Alan Adı

ARIN IP Transfer Politikaları Güncellendi: Ağınızı ve Bütçenizi Nasıl Yeniden Planlamalısınız?

ARIN IP transfer politikalarındaki güncellemeler neden bu kadar kritik?

IP adres piyasasını yakından izleyenler için artık sürpriz kalmadı: IPv4 kıtlığı derinleştikçe, bölgesel internet kayıt otoriteleri (RIR) transfer kurallarını düzenli aralıklarla elden geçiriyor. ARIN (American Registry for Internet Numbers) de bu resmin merkezinde. Kuzey Amerika ve çevresindeki bölgelere IP tahsis eden ARIN, IP transfer süreçlerini hem daha şeffaf hem de daha sıkı hale getiren yeni güncellemeler yayınladı. Bu değişiklikler yalnızca ABD’deki operatörleri değil, global taşıyıcılarla çalışan, çok lokasyonlu altyapı kuran ve IP kiralayan Türkiye’deki işletmeleri de doğrudan etkiliyor.

DCHost tarafında ağ kapasitesi planlama toplantıları yaparken, son dönemde en çok konuştuğumuz başlıklar IPv4 fiyatları, transfer süreleri ve hukuki dokümantasyon yükü oldu. ARIN’in güncellediği IP transfer politikaları; IP bloğu satın almak, kiralamak, devralmak ya da devretmek isteyen herkes için oyunun kurallarını yeniden çizen bir çerçeve sunuyor. Bu yazıda, teknik detaylara boğulmadan ama yüzeyde de kalmadan; neyin değiştiğini, bütçe ve ağ mimarisi açısından ne anlama geldiğini ve DCHost olarak siz müşterilerimizle birlikte nasıl bir yol haritası çizdiğimizi adım adım ele alacağız.

Amaç; ARIN’in hukuk sayfalarını satır satır ezberletmek değil, ağ, hukuk ve finans ekiplerinin aynı masada rahatça tartışabileceği kadar net ve uygulanabilir bir çerçeve sunmak.

ARIN ve IP transfer politikalarının temel çerçevesi

Önce zemini netleştirelim. ARIN, Kuzey Amerika, bazı Karayip ve Kuzey Atlantik bölgelerinden sorumlu bölgesel internet kayıt otoritesidir. Görevi; IPv4, IPv6 ve ASN (Otonom Sistem Numarası) tahsislerini yapmak, WHOIS/RDAP kayıtlarını tutmak ve ilgili politikaları toplulukla birlikte belirlemektir. IP transfer politikaları ise, daha önce tahsis edilmiş blokların bir kuruluştan diğerine geçişini nasıl yapabileceğinizi tanımlar.

Pratikte ARIN tarafında üç ana transfer senaryosundan söz edebiliriz:

  • Kurumsal yeniden yapılandırma veya birleşme/devralma (M&A) transferleri: Şirket birleşmelerinde, bölünmelerde veya varlık devralmalarında IP bloklarının yeni tüzel kişiliğe geçmesi.
  • Belirli alıcıya transferler: IP bloğunu satan ve satın alan tarafın açıkça tanımlandığı, çoğu zaman ticari bir alım-satım sözleşmesine dayanan transferler.
  • RIR’ler arası (inter-RIR) transferler: ARIN ile RIPE NCC gibi başka bir RIR arasında, blokların bir bölgeden diğerine “taşınması”.

Türkiye’de faaliyet gösteren bir şirket olsanız bile, global IP piyasasıyla temas ettiğiniz an ARIN politikalarından dolaylı ya da doğrudan etkilenirsiniz. Örneğin:

  • Size IP kiralayan upstream operatör veya transit sağlayıcı ARIN bölgesinde lisanslı bir kuruluş olabilir.
  • Anycast DNS, CDN veya çok bölgeli bir SaaS altyapısı kurarken ARIN havuzundan gelen IPv4 blokları kullanabilirsiniz.
  • Yurt dışına açılmış bir iştirak, ofis veya veri merkezi için ARIN kayıtlı bloklarla çalışmanız gerekebilir.

DCHost olarak ağırlıklı olarak RIPE bölgesindeki tahsislerle çalışsak da, global IP yönlendirmesinde ARIN politikaları bizim de IP temini, BGP anonsu ve RPKI tasarım kararlarımızı etkiliyor. Bu yüzden ARIN IP transfer politikalarındaki her güncellemeyi, yalnızca “ABD’deki bir detay” değil, yatırım ve kapasite stratejisini etkileyen küresel bir sinyal olarak okuyoruz.

Güncellenen ARIN IP transfer politikalarının öne çıkan başlıkları

ARIN politikaları; topluluk önerileri, oylamalar ve yönetim kurulu onaylarıyla zaman içinde evrilir. Son dönemde yapılan güncellemeler farklı tarihlere yayılmış durumda, ancak hepsinin ortaklaştığı birkaç ana eksen var. Ayrıntılı hukuki metinler için mutlaka ARIN’in resmi dokümanlarına bakmak gerekir; burada ise pratik etkiyi anlamak için özet başlıklara odaklanalım.

1. Dokümantasyon ve şeffaflık beklentisinin artması

ARIN, IP transferi yapacak kuruluşlardan artık daha tutarlı ve doğrulanabilir evrak bekliyor. Bu, özellikle şu alanlarda kendini gösteriyor:

  • Tüzel kişilik ispatı: Ticaret sicil belgeleri, birleşme/devralma sözleşmeleri, yetki belgeleri.
  • Temsil yetkisi: Transfer talebini yapan kişinin gerçekten yetkili olduğunun kanıtlanması.
  • IP kullanım kayıtları: Blokların nerede, hangi hizmetlerde, hangi tarihten beri kullanıldığını gösteren teknik kanıtlar.

Bu trend yeni değil, ancak güncellemelerle birlikte ARIN’in “kanıt standardı” daha net hale getirildi ve gri alanlar azaltıldı. Dolayısıyla, IP transferine niyet eden herkesin hukuk ve finans kadar ağ tarafında da düzenli kayıt tutması artık kritik.

2. IPv4 ihtiyacı beyanında sadeleşme ve odak değişimi

IPv4 kıtlığı derinleştikçe, “ihtiyaç kanıtlama” (needs-based) yaklaşımı RIR’ler arasında farklı şekiller aldı. ARIN’in son dönem politikaları, genel olarak şu yönde evriliyor:

  • Gerçekten kullanılacak IP’leri talep edenleri korumak.
  • Belgesiz spekülatif birikimi ve “raf blokları”nı azaltmak.
  • Başvuru sürecini gereksiz ayrıntılardan arındırmak.

Güncellemeler; gelecekteki kullanım projeksiyonlarını nasıl sunacağınız, geçmiş büyüme oranlarını nasıl ispat edeceğiniz ve hangi kanıtların kabul edilebilir sayılacağı konusunda daha net bir çerçeve getiriyor. Bu; özellikle agresif büyüme planları yapan SaaS ve barındırma şirketleri için önemli, çünkü “bir gün lazım olur” diye şişirilmiş taleplerin onaylanması her geçen gün zorlaşıyor.

3. RIR’ler arası transferlerde uyum ve koordinasyon

ARIN’in diğer RIR’lerle olan transfer süreçleri de yıllar içinde olgunlaştı. Yeni güncellemelerde göze çarpan eğilimler şunlar:

  • Karşılıklı politika uyumu: Örneğin RIPE NCC veya başka bir RIR’e transfer yaparken her iki tarafın da politikalarına eşzamanlı uyum şartı güçleniyor.
  • Süre ve süreç netliği: Başvuru, inceleme ve onay adımlarının ne kadar süreceğinin daha net tarif edilmesi.
  • Kayıt tutarlılığı: WHOIS/RDAP, RPKI ve IRR kayıtlarının transfer sonrası tutarlı ve senkronize olması için ilave kontroller.

Bu sayede; ARIN bölgesindeki bir blok RIPE bölgesine geçerken, route-object’lerden RPKI sertifikalarına kadar zincirin tamamı takip edilebiliyor. DCHost tarafında inter-RIR transfer içeren projelerde en çok mesaiyi, tam da bu kayıt tutarlılığını sağlamak için harcıyoruz.

4. IPv6 adaptasyonunu teşvik eden yan etkiler

ARIN politikaları doğrudan “IPv6 kullanmak zorundasınız” demiyor, ancak fiilen IPv6’ya geçişi hızlandıran bir zemin oluşturuyor. Örneğin:

  • Yeni veya ilave IPv4 talebinde, mevcut alanların verimli kullanılması ve gerekirse NAT/ölçekleme tekniklerinin devreye alınması bekleniyor.
  • Uzun vadeli büyüme planları değerlendirildiğinde, IPv6 adresleme stratejisinin ciddiye alındığı başvurular daha tutarlı bir çerçeve sunuyor.

Bu eğilimi, RIPE tarafındaki benzer dönüşümle birlikte okuduğunuzda, IP stratejinizin merkezine IPv6’yı almanız gerektiği çok net hale geliyor. Bu konuda pratik bir değerlendirme yapmak isterseniz, IPv6‑only hosting mi dual‑stack mi sorusunu detaylı ele aldığımız rehbere mutlaka göz atın.

IPv4 kıtlığı ve fiyatlara dolaylı etkiler

ARIN IP transfer politikalarındaki her değişiklik, doğrudan “bugünden yarına fiyat şu kadar artacak” demek değildir. Ancak piyasanın davranışını ciddi biçimde etkiler. Çünkü:

  • Transfer süreçleri zorlaştıkça, piyasadaki likit IPv4 blok sayısı azalabilir.
  • Şeffaflık ve dokümantasyon yükü arttıkça, yalnızca ciddi alıcı ve satıcılar oyunda kalır; bu da fiyatları yukarı veya aşağı çekebilir.
  • Inter-RIR transferlerdeki sıkılaşma, belirli bölgelere IP akışını kısıtlayabilir ya da yavaşlatabilir.

Fiyatların orta vadede hangi yöne gittiğini tarihsel verilerle görmek isterseniz, IPv4 adres fiyatlarının rekor seviyelere gelişini anlattığımız yazı ve IPv4 tükenmesi ve fiyat artışlarına karşı ağı nasıl hazırlayacağınızı detaylandırdığımız rehber iyi bir başlangıç noktası.

Burada kritik olan, yalnızca blok başı USD maliyetine bakmak değil, toplam sahip olma maliyeti (TCO) perspektifiyle düşünmek:

  • Transfer sürecinde harcanacak insan-gün maliyeti.
  • Hukuki ve danışmanlık giderleri.
  • Yanlış planlama sebebiyle geciken projelerin fırsat maliyeti.

DCHost tarafında büyük müşterilerle yaptığımız bütçe çalışmalarında, IP’nin çıplak fiyatının bazen tablonun yalnızca üçte birini oluşturduğunu görüyoruz. ARIN IP transfer politikalarındaki sıkılaşmayı sadece “pahalılaştırma” değil, “kötü planlanmış IP yatırımlarını daha görünür hale getirme” adımı olarak da okumak gerekiyor.

Operasyonel süreçlere etkisi: Sözleşme, hukuk ve teknik ekip aynı masada

ARIN IP transfer politikaları güncellendikçe, teknik ekiplerin yalnızca BGP ve yönlendirme açısından bakması yeterli olmuyor. Başarılı bir transfer projesi için üç bacağın uyumlu çalışması gerekiyor:

  • Hukuk: Varlık devri, IP hakları, sözleşme süreleri, gizlilik ve sorumluluk maddeleri.
  • Finans: Ödeme planı, amortisman, vergi etkileri, kur farkı riskleri.
  • Teknik: WHOIS/RDAP güncellemeleri, RPKI bildirimleri, IRR kayıtları, BGP geçiş planı ve kesintisiz yönlendirme.

Son gelen politika güncellemeleri; özellikle dokümantasyon, temsil yetkisi ve kayıt tutarlılığı konularında çıtayı yükselttiği için, “teknik ekip transferi halletsin, sonra evrakları toparlarız” dönemi fiilen kapandı. Artık tam tersi gerekiyor: önce masaya oturulup süreç tasarlanmalı, sonra teknik uygulamaya geçilmeli.

Bu konuda daha operasyonel bir bakış açısı isterseniz, adım adım süreç anlatmaya odaklandığımız ARIN IP transfer politikaları ve operasyonel dersler yazımızda; runbook, sorumluluk matrisi ve risk senaryolarını örneklerle ele aldık.

Teknik açıdan gözden kaçan kritik adımlar

Pratikte sahada en çok gözden kaçan noktalar şunlar:

  • RPKI güncellenmeden BGP anonsunun değişmesi: Yeni sahip, ROA kayıtlarını geciktirince bazı operatörler rotayı reddedebiliyor.
  • IRR kayıtlarının eski AS üzerinde kalması: Route-server’lar ve peering noktaları beklenmedik davranışlar gösterebiliyor.
  • Reverse DNS (PTR) kayıtlarının unutulması: E-posta teslim edilebilirliği bir anda bozulabiliyor; özellikle çok sayıda IP içeren bloklarda.
  • Firewall ve ACL’lerde eski blok referansları: Eski veya yeni bloklarla erişim sorunları yaşanabiliyor.

DCHost’ta IP veya sunucu taşıyan müşterilerimiz için hazırladığımız runbook’larda; BGP, RPKI, IRR, DNS ve güvenlik politikalarının hepsi birbirine bağlı şekilde planlanıyor. Çünkü IPv4 bloklarını yalnızca “adres” olarak değil, ağ topolojisinin kritik bir bileşeni olarak görüyoruz.

DCHost perspektifinden: Ağ tasarımı, IPv6 stratejisi ve maliyet planlama

ARIN IP transfer politikalarındaki güncellemeleri kendi perspektifimizden okuduğumuzda, üç başlık öne çıkıyor: IPv4 verimliliği, IPv6’ya geçiş hızı ve müşteri maliyet modelinin sürdürülebilirliği.

1. IPv4 verimliliğini artırmak

Yeni bir IPv4 bloğu temin etmek her geçen gün daha maliyetli ve daha zahmetli hale geliyor. Dolayısıyla, ilk yapılması gereken şey elinizdeki adreslerin kullanımını optimize etmek:

  • Boşta duran veya düşük doluluklu /29, /28, /27 gibi küçük blokları konsolide etmek.
  • CGNAT veya akıllı NAT stratejileriyle bazı trafiği paylaşımlı IPv4 üzerinden geçirmek.
  • Statik IP gerektirmeyen iş yüklerini, mevcut NAT havuzlarına veya IPv6’ya kaydırmak.

Bu adımların çoğu; iyi planlanmış bir VPS, dedicated veya colocation altyapısıyla mümkün. DCHost’ta, yoğun IPv4 tüketen projeler için ağ tasarımı yaparken önce bu optimizasyon katmanlarını değerlendiriyoruz, yeni IP yatırımı ikinci adım oluyor.

2. IPv6 stratejisini hızlandırmak

ARIN’in ve diğer RIR’lerin IP transfer politikalarındaki eğilim, IPv6’yı ertelemeyi giderek daha pahalı hale getiriyor. Sitenizi, API’nizi veya SaaS ürününüzü IPv6’ya hazırlamak için atmanız gereken teknik adımları adım adım görmek isterseniz, IPv6 benimseme oranlarındaki artışın performans ve maliyet dengesine etkilerini anlattığımız rehber ve VPS üzerinde IPv6 kurulum ve yapılandırma rehberimiz iyi referans noktalarıdır.

DCHost altyapısında yeni kurduğumuz projelerde, varsayılan olarak dual‑stack (IPv4 + IPv6) tasarımını tercih ediyor, yalnızca zorunlu durumlarda IPv4‑only mimariyi devreye alıyoruz. Böylece:

  • Orta vadede IPv4 yatırım baskısını azaltıyoruz.
  • Yüksek trafik alan sitelerde, IPv6 üzerinden daha düşük gecikme ve daha stabil bağlantı elde edebiliyoruz.
  • Gelecekte gelebilecek regülasyon ve politika değişikliklerine hazır kalıyoruz.

3. Müşteri maliyet modelini uzun vadeli kurgulamak

ARIN IP transfer politikalarındaki her değişiklik, yeni IP bloğu temin etmek isteyenlerin maliyet hesabını etkiliyor. DCHost olarak biz, IP fiyatlarını müşteriye yansıtırken yalnızca “bugünkü piyasa fiyatı”na bakmıyoruz; aynı zamanda:

  • Projeksiyon yaptığınız kullanıcı sayısı ve trafik artışını,
  • IPv6’ya geçiş için gerçekçi takvimi,
  • Yedek IP, DDoS ve felaket senaryolarında ihtiyaç duyacağınız fazlalıkları

beraber değerlendiriyoruz. Bu yaklaşımı daha geniş çerçevede anlattığımız IPv4 tükenmesi ve fiyat artışlarında bütçeyi korumaya yönelik yol haritası yazısı, CFO ve teknik ekiplerin aynı sayfaya gelmesi için fazlasıyla işe yarıyor.

Somut yol haritası: 12–24 ay için atılacak adımlar

ARIN IP transfer politikalarının güncellenmiş olması, tek başına panik sebebi değil; ama “nasılsa bir gün bakarız” diyerek rafa kaldırılacak bir detay da değil. Özellikle orta ve büyük ölçekli ağlar için önümüzdeki 12–24 ayda atılması gereken somut adımları şöyle özetleyebiliriz:

1. IP envanterinizi ve bağımlılıklarınızı çıkarın

  • Hangi bloklar size tahsisli, hangileri kiralık ve hangi RIR’e kayıtlı?
  • Hangi ASN’ler üzerinde anons ediliyorlar?
  • Her blok; hangi veri merkezinde, hangi hizmetlerde, hangi müşteri kümelerinde kullanılıyor?

Bu basit görünen çalışma, transfer veya yeniden tahsis gerektiğinde haftalarca sürecek keşif süreçlerini birkaç saate indirebilir.

2. IPv4 kullanım verimliliğini ölçün

IPv4 verimlilik analizinde şu metrikler kritik:

  • Blok bazında doluluk oranı.
  • NAT ile konsolide edilebilecek trafik yüzdesi.
  • Statik IP’ye gerçekten ihtiyaç duyan sunucu ve uygulama sayısı.

Bu analizden sonra, ARIN veya başka bir RIR’den yeni IPv4 transferine gitmeden önce, içeride kazanabileceğiniz alanı netleştirmiş olursunuz.

3. IPv6 geçiş planınızı takvime bağlayın

IPv6 geçişi “yapalım” denip masaya bırakıldığında dağ gibi büyüyen işlerdendir. Bu yüzden adımları küçük ve ölçülebilir hedeflere bölmek önemli:

  • İlk 3 ayda: DNS, web ve API katmanına IPv6 eklemek.
  • 6–12 ayda: İç servisler ve yönetim ağları için IPv6 test ortamı kurmak.
  • 12–24 ayda: Yeni müşteriler için varsayılanı dual‑stack yapmak.

Bu yolculuğu daha teknik gözlükle görmek için, RIPE NCC IPv6 eğitim girişimleri ile ağ ekiplerini geleceğe hazırlamayı anlattığımız yazı iyi bir referans.

4. Transfer ve M&A senaryoları için “raflı” runbook hazırlayın

Her birleşme/devralma veya IP alımında sıfırdan plan yapmak yerine, yeniden kullanılabilir bir şablon hazırlamak büyük zaman kazandırır. Bu şablonda en azından şu başlıklar yer almalı:

  • Roller ve sorumluluklar (hukuk, finans, ağ).
  • ARIN ve diğer RIR’lere yapılacak bildirimlerin kontrol listesi.
  • WHOIS/RDAP, RPKI, IRR, DNS, firewall ve log altyapısı için adım adım güncelleme planı.

Bu tip runbook’ları, DCHost müşterileri için IP veya altyapı taşıma projelerinde zaten uyguluyoruz; dolayısıyla benzer bir standardı kendi iç operasyonlarınız için de uyarlamanızı öneririz.

Özet ve DCHost ile bir sonraki adım

ARIN IP transfer politikalarının güncellenmesi, ilk bakışta “uzak bir bölgesel gelişme” gibi görünebilir. Ancak IPv4 kıtlığının küresel olduğu bir dünyada, bu tip politika değişiklikleri; IP fiyatlarından kapasite planlamasına, ağ tasarımından IPv6’ya geçiş hızınıza kadar birçok kararı dolaylı olarak etkiliyor. Daha sıkı dokümantasyon ve şeffaflık beklentisi; IP transferini yalnızca teknik bir işlem olmaktan çıkarıp, hukuk ve finansla ortak yürütülen bir proje haline getiriyor.

DCHost olarak biz, hem kendi altyapı yatırımlarımızda hem de müşterilerimizle yaptığımız tasarım çalışmalarında bu değişiklikleri yakından izliyoruz. Hedefimiz; IPv4’e bağımlılığı makul seviyeye çekmek, IPv6’yı üretim ortamlarınızda güvenle devreye almak ve IP maliyetlerinizi öngörülebilir hale getirmek. ARIN, RIPE NCC veya başka bir RIR’den gelen güncellemeleri, sizin için karmaşık hukuk metinleri yerine uygulanabilir kontrol listelerine dönüştürmek bizim günlük işimizin bir parçası.

Eğer önümüzdeki 12–24 ayda IP transferi, yeni blok temini, veri merkezi genişlemesi veya uluslararası ağ yayılımı planlıyorsanız; projeye başlamadan önce bizimle iletişime geçmenizi öneririz. DCHost’un domain, hosting, VPS, dedicated sunucu ve colocation çözümlerini; ARIN ve diğer RIR politikalarını da hesaba katan, uzun vadeli bir IP stratejisiyle birlikte kurgulayalım. Böylece, sadece bugünün değil, önümüzdeki yılların da ağ ve bütçe dengesini birlikte sağlamlaştırmış olalım.

Sıkça Sorulan Sorular

Evet, dolaylı da olsa etkiler. Türkiye’de olsanız bile, size IP kiralayan veya transit sağlayan operatör ARIN bölgesinde kayıtlı olabilir ya da global bir IP portföyü yönetiyor olabilir. Ayrıca çok bölgeli SaaS, CDN, anycast DNS veya yurt dışı ofis/veri merkezi operasyonlarında ARIN havuzundan gelen IPv4 bloklarıyla çalışmanız sık rastlanan bir senaryo. ARIN’in IP transfer politikalarındaki her sıkılaşma ya da sadeleşme, bu blokların piyasadaki likiditesini, fiyatlarını ve transfer sürelerini değiştirir. Bu da dolaylı olarak sizin IP maliyetlerinizi, proje takvimlerinizi ve ağ tasarım esnekliğinizi etkiler. Kısacası, RIR politikalarını sadece “yerel” değil, küresel kapasite planlamasının bir parçası olarak okumanız gerekir.

Teknik tarafta atmanız gereken adımların başında net bir IP envanteri çıkarmak gelir: Hangi blok hangi ASN’de anonslanıyor, RPKI ve IRR kayıtları güncel mi, hangi veri merkezlerinde ve hizmetlerde kullanılıyor? Bir transfer planlıyorsanız, WHOIS/RDAP güncellemeleri, RPKI (ROA) kayıtları, IRR route-object’leri, reverse DNS (PTR) kayıtları ve firewall/ACL kurallarının yeni bloğa göre güncelleneceği bir runbook hazırlamalısınız. Ayrıca BGP geçiş planı (eski ve yeni AS arasında geçici çoklu anons, bakım penceresi, geri dönüş senaryosu) net olmalı. DCHost olarak IP taşıma ve yeni IP tahsisi içeren projelerde müşterilerimiz için bu adımların her biri için ayrıntılı kontrol listeleri kullanıyoruz.

Güncellemeler genellikle IPv4 transferlerini daha belgeli, daha şeffaf ve zaman zaman daha zahmetli hale getiriyor. Bu da fiilen IPv4’ü her yıl biraz daha pahalı ve zor bulunur bir kaynak haline getiriyor. Dolayısıyla ARIN politikalarını, IPv6’ya geçişinizi hızlandırmanız için güçlü bir sinyal olarak okumalısınız. Kısa vadede, web ve API katmanında dual‑stack (IPv4 + IPv6) desteği eklemek; orta vadede ise iç servisler, yönetim ağları ve yeni müşteri projeleri için IPv6’yı varsayılan kılmak mantıklı. Böylece gelecekteki IPv4 transfer veya kiralama ihtiyaçlarınız azalır, ARIN ve diğer RIR’lerin getireceği yeni kısıtlamalara karşı daha az kırılgan hale gelirsiniz. DCHost altyapısında projeleri tasarlarken tam da bu nedenle IPv6’yı en baştan mimariye dahil ediyoruz.

En sağlıklısı, bütçe veya sözleşme aşamasına gelmeden önce, mümkünse ilk kapasite planlama toplantısında bizimle masaya oturmanızdır. Çünkü ARIN ve diğer RIR politikaları, sadece transfer sürecini değil; hangi blok boyutunun seçileceğini, hangi veri merkezi veya bölgeden anons edileceğini, BGP ve RPKI tasarımını ve hatta felaket kurtarma senaryolarınızı bile etkileyebilir. DCHost olarak VPS, dedicated ve colocation projelerinde; IPv4 ihtiyacı, IPv6 stratejisi, DDoS ve yedeklilik gereksinimlerini birlikte değerlendirip, size uzun vadeli bir IP yol haritası çıkarmayı tercih ediyoruz. Böylece hem gereksiz IP maliyetlerinden kaçınmak hem de ileride çıkabilecek ARIN/RIR uyum sorunlarını baştan önlemek mümkün oluyor.

Küçük ekipler genellikle doğrudan ARIN ile muhatap olmasalar da, kullandıkları IP’ler çoğu zaman büyük operatörlerin veya hosting sağlayıcıların global portföylerinden gelir. Bu nedenle ARIN politikalarındaki değişiklikler, bir noktada size yansıyan fiyatları, tahsis modellerini (örneğin paylaşımlı vs. dedicated IP) ve hatta minimum sözleşme sürelerini etkileyebilir. Ayrıca KOBİ’ler için en büyük risk, IP transfer süreçlerinin uzaması yüzünden yeni projelerin veya kampanyaların geç devreye alınmasıdır. Bu nedenle en azından temel kavramları bilmek, IPv4’e ne kadar bağımlı olduğunuzu görmek ve DCHost gibi altyapı sağlayıcınızla birlikte gerçekçi bir IPv6 ve IP optimizasyon planı yapmak önemlidir. Böylece global IP piyasasındaki dalgalanmalar, günlük işinizi minimum seviyede sarsar.