İçindekiler
- 1 ARIN IP Tahsis Değişiklikleri Neden Şu An Gündemde?
- 2 ARIN, RIR’ler ve IP Tahsisi: Temel Çerçeve
- 3 Son Dönem ARIN IP Tahsis Değişikliklerinin Ana Hatları
- 4 IPv4 Kıtlığı, Fiyatlar ve ARIN Tahsis Politikalarının Etkileşimi
- 5 ARIN IP Tahsis Değişikliklerinin Operasyonel Etkileri
- 6 IPv6 Stratejisi Olmadan ARIN Değişikliklerini Yönetmek Zor
- 7 ARIN ve Diğer RIR Politikalarının Kesiştiği Noktalar
- 8 ARIN IP Tahsis Değişikliklerine Hazırlık: Adım Adım Yol Haritası
- 9 DCHost Perspektifi ve Sonuç: ARIN Değişikliklerini Risk Değil, Kaldıraç Yapmak
ARIN IP Tahsis Değişiklikleri Neden Şu An Gündemde?
Son birkaç yıldır yaptığımız her kapasite planlama toplantısında aynı iki başlık masaya geliyor: IPv4 adres kıtlığı ve bölgesel internet kayıt operatörlerinin (RIR) politikalarındaki sıkılaşma. Özellikle Kuzey Amerika bölgesinden IP adresi kullanan veya oraya açılmak isteyen müşterilerimiz için ARIN IP tahsis değişiklikleri artık sadece ağ ekibinin konusu değil; finans, ürün ve hukuk ekiplerinin de yakından takip etmesi gereken stratejik bir başlık haline geldi.
ARIN, IPv4 havuzunun pratikte tükendiği, transfer pazarının büyüdüğü ve IPv6 geçiş baskısının arttığı bir dönemde tahsis ve atama (allocation/assignment) kurallarını adım adım güncelliyor. Bu değişiklikler; ne kadar IP alabileceğinizi, bunları hangi hızla kullanmanız gerektiğini, transfer ya da kiralama senaryolarını nasıl kurgulayabileceğinizi ve belgelerinizi nasıl tutmanız gerektiğini doğrudan etkiliyor. DCHost tarafında hem kendi otonom sistemimizde (AS) hem de müşterilerimizin blok yönetimlerinde bu değişiklikleri günlük operasyonun içine gömmek zorundayız. Bu yazıda, ARIN IP tahsis değişikliklerinin arka planını, pratik etkilerini ve IPv4/IPv6 stratejinizi nasıl yeniden kurgulamanız gerektiğini, sahadan gördüğümüz senaryolarla birlikte netleştireceğiz.
ARIN, RIR’ler ve IP Tahsisi: Temel Çerçeve
Önce çerçeveyi netleştirelim. ARIN (American Registry for Internet Numbers), Kuzey Amerika ve belirli Karayip/Atlantik bölgeleri için yetkili bölgesel internet kayıt operatörü (RIR). Yani o bölgedeki IP adreslerinin “resmi tapu dairesi” gibi düşünebilirsiniz. Benzer şekilde Avrupa, Orta Doğu ve bir kısmı için RIPE NCC, Asya-Pasifik için APNIC gibi farklı RIR’ler var. IP blokları önce IANA’dan RIR’lere, oradan da operatörlere ve kurumsal son kullanıcılara tahsis ediliyor.
ARIN’in rolü üç temel başlıkta özetlenebilir:
- Tahsis (allocation): Genellikle ISP’lere, veri merkezlerine ve büyük operatörlere verilen, daha sonra alt müşterilere dağıtılabilen büyük bloklar.
- Atama (assignment): Genellikle kurumsal son kullanıcılara, doğrudan ARIN’den alınan ve üçüncü taraflara tekrar tahsis edilemeyen bloklar.
- Kayıt & şeffaflık: Hangi blok kimin adına kayıtlı, hangi AS’de hangi blok anons ediliyor, RPKI imzaları, whois kayıtları vb.
ARIN bölgesinde kimler kapsam dahilinde?
Şu gruplar ARIN IP tahsis değişikliklerinden doğrudan etkileniyor:
- Kuzey Amerika’da faaliyet gösteren ISP’ler ve veri merkezi işletmecileri
- Kendi AS numarasıyla BGP anonsu yapan çok uluslu şirketler
- Global hizmet sunan SaaS sağlayıcıları ve içerik platformları
- ARIN bölgesinde colocation veya dedicated sunucu barındıran yapılar
Türkiye’de veya Avrupa’da olsanız bile; peering yaptığınız upstream’ler, global POP’larınız veya oradaki bir veri merkezinde kullandığınız IP blokları üzerinden ARIN kurallarıyla fiilen muhatap olabilirsiniz. DCHost olarak bazı müşterilerimizin hem RIPE NCC hem ARIN kaynaklı blokları olduğu için politikalar arasındaki farkları ve kesişimleri her gün pratikte görüyoruz. Bu nedenle ARIN tarafındaki her tahsis değişikliğini sadece “uzak bir bölgesel karar” değil, küresel IP mimarinizi etkileyen bir parametre olarak düşünmek gerekiyor.
Son Dönem ARIN IP Tahsis Değişikliklerinin Ana Hatları
ARIN, politikalarını tek bir seferde kökten değiştirmek yerine, topluluk önerileri ve Yönetim Kurulu onaylarıyla adım adım evriltme eğiliminde. Detaylar zaman içinde güncellense de sahada en çok hissettiğimiz eksenler büyük oranda benzer:
- IPv4 tahsislerinde daha sıkı gerekçelendirme ve kullanım ispatı
- Transfer pazarına paralel olarak şeffaflığın ve dokümantasyonun artması
- Legacy (tarihi) blok sahiplerinin sözleşmeli duruma çekilmesi yönünde baskı
- Yeni tahsislerde IPv6 planı ve hazırlığının daha fazla gündeme gelmesi
- Bekleme listesi, önceliklendirme ve “önce mevcut bloklarını doldur” yaklaşımının güçlenmesi
Tahsis öncesi gerekçelendirme ve kullanım ispatı
IPv4 artık bol bir kaynak olmadığı için ARIN, “gelecek üç yıl içinde bir gün lazım olur” yaklaşımına pek sıcak bakmıyor. Son dönemde tahsis süreçlerinde şunları daha sık görüyoruz:
- Mevcut bloklarınızın fiili kullanım oranını gösteren detaylı adresleme planları
- Müşterilere veya iç ağ segmentlerine ayrılmış alt blokların belgelendirilmesi
- Hızla geri çekilebilecek, atıl durumda bekleyen geniş güvenlik tamponlarının sorgulanması
- Kısa vadeli büyüme projeksiyonlarının (yeni POP, yeni ürün, yeni bölge) sayısal olarak ispatı
Bunun anlamı şu: Network ekibinizin kafasındaki adres planı artık sadece “not defteri” seviyesinde kalamaz. ARIN, hangi /24’ün hangi PoP’ta, hangi müşteri segmentine veya hangi hizmet türüne ayrıldığını, makul detay seviyesinde görmek istiyor. Biz DCHost tarafında bu nedenle IP planlama dokümanlarımızı; VLAN, VRF, hizmet türü ve müşteri segmentini birlikte gösterecek şekilde yeniden yapılandırdık.
Transfer pazarına bağlılık ve şeffaflık
IPv4 havuzlarının tükenmesiyle birlikte ARIN bölgesinde transfer pazarı ciddi bir hacme ulaştı. Bu da tahsis değişikliklerini üç açıdan etkiliyor:
- Transferle elde edilen bloklar için de benzer gerekçelendirme ve kullanım beklentisi
- Blokları aldıktan sonra “rengini belli etmeyen” atıl tutma stratejilerine daha az tolerans
- Whois ve RPKI tarafında şeffaf, güncel kayıt tutulması baskısı
ARIN IP transfer politikalarındaki güncellemeleri daha önce ARIN IP transfer politikalarındaki değişikliklerden çıkardığımız operasyonel dersler başlıklı yazımızda detaylı konuşmuştuk. Tahsis değişiklikleriyle birlikte okumak önemli; çünkü bugün bir blok ARIN’den ilk kez tahsis edilirken hangi mantık geçerliyse, yarın bu bloğu transfer ederken de aynı mantık sizi kovalıyor.
Legacy bloklar ve sözleşme baskısı
“Legacy” diye adlandırılan, çok eski dönemlerde tahsis edilmiş ve bugün klasik sözleşme koşullarının dışında kalan bloklar ARIN’in özel ilgi alanında. Tahsis politikalarındaki değişiklikler doğrudan legacy haklarını elinizden almıyor; ancak:
- Güncel sözleşmelere geçiş için teşvik mekanizmaları
- Transfer gibi işlemlerde legacy statüsünün sınırlanması
- İletişim bilgilerinin güncel tutulmasına yönelik daha sıkı beklentiler
gibi araçlarla “herkesin benzer bir sözleşme çerçevesine çekildiği” bir ekosistem hedefleniyor. Eğer ARIN bölgesinde eski tarihlerden kalma bloklarınız varsa, bu değişiklikleri sadece teknik değil, hukuki açıdan da gözden geçirmeniz gerekiyor.
IPv4 Kıtlığı, Fiyatlar ve ARIN Tahsis Politikalarının Etkileşimi
Politika değişikliklerinin arka planında çok net bir ekonomik gerçek var: IPv4 kıt ve pahalı. DCHost tarafında da gün gün izlediğimiz üzere, IPv4 adres fiyatları hem doğrudan alımlarda hem dolaylı kiralama modellerinde sürekli yukarı yönlü baskı altında. Bu tabloyu daha geniş çerçevede IPv4 adres fiyatlarının gerçek maliyetini ve akıllı çözümleri anlattığımız rehberde detaylandırmıştık.
ARIN’in IP tahsis değişiklikleri, bu ekonomik gerçekliği operasyonel kurallara dönüştürüyor diyebiliriz:
- “Ne kadar çok IP kaparsam o kadar iyi” yaklaşımından “gerçek ihtiyacımı net gerekçelendireyim” yaklaşımına geçiş
- Atıl bekleyen blokların maliyet merkezine dönüşmesi ve finans ekipleri tarafından daha yakından izlenmesi
- Blok başına düşen gelir veya kullanılan IP başına gelir metriklerinin ürün karlılığı hesaplarına girmesi
Örneğin; ARIN bölgesinde üç farklı veri merkezinde POP’u olan bir SaaS sağlayıcısı düşünün. Daha önce her lokasyona geniş güvenlik tamponlarıyla /22–/21 arası bloklar ayırmış olsun. Tahsis değişiklikleri, bu şirketi şu tür soruları cevaplamaya zorluyor:
- Gerçekte kaç IP’si aktif olarak kullanılıyor?
- Hangi alt bloklar BGP’de anons ediliyor, hangileri tamamen boş duruyor?
- Güvenlik için ayrılan “karantina” subnet’leri gerçekten bu kadar geniş olmak zorunda mı?
- Yeni müşteri kazanımı projeksiyonu, bu IP genişliğini gerçekten haklı çıkarıyor mu?
Bu soruların cevabı sadece ARIN’e verilecek formlar için değil, şirket içi kapasite ve maliyet analizleri için de kritik. IPv4’ün gerçek maliyetini anlamadan yapılan mimari tasarımlar, birkaç yıl içinde bütçede istenmeyen “IP satırı” olarak geri dönüyor.
ARIN IP Tahsis Değişikliklerinin Operasyonel Etkileri
Sahada en çok gördüğümüz etki, IP planlama süreçlerinin “tek seferlik proje” olmaktan çıkıp, yaşayan bir süreç haline gelmesi. ARIN tarafındaki tahsis değişiklikleri, farklı ölçeklerdeki oyuncular için farklı zorluklar getiriyor.
Küçük ve orta ölçekli ISP’ler
Orta ölçekli bir ISP için en kritik konu, mevcut bloklarını gerçekten verimli kullanıp kullanmadığı. ARIN’in daha sıkı kullanım ispatı talebi şu sonuçları doğurabiliyor:
- Eski DSL, kablo veya WISP segmentlerindeki atıl blokların temizlenmesi
- “Bir gün lazım olur” diye müşteriye ayrılmış ama hiç kullanılmayan subnet’lerin yeniden adreslenmesi
- CGNAT gibi çözümlerle son kullanıcıya statik IPv4 verme zorunluluğunun azaltılması
Bu operasyonel temizlik kısa vadede uğraştırıcı; ama uzun vadede hem yeni tahsis alırken elinizi güçlendiriyor hem de blok başına gelir dengesini iyileştiriyor.
Veri merkezleri ve hosting sağlayıcıları
DCHost gibi veri merkezi ve hosting sağlayıcıları için ARIN tahsis değişiklikleri iki düzeyde etkili:
- Kendi bloklarımız: POP’lar, yönetim ağları, out-of-band erişimler, IPMI subnet’leri, yedekleme ağları… Bunların hepsi için daha sıkı bir adres planı ve doluluk takibi gerekiyor.
- Müşteri blokları: Colocation müşterilerinin kendi ARIN bloklarını getirdiği senaryolarda, anons, RPKI ve dokümantasyon tarafında rehberlik ihtiyacı artıyor.
Örneğin; ARIN bölgesinde colocation yapan bir müşteriniz kendi /22 bloğunu getiriyor ve BGP anonsunu sizin üzerinden geçmek istiyor. Tahsis değişiklikleriyle birlikte siz de şu konularda daha disiplinli olmak zorundasınız:
- Müşterinin blok sahipliğini ve ARIN kaydını doğrulamak
- RPKI ROA kayıtlarının güncel ve tutarlı olduğundan emin olmak
- BLOK’un hangi alt subnet’lerinin hangi raf veya hangi tenant için kullanıldığını dokümante etmek
Bu yüzden IP planlamayı artık sadece teknik bir tablo değil, aynı zamanda denetlenebilir bir kayıt sistemi olarak görüyoruz. İç ağınızda yaptığınız her tasarım, bir gün ARIN’e sunacağınız gerekçelendirmenin temelini oluşturuyor.
Kurumsal son kullanıcılar
Kurumsal şirketler çoğu zaman “ISP değiliz, IP politikaları bizi çok ilgilendirmez” diye düşünür. Ancak ARIN IP tahsis değişiklikleriyle birlikte şu senaryolarda doğrudan etkileniyorsunuz:
- Kendi AS numaranızla çok lokasyonlu BGP tasarımı kuruyorsanız
- Kritik hizmetleriniz için taşınabilir (provider-independent) blok kullanmak istiyorsanız
- Gelecekte bloklarınızı bir başka bölgeye veya iş birimine transfer etmeyi planlıyorsanız
Kurumsal tarafta en sık gördüğümüz hata, “şimdilik ISP’den /29 alalım, büyüdüğümüzde kendi bloğumuzu düşünürüz” yaklaşımı. ARIN tahsis mantığı gereği, iptal–yeniden adresleme gibi adımlar ileride çok daha büyük operasyonel maliyet yaratabiliyor. Bu yüzden orta vadede global bir büyüme planınız varsa, tahsis politikalarını bugünden masaya yatırmakta büyük fayda var.
IPv6 Stratejisi Olmadan ARIN Değişikliklerini Yönetmek Zor
IPv4 kıtlığı ve ARIN’in sıkılaşan tahsis politikaları, aslında tek bir mesaj veriyor: IPv6 stratejiniz yoksa, IPv4 tarafında giderek daralan bir koridorda yürümek zorunda kalırsınız. ARIN, yeni tahsislerde olmasa bile genel politika tartışmalarında IPv6’yı sürekli masaya getiriyor; topluluk da IPv4’ün “sonsuz büyüme için uygun olmadığı” konusunda fikir birliğine sahip.
DCHost olarak biz de IP planlama çalışmalarını artık hep çift eksenli yapıyoruz:
- Kısa ve orta vadede IPv4 ihtiyacı, ARIN/RIPE tahsis kuralları ve transfer maliyetleri
- Orta ve uzun vadede IPv6 yaygınlaştırma planı, uygulama uyumluluğu ve müşteri deneyimi
IPv6 geçişi, başlı başına uzun bir yolculuk. Bu süreci parçalara bölmek için hazırladığımız IPv6 geçiş sürecini adım adım planlama rehberimiz, ARIN tahsis değişikliklerini okurken aklınızda tutmanız gereken önemli bir referans. Orada da detaylandırdığımız gibi, IPv6’yı şöyle düşünmek gerekiyor:
- Önce çekirdek ağda (core) ve veri merkezlerinde etkinleştirme
- Sonra edge servislerde (web, API, e-posta, DNS) dual-stack yayını
- En son uç cihazlar ve özel iş yüklerinde IPv6-only senaryoları
ARIN bölgesinde IPv6-only veya öncelikli IPv6 senaryoları artık sadece “deneysel” değil. Biz de bunu pratiğe dökmek için, IPv6 odaklı altyapı senaryolarını IPv6‑only VPS üzerinde web sitesi yayınlama makalemizde NAT64/DNS64 gibi mekanizmalarla nasıl hayata geçirebileceğinizi adım adım anlattık. ARIN’in tahsis değişikliklerini uzun vadede daha az dert etmek istiyorsanız, IPv6 tarafında elinizi kirletmekten kaçmamanız gerekiyor.
ARIN ve Diğer RIR Politikalarının Kesiştiği Noktalar
Global IP altyapınız tek bir RIR’e bağlı değilse, ARIN’deki tahsis değişikliklerini RIPE NCC ve diğer RIR politikalarıyla birlikte okumanız şart. Örneğin Avrupa tarafında yaşanan adres kıtlığı ve kapasite artışı, IP planlamanızı zincirleme etkileyebiliyor. Bu dinamiklerin Avrupa bacağına dair daha geniş resmi RIPE NCC veri merkezi genişlemeleri ve IP altyapısına etkileri yazımızda ele almıştık.
Pratikte şu senaryolarla sık karşılaşıyoruz:
- RIPE bölgesinde tahsis alıp, ARIN bölgesindeki POP’larda da aynı bloğu anycast veya global unicast olarak kullanmak
- ARIN ve RIPE bloklarını farklı hizmet aileleri için ayırıp, routing politikalarını buna göre şekillendirmek
- Transfer pazarında iki bölge arasında blok taşıyıp, her iki RIR’in de politikalarına uygun kalmak
Bu kesişim alanlarında en kritik konu, dokümantasyonun senkron kalması. Bir RIR’de “kullanımda” gözüken bir blok, diğer bölgede fiilen atıl duruyorsa; gelecekte tahsis genişletme talepleriniz sorgulanabilir. DCHost olarak biz bu nedenle IP planlamayı “bölge-bölge” değil, “global havuz” mantığında ele alıyoruz; her blok için hem RIR kaydını hem de fiziksel/topolojik kullanım yerini tek tabloda takip ediyoruz.
ARIN IP Tahsis Değişikliklerine Hazırlık: Adım Adım Yol Haritası
Teoriyi bir kenara bırakıp, pratiğe inelim. ARIN bölgesinde IP kullanan veya kullanmayı planlayan ekipler için, sahada işleyen bir yol haritasını şöyle özetleyebiliriz:
1. Mevcut IP envaterinizi tam görüntüleyin
- Hangi RIR’den tahsis edilmiş, hangi büyüklükte kaç blok var?
- Hangi bloklar BGP’de anons ediliyor, hangileri sadece iç ağda kullanılıyor?
- Blokların içinde hangi subnet hangi hizmete veya müşteriye ayrılmış?
- RPKI ROA kayıtları güncel mi, whois bilgileri doğru mu?
Bu aşamada çoğu ekip, ellerinde sandıklarından çok daha düzensiz bir tablo olduğunu fark ediyor. ARIN tahsis sürecine girdiğinizde bu tabloyu netleştirmiş olmanız büyük avantaj.
2. Kullanım oranlarını ve atıl blokları analiz edin
Her blok için şu metriği çıkarmaya çalışın:
- Toplam atanan IP sayısı
- Fiilen kullanılan (aktif) IP sayısı
- Rezerve ama yakın vadede gerçekten kullanılması beklenen IP sayısı
Bu analiz, hem ARIN’e sunacağınız gerekçelendirmenin temelini oluşturur hem de IPv4 adreslerinizin finansal verimliliğini görmenizi sağlar. Bir blokta %20’nin altında fiili kullanım varsa, o blok üzerinde yeniden planlama neredeyse kaçınılmazdır.
3. Adres planınızı ARIN mantığına uygun yeniden tasarlayın
Burada amaç, “her şeyi küçültelim, IPv4 tasarrufu yapalım” gibi refleksif adımlar atmak değil; ARIN’in bakacağı şu soruları önceden cevaplamak:
- Her POP veya veri merkezi için gerçekten ne kadar IP’ye ihtiyacınız var?
- Yönetim, yedekleme, monitor, BGP peering, edge servisler gibi ağ segmentlerini net ayırdınız mı?
- Güvenlik tamponlarını (karantina subnet’leri, blackhole blokları) makul seviyeye çektiniz mi?
- Yeni müşteri kazanımı veya yeni hizmet lansmanları için IP gereksinimini gerçekçi modellediniz mi?
Bu yeniden tasarımı yaparken, gelecekteki IPv6 adreslemesini de aklınızda tutun. Aynı topolojiyi hem IPv4 hem IPv6 tarafında benzer mantıkla kurarsanız, operasyonel karmaşa ciddi şekilde azalır.
4. IPv6 geçiş planını resmi hale getirin
ARIN tahsis süreçlerinde doğrudan “IPv6 planı sunmak zorundasınız” gibi katı bir kural olmasa bile, topluluk beklentisi bu yönde. Ayrıca IPv4 tarafında her yıl biraz daha sıkışmak istemiyorsanız, IPv6’yı artık bir “gelecek projesi” değil, bugünün kapasite planlama aracı olarak görmeniz gerekiyor.
Burada iki somut adımı öneriyoruz:
- Önce çekirdek ağ ve veri merkezi segmentlerinizde IPv6’yı etkinleştirin.
- Ardından müşteri-facing servislerinizde dual-stack yayını yaygınlaştırın.
Bu süreci parçalara bölmek için de yine IPv6 geçiş sürecini adım adım planlama rehberindeki yapılandırılmış kontrol listesini kullanabilirsiniz.
5. Süreci dokümante edip periyodik hale getirin
ARIN IP tahsis değişikliklerinden en çok etkilenenler “bir kere başvurur, unuturuz” mantığıyla hareket eden ekipler. Oysa bugün geldiğimiz noktada IP planlama:
- Her yıl (hatta altı ayda bir) güncellenen yaşayan bir doküman
- Finans, ürün ve hukuk ekiplerinin de görebildiği bir envanter
- Yeni tahsis, transfer veya de-aggregate kararlarının dayanağı
olmak zorunda. DCHost olarak biz bu yüzden IP planlama ve envanter yönetimini; değişiklik talepleri, BGP anons güncellemeleri ve RPKI yayınlama süreçlerimizle entegre çalışacak şekilde kurguladık. Böylece sahada yaptığımız her değişiklik, masadaki planla otomatik uyumlu kalıyor.
DCHost Perspektifi ve Sonuç: ARIN Değişikliklerini Risk Değil, Kaldıraç Yapmak
ARIN IP tahsis değişiklikleri ilk bakışta “ek bürokrasi” gibi görünebilir. Ama sahada şunu net görüyoruz: IP planlamasını olgunlaştıran, IPv6 yol haritasını netleştiren ve blok başına gelir–maliyet dengesini ölçebilen ekipler, bu değişiklikleri rekabet avantajına çevirebiliyor. Çünkü aynı kısıtlar sizin rakipleriniz için de geçerli; farkı yaratan, kimlerin bu kısıtlar içinde daha akıllı mimari kurabildiği.
DCHost olarak biz, hem kendi altyapımızda hem de VPS, dedicated ve colocation müşterilerimizin tasarımlarında şu eksenlere odaklanıyoruz:
- ARIN, RIPE ve diğer RIR politikalarını birlikte okuyarak global IP envanterini tek planda yönetmek
- IPv4’ü pahalı ve sınırlı bir kaynak olarak kabul edip, adreslemeyi buna göre rasyonelleştirmek
- IPv6’yı teoride değil, pratikte; dual-stack, IPv6-only ve NAT64/DNS64 gibi senaryolarla hayata geçirmek
- IP planlamayı teknik bir excel tablosu olmaktan çıkarıp, denetlenebilir, tekrar edilebilir bir süreç haline getirmek
Eğer ARIN bölgesinde IP tahsisi almayı planlıyor, mevcut bloklarınızı büyütmek istiyor veya transfer senaryoları düşünüyorsanız; ağ mimarinizi, adres planınızı ve IPv6 stratejinizi birlikte ele almak zorundasınız. Bu noktada DCHost olarak; IP planlama, çok bölgeli BGP kurguları, IPv6 geçiş tasarımları ve RPKI/route güvenliği gibi başlıklarda, doğrudan üretim ortamında test edilmiş mimarilerle yanınızdayız.
İster küçük bir POP, ister çok bölgeli bir SaaS altyapısı kurun; ARIN IP tahsis değişikliklerini sadece yeni bir form yükü olarak değil, ağınızı ve iş modelinizi geleceğe hazırlayan bir kaldıraç olarak kullanabilirsiniz. Doğru adres planı, net dokümantasyon ve kararlı bir IPv6 yol haritası ile, IPv4 kıtlığının getirdiği baskıyı ciddi oranda yönetilebilir hale getirmek mümkün.
