Teknoloji

Ajanslar İçin Reseller Hosting mi VPS mi? Ölçeklenebilir Barındırma Stratejisi

Ajans Perspektifinden Doğru Barındırma Modelini Seçmek

Dijital ajans olarak bir noktadan sonra en kritik sorulardan biri şuna dönüyor: “Tüm bu müşteri sitelerini uzun vadede nasıl stabil, ölçeklenebilir ve yönetilebilir şekilde barındıracağız?” Başta birkaç WordPress kurulumunu rastgele hosting hesaplarına dağıtmak yeterli gelebilir. Ancak müşteri sayısı 20’yi, 30’u, 50’yi geçtikçe; her projenin ihtiyacı, trafiği, güvenlik beklentisi ve güncelleme temposu farklılaştıkça, alt yapıyı planlamadan ilerlemek ciddi risk oluşturmaya başlar.

Bu noktada masaya gelen iki temel seçenek var: Reseller hosting ve VPS. Her ikisi de ajanslar için çok güçlü araçlar; ama farklı aşamalara, farklı ekip yapısına ve farklı müşteri profiline hitap ediyor. Bu yazıda DCHost ekibi olarak sahada sıkça gördüğümüz ajans senaryolarından yola çıkarak, reseller hosting ve VPS’i teknik ve operasyonel açıdan net biçimde karşılaştıracağız. Hedef; “hangisi daha iyi” tartışmasından çok, sizin ajansınız için hangi kombinasyonun, hangi aşamada en doğru olduğunu birlikte netleştirmek.

Reseller Hosting Nedir, Ajanslara Ne Sunar?

Özetle reseller hosting, güçlü bir sunucunun kaynaklarının paketlere bölünüp, sizin de bu paketleri kendi müşterilerinize yeniden satabildiğiniz çok kiracılı (multi-tenant) bir yapı sunar. Yani altyapıyı, güvenliği, güncellemeleri ve donanımı DCHost yönetir; siz ise müşteri sitelerini cPanel hesabı açıp kapatarak yönetirsiniz.

Temele dair daha kavramsal bir okuma yapmak isterseniz, ajans ve freelancer odaklı detaylı anlattığımız “Reseller hosting nedir ve ajanslar için nasıl iş modeli kurulur?” yazımıza da göz atabilirsiniz.

Reseller Hosting’in Ajanslar İçin Avantajları

  • Sistem yönetimi yükünün çok düşük olması: Sunucu güvenliği, işletim sistemi güncellemeleri, donanım ve ağ katmanı DCHost tarafından yönetilir. Ajans olarak sizin odağınız web siteleri, eklentiler ve içerik olur.
  • Hızlı müşteri onboarding: Yeni müşteri geldiğinde birkaç dakika içinde ayrı cPanel hesabı açabilir, FTP/SFTP, veritabanı ve e-posta hesaplarını hazır hale getirebilirsiniz.
  • İyi seviyede izolasyon: Her müşterinin ayrı cPanel hesabı olması, dosya ve veritabanı seviyesinde temel bir izolasyon sağlar. Bu, tek hosting hesabında onlarca siteyi addon domain olarak yığmaktan çok daha güvenlidir.
  • Standart ihtiyaçlar için yeterli performans: Küçük ve orta ölçekli kurumsal siteler, bloglar, portfolyo siteleri, basit landing page’ler için reseller hosting’in sunduğu CPU/RAM/IO kaynakları çoğu zaman fazlasıyla yeterlidir.
  • Basit faturalama ve paket yapısı: DCHost üzerindeki reseller paketiniz ile kendi müşterilerinize “Basic, Standart, Pro” gibi hazır hosting paketleri tanımlayabilir, kapasite ve fiyatlandırmayı kontrol altında tutabilirsiniz.

Reseller Hosting’in Sınırları

Avantajlarının yanında, ajanslar büyüdükçe fark edilen bazı sınırlardan da bahsetmek gerekiyor:

  • Kaynaklar paylaşımlıdır: Altyapı güçlü olsa da, sonuçta çok sayıda müşteri aynı fiziksel kaynakları paylaşır. Ağır WooCommerce mağazaları, LMS (Moodle vb.) ya da trafik patlaması yaşayan kampanya siteleri, diğer sitelerin performansını etkileyebilir.
  • Özelleştirme esnekliği sınırlıdır: Kernel, web sunucusu, PHP-FPM havuz ayarları, özel firewall kuralları veya sistem seviyesinde cache servisleri (Redis gibi) reseller ortamında sizin kontrolünüzde değildir.
  • Gelişmiş DevOps süreçlerini kurmak zordur: CI/CD pipeline’ları, container tabanlı dağıtımlar, özel queue işçileri gibi konular için genellikle VPS veya dedicated sunucu gerekir.
  • Kaynak takibi panel ile sınırlı: CPU, IO, RAM kullanımını cPanel/WHM tarafında görebilirsiniz; ama sistem seviyesinde gelişmiş izleme ve alarm mekanizmaları kurmak reseller ortamında mümkün değildir.

Hangi Ajans Profili İçin Reseller Hosting Daha Uygun?

Sahada gördüğümüz örneklerde, aşağıdaki profillerde reseller hosting ajanslar için oldukça ideal bir başlangıç (hatta uzun süreli çözüm) oluyor:

  • Portföyünde 10–50 arası küçük ve orta ölçekli WordPress sitesi bulunan ajanslar
  • Çoğunluğu kurumsal tanıtım sitesi, blog ve basit bilgi sitelerinden oluşan müşteri kitlesi
  • Ajans içinde sistem yöneticisi olmayan veya teknik ekibi WordPress/PHP ile sınırlı olan yapılar
  • “Sunucu yönetimiyle uğraşmayalım, panel üzerinden yönetelim” yaklaşımını benimseyen ekipler

Reseller tarafında paket tasarımı, limit ve izolasyon stratejilerini derinlemesine anlattığımız “Reseller hosting yönetimi rehberi” yazımızı özellikle ajans sahiplerine öneriyoruz.

VPS Nedir, Ajanslara Ne Kazandırır?

VPS (Virtual Private Server), paylaşımlı bir fiziksel sunucu üzerinde ayrılmış CPU, RAM, disk ve ağ kaynaklarına sahip sanal sunucudur. Reseller hosting’den en temel farkı; işletim sistemi seviyesinde tam kontrolün sizde olması ve kaynakların diğer kullanıcılardan daha net ayrılmasıdır.

Bir VPS üzerinde istediğiniz web sunucusunu (Nginx, Apache, LiteSpeed vb.), PHP sürümünü, cache katmanını (Redis/Memcached), veritabanı motorunu ve güvenlik katmanını kendiniz tasarlayabilirsiniz. Bu, hem performans hem de esneklik açısından ajanslara ciddi avantaj sağlar.

VPS’in Ajanslar İçin Sağladığı Avantajlar

  • Daha öngörülebilir performans: Ayrılmış vCPU ve RAM sayesinde, yoğun trafikli veya kaynak tüketimi yüksek projelerde daha stabil bir performans elde edersiniz.
  • Tam yazılım özgürlüğü: İstediğiniz PHP sürümü, Node.js, Python, Redis, ElasticSearch, özel queue işçileri, cron görevleri; hepsini VPS üzerinde dilediğiniz gibi konumlandırabilirsiniz.
  • Gelişmiş güvenlik ve ağ ayarları: Güvenlik duvarı (ufw, firewalld, iptables), WAF, mTLS, VPN gibi çözümlerle ajans içi erişim politikalarını çok daha detaylı tanımlayabilirsiniz.
  • DevOps ve otomasyon olanakları: Git tabanlı deployment, CI/CD, staging–canlı ayrımı, otomatik yedeklemeler, merkezi loglama gibi süreçler için VPS çok daha uygundur.
  • Dikey ve yatay ölçeklenebilirlik: DCHost üzerinde daha güçlü bir VPS’e geçmek (dikey ölçekleme) veya yeni bir VPS ekleyip bazı projeleri oraya taşımak (yatay ölçekleme) oldukça esnektir.

VPS’in Beraberinde Getirdiği Sorumluluklar

Güç ile birlikte sorumluluk da gelir. VPS tarafında ajansların bilmesi gereken kritik noktalar şunlar:

  • Sunucu yönetimi uzmanlığı gerekir: İşletim sistemi güncellemeleri, güvenlik yamaları, servis izleme, disk kullanımı, log yönetimi gibi işler ajans ekibine veya dışarıdan bir sistem yöneticisine kalır.
  • Yanlış yapılandırma riski: Güvenlik duvarı, SSH ayarları, PHP-FPM konfigürasyonları veya yedekleme planı yanlış kurgulanırsa; performans sorunları ya da güvenlik açıkları oluşabilir.
  • Operasyon yükü artar: Özellikle onlarca sitenin tek VPS üzerinde olduğu senaryolarda, izleme, güncelleme ve yedek testleri için düzenli operasyon gereklidir.

Bu noktada DCHost tarafında yönetilen (managed) VPS çözümleri veya ajansın kendi bünyesinde bir DevOps/sistem yöneticisiyle çalışması önemli bir fark yaratır. Yönetim yükünü doğru paylaştırdığınızda, VPS’in sağladığı esneklik ajansın rekabet gücünü ciddi şekilde artırır.

Hangi Aşamada VPS’e Geçmeyi Düşünmelisiniz?

Genelde aşağıdaki sinyaller ortaya çıktığında reseller hosting yanında bir VPS konumlandırmak veya bazı projeleri tamamen VPS’e taşımak mantıklı hale gelir:

  • Portföyünüzde yüksek trafikli blog/haber siteleri, yoğun sipariş alan WooCommerce mağazaları veya video/dosya ağırlıklı projeler oluşmaya başladıysa
  • LMS, CRM, özel yazılım, API, Node.js tabanlı backend gibi paylaşımlı ortamda zorlanan uygulamalar geliştiriyorsanız
  • “Staging–test–canlı” ayrımı, CI/CD, otomatik deploy gibi süreçleri ajans kültürüne yerleştirmek istiyorsanız
  • Reseller hesabınızda sık sık CPU/IO limit uyarısı, geç cevap veren MySQL sorguları veya zaman zaman 5xx hataları görmeye başladıysanız

Reseller’den VPS’e geçiş sürecini teknik ve operasyonel açıdan adım adım anlattığımız “Paylaşımlı hosting’den VPS’e sorunsuz geçiş rehberi” yazısı, bu eşiği planlarken size oldukça yardımcı olacaktır.

Ölçeklenebilirlik Açısından Reseller Hosting vs VPS

Ajanslar için kilit soru şu: 10 site varken kurduğunuz mimari ile 100 siteyi, 200 siteyi, hatta 500 siteyi ne kadar acısız büyütebileceksiniz? Burada ölçeklenebilirliği üç eksende değerlendirmek mantıklı:

  • Teknik ölçeklenebilirlik: Kaynakları (CPU, RAM, disk, bant genişliği) artırabilme esnekliği
  • Operasyonel ölçeklenebilirlik: Ekip büyümeden daha fazla siteyi yönetebilme kapasitesi
  • Finansal ölçeklenebilirlik: Müşteri sayısı arttıkça birim maliyetin düşmesi

Reseller Hosting’in Ölçeklenebilirlik Profili

  • Teknik: Paket yükseltmek kolaydır; ancak aynı fiziksel platformda kalırsınız. Çok yüksek trafik veya ağır sorgu yükü oluşturan birkaç site, diğer siteleri de etkileyebilir.
  • Operasyonel: Burada reseller çok güçlüdür. WHM üzerinden cPanel hesaplarını, paketleri, kotaları ve temel güvenlik seçeneklerini panelden yöneterek yüzlerce hesabı takip edebilirsiniz.
  • Finansal: Bir reseller paketine çok sayıda küçük projeyi sığdırdığınızda, birim site maliyeti oldukça düşer. Özellikle basit kurumsal siteler için bu büyük avantajdır.

VPS’in Ölçeklenebilirlik Profili

  • Teknik: Dikey ölçeklemede CPU/RAM arttırabilir, dikey sınır yaklaştığında ikinci bir VPS ekleyip projeleri dağıtabilirsiniz. Gerektiğinde veritabanını ayrı bir VPS’e taşıyabilir, dosya ve medya tarafında object storage gibi çözümlerle ölçeği büyütebilirsiniz.
  • Operasyonel: 10–30 siteye kadar tek VPS üzerinde her şey kontrol edilebilir durumdadır. Ancak yüzlerce siteyi birkaç VPS’e dağıttığınızda, izleme, yedekleme ve güncelleme süreçlerini mutlaka otomasyona bağlamanız gerekir.
  • Finansal: Kaynakları doğru boyutlandırırsanız, trafik ve işlem yükü yüksek sitelerde VPS çoğu zaman reseller’den daha avantajlı hale gelir. Özellikle e-ticaret projelerinde performans farkı, dönüşüm oranına doğrudan yansır.

Güvenlik, Erişim ve Yetki Yönetimi

Ajanslar için barındırma stratejisinde en az performans kadar önemli başka bir konu da erişim yönetimi ve güvenlik. Ekibiniz büyüdükçe, freelancer’lar projelere dahil oldukça, müşteri tarafındaki iç ekipler cPanel veya SFTP erişimi talep ettikçe, kimin neye eriştiğini kontrol etmek kritik hale geliyor.

Reseller Hosting’de Güvenlik ve Erişim

  • Her müşteri için ayrı cPanel hesabı açarak dosya ve veritabanı bazında iyi bir izolasyon sağlayabilirsiniz.
  • Geliştiricilere site bazında cPanel veya SFTP erişimi verip, ana reseller şifresini kimseyle paylaşmamaya özen göstermelisiniz.
  • E-posta hesapları da her domain özelinde yönetildiği için, müşteriye panel erişimi verildiğinde kendi e-posta kullanıcılarını da yönetebilmeleri kolaylaşır.

Bu konuda pratik bir yol haritası isteyen ajanslar için hazırladığımız “Ajanslar için hosting paneli erişim yönetimi rehberi”, yetki paylaşımını hem reseller hem VPS tarafında nasıl kurgulamanız gerektiğini somut örneklerle anlatıyor.

VPS’te Güvenlik ve Erişim

  • SSH erişimi: Geliştiricilere kullanıcı bazlı SSH anahtarları ile erişim vermek, şifre tabanlı girişleri kapatmak ve sudo yetkilerini dikkatle tanımlamak gerekir.
  • Panel kullanımı: VPS üzerinde cPanel/DirectAdmin/Plesk gibi paneller kurarak reseller benzeri hesap yapısı oluşturabilir, yine site bazında izolasyon sağlayabilirsiniz.
  • Network güvenliği: Güvenlik duvarı, brute force koruması, WAF, rate limiting gibi katmanları ajans olarak sizin tasarlamanız gerekir. Doğru kurulduğunda güvenlik seviyesi reseller’den daha da yükseğe çıkabilir.

Hibrit Yaklaşım: Reseller + VPS’i Birlikte Kullanmak

Pratikte birçok ajans için en sağlıklı model, “ya reseller ya VPS” değil, hibrit bir yaklaşım oluyor. Yani:

  • Küçük ve orta ölçekli, standart kurumsal siteleri ve blogları reseller hosting üzerinde tutmak
  • Yüksek trafikli, e-ticaret, LMS, özel yazılım ve API projelerini ise bir veya birkaç VPS üzerinde konumlandırmak

Böyle yaptığınızda:

  • Basit projeler için yönetim yükünüz ve maliyetiniz düşük kalır.
  • Zorlayıcı projeler için ise tam kontrol ve yüksek performans sunan bir katman elde edersiniz.
  • Altyapıyı zamana yayarak büyütür, “hepsini tek seferde taşıma” stresinden kurtulursunuz.

Bu yaklaşımı, somut mimari örneklerle detaylandırdığımız “Ajanslar ve freelancerlar için hosting mimarisi” yazısında; 20+ sitelik bir portföyü nasıl yapılandırabileceğinizi adım adım anlattık.

Hibrit Mimaride Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • DNS ve domain yönetimini merkezileştirin: Tüm domain ve DNS kayıtlarını tek bir panelden veya politikadan yönetmek, sitelerin reseller’den VPS’e taşınmasını çok daha kolay hale getirir.
  • Yedekleme politikanız tekil değil, bütünsel olsun: Reseller hesabınızın ve VPS’lerin yedeklerini aynı strateji ile (örneğin 3-2-1 kuralı) planlayın; geri dönüş testlerini periyodik yapın.
  • İzleme ve alarm sistemini uçtan uca kurun: Hem reseller üzerindeki uptime’ı hem de VPS’teki CPU/RAM/disk kullanımı ve servis durumlarını izleyen basit ama etkili bir monitoring katmanı, geceyi gündüze çevirmenizi engeller.

DCHost Tarafında Örnek Ajans Mimarisi Senaryoları

DCHost üzerinde ajanslarla çalışırken sık gördüğümüz üç tip profil ve onlara önerdiğimiz genel stratejiyi özetleyelim. Buradaki rakamlar elbette genel bir çerçeve; her ajansın müşteri profili ve teknoloji stack’i farklıdır.

Senaryo 1: 10–30 Site, Çoğunlukla Kurumsal WordPress

  • 1 adet güçlü reseller hosting paketi
  • Tüm siteler ayrı cPanel hesapları olarak bu reseller içinde
  • Basit yedekleme ve uptime takibi, ajans içinde temel teknik ekip

Bu aşamada genellikle VPS ihtiyacı doğmaz. Ancak ajans ekibi içinde teknik merak ve DevOps kültürü varsa, küçük bir VPS üzerinde staging ortamları veya ekip içi araçlar (Git, issue tracker vb.) tutmak da iyi bir adımdır.

Senaryo 2: 30–80 Site, Arada E‑Ticaret ve Kampanya Siteleri Var

  • 1 adet reseller hosting (standart siteler ve hafif projeler için)
  • 1 adet VPS (yüksek trafikli blog, haber, WooCommerce, LMS gibi projeler için)
  • DNS, SSL ve e-posta tarafında ortak politika; ajans içi basit dokümantasyon

Bu aşamada, bazı siteleri reseller’dan VPS’e taşımaya başlarsınız. Taşıma sürecini planlarken de az önce link verdiğimiz “Paylaşımlı hosting’den VPS’e geçiş rehberi”ndeki TTL, DNS ve kesintisiz geçiş ipuçlarını kullanmak taşıma stresini ciddi şekilde azaltır.

Senaryo 3: 80+ Site, Yüksek Trafik ve Özel Yazılım Projeleri

  • 1 veya 2 reseller hosting (çok hafif projeler, landing page’ler, mikrositeler için)
  • 2+ VPS (örneğin: bir VPS sadece WooCommerce mağazaları, bir VPS özel Laravel/Node.js projeleri için)
  • Gelişmiş erişim yönetimi, loglama, yedek stratejisi ve mümkünse ayrı veritabanı sunucusu gibi çözümler

Bu seviyede ajanslar çoğunlukla kendi içinde bir teknik lider, DevOps mühendisi veya DCHost ile yakın çalışan bir teknik temsilci bulunduruyor. Erişim ve yetki yönetimi kritik hale geldiği için, panel ve sunucu erişimlerini planlarken yine ajanslar için hazırladığımız erişim yönetimi rehberini referans almanızı öneririz.

Operasyonel İpuçları: Ajans Olarak Kendi Kendinize İş Çıkarmayın

Reseller hosting ve VPS kombinasyonunu doğru seçmek kadar, günlük operasyonu sadeleştirmek de önemli. Saha deneyimine göre ajansların sıklıkla atladığı ama büyük fayda sağlayan birkaç pratik öneri:

  • Standartlaştırılmış paketler oluşturun: Her müşteri için ayrı ayar yapmak yerine, 2–3 temel hosting paketi tanımlayın ve çoğu müşteriyi bunlara oturtun.
  • Staging ortamını kural haline getirin: Özellikle VPS üzerindeki e-ticaret ve özel yazılım projelerinde, canlıya çıkmadan önce staging ortamında test etmeyi zorunlu prosedür haline getirin.
  • Yedek dönüş testlerini takvime bağlayın: Sadece yedek almak yetmez; belirli periyotlarda geri dönüş provasını da mutlaka yapın.
  • Dokümantasyon tutun: Hangi sitenin hangi sunucuda olduğunu, DNS kayıtlarının nerede yönetildiğini, hangi erişimlerin kimde olduğunu basit ama güncel bir dokümanda takip edin.

Sonuç: Ajansınız İçin Doğru Yol Haritasını Netleştirmek

Reseller hosting de VPS de tek başına mucize çözüm değil; her ikisi de doğru bağlamda çok güçlü araçlar. Az sayıda, görece hafif projeye sahip ve sistem yönetimiyle uğraşmak istemeyen bir ajans için güçlü bir reseller hosting, yıllarca sorunsuz iş görebilir. Öte yandan portföyünüz büyüyüp, yüksek trafikli, e-ticaret veya özel yazılım projeleri artmaya başladığında; en az bir VPS’i devreye almak, performans ve esneklik açısından büyük avantaj sağlar.

DCHost olarak ajanslarla çalışırken en çok sevdiğimiz yaklaşım, küçük adımlarla hibrit bir mimariye doğru evrilmek. Önce sağlam bir reseller tabanı kurmak, sonra ihtiyacı olan projeleri yavaş yavaş VPS tarafına taşımak ve zamanla yedekleme, erişim yönetimi, izleme gibi katmanları birlikte olgunlaştırmak…

Eğer “Bizim ajansın bugünkü fotoğrafına göre nasıl bir yol haritası çizmeliyiz?” diye düşünüyorsanız, portföyünüzdeki site sayısını, teknolojileri ve trafik profilini kabaca çıkarıp, DCHost ekibiyle birlikte kısa bir kapasite analizi yapmak çoğu zaman işleri netleştiriyor. Böylece hem bugün için gereksiz maliyetlerden kaçınır, hem de önümüzdeki 2–3 yıl içinde işin nereye evrileceğini hesaba katan, gerçekçi ve ölçeklenebilir bir barındırma stratejisi kurmuş olursunuz.

Sıkça Sorulan Sorular

Yeni başlayan veya portföyünde 10’dan az sitesı olan küçük ajanslar için genellikle güçlü bir reseller hosting ile başlamak daha mantıklıdır. Çünkü bu aşamada asıl ihtiyacınız; müşteri sitelerini hızlıca yayına almak, e-posta hesaplarını açmak ve temel bakımı yapmak. VPS tarafında işletim sistemi güncellemeleri, güvenlik duvarı, servis izleme gibi ek sorumluluklar gelir ve bunu üstlenecek bir sistem yöneticiniz yoksa, ilk aşamada fazla operasyon yükü yaratabilir. Zamanla yüksek trafikli projeler, e‑ticaret veya özel yazılımlar portföyünüze girdikçe, bu kritik siteleri bir VPS’e taşımak ve hibrit modele geçmek daha sağlıklı bir yol haritası olur.

Güvenlik açısından tek bir VPS’e yüzlerce siteyi yığmak, doğru yapılandırılmadığında ciddi riskler doğurabilir. Özellikle ajans ekibinde çok sayıda kişi sunucuya erişiyorsa, tek hata veya zafiyet tüm portföyü etkileyebilir. Bu yüzden pratikte hibrit model daha güvenlidir: Hafif ve kritik olmayan siteleri iyi izole edilmiş reseller hosting üzerinde, yüksek öneme sahip siteleri ise dikkatle sertleştirilmiş bir veya birkaç VPS üzerinde tutmak; hem saldırı yüzeyini küçültür hem de olası bir problemde etki alanını daraltır. Ayrıca erişim ve yetki yönetimini de bu ayrımı dikkate alarak planlamak, uzun vadede büyük avantaj sağlar.

En kritik adım, DNS ve TTL planlamasını baştan doğru yapmaktır. Taşıma öncesinde alan adının DNS kayıtlarındaki TTL değerlerini düşürmek, geçiş sırasında DNS yayılım süresini ciddi şekilde kısaltır. Ardından dosya ve veritabanı kopyalarını VPS’e alıp, test alan adı veya hosts dosyası üzerinden yeni ortamı mutlaka kontrol etmelisiniz. E‑posta kayıtlarının (MX, SPF, DKIM, DMARC) yeni sunucuya uygun olduğundan emin olmak da önemlidir. Son adımda ise, trafiği yeni sunucuya yönlendirmeden hemen önce son bir senkronizasyon yapıp DNS değişikliğini gerçekleştirirsiniz. Bu süreci detaylı bir kontrol listesiyle yürütmek için DCHost blog’daki “Paylaşımlı hosting’den VPS’e sorunsuz geçiş rehberi”ne mutlaka göz atmanızı öneririz.

Sistem yöneticisi olmayan ajanslar için tek seçenek reseller hosting değildir; ancak VPS kullanırken sorumluluk dengesini iyi kurmak gerekir. Eğer ekipte Linux, SSH, güvenlik duvarı, yedekleme ve izleme konularına hakim biri yoksa, yönetilen (managed) VPS hizmetleri veya dışarıdan freelance/part‑time bir sistem yöneticisi ile çalışmak mantıklı olur. Böylece VPS’in sağladığı performans ve esneklikten faydalanırken, kritik güncelleme ve güvenlik işleri profesyonelce yönetilir. Hiçbir şekilde bu desteği almayı düşünmüyorsanız, ajansın önemli projelerini reseller üzerinde, çok istisnai birkaç projeyi ise dikkatle yapılandırılmış bir VPS’te tutan hibrit ve kontrollü bir model tercih etmek daha güvenli olacaktır.

Bu sorunun tek bir cevapı yok; çünkü asıl belirleyici olan site sayısından çok sitelerin profili. 60 adet hafif kurumsal siteniz varsa, iyi yapılandırılmış bir veya iki reseller hesabı uzun süre idare edebilir. Buna karşılık sadece 10 siteniz olup, bunlardan 3’ü yoğun trafikli WooCommerce mağazasıysa, çok daha erken aşamada VPS’e ihtiyaç duyarsınız. Genel gözlemimiz şu: Portföyünüzde ilk ciddi e‑ticaret, LMS veya özel uygulama projeleri belirdiğinde ve mevcut reseller hesabınızda düzenli CPU/IO limit sorunları görmeye başladığınızda, en az bir VPS’i devreye almanın zamanı gelmiştir. Yani eşik daha çok yük tipi ve performans sinyalleriyle ölçülmeli; salt site sayısıyla değil.