DCHost olarak biz de kendi veri merkezimizde aynı kararlarla boğuşuyoruz; anlatacaklarımız sahadan, gerçek operasyonların içinden süzülmüş deneyimler olacak.

IPv4 Adres Havuzu Neden Tükendi?

IPv4, 32-bit adres alanına sahip bir protokol. Yani teoride 4,3 milyar civarında benzersiz IP adresi üretebiliyoruz. İnternetin ilk yıllarında bu sayı “sonsuz” gibi görünüyordu, çünkü o dönem internete bağlı cihaz sayısı çok azdı ve kimse her evde, her cepte, her sensörde IP’li cihazlar olacağını öngörmüyordu.

Zamanla tablo tamamen değişti:

  • Evlerde birden fazla bilgisayar ve akıllı telefon
  • Tabletler, akıllı TV’ler, oyun konsolları
  • IoT cihazları, güvenlik kameraları, endüstriyel sensörler
  • Her uygulama için ayrı ayrı bulut sunucuları, VPS’ler ve konteyner altyapıları

Bugün tek bir şirketin, test ortamları, staging, üretim, log ve izleme altyapıları için yüzlerce hatta binlerce IP’ye ihtiyaç duyabilmesi olağan hale geldi. Bölgesel İnternet Kayıt Kuruluşları (RIR’ler) olan RIPE, ARIN, APNIC gibi kurumlar, yıllar önce IPv4’ün biteceğini öngörerek daha sıkı tahsis politikalarına geçti. Yine de:

  • Avrupa için RIPE NCC, 2019’da son IPv4 bloklarını dağıttığını resmi olarak duyurdu.
  • Diğer bölgelerde de benzer şekilde, “birincil tahsis” neredeyse tamamen durdu, yerini ikincil piyasaya bıraktı.

Bugün geldiğimiz noktada, yeni bir veri merkezi kuran veya yeni bir hosting markası çıkaran bir şirketin, RIR’den büyük bir IPv4 bloğu alması pratikte mümkün değil. Bu da bizi doğrudan, IPv4’ün ticari bir varlık haline geldiği ikinci el piyasaya götürüyor.

IPv4 Fiyat Artışlarının Arkasındaki Ekonomi

IPv4 fiyatlarındaki artışı anlamanın en sağlıklı yolu, olaya bir teknoloji konusu kadar bir piyasa dinamiği olarak bakmaktan geçiyor. Basitçe şunu söyleyebiliriz: Artık IPv4, “talebi sürekli artan ama üretimi imkansız” bir kaynak. Yani klasik bir kıtlık ekonomisi.

Birincil Tahsisten İkincil Piyasaya Geçiş

Eskiden internet servis sağlayıcıları ve veri merkezleri, IPv4 adres bloklarını doğrudan RIR’lerden çok düşük maliyetle alabiliyordu. Şimdi ise tablo şöyle:

  • Yeni büyük blok tahsisi yok denecek kadar az.
  • Birçok kurum, elindeki kullanılmayan blokları satarak gelir elde etmeye çalışıyor.
  • Bu alışverişler, özel broker’lar ve ikincil pazarlar üzerinden yürüyor.

Sonuç: IPv4 adresleri, dolar bazında düzenli şekilde değer kazanan bir varlık haline geldi. Bunu daha detaylı rakamlarla görmek isterseniz, IPv4 adres fiyatlarındaki rekor artışı incelediğimiz yazımıza mutlaka göz atın.

Talep Neden Hâlâ Bu Kadar Yüksek?

IPv6 yaygınlaşıyor olsa da, IPv4 talebinin düşmek yerine artmasının birkaç net nedeni var:

  • Birçok kurumsal ağ ve uygulama hâlâ IPv4 odaklı tasarlanmış durumda.
  • Eski donanımlar ve yazılımlar, IPv6 desteği konusunda yetersiz kalabiliyor.
  • Finans, kamu, sağlık gibi regüle sektörlerde değişim süreçleri çok yavaş ilerliyor.
  • Yeni SaaS ürünleri, B2B entegrasyonlar nedeniyle IPv4 uyumluluğunu uzun süre korumak zorunda.

Bu da arzın sabit, talebin ise düşmek yerine yatay hatta hafif artış trendinde kaldığı bir piyasa yaratıyor. Dolayısıyla, IPv4 maliyetlerinin kısa vadede anlamlı şekilde gerilemesini beklemek gerçekçi değil.

Fiyatlar Sunucu Maliyetlerine Nasıl Yansıyor?

Bir hosting sağlayıcısı gözüyle baktığınızda, IPv4 artık doğrudan maliyet kalemi. DCHost olarak bir IP bloğu aldığımızda:

  • Adreslerin satın alma veya kiralama maliyeti
  • RIR ve kayıt, transfer, yönetim maliyetleri
  • IP kötüye kullanımını izleme, kara liste temizliği ve güvenlik operasyon maliyeti

gibi kalemleri de üstlenmiş oluyoruz. Bu toplam maliyet, ister istemez:

  • VPS başına bir adet IPv4’in temel pakete dahil olması,
  • Ek IPv4 taleplerinin ise ayrı ücretlendirilmesi

sonucunu doğuruyor. Aynı durum dedicated ve colocation tarafında da geçerli. Özellikle onlarca IP isteyen bir müşteri için, sadece IP maliyeti bile aylık faturada ciddi bir kalem haline gelebiliyor.

IPv4 Tükenmesinin Hosting ve Sunucu Tarafındaki Somut Etkileri

Teoriyi bir kenara bırakıp işi sahaya indirelim. Bir IPv4 adresi pahalı hale gelince, bu sizin günlük operasyonlarınızı nasıl etkiliyor?

1. Ek IPv4 Taleplerinde Daha Sıkı Politikalar

Eskiden “her domain’e bir IP” gibi oldukça cömert yaklaşımlar vardı. Bugün ise:

  • Tek IP üzerinde SNI sayesinde birden fazla SSL sertifikası barındırmak mümkün.
  • SEO açısından da ayrı IP kullanmak çoğu senaryoda zorunlu değil.
  • Bu yüzden “gerçek teknik gerekçe” olmadan fazla IP tahsisi yapmak, hem maliyet hem de sürdürülebilirlik açısından doğru değil.

DCHost tarafında, ek IPv4 taleplerini değerlendirirken net teknik gerekçe beklememizin temel sebebi de tam olarak bu.

2. E-posta Teslimi ve Ayrı IP İhtiyacı

E-posta teslim edilebilirliği (deliverability), IPv4 adresiyle doğrudan bağlantılı bir konu. Kritik önemdeki e-posta trafiği (fatura, doğrulama, kurumsal yazışma) için:

  • Ayrı bir gönderim IP’si ile itibar yönetimi yapmak
  • Kara listeye girme riskini izole etmek
  • IP ısıtma (warming) süreçlerini kontrollü yürütmek

çoğu zaman mantıklı. Bunun maliyeti ise doğrudan IPv4 fiyatına bağlı. E-posta altyapısı planlarken, IP adreslerini nasıl konumlandırmanız gerektiğini IP ısıtma ve itibar yönetimi rehberimizde daha teknik düzeyde ele alıyoruz.

3. Çoklu Ortamlar: Geliştirme, Staging ve Üretim

Modern yazılım süreçlerinde tek bir üretim ortamı artık yeterli değil. Çoğu ekip:

  • Geliştirme ortamı
  • Staging / pre-prod ortamı
  • Üretim ortamı

için ayrı sunucular kullanıyor. Bunların her biri için ayrı IPv4 talep edildiğinde IP maliyeti hızla büyüyor. Burada yapılması gereken, her ortam için ayrı IP yerine, çoğu senaryoda:

  • Alt alan adlarıyla aynı IP üzerinde farklı ortamlar kurmak
  • Gerekirse yalnızca üretim ortamı için ayrılmış özel IP kullanmak

gibi optimizasyonlar. Uygulama dağıtım ve ortam stratejilerini, geliştirme–staging–canlı yolculuğunu detaylandırdığımız rehberde daha geniş perspektiften ele alıyoruz.

IPv4 Tasarrufu İçin Uygulanabilir Teknik Stratejiler

IPv4 pahalı, evet; ama çoğu altyapıda akıllı tasarımlarla tüketimi ciddi oranda azaltmak mümkün. İşte DCHost olarak sahada en çok önerdiğimiz stratejiler:

1. Name-Based Hosting ve SNI Kullanımı

Eskiden her SSL sertifikası için ayrı bir IPv4 gerekirdi. SNI (Server Name Indication) desteğiyle birlikte bu zorunluluk büyük ölçüde ortadan kalktı. Artık:

  • Tek bir IPv4 üzerinde onlarca, hatta yüzlerce alan adını barındırmak,
  • Her biri için ayrı SSL sertifikası kullanmak,
  • Bunların hepsini modern tarayıcılarla sorunsuz sunmak

mümkün. Dolayısıyla sırf SSL için ayrı IP talep etmek çoğu zaman gereksiz hale geldi. Gerçekten ayrı IP gerektiren durumlar genellikle; özel network gereksinimleri, eski istemciler veya kurumsal entegrasyon kısıtları gibi özel senaryolar oluyor.

2. NAT, Reverse Proxy ve Paylaşımlı IPv4 Modelleri

Özellikle iç ağlarda ve mikroservis mimarilerinde, her servise ayrı IPv4 vermek yerine:

  • İçeride özel IP blokları (RFC1918) kullanmak
  • Dışarıya tek veya az sayıda IPv4 ile çıkmak
  • Reverse proxy, load balancer ve API gateway’lerle trafiği içeride dağıtmak

hem daha ölçeklenebilir hem de IPv4 tasarrufu sağlayan bir yaklaşım. Bunu doğru yaptığınızda, onlarca iç servisi tek bir IPv4 üzerinden uç kullanıcılara ulaştırabilirsiniz.

3. E-posta ve Web Trafiğini Mantıklı Şekilde Ayrıştırmak

Kapsamlı bir projede genellikle şu sorular gelir:

  • Web sitesi ile e-posta gönderimini aynı IP’den mi yapmalıyız?
  • Her proje için ayrı e-posta IP’si gerekir mi?

Genel prensipler:

  • Kritik transactional e-posta trafiğini, yoğun bulk e-postadan ayırmak mantıklı.
  • Bir IP’nin kara listeye girmesi tüm projeleri vurmasın diye segmentasyon yapılabilir.
  • Ancak bu segmentasyonun IPv4 maliyeti iyi hesaplanmalı, her küçük proje için ayrı IP çoğu zaman gereksiz.

Burada dengeyi doğru kurmak için, IP planlama ve e-posta stratejisini birlikte düşünmek şart.

4. IPv4 Tüketimini İzlemek ve Temizlemek

Pratikte, birçok kurumun IP havuzunda yıllardır dokunulmayan, artık kullanılmayan ama hâlâ tahsisli görünen adresler oluyor. DCHost olarak biz:

  • Periyodik IP kullanım envanteri çıkarıyoruz.
  • Uzun süredir aktif olmayan tahsisleri gözden geçiriyoruz.
  • Kara listelerde görünen IP’ler için temizlik ve rehabilitasyon süreçleri işletiyoruz.

Siz de kendi ağınızda, ofisinizdeki firewall üzerinde veya kiraladığınız dedicated sunucularda IP kullanımını düzenli olarak gözden geçirirseniz, hem maliyeti hem de güvenlik risklerini aşağı çekebilirsiniz.

IPv6: Fiyat Baskısını Azaltmanın Gerçekçi Yolu

IPv4 için mucizevi bir sihirli değnek yok; üretilebilecek yeni IPv4 adresi yok, olanların fiyatı da düşmeyecek gibi görünüyor. O yüzden sürdürülebilir tek yol, dual-stack bir stratejiyle IPv6’yı hayatınıza almak ve zamanla ağı bu yöne kaydırmak.

IPv6’nın Temel Avantajları

  • Neredeyse tükenmez adres alanı: Her cihaz için benzersiz global IP.
  • NAT ihtiyacının büyük ölçüde ortadan kalkması, sade ağ tasarımları.
  • Birçok modern ISP ve mobil operatörün IPv6’yı varsayılan olarak desteklemesi.
  • Gelecekte IPv4 trafiğinin nispeten “eski” ve kısıtlı kabul edilecek olması.

IPv6 yaygınlaşmasıyla ilgili global eğilimleri daha yakından incelemek isterseniz, IPv6 benimseme hızlanmasını anlattığımız rehbere mutlaka göz atın.

VPS ve Sunucu Tarafında IPv6’yı Devreye Almak

DCHost üzerinde aldığınız VPS veya dedicated sunucularda, altyapımız IPv6’yı destekleyecek şekilde hazırlanmıştır. Uygulama tarafında atmanız gereken adımlar ise genellikle şunlar:

  • Sunucuda IPv6 adresinin tanımlanması ve test edilmesi
  • Web sunucusu (Nginx/Apache) konfigürasyonunda IPv6 dinleme ayarlarının eklenmesi
  • DNS tarafında AAAA kayıtlarının oluşturulması
  • Güvenlik duvarı kurallarında IPv6 trafiğinin doğru açılması

Bunların her birini adım adım görmek için, VPS sunucunuzda IPv6 kurulum rehberimizi inceleyebilirsiniz.

IPv6-Only Ortamlar ve NAT64/DNS64 Köprüsü

Daha agresif bir strateji izleyip, altyapınızın bir kısmını IPv6-only kurmak da mümkün. Bu yaklaşımda:

  • Sunucular sadece IPv6 ile internete bağlı olur.
  • IPv4’e erişim gerektiğinde NAT64/DNS64 gibi çeviri mekanizmaları devreye girer.

Böylece fiziksel olarak çok daha az IPv4 adresi kullanarak, büyük bir altyapıyı çalıştırabilirsiniz. Bu mimariyi pratik örneklerle anlattığımız IPv6-only VPS üzerinde web sitesi yayınlama rehberi, bu konuda daha ileri adımlar atmak isteyenler için iyi bir başlangıç noktası.

IPv4 Bütçe Planlama Rehberi: Küçük İşletmeden Büyük SaaS’a

IPv4 konusunun en kritik kısmı, sadece teknik değil aynı zamanda finansal planlama. Gelin üç tipik senaryo üzerinden düşünelim.

1. Küçük İşletme veya Ajans: 1–3 IP ile Verimli Çalışmak

Bir web ajansı, küçük e-ticaret sitesi veya kişisel marka sitesi için çoğu zaman:

  • 1 adet IPv4 (web + temel servisler için)
  • Gerekirse 1 ek IP (ayrı e-posta altyapısı veya özel bir entegrasyon için)

yeterli oluyor. Özellikle WordPress, WooCommerce vb. çalıştırıyorsanız, performansınızı IP sayısı değil, sunucu tarafı optimizasyonu ve doğru VPS kaynakları belirliyor. IPv4 maliyetinizi düşük tutmak için, önce performansı IP ile değil, altyapı ayarlarıyla çözmeyi hedefleyin.

2. Orta Ölçekli E-ticaret: Segmentasyon ve Güvenlik

Orta ölçekli bir e-ticaret sitesinde tablo genelde şöyle oluyor:

  • 1 IP: Web sitesi ve API trafiği
  • 1 IP: Transactional e-posta (sipariş, şifre sıfırlama vb.)
  • Opsiyonel 1 IP: Pazarlama/bülten gönderimi için ayrılmış IP

Burada amaç, kritik operasyonel e-postaların itibarını korumak, olası bir kara liste durumunda tüm işin durmasını engellemek. IPv4 fiyatlarını göz önüne alarak, bu segmentasyonu abartmadan, gerçekten ihtiyaç duyulan yerlerde yapmak önemli.

3. SaaS ve Multi-Tenant Uygulamalar: IP Patlamasından Kaçınmak

En büyük maliyet tuzaklarından biri, her kurumsal müşteri için ayrı IP vermeye dayalı tasarımlar. Örneğin white-label çalışan bir SaaS ürününde:

  • Her müşteri için ayrı subdomain ve SSL sertifikası gerekebilir.
  • Eski alışkanlıkla her müşteri için ayrı IP düşünebilirsiniz.

Oysa SNI sayesinde, genellikle tek veya az sayıda IP ile yüzlerce müşteriyi desteklemek mümkün. Gerçekten ayrı IP gerektiren durumları; özel e-posta akışları, eski sistemlerle entegrasyon veya regülasyon gereksinimi gibi sınırlı senaryolarla kısıtlamak, IPv4 maliyetinizi dramatik biçimde aşağı çeker.

DCHost Tarafında IPv4 ve IPv6’ya Nasıl Yaklaşıyoruz?

DCHost olarak biz de IPv4 tükenmesinin tam ortasında çalışan bir ekip olarak, kendi operasyonlarımızı bu yeni gerçekliğe göre şekillendiriyoruz. Şeffaf olmak gerekirse, bizim de IP maliyetlerimiz her sene artıyor; ancak bunu müşterilerimize yansıtma biçimimizi dikkatle tasarlıyoruz.

Şeffaf ve Sürdürülebilir Fiyatlandırma

Sunucu ve VPS paketlerimizde:

  • Her sunucu için en az bir adet IPv4 adresini paket fiyatına dahil ediyoruz.
  • Ek IPv4 taleplerini, gerçekten teknik ihtiyaca dayanıyorsa karşılıyoruz.
  • IP fiyatlarını, piyasa gerçeklerine göre ama sürpriz yaratmayacak şekilde konumlandırıyoruz.

IPv4’ün neden böyle bir maliyet unsuru haline geldiğini, işin hikâyesiyle birlikte okumak isterseniz, IPv4 neden bu kadar pahalı oldu başlıklı yazımız bu makaleyi güzel tamamlayacaktır.

IPv6’yı Varsayılan Düşünce Şekli Haline Getirmek

Yeni projeler için ekiplerimize ve müşterilerimize sürekli aynı öneriyi yapıyoruz: “Bugünü IPv4 ile çözerken, yarını IPv6 ile planlayın.” Bu yüzden:

  • VPS, dedicated ve colocation altyapılarımızda IPv6 desteğini standart hale getiriyoruz.
  • Müşterilerimize IPv6 adreslerini talep ettiklerinde ek maliyet olmadan sunmaya odaklanıyoruz (politikalar zamanla bölgeye göre değişebilir).
  • IPv6 geçişi için teknik rehberler ve adım adım dokümantasyon üretiyoruz.

Küresel trende bakınca da, IPv6 benimseme oranlarının hızla arttığını net biçimde görüyoruz. Biz, kendi ağımızı bu dalgayı karşılamaya hazır hale getirirken, müşterilerimizin de adım adım bu yöne geçmesini kolaylaştırmak istiyoruz.

Sonuç: IPv4 Pahalı, Panik Gerekli Değil; Plan Şart

IPv4 tükenmesi ve fiyat artışları, artık sadece network ekiplerinin değil, finans, ürün ve operasyon ekiplerinin de gündeminde olmalı. Bir IP adresinin gerçek bir maliyet kalemi haline gelmesi, altyapı mimarinizi ve büyüme stratejinizi yeniden düşünmeniz gerektiği anlamına geliyor.

Özetle şunları akılda tutmanızı öneriyoruz:

  • IPv4 adresleri kıt ve pahalı; bunu saatlik CPU gibi tüketilecek bir kaynak gibi değil, dikkatle planlanacak bir varlık gibi görün.
  • Her yeni projede “kaç IP istiyorum?” sorusundan önce, “gerçekte kaç IP’ye ihtiyacım var?” diye sorun.
  • SSL, çoklu domain ve temel web senaryolarında, SNI ve modern web sunucuları sayesinde tek IP ile çok iş yapabilirsiniz.
  • Orta ve uzun vadede tek çıkış yolunun IPv6 olduğunu kabul edip, bugün dual-stack planlarınızı yapın.

DCHost olarak biz, kendi veri merkezimizde IPv4’ü verimli kullanırken, IPv6’yı da ilk sınıf vatandaş haline getirmek için çalışıyoruz. Projeniz için ne kadar IPv4’e gerçekten ihtiyaç duyduğunuzu, IPv6’yı nereden devreye alabileceğinizi veya mevcut IP maliyetinizi nasıl optimize edebileceğinizi birlikte değerlendirmek isterseniz, ekibimizle her zaman iletişime geçebilirsiniz. Altyapınızı bugünün kısıtlarına takılmadan, yarının internetine hazırlamak için yanınızdayız.

Sıkça Sorulan Sorular

Dolaylı da olsa evet. Küçük bir web sitesi sahibi olarak doğrudan IPv4 bloğu satın almıyorsunuz ama hosting firmanız bu maliyeti üstleniyor. IPv4 fiyatları arttıkça, paket fiyatlarının içinde yer alan IP maliyeti de yükseliyor ve bu uzun vadede kiraladığınız hosting, VPS veya dedicated sunucunun fiyatına yansıyabiliyor. Ayrıca ek IPv4 talep etmek (örneğin ayrı bir IP ile e-posta göndermek istemek) geçmişe kıyasla daha sıkı politikalar ve ek ücretler gerektirebiliyor. Yani ölçeğiniz küçük olsa bile, IPv4’ü verimli kullanan ve IPv6 desteği sunan bir altyapı seçmek, gelecekte masraflarınızın kontrolden çıkmasını engeller.

Genellikle hayır. Eski alışkanlıkla her domain veya her müşteri için ayrı IPv4 tahsis etmek, bugün hem gereksiz hem de maliyetli. Modern web sunucuları ve SNI desteği sayesinde, tek bir IPv4 adresi üzerinde onlarca alan adını SSL ile birlikte güvenle sunabilirsiniz. Ayrı IPv4 gerçekten şu durumlarda mantıklı: kritik e-posta trafiğini izole etmek, bazı eski istemcilere veya özel kurumsal entegrasyonlara uyum sağlamak, regülasyon gereği trafik ayrımı yapmak. Bunların dışında, "ne olur ne olmaz" diye ekstra IP istemek yerine, mevcut IP’yi akıllı şekilde paylaşacak mimariler kurmak çok daha sürdürülebilir bir yaklaşım.

Kısa vadede çoğu senaryo için cevap hayır. İnternetin önemli bir kısmı ve bazı kritik hizmetler hâlâ yalnızca IPv4 üzerinden erişilebilir durumda. Bu yüzden bugün en pratik yaklaşım, dual-stack yani hem IPv4 hem IPv6’yı aynı anda destekleyen bir mimari kurmak. Örneğin sunucunuzda IPv6’yı aktif edip DNS’te AAAA kaydı açarsınız, ama aynı anda A kaydını da tutarsınız. Böylece IPv6 destekleyen istemciler yeni nesil protokolle bağlanırken, yalnızca IPv4 bilen istemciler de sorunsuz erişmeye devam eder. Uzun vadede IPv4’ün ağırlığı azalacak, fakat tamamen ortadan kalkması yıllar alacak; stratejinizi buna göre kurgulamanız daha gerçekçi olur.

Öncelikle paniğe kapılmadan, faturanızda IPv4’ün gerçekten ne kadar yer tuttuğunu ve kaç IP kullandığınızı netleştirmenizi öneririz. Birçok senaryoda, kullanılmayan ya da gereğinden fazla tahsis edilmiş IP’leri serbest bırakarak maliyetinizi azaltabilirsiniz. İkinci adımda, projeleriniz için gerçekten hangi durumlarda ayrı IPv4 gerektiğini gözden geçirin: e-posta teslimi, özel entegrasyonlar, güvenlik veya regülasyon gibi gerekçeler dışında her istek sorgulanmalı. Son olarak, altyapınızda IPv6’yı devreye alıp alamayacağınızı hosting sağlayıcınızla konuşun. DCHost tarafında biz, müşterilerimizle bu analizi birlikte yapıyor, hem teknik hem finansal açıdan daha sürdürülebilir bir IP planı çıkarmaya odaklanıyoruz.