Alan Adı

ICANN Yeni gTLD Politikaları: Kapsamlı Teknik ve Stratejik Rehber

ICANN Yeni gTLD Politikaları Neden Bu Kadar Önemli?

ICANN’ın yeni gTLD (generic Top-Level Domain) politikaları, masada tartışılan soyut kurallardan ibaret değil; doğrudan marka stratejinizi, alan adı portföyünüzü, DNS/hosting mimarinizi ve hatta güvenlik yaklaşımınızı şekillendiren çerçeveler. Bugün bir dijital ürün, SaaS platformu, e-ticaret markası ya da ajans yönetiyorsanız; hangi üst seviye alan adını (TLD) kullanacağınız, hangi uzantıları defansif olarak alacağınız ve hangi riskleri almayacağınız artık sadece pazarlama kararı değil, aynı zamanda politika uyumu meselesi.

DCHost tarafında hem alan adı kaydı hem de barındırma altyapısı yönettiğimiz yüzlerce projede şunu görüyoruz: ICANN’ın yeni gTLD politikalarını doğru okuyup stratejiye çeviren işletmeler, hem marka korumasında hem de maliyet optimizasyonunda ciddi avantaj yakalıyor. Bu yazıda, ICANN yeni gTLD politikalarını teknik, hukuki ve stratejik açıdan sade bir dille ele alacağız; ayrıca bu politikaların DNS, hosting ve güvenlik tarafındaki pratik etkilerini de konuşacağız.

Eğer daha önce genel çerçeveyi okumadıysanız, ICANN ekosistemine geniş açıdan bakan ICANN yeni alan adı politikalarının teknik ve stratejik etkilerini anlattığımız rehbere de göz atmanız faydalı olacaktır. Bu makalede ise odağı özellikle yeni gTLD politikaları üzerine daraltıyoruz.

ICANN ve gTLD Ekosistemi: Temel Kavramlar

Yeni politikalara geçmeden önce kavramları netleştirelim. ICANN, küresel alan adı ve IP adresi ekosisteminin koordinasyonundan sorumlu kâr amacı gütmeyen organizasyon. Üst seviye alan adlarını (TLD) onaylayan, tahsis eden ve bunlarla ilgili politikaları belirleyen çatı yapı olarak düşünebilirsiniz.

TLD türlerini kabaca şöyle ayırıyoruz:

  • gTLD (generic TLD): .com, .net, .org gibi başlangıçtaki jenerik uzantılar ve daha sonra gelen .shop, .app, .blog gibi yeni uzantılar.
  • ccTLD (country-code TLD): .tr, .de, .uk gibi ülke kodu uzantıları. Bunlar ulusal düzenleyiciler tarafından yönetiliyor; ICANN çerçeveyi sağlar ama detay kurallar ülkeden ülkeye değişir.
  • Sponsored / Community TLD: Belirli bir topluluk ya da sektör için sıkı kurallar içeren özel uzantılar.

“Yeni gTLD programı” ise ICANN’ın 2012’den itibaren başlattığı ve farklı turlarda yüzlerce yeni uzantının hayatımıza girmesini sağlayan süreç. Bugün konuştuğumuz “ICANN yeni gTLD politikaları” dendiğinde kastettiğimiz; bu programın yeni turlarını, başvuru kurallarını, teknik gereksinimleri ve marka/topluluk korumasını belirleyen güncel politika seti.

Yeni gTLD Politikalarının Temel Taşları

ICANN’ın yeni gTLD politikaları, “şu uzantılara izin verelim / vermeyelim” seviyesinden çok daha derin. Politika dokümanları; başvuruyu kim yapabilir, teknik altyapı nasıl olmalı, marka hakları nasıl korunmalı, kamu yararı nasıl gözetilmeli gibi onlarca soruya cevap veriyor.

1. Başvuru Şartları ve Uzantı Türleri

Yeni bir gTLD almak, klasik anlamda bir alan adı kaydı yapmaktan çok farklı. Burada artık bir kayıt operatörü (registry) rolüne geçiyorsunuz. ICANN politikaları da bu yüzden oldukça detaylı:

  • Başvuru sahibi kim olabilir? Genellikle tüzel kişilikler (şirket, kurum, organizasyon) başvurabilir. Güçlü finansal, teknik ve operasyonel kapasite ispatı ister.
  • Uzantı türleri:
    • Açık gTLD: .shop gibi, uygun kayıt koşullarını sağlayan herkesin domain alabileceği uzantılar.
    • Sınırlı / kısıtlı gTLD: Belirli bir sektör, meslek ya da topluluğa yönelik; kayıt için ekstra doğrulama ister.
    • Marka TLD’si (dotBrand): Sadece ilgili marka tarafından kullanılan, örneğin markaadınız şeklindeki uzantılar. ICANN, marka tescili ve hak sahipliğine dair güçlü kanıtlar ister.
    • Topluluk TLD’si: Belirli bir topluluk adına yönetilen ve politikaları o topluluğun çıkarlarına göre şekillenen uzantılar.

Özetle; ICANN yeni gTLD politikaları, “herkes her uzantıyı alamaz” prensibi üzerine kurulu. Özellikle marka TLD’leri ve topluluk TLD’lerinde başvuru hem hukuki hem de sosyopolitik açıdan ciddi bir değerlendirmeden geçiyor.

2. Teknik ve Güvenlik Gereksinimleri

Yeni bir gTLD işletmek, teknik açıdan da sorumluluk demek. ICANN; DNS, DNSSEC, EPP, whois/RDAP, uptime ve kapasite gibi konularda oldukça net kurallar koyuyor. Bunlardan bazıları:

  • DNS ve Anycast altyapısı: Farklı coğrafi noktalara yayılmış, yüksek erişilebilirlik sağlayan bir DNS altyapısı zorunlu. 99.9% uptime gibi SLA’ler sözleşmede açıkça yer alıyor.
  • DNSSEC desteği: TLD seviyesinde DNSSEC desteği artık fiili standart. “Zincirin en tepesinde” imzalama yapılmadığında, son kullanıcı alan adlarının DNSSEC zinciri de kırılmış oluyor. Bu noktada, daha önce anlattığımız DNSSEC ile web sitenizi daha güvenli hale getirme rehberimizle de politikaların teknik arka planını bağdaştırabilirsiniz.
  • EPP (Extensible Provisioning Protocol): Domain registrarı ile TLD registry’si arasındaki iletişimin standart protokolü. ICANN politikaları, EPP ile çalışacak güvenli ve ölçeklenebilir bir kayıt sistemi zorunlu kılar. Detaylar için alan adı EPP servisi nedir rehberimize göz atabilirsiniz.
  • Whois/RDAP ve veri koruma: Sorgulama arayüzü, veri maskeleme politikaları, GDPR/KVKK uyumluluğu gibi konular da başvurunun önemli parçalarıdır.

Bu gereksinimler, yeni gTLD’lerin sadece “pazarlama ürünü” değil, kritik internet altyapısının parçası olarak ele alındığını gösteriyor.

3. Finansal ve Operasyonel Yeterlilik

ICANN, yeni gTLD yönetecek kurumların “2–3 yıl sonra kapanıp ortadan kaybolmasını” istemiyor. Bu yüzden politika setinde:

  • Belirli bir sermaye ve finansal sürdürülebilirlik eşiği,
  • İş sürekliliği ve felaket kurtarma planları,
  • Operasyon ekibi, 7/24 destek, SLA’ler ve loglama politikaları

gibi başlıklar detaylı inceleniyor. DCHost tarafında da benzer mantıkla, kendi DNS ve barındırma altyapımız için iş sürekliliği, yedekleme ve felaket kurtarma planlarını uyguluyoruz. ICANN’ın gTLD düzeyinde beklediği olgunluğun, aslında ciddi ölçekli bir hosting altyapısında da standart olması gerektiğini söyleyebiliriz.

4. Marka Hakları ve Topluluk Koruması

Yeni gTLD politikalarının belki de en kritik boyutu, marka ve topluluk hakları. ICANN, önceki turlarda yaşanan tecrübelerden sonra bu alanı fazlasıyla sıkılaştırdı:

  • Trademark Clearinghouse (TMCH): Tescilli markaların kaydedildiği merkezi veritabanı. Sunrise döneminde öncelikli kayıt, hak ihlali uyarıları gibi mekanizmalar TMCH üzerinden işler.
  • Sunrise ve Claims dönemleri: Yeni uzantı piyasaya açılmadan önce, markalar için öncelikli kayıt (sunrise) ve sonrasında hak ihlali bildirimleri (claims) zorunlu hale getirildi.
  • UDRP ve URS süreçleri: Marka hakkını ihlal eden domainler için hızlı tahkim ve askıya alma mekanizmaları, yeni gTLD’ler için de geçerli. Detaylı hukuki perspektif için marka tescili, UDRP ve alan adı ihtilafları rehberimize mutlaka göz atmanızı öneririz.

ICANN yeni gTLD politikaları; “uygun fiyatlı, herkes istediğini alsın” yaklaşımından çok, marka ve kamu yararını önceleyen bir denge kurmaya çalışıyor.

Markalar ve İşletmeler İçin Yeni gTLD Politikalarının Sonuçları

Policy dokümanları bir kenara, işin pratik kısmına bakalım: Bu kurallar, markanız ve işletmeniz için ne anlama geliyor?

Defansif Domain Stratejisi Yeniden Şekilleniyor

Yeni gTLD turlarında her turda yüzlerce uzantı oyuna giriyor. Her uzantıda markanızı korumaya çalışmak hem teknik olarak anlamsız hem de maliyet olarak imkânsız. Bu nedenle, ICANN politikalarının ortaya çıkardığı “yeni normal” şu:

  • Her gTLD’de domain almaya çalışmak yerine, marka stratejinizle uyumlu bir seçki belirlemek,
  • Kritik uzantıları (örn. sektörle aşırı uyumlu uzantılar) defansif olarak almak,
  • Geri kalan riskleri UDRP/URS ve marka hukuku ile yönetmek.

Daha önce marka koruması için defansif domain satın alma stratejilerini detaylı anlattığımız yazıda da vurguladığımız gibi; ICANN politikalarını anlamak, hangi uzantılarda savunma yapacağınızı seçerken kritik rol oynuyor.

Brand TLD (dotBrand) Fırsatı ve Sorumluluğu

Kendi markanızın uzantısına sahip olmak, özellikle büyük kurumsal markalar için hem prestij hem de güvenlik anlamına geliyor. Örneğin;

  • Tüm kurumsal sitelerinizi tek bir marka TLD altında toplamak,
  • Phishing ve sahte site riskini azaltmak,
  • Kampanyalar için sınırsız sayıda kısa ve markalı domain üretmek

mümkün oluyor. Ancak ICANN yeni gTLD politikaları, brand TLD’ler için:

  • Güçlü marka tescili kanıtı,
  • Uzun vadeli finansal taahhüt,
  • DNS, güvenlik ve operasyon tarafında kurumsal düzeyde altyapı

talep ediyor. Yani bu, “bir–iki domain alalım, dursun” seviyesinde bir karar değil; şirket ölçeğinde stratejik bir hamle. Özellikle orta ve büyük ölçekli kurumlarda, ICANN politikalarına uygunluk değerlendirmesi çoğu zaman hukuk, IT, pazarlama ve bilgi güvenliği ekiplerinin ortak masaya oturduğu bir süreç haline geliyor.

Uluslararası SEO ve TLD Tercihi

ICANN yeni gTLD politikaları doğrudan SEO kuralı belirlemiyor; ancak hangi TLD’lerin piyasaya çıkacağı, kısıtlı olup olmayacağı, kimlerin alabileceği gibi faktörler, SEO stratejinizi dolaylı olarak etkiliyor:

  • Güçlü, güvenilir bir gTLD altındaki domainler, kullanıcı tarafında daha yüksek güven algısı yaratabiliyor.
  • Coğrafi hedefleme için ccTLD (.tr gibi) ile gTLD kombinasyonu yapmak kimi senaryolarda daha mantıklı.
  • Çok dilli / çok ülkeli yapılarda, TLD seçimi ile hreflang ve yapı mimarisi birlikte düşünülmeli.

Bu açıdan, alan adı stratejisi nasıl kurulur, ccTLD mi gTLD mi rehberimiz ile ICANN’ın yeni gTLD politikalarını birlikte okumanızı özellikle öneririz. Böylece teknik politika çerçevesi ile SEO/marka perspektifi birbirini tamamlar.

Domain Portföyü, Ajanslar ve Yatırımcılar Açısından Etkiler

Onlarca veya yüzlerce domain yöneten ajanslar, domain yatırımcıları ve büyük şirketler için ICANN yeni gTLD politikaları doğrudan portföy yönetimi meselesi haline geliyor.

Portföy Yönetimi: Hangi gTLD’yi Tutmalı, Hangisini Bırakmalı?

Yeni turlar, mevcut portföyü yeniden gözden geçirmek için iyi bir fırsat sunuyor:

  • ICANN politikaları gereği, bazı gTLD’lerde daha sıkı kimlik/doğrulama şartları devreye girebiliyor. Bu, operasyon maliyetinizi artırabilir.
  • Bazı niş gTLD’ler, topluluk/marka politikaları sebebiyle ikinci elde likitliği düşük bir varlığa dönüşebiliyor.
  • Öte yandan, iyi kurgulanmış bir gTLD, güçlü politika ve pazarlama desteğiyle portföyde değerli bir varlık haline gelebiliyor.

Bu karmaşıklığı yönetmek için, alan adı portföy yönetimi rehberimizde anlattığımız temel prensipleri; ICANN’ın yeni gTLD turları ve politika güncellemeleriyle birlikte değerlendirmek iyi bir başlangıç noktası.

Ajanslar İçin Ekstra Sorumluluklar

Müşterileri adına domain yöneten ajanslar için yeni gTLD politikaları şu anlamlara geliyor:

  • Her yeni gTLD turunda, müşteri portföylerini gözden geçirip hangi uzantıların defansif olarak alınacağına dair proaktif öneriler sunmak,
  • Topluluk/marka kısıtlı gTLD’lerde müşteri beklentisini doğru yönetmek,
  • DNS, nameserver, DNSSEC ve erişim yetkilerinin işletme içinde sağlıklı dağılımını sağlamak.

Bu bağlamda, ajans perspektifinden erişim ve sorumlulukları derli toplu ele aldığımız ajanslar için DNS ve alan adı erişimi yönetimi rehberi, ICANN politikalarıyla uyumlu süreç tasarlarken işinizi kolaylaştıracaktır.

Yeni gTLD Politikalarının DNS ve Hosting Altyapısına Yansıması

ICANN politikaları çoğu zaman “hukuki doküman” gibi algılansa da, uygulamada DNS ve hosting mimarinizi doğrudan etkiler. Özellikle bir gTLD başvurusunda yer almayı planlıyorsanız ya da bir topluluk/marka TLD’si ile iş birliği yapıyorsanız, aşağıdaki teknik noktalar önem kazanır.

Nameserver, DNSSEC ve Glue Record Düzeni

Yeni gTLD politikaları; TLD seviyesinde güçlü bir DNS ve DNSSEC zinciri zorunlu kıldığı için, son kullanıcı alan adlarının da bu standarda yaklaşması bekleniyor. Öne çıkan başlıklar:

  • Özel nameserver altyapısı: Kendi ns1/ns2 altyapınızı kurmak istiyorsanız, özel ad sunucusu ve glue record kurulum rehberimiz bu süreci teknik açıdan adım adım anlatıyor.
  • DNS kayıtlarının doğruluğu: A, AAAA, CNAME, MX, TXT, SRV, CAA gibi kayıtların tutarlı olması, TLD politikalarıyla çelişmemesi önemli. Bu noktada DNS kayıtları A’dan Z’ye rehberimiz ile operasyonel hataları minimuma indirebilirsiniz.
  • DNSSEC zinciri: TLD düzeyinde DNSSEC varsa, domain seviyesinde de imzalama yapmak; phishing ve cache poisoning riskini ciddi oranda azaltır.

Web Hosting Mimarisi ve TLD Seçimi

ICANN politikaları doğrudan “şu hosting’i kullanın” demez; ancak TLD düzeyinde beklenen güvenlik ve süreklilik, alt taraftaki barındırma altyapısına da yansır:

  • Kurumsal bir gTLD altında yayın yapıyorsanız, uptime ve performans SLA’leri daha kritik hale gelir.
  • Çok sayıda domaini tek altyapıda barındırıyorsanız, DNS ve SSL yönetimini otomatikleştiren mimariler tercih sebebi olur.
  • Her TLD için ayrı hosting gerekmez; akıllı bir DNS/host planlamasıyla karmaşık TLD portföyünüzü sade bir altyapı üzerinde koşturabilirsiniz.

Temel prensiplere hâkim değilseniz, web hosting nedir, domain, DNS, sunucu ve SSL nasıl birlikte çalışır rehberimiz ile başlamak iyi bir adım olacaktır.

Yeni gTLD Turları, Zamanlama ve Yol Haritası

ICANN yeni gTLD politikaları, sadece mevcut uzantıları değil, gelecek turlarda oyuna girecek uzantıları da şekillendiriyor. Yani bugün alacağınız kararlar, 2–5 yıl sonraki alan adı stratejinizi doğrudan etkileyecek.

Kapsamlı Strateji: “Bekleyelim” mi, “Önden Konumlanalım” mı?

Biz DCHost tarafında müşterilerle yaptığımız alan adı ve hosting mimarisi planlama toplantılarında genellikle şu yolu izliyoruz:

  1. Mevcut portföyü haritalama: Hangi TLD’ler var, hangi siteler, hangi e-posta altyapıları bağlı?
  2. ICANN politikalarına göre risk analizi: Marka, topluluk, coğrafi kısıtlama vs. açısından risk taşıyan gTLD var mı?
  3. Yaklaşan yeni gTLD turlarını takip: Sektörünüzle doğrudan ilgili yeni uzantı planları var mı?
  4. Defansif ve ofansif strateji ayrımı: Hangi uzantılarda sadece marka koruması, hangilerinde büyüme/konumlanma hedefi var?

Yeni tur perspektifini özellikle ICANN yeni gTLD turu neden şimdi rehberimizde detaylandırmıştık. Bu makaledeki politika odaklı çerçeve, oradaki stratejik sorulara daha net cevaplar vermenizi sağlayacaktır.

Senaryolar: KOBİ, Startup, Kurumsal ve Yatırımcı

Farklı profiller için kabaca yol haritasını şöyle özetleyebiliriz:

  • KOBİ / Yerel İşletme: Temel gTLD (.com vb.) + ülke uzantısı (.tr) omurga olsun. Sektörünüzle 1–2 tane çok alakalı yeni gTLD çıkıyorsa, defansif olarak düşünün.
  • Startup / SaaS: Hedef pazarınız küreselse, gTLD seçimi kritik. Yeni gTLD turlarında marka veya ürününüzle birebir örtüşen bir uzantı varsa, erken konumlanma avantajlı olabilir.
  • Kurumsal Marka: Brand TLD (dotBrand) opsiyonunu ciddi ciddi masaya yatırın; ICANN politika gerekliliklerini karşılayacak mısınız, bütçe ve organizasyonel yapı buna hazır mı, detaylı çalışın.
  • Domain Yatırımcısı: Her yeni gTLD’ye atlamak yerine; politikası güçlü, marka ve topluluk desteği net, uzun ömürlü olacağını düşündüğünüz az sayıda uzantıya odaklanın.

DCHost ile Yeni gTLD Stratejinizi Nasıl Kurabilirsiniz?

ICANN yeni gTLD politikaları, başta karmaşık görünebilir; ancak doğru parçaları birleştirdiğinizde net bir yol haritasına dönüşüyor. DCHost olarak biz, bu yol haritasını üç katmanda ele alıyoruz:

  • Alan adı katmanı: Mevcut ve planlanan gTLD’ler için domain yapınızı, defansif kayıtları, DNSSEC ve kayıt otoritesi erişimlerini birlikte planlıyoruz.
  • Hosting ve altyapı katmanı: Seçtiğiniz TLD’ler ne olursa olsun; web sitelerinizi, e-posta altyapınızı, API’lerinizi DCHost üzerinde paylaşımlı hosting, VPS, dedicated sunucu veya colocation yapılarıyla ölçeklendiriyoruz.
  • Güvenlik ve süreklilik katmanı: DNSSEC, SSL/TLS, yedekleme, felaket kurtarma ve log saklama politikalarını; ICANN’ın beklediği seviye ile uyumlu olacak şekilde tasarlıyoruz.

Özellikle çoklu domain ve TLD’si olan kurumlarda; ICANN politika güncellemeleri, IPv4/IPv6 planlaması, veri merkezi stratejisi ve yedekleme/felaket kurtarma planlarını birlikte düşünmek gerekiyor. Bu açıdan, ICANN alan adı politikalarındaki değişiklikler için yol haritası rehberimiz ve 3-2-1 yedekleme stratejisi rehberimiz ile bu yazıyı birlikte okumanız, daha bütüncül bir resim sunacaktır.

Sonuç olarak; ICANN yeni gTLD politikaları, sadece alan adı dünyasının değil, tüm dijital varlık mimarinizin çerçevesini belirleyen kurallar. İster tek bir kurumsal siteniz olsun, ister yüzlerce domain yönetin; doğru strateji ile bu değişimi risk değil, fırsat haline getirmek mümkün. DCHost ekibi olarak; domain, DNS, hosting, VPS, dedicated ve colocation çözümlerimizi, bu yeni politika döneminde de esnek, güvenli ve sürdürülebilir bir altyapı sunmak için sürekli güncelliyoruz.

Sıkça Sorulan Sorular

ICANN yeni gTLD politikaları, yeni üst seviye alan adlarının (örneğin .shop, .app, marka TLD’leri vb.) nasıl hayata geçirileceğini baştan sona tanımlayan kurallar bütünüdür. Kimlerin başvuru yapabileceğini, teknik altyapı (DNS, DNSSEC, EPP, whois/RDAP), finansal ve operasyonel yeterlilik koşullarını, marka ve topluluk haklarının nasıl korunacağını, kamu yararı açısından hangi itiraz mekanizmalarının olduğunu bu politikalar belirler. Yani sadece bir uzantıya izin verilip verilmeyeceğini değil, o uzantının tüm yaşam döngüsünü ve sorumluluk çerçevesini düzenler. Bu yüzden markalar, ajanslar ve domain yatırımcıları için doğrudan stratejik önem taşır.

Hiçbir marka yeni gTLD almak zorunda değil; ICANN politikaları da böyle bir zorunluluk getirmiyor. Ancak özellikle belirli sektörler için gelen güçlü ve anlamlı uzantılar (örneğin iş kolunuzla birebir örtüşen bir gTLD), defansif marka koruması veya pazarlama açısından fırsat yaratabiliyor. Karar verirken şu soruları sormanızı öneririz: Hedef kitleniz bu uzantıyı güvenilir bulur mu? Uzantı, marka konumlandırmanızı güçlendiriyor mu? Defansif olarak almazsanız kötüye kullanım riski yüksek mi? Bu sorulara verdiğiniz yanıtları ICANN’ın ilgili gTLD için koyduğu kayıt/kısıtlama politikalarıyla birlikte değerlendirmek en sağlıklı yaklaşım olacaktır.

Brand TLD (dotBrand), ICANN politikaları açısından en ağır sorumluluk gerektiren gTLD türlerinden biri. Başvuru sürecinde tescilli marka haklarınızı güçlü biçimde ispatlamanız, uzun vadeli finansal sürdürülebilirliği göstermeniz ve kurumsal seviyede DNS, güvenlik, iş sürekliliği ve destek altyapısına sahip olmanız beklenir. Ayrıca bu TLD altında kayıt politikanızı (kim hangi domaini alabilir), kötüye kullanım önleme süreçlerinizi ve UDRP/URS gibi hak ihlali mekanizmalarını nasıl uygulayacağınızı da planlamalısınız. Özetle, bu adım bir “IT projesi” değil; hukuk, pazarlama, güvenlik ve operasyon ekiplerinin ortak stratejik kararı olmalıdır.

ICANN yeni gTLD politikaları doğrudan SEO kurallarını belirlemez; bu alan arama motorlarının inisiyatifindedir. Ancak dolaylı etkiler vardır. Güçlü politikalarla desteklenen, kötüye kullanımı az, güven algısı yüksek gTLD’ler, kullanıcıların tıklama ve dönüşüm oranlarını olumlu etkileyebilir. Ayrıca, sektörünüzle çok uyumlu bir gTLD, marka algınızı ve URL okunabilirliğini güçlendirerek dolaylı SEO faydası sağlayabilir. Yine de tek başına TLD değişimi, içerik kalitesi, teknik SEO ve sayfa hızı doğru kurgulanmadıkça mucize yaratmaz. TLD tercihlerinizi; ICANN politikaları, marka konumlandırması ve SEO’yu birlikte düşünerek planlamanız en doğru yaklaşım olacaktır.