Teknoloji

cPanel’den cPanel’e Canlı Taşıma Nasıl Olur? Incremental rsync, TTL Oyun Planı ve WHM Live Transfer ile Sıfır Kesinti

Bir Gece Yarısı Taşıması: Sıfır Kesinti Hayali Gerçek Olur mu?

Hiç başınıza geldi mi, gece herkes uyurken, bir yandan kahvenizi karıştırırken diğer yanda sitenizin taşımasını izlemek? Ofiste böyle bir geceyi dün gibi hatırlıyorum. Telefon sessizde, monitörler loş, SSH penceresi açık; aklımdaki tek soru şu: Bu işi, kimsenin fark etmediği kadar sessiz ve pürüzsüz yapabilir miyim? Kapanış yok, bakım sayfası yok, sadece ekranın köşesinde akan küçük bir imleç ve içimdeki o tatlı endişe.

cPanel’den cPanel’e taşıma, kulağa basit gelebilir; sonuçta aynı dil, aynı panel, aynı mantık. Ama canlı canlı, üstelik sıfır kesinti hedefiyle yapınca iş değişiyor. TTL stratejileri ile DNS’te akışı yumuşatmak, incremental rsync ile veri kopyasını damla damla tazelemek, son perdede de WHM Live Transfer ile trafik köprüsünü kurmak gerekiyor. Bu yazıda, tam da bu akışı bir hikaye gibi anlatacağım. Nerede nefes alacağınızı, nerede acele etmeyeceğinizi, nerede son bir kontrolün hayat kurtardığını birlikte göreceğiz.

Mesela şöyle düşünün: Şehrin kalabalığında bir evden diğerine taşınıyorsunuz ama arkadaşlarınız akşam yemeğine geldiğinde sofrayı yeni evde kurmuş olmanız gerek. İşte bizim derdimiz, o sofranın hiç dağılmaması. Gelin, adım adım gidelim.

Planın Omurgası: Neden, Ne Zaman ve Hangi Yolla?

Canlı taşıma dediğimde, zihnimde hep bir köprü belirir. Eski sunucu bir yakada, yeni sunucu diğer yakada. Köprüyü kurmadan kalabalığı yönlendirme ya da eski kıyıyı bir anda kapatma olmaz. Bu yüzden önce amaçları netleştiririm: Neden taşıyoruz, performans mı, maliyet mi, güvenlik mi? Ne zaman taşıyacağız, mesela trafiğin en sakin olduğu saatler mi? Hangi yolla yapacağız, yerleşik araçlarla mı, yoksa biraz manuel akılla mı?

WHM tarafında Transfer Tool sunduğu kolaylıkla başrol oyuncusu. Üstelik Live Transfer özelliği, geçiş süresince eski sunucudan yeni sunucuya bir tür trafik köprüsü kurarak ziyaretçilerin kaybolmamasını sağlıyor. Ama ben tek bir tuşa güvenmem; incremental rsync ile veriyi birkaç turda tazeler, TTL oyun planını da erkenden başlatırım. DMV’de sıraya girmeden önce randevu almak gibi düşünün; her şey akışında.

DNS tarafını otomatik yönetmeyi seviyorsanız, DNS otomasyonu ve TTL akışını kodla yönetmek istersen Terraform rehberine göz at demeden geçemem. Kafayı rahatlatıyor, geri dönüşleri de netleştiriyor.

TTL Stratejileri: Dalgayı Küçült, Geçişi Yumuşat

TTL, trafiğin bir noktadan diğerine ne kadar hızlı yönleneceğini belirleyen küçük ama etkili bir ayar. Çoğu zaman göz ardı edilir; oysa canlı taşımanın nabzı burada atar. Stratejim şöyle akar: Taşımadan bir süre önce TTL’leri düşürürüm, böylece DNS değişiklikleri kısa sürede etkili olur. Sonra geçişten bir süre sonra TTL’leri tekrar yükseltir, gereksiz sorgu maliyetini ve hareketliliği azaltırım.

Mesela şöyle düşünün: Deniz dalgaları büyüdükçe kıyıya çarpması daha sert olur. TTL’i düşürmek, dalgayı küçültmektir. Bu sayede yönlendirme saatlerce sürmez, birkaç dakika içinde şekil alır. Sahada çoğu zaman A/AAAA kayıtları, www CNAME, MX ve TXT tarafında SPF, DKIM, DMARC kayıtları ana değişiklik noktalarıdır. Bunların hepsini aynı anda değil, sırayla ve kontrollü taşırım.

TTL konusunu pratik bir dille derinleştirmek istersen, Cloudflare’ın TTL ve DNS yayılımını anlatan referansı sade bir bakış sunuyor. Ama unutma, asıl iş saha gözlemiyle pişiyor; ekipte biri trafiği, biri hataları, biri sistem kaynaklarını izledikçe iş çok daha güvenli hale geliyor.

Hazırlık Sahnesi: Envanter, Senkron ve Küçük Provalar

İlk gerçek adım, taşınacak hesabın envanterini çıkarmaktır. Kaç domain bağlı, kaç veritabanı var, dosya boyutu ne, e-posta kutuları ne durumda? Bu soruların her birine hızlı değil, dikkatli yanıt veririm. Çünkü sürprizler geçişi uzatır. Örneğin WordPress tabanlı sitelerde devasa cache klasörlerini taşıma dışı bırakmak performans sağlar. Aynı şekilde eski yedekler, staging dosyaları ve gereksiz loglar da taşınmak zorunda değil.

Ardından incremental rsync manevrasını birkaç turda çalıştırmayı severim. Mesela ilk turda büyük dosyalar akar, ikinci tur daha kısa sürer, üçüncü tur son rötuş olur. Bu sırada veritabanı tarafı için ayrı bir ritim kurarım; dump alır, yeni sunucuda içeri aktarırım. Son aşamaya yaklaşınca, yazma trafiğinin yoğun olduğu sitelerde çok kısa bir dondurma anı planlarım; kimi zaman yalnızca birkaç saniye. Bu küçük prova, finalde büyük rahatlık sağlar.

rsync davranışını merak edersen, rsync el kitabının referans sayfası çok net bir çerçeve sunuyor. Ama sahada yaptığım her pratikte, asıl değerin tekrar tekrar senkron alıp farkları inceltmek olduğunu görüyorum. Yani işin sırrı, tek atışta değil küçük küçük vuruşlarda.

WHM Transfer Tool ve Live Transfer: Köprüyü Kur, Trafiği Akıt

WHM içindeki Transfer Tool, cPanel hesaplarını karşı tarafa taşımanın yerleşik ve güvenli yolu. İnterfasta kaynak sunucuyu tanımlayıp hesapları seçer, tahsisleri ayarlarsınız. Buradaki can kurtaran seçeneklerden biri de Live Transfer. Bu özellik açık olduğunda, eski sunucu belli istekleri yeni sunucuya ileterek ziyaretçinin kopmasını engeller. Yani köprü kurulur, trafik akmaya başlar. Bu sayede DNS değişikliklerinin yayılması sırasında kullanıcıların boş sayfa görmesi riskini düşürürsünüz.

Benim alışkanlığım, dosya ve veritabanıları incremental rsync ile mümkün olduğunca yakın hale getirdikten sonra Transfer Tool’a geçmek. Böylece taşıma işlemi hızlı biter, Live Transfer köprüsü de kısa süre çalışır. Sanki evi taşırken eşyaların yüzde doksanını gündüzden götürüp akşam sadece koltukla televizyonu almak gibi. Resmi dokümantasyona bakmak istersen, cPanel Transfer Tool dokümantasyonu aradığın birçok detayı içeriyor.

Bu noktada küçük bir parantez açayım. Trafik köprüsü tek başına mucize değil. Arkada logları, hata kayıtlarını ve yeni sunucunun kaynak kullanımını izlemek gerekir. Bazen bir tema eklentisi yeni PHP sürümünde ufak bir sürpriz yapar; ince bir ayarla tatlıya bağlanır.

DNS Cutover: Son Dokunuş ve Sessiz Geçiş

Geçişin kalp atışı burada hızlanır. TTL’i önceden düşürdüğünüz için kayıtları yeni sunucunun IP’sine çevirdiğinizde dünya kısa sürede haberdar olur. Ama yine de unutmayın, herkes aynı anda görmez; mobil operatörler, kurumsal ağlar, ev internetleri farklı hızda refleks verir. İşte Live Transfer burada iyi bir güvenlik yastığıdır. Birkaç dakika içinde trafiğin ağırlığı yeni tarafa kayarken eski sunucunun rolü azalır.

Cutover öncesinde ben mutlaka hosts dosyasıyla yeni sunucuya bakarım. Bu küçük hile, DNS’i değiştirmeden sitenin yeni tarafta nasıl davrandığını görmemi sağlar. Mesela ödeme adımını denerim, arama fonksiyonunu kurcalarım, resimlerin ve cache mekanizmasının çalışmasını gözlerim. Küçük bir kırmızı bayrak bile görsem, cutover’ı bir iki tur daha incremental senkronla ertelerim.

Sıfır kesinti fikrini daha geniş çerçevede konuşmak hoşuna giderse, L4/L7 seviyesinde akışa dokunmadan sıfır kesinti fikrini daha geniş açıdan konuştuğum yazı da sana iyi fikirler verebilir. Son dokunuşların esprisi aynı: önce ölç, sonra çevir, en sonda sakinleş.

E-posta, SPF ve Teslim Edilebilirlik: İnce Ayarların İnce Ayarı

cPanel hesabıyla birlikte e-posta kutuları da gelir ve gider. Burada kritik olan, MX, SPF, DKIM ve DMARC kayıtlarını doğru taşımak. Çoğu senaryoda MX kayıtlarını yeni sunucuya erken çevirmem; önce web trafiğini alırım, e-posta akışını da kısa bir gecikmeyle izlerim. Eğer iki sunucu da aynı alan için posta kabul ediyorsa, geçiş süresince bir süre ikili kabul durumu oluşabilir. Bunda bir sakınca yok; önemli olan spam’a düşmemek ve bounceları takip etmek.

Mail güvenliği ve teslim edilebilirlik tarafında SMTP güvenliğini ciddiye alıyorsan, MTA-STS ve DANE ile ilgili bu rehber güzel bir yoldaş. Taşıma sonrası gönderim IP’si değiştiyse, yeni itibar oluşturma adımlarını da planlamak iyi gelir. Bir süre transactional postaları hafif tempoda akıtmak, listelere bir anda yüklenmemek gibi küçük stratejiler, işin görünmeyen kahramanlarıdır.

Kullanıcı tarafında bazen IMAP dizin yapıları ya da eski cihaz ayarları ufak sürprizler yapar. Burada da logsuz kalmayın. Gerektiğinde eski sunucuyu bir süre daha yalnızca IMAP erişimi açık halde bekletmek, kullanıcı destek ekibinin elini rahatlatıyor.

WordPress, WooCommerce ve Dinamik Uygulamalar: Yazma Trafiğini Nasıl Yakalarız?

Statik sayfalar kolaydır; dinamik uygulamalar biraz nazlı. WooCommerce gibi sürekli sipariş alan bir sitede, veritabanının canlı canlı akması gerekir. Benim yaklaşımım şöyle: Önce dosyaları incremental senkronla iyice sıkıştırırım. Ardından veritabanı için yine incremental bir mantık kurarım; geçiş saatinden hemen önce kısa bir yazma dondurması planlarım. Bu dondurma bazen sadece bir dakikadır. Son senkronu alır, cutover’ı yapar, dondurmayı çözerim. Çoğu kullanıcı bu küçük anı fark etmez bile.

Eğer uygulama mimariniz uygun ise, kısa bir süre okuma moduna almak da bir seçenek. Yorumlar, beğeniler ve sepet davranışları bu sırada hafif şaşabilir ama doğru anda yaptığınızda kullanıcı deneyimi zarar görmez. Buradaki asıl mesele, yönetimi net ve sakin yapmaktır. Ekip içinde kim hangi anda neyi yapacağını bilirse, geçişin ritmi bozulmaz.

Gerçek zamanlı bağlantılar, örneğin WebSocket akışları gibi, cutover sırasında hassas olabilir. Bu konuda daha önce paylaştığım Cloudflare ile kesintisiz geçişte bağlantıları diri tutmanın ipuçlarını anlattığım yazı pratik çözümler içeriyor. Küçük bekleme süreleri ve yeniden bağlanma yöntemleri, hissedilmeyen bir geçişin anahtarı.

Güvenlik, SSL ve Küçük Pürüzler: Geçişten Sonra İlk Saatler

Cutover tamam, trafik yeni yerde. Şimdi SSL sertifikaları, güvenlik başlıkları ve firewall ayarları sahneye çıkar. Sertifikaları yeni sunucuda önceden hazırlamak en güzeli; Let’s Encrypt ya da mevcut wildcard sertifikaları. Bazı paneller otomatik üretimi ilk istekte tetikler, bu yüzden ilk dakikalarda 1-2 uyarı görebilirsiniz. Bu uyarıların uçlarını kontrol edip netleştirmek geçişin kalitesini artırır.

Bir de küçük pürüzler olur; cache anahtarı farklı davranır, bir eklenti path değişikliğine kızar, eski sunucudaki bir cron zamanlaması unutulmuştur. Ben ilk saatleri her zaman gözlem saati ilan ederim. Hatalar dosyasında kırmızı bayrak var mı, PHP error logları ne diyor, yavaş sorgu listesi nasıl? Bu sorulara vereceğiniz hızlı yanıtlar, taşımanın başarı notunu belirler.

Web uygulamaları için güvenlik sertleştirmeyi alışkanlık haline getirmek istersen, WordPress güvenlik sertleştirme ipuçlarını toparladığım rehber ilk saatlerde çok iş görüyor. Dosya izinleri, anahtarlar, XML-RPC davranışı; küçük ayarlar büyük farklar yaratıyor.

Geri Dönüş Planı ve Ölçüm: Yolculuğu Tamamlayan İki Detay

Her taşımanın görünmeyen kahramanı geri dönüş planıdır. Nadir de olsa, beklenmedik bir uyumsuzluk ya da performans düşüşü yaşarsanız, eski sunucuya hızlı geri dönüş bir can simidi olur. Bunun için eski sunucuyu hemen kapatmak yerine bir süre pasif modda, sadece erişilebilir halde tutarım. DNS tarafında da A kayıtlarını geri alacak küçük bir oyun planı notlarımda durur.

Ölçmeden iyileştirme olmaz. Geçişten önce ve sonra sayfa açılış süreleri, hata oranları, CPU ve bellek kullanımı gibi metrikleri yan yana getiririm. Böylece yalnızca içgüdüyle değil veriyle konuşursunuz. Bu yaklaşım, sonraki taşımalara da rehber olur ve ekip kültürüne işleyecek küçük alışkanlıklar bırakır.

Eğer felaket senaryolarına karşı sağlam bir omurga kurmak istiyorsan, taşıma öncesi ve sonrası tutarlılığı garanti eden pratikleri felaket kurtarma planı yazısını okurken rahatça not edebilirsin. Runbook’lar, yedek testleri ve RTO/RPO’yu netleştirmek, canlı taşımaya bambaşka bir özgüven katıyor.

Kapanış: Düğümü Yavaşça Çözmek

cPanel’den cPanel’e canlı taşıma, bir düğümü yavaşça çözmeye benziyor. TTL’lerle dalgayı küçültüp kıyıyı sakinleştiriyorsunuz. incremental rsync ile veriyi küçük porsiyonlar halinde taşıyıp son anda minik bir senkronla işi bitiriyorsunuz. WHM Transfer Tool ve Live Transfer köprüyü kuruyor, trafik ise bir su gibi yeni yatağına akıyor. Büyük cümlelere gerek yok; ritmi doğru ayarlanmış küçük adımlar, sıfır kesintinin gizli tarifi.

Pratik tavsiyem şu: Acele etmeyin, her adımın bir hedefi olsun ve ölçmeyi ihmal etmeyin. İlk denemede kusursuz olmayabilir, sorun değil. Önemli olan her geçişten bir şey öğrenmek ve bir sonrakini daha sade, daha güvenli yapmak. Umarım bu yazı, o gece yarısı sakinliğinde yanınızda bir dost gibi durur ve karar anlarında gönlünüzü rahatlatır. Bir dahaki yazıda görüşmek üzere; o zamana kadar loglarınız sakin, geçişleriniz keyifli olsun.

Sıkça Sorulan Sorular

Genelde geçişten bir iki gün önce TTL’i düşürmek iyi sonuç verir. A, AAAA, www ve MX gibi kritik kayıtları 300 saniye civarına çekmek yayılımı hızlandırır. Geçişten bir süre sonra trafiğin sakinleştiğini görünce TTL’i tekrar yükseltir, sistemi stabil hale getirirsin.

Önce incremental rsync ile dosyaları birkaç tur senkronla. Veritabanı için son dakikada kısa bir dondurma planla, final senkronu al ve hemen DNS cutover yap. WHM Live Transfer açıksa, DNS yayılımı sırasında köprü görevi görür. Bu sayede kullanıcıların büyük kısmı geçişi fark etmez.

MX, SPF, DKIM ve DMARC kayıtlarını doğru taşırsan e-posta kaybı yaşamazsın. Kısa bir süre hem eski hem yeni sunucunun e-posta kabul edebileceğini unutma. Gönderim IP’si değiştiyse, ilk günlerde yavaş ve temiz gönderim yapmak itibar açısından iyi olur.