İçindekiler
- 1 HTTP/2 ve HTTP/3 Desteği Neden SEO Gündemine Girdi?
- 2 HTTP/1.1, HTTP/2 ve HTTP/3 Arasındaki Temel Farklar
- 3 HTTP/2 ve HTTP/3’ün SEO’ya Doğrudan ve Dolaylı Etkileri
- 4 Core Web Vitals Üzerindeki Etkileri Parça Parça İnceleyelim
- 5 Hosting Seçerken HTTP/2 ve HTTP/3 Açısından Nelere Bakmalısınız?
- 6 Gerçekçi Senaryolar: HTTP/2 ve HTTP/3 Farkını Nerede Net Görürsünüz?
- 7 HTTP/2 ve HTTP/3 Desteğini Nasıl Test Edebilirsiniz?
- 8 DCHost Perspektifi: HTTP/2/3, SEO ve Altyapı Tasarımını Nasıl Birlikte Ele Alıyoruz?
- 9 Sonuç ve Yol Haritası: Bundan Sonra Ne Yapmalı?
HTTP/2 ve HTTP/3 Desteği Neden SEO Gündemine Girdi?
SEO tarafında uzun yıllar boyunca odak noktamız içerik, backlink ve teknik hata temizliği (404, yönlendirmeler vb.) oldu. Ancak özellikle son 3–4 yılda, Google’ın Page Experience güncellemeleri ve Core Web Vitals metrikleriyle birlikte, işin hosting ve protokol boyutu doğrudan sıralama tartışmalarının içine girdi. Artık sadece “sunucu yanıt veriyor mu?” sorusu yetmiyor; ne kadar hızlı ve ne kadar stabil yanıt verdiği de kritik.
HTTP/2 ve HTTP/3 (QUIC) tam da bu noktada devreye giriyor. Aynı sunucu donanımında, aynı kod tabanı ile, sadece protokolü güncelleyerek bile ölçülebilir seviyede TTFB düşüşü, LCP iyileşmesi ve daha akıcı bir kullanıcı deneyimi elde etmek mümkün. Biz DCHost tarafında farklı trafik profillerine sahip WordPress, WooCommerce, Laravel ve statik sitelerde yaptığımız testlerde, doğru konfigüre edilmiş HTTP/2 ve HTTP/3 desteğinin, özellikle mobil kullanıcılarda ciddi fark yarattığını pratikte görüyoruz.
Bu yazıda, HTTP/2 ve HTTP/3’ün tam olarak neyi değiştirdiğini, SEO ve Core Web Vitals metriklerine etkisini ve hosting seçerken nelere bakmanız gerektiğini sade ama teknik olarak tutarlı bir dille toparlayacağız. Yazının sonunda, elinizde HTTP protokol desteğini de içeren net bir hosting değerlendirme check-list’i olacak.
HTTP/1.1, HTTP/2 ve HTTP/3 Arasındaki Temel Farklar
SEO ve Core Web Vitals etkisini anlamanın ilk adımı, bu üç protokol arasındaki yapısal farkları netleştirmek.
HTTP/1.1: Tek Şeritli Yol
HTTP/1.1’de tarayıcı, her istek için genellikle ayrı bir TCP bağlantısı açar veya aynı bağlantı üzerinde istekleri sırayla gönderir. Bu yapı:
- Head-of-line blocking (ilk isteğin yavaşlaması tüm kuyruğu yavaşlatır),
- Çok sayıda TCP bağlantısı açma maliyeti,
- Header’ların sıkıştırılmaması nedeniyle gereksiz veri trafiği
gibi nedenlerle özellikle çok dosyalı (CSS, JS, görsel) sayfalarda ciddi gecikmelere yol açar.
HTTP/2: Aynı Hat Üzerinden Birden Fazla Şerit
HTTP/2, temelde hâlâ TCP üzerinde çalışır ama şunları getirir:
- Multiplexing: Aynı TCP bağlantısı üzerinde aynı anda birden fazla istek/yanıt akabilir.
- HPACK header sıkıştırma: Tekrarlayan HTTP header’ları çok daha küçük boyutta iletilir.
- Sunucu itme (server push): Tarayıcı istemeden CSS/JS dosyaları gönderilebilir (gerçi tarayıcı desteği ve en iyi pratikler sebebiyle artık daha az kullanılıyor).
Bu sayede tarayıcı, tek bir ana bağlantı üzerinden aynı anda çok sayıda isteği verimli biçimde yönetebilir. Özellikle HTTP/1.1 için kullanılan domain sharding, sprite gibi hack’lere çoğu durumda gerek kalmaz.
HTTP/3 (QUIC): TCP Bariyerini Aşmak
HTTP/3, bir önceki nesil HTTP protokollerinden farklı olarak TCP yerine UDP üzerinde çalışan QUIC protokolünü kullanır. Öne çıkan farklar:
- Transport seviyesi multiplexing: TCP’de yaşanan head-of-line blocking problemi, QUIC’te bağlantı seviyesinde çözülür.
- 0-RTT ve 1-RTT handshake: TLS, QUIC’in içine gömülü olduğundan, bağlantı kurulumu ve şifreleme aynı anda halledilir; tur sayısı azalır.
- Paket kaybına daha iyi tolerans: Mobil ve dalgalı ağlarda, tek bir akıştaki kayıp diğer akışları durdurmaz.
Sonuç olarak HTTP/3, özellikle mobil kullanıcılar, Wi‑Fi üzerinden bağlananlar ve coğrafi olarak uzak ziyaretçilerde ilk byte’a ve ilk boyalı piksellere gidişi hızlandırır. Bu da doğrudan Core Web Vitals skorlarını besler.
HTTP/2 ve HTTP/3’ün SEO’ya Doğrudan ve Dolaylı Etkileri
Google, “HTTP/3 kullanırsan +x sıra veririm” gibi doğrudan bir kriter açıklamıyor. Ancak dolaylı etkiler SEO sonuçlarında net şekilde hissediliyor.
1. Tarama Bütçesi ve Crawl Verimliliği
Googlebot, sitenizi sınırsız hızda ve sınırsız istekte taramıyor; her site için bir crawl budget var. Sayfalarınız yavaş yanıt veriyorsa, bot aynı süre içinde daha az URL tarayabiliyor. HTTP/2 ve HTTP/3 ile:
- Her bağlantıdan daha fazla istek akabildiği için, aynı süre içinde daha çok sayfa taranabiliyor.
- TTFB düşüyor, böylece Googlebot daha az bekliyor.
- Dinamik sayfalarda bile yanıt süreleri stabil kaldığı için, zaman zaman yaşanan 5xx veya timeout riskleri azalıyor.
Özellikle binlerce kategori/ürün sayfası olan e‑ticaret sitelerinde, crawl verimliliği ile sıralama istikrarı arasında pratikte net bir ilişki görüyoruz.
2. Page Experience ve Core Web Vitals Sinyalleri
Google’ın resmi dokümanlarında HTTP/2/3’ten doğrudan bahsedilmese de, Page Experience sinyalleri içinde yer alan metrikler – LCP, FID/INP, CLS – altyapı performansından doğrudan etkileniyor. Bu konuda detaylı bir sunucu tarafı perspektifini, hazırladığımız Core Web Vitals ve hosting altyapısı rehberinde istemci örnekleriyle birlikte anlattık.
HTTP/2 ve HTTP/3 ile iyileşen temel noktalar:
- TTFB (Time to First Byte): Daha verimli bağlantı yönetimiyle ilk bayt süresi düşer.
- LCP (Largest Contentful Paint): Kritik CSS/JS ve büyük görseller daha hızlı geldiği için LCP zamanı kısalır.
- INP/FID: Ana thread’in JS yükü daha öngörülebilir hale gelir; render bloklayan istek sayısı azalır.
3. Mobil SEO ve Zayıf Ağ Koşulları
HTTP/3’ün asıl parladığı yer, mobil ve dalgalı ağ koşullarıdır. Mobil SEO tarafında şunlar öne çıkıyor:
- Wi‑Fi > LTE > 3G geçişlerinde paket kaybına tolerans, sayfa yüklenmesini nispeten sabit tutar.
- Bağlantı kopup yeniden geldiğinde, QUIC bağlantısını hızlıca ayağa kaldırabilir.
- Coğrafi olarak uzak kullanıcılarda ek rtt turu olmadığı için, ilk boyalı piksel daha erken gelir.
Bu da özellikle mobil öncelikli (mobile‑first) indexlemede, Google’ın mobil botunun gördüğü performans skorlarını yukarı çeker.
4. Kullanıcı Davranışları: Hemen Çıkma, Scroll Derinliği, Dönüşüm
SEO sadece sıralama değil; sonuç sayfasına çıkan sayfanın tıklama sonrası performansı da önemli. HTTP/2 ve HTTP/3 ile hızlanan bir sitede genelde:
- İlk etkileşim süresi azaldığı için, kullanıcı sayfanın “donduğu” hissine kapılmaz.
- Scroll derinliği artar, oturum süresi uzar.
- Özellikle ödeme/adres formlarında takılmalar azaldığı için dönüşüm oranı yükselir.
Google Analytics veya başka analitik araçlarla, HTTP/2/3 geçişi öncesi/sonrası karşılaştırmaları yaptığınızda bu farkları net görebilirsiniz.
Core Web Vitals Üzerindeki Etkileri Parça Parça İnceleyelim
HTTP/2 ve HTTP/3’ün Core Web Vitals metriklerine etkisini, en çok sorulan üç metrik üzerinden konuşalım: TTFB & LCP, INP/FID ve CLS.
TTFB ve LCP: HTTP/2/3’ün En Doğrudan Dokunduğu Yer
TTFB, sunucu tarafında ilk baytın tarayıcıya ulaşma süresi; LCP ise en büyük içerik öğesinin (örneğin hero görsel veya büyük başlık) ekranda görünme süresidir. HTTP/2 ve HTTP/3 bu iki metriği şu yollarla iyileştirir:
- Tek bağlantı üzerinden birden fazla isteği aynı anda işleyerek kritik CSS ve JS dosyalarının sıraya girme süresini kısaltır.
- Header sıkıştırma ile istek/yanıt boyutlarını küçültür, yavaş bağlantılarda bile daha az veri aktarımı yapılır.
- QUIC sayesinde, el sıkışma (handshake) turlarının azalması ve paket kaybına karşı tolerans, özellikle ilk ziyaretlerde LCP’yi aşağı çeker.
Eğer sitenizde büyük görseller ve ağır JS’ler varsa, sadece HTTP/2/3’ye geçmek yetmeyecek; görsel optimizasyonu ve önbellekleme tarafını da çalışmak gerekir. Bu konuda WebP/AVIF dönüşümü ve CDN ile görsel optimizasyonu anlattığımız rehberi mutlaka gözden geçirmenizi öneririz.
INP/FID: Protokol Tek Başına Yeterli Değil Ama Zemin Hazırlıyor
INP (Interaction to Next Paint) ve bir önceki dönemin metriği olan FID (First Input Delay), kullanıcının sayfa ile ilk etkileşimi sonrası tepki alma süresini ölçer. Bu metrikler daha çok JS tarafıyla ilişkilidir ama protokol şu şekilde zemin hazırlar:
- Kaynaklar daha hızlı yüklendiği için, kritik JS dosyaları daha erken parse edilir.
- Tarayıcı CSS/JS yüklemelerini aynı anda alabildiği için, render bloklayan kombinasyonlar azalır.
- HTTP/3 ile paket kayıplarında tüm akışın beklemeye girmemesi, etkileşim sonrası boyamayı (paint) nispeten stabil tutar.
Yani HTTP/2 ve HTTP/3, kötü yazılmış dev JS paketlerini sihirli şekilde hızlandırmaz; ama iyi optimize edilmiş bir frontend için toplam yanıt süresini aşağı çeken bir altyapı sunar.
CLS: Dolaylı Etki ile Daha Az Titreyen Arayüz
CLS (Cumulative Layout Shift), sayfa yüklenirken elementlerin sağa sola zıplaması ile ilgilidir. Protokol doğrudan CLS’yi ölçmez ama:
- CSS ve font dosyalarının daha hızlı gelmesi, FOIT/FOUT gibi font sıçramalarını azaltır.
- Görsellerin boyut bilgisinin CSS ile birlikte daha erken gelmesi, reflow miktarını düşürür.
Özellikle third‑party script’ler (reklam, canlı sohbet, izleme kodları) kullanıyorsanız, bu kaynakların HTTP/2/3 üzerinde nasıl davrandığını test etmek, CLS’yi stabil tutmak için önemlidir.
Hosting Seçerken HTTP/2 ve HTTP/3 Açısından Nelere Bakmalısınız?
Protokollerin teorik faydası kadar, pratikte gerçekten aktif ve doğru konfigüre edilmiş olmaları da şart. Hosting seçerken kontrol etmeniz gereken kritik başlıkları adım adım toparlayalım.
1. Web Sunucusu ve TLS Altyapısı
HTTP/2 ve HTTP/3 desteği sadece “evet/hayır” sorusu değildir; hangi web sunucusuyla, hangi TLS sürümü ve şifre takımlarıyla çalıştığı da önemlidir.
- HTTP/2 desteği: Modern Nginx, Apache (mod_http2), LiteSpeed gibi sunucular HTTP/2’yi destekler. paylaşımlı hosting’de bu genelde panel üzerinden otomatik gelir fakat bazı eski platformlarda hâlâ kapalı olabilir.
- HTTP/3/QUIC desteği: Nginx’in özel derlemeleri, Caddy, LiteSpeed gibi sunucular ve çoğu modern CDN HTTP/3 destekler. Burada asıl kritik nokta, sertifika tarafında TLS 1.3 ve ALPN desteğinin doğru yapılandırılmış olmasıdır.
- SSL/TLS optimizasyonu: Zayıf şifre takımlarının kapatılması, OCSP stapling, HSTS gibi ayarlar hem güvenlik hem performans için önemlidir. Bu başlıkları modern HTTPS için SSL/TLS yol haritası yazımızda detaylandırdık.
DCHost altyapısında, paylaşımlı hosting, VPS ve dedicated sunucu çözümlerinde HTTP/2 varsayılan; HTTP/3 ise destekleyen tarayıcı ve istemciler için aktif edilebilir durumdadır. Özellikle Nginx ve Cloudflare kombinasyonunu tercih eden kullanıcılarımız için, adım adım kurulum rehberini Nginx ve Cloudflare’da HTTP/2 ve HTTP/3’ü etkinleştirme yazımızda anlattık.
2. Network ve Veri Merkezi Mimarisi
Protokol ne kadar modern olursa olsun, arka plandaki ağ kalitesi zayıfsa beklediğiniz kazanımları göremeyebilirsiniz.
- Network omurgası ve peering: Büyük operatörlerle doğrudan peering ve düşük gecikmeli rotalar, HTTP/3’ün sunduğu avantajları hissedilir kılar.
- Sunucu lokasyonu: Hedef kitleniz ağırlıklı olarak Türkiye’deyse, Türkiye veya yakın bölge veri merkezlerini tercih etmek TTFB’yi düşürür. Bu konuyu sunucu lokasyonunun SEO’ya etkisi yazımızda örnek gecikme değerleriyle tartıştık.
- IPv6 desteği: HTTP/2/3 ile beraber IPv6 desteği de giderek daha fazla önem kazanıyor. Bazı kullanıcılar ve botlar sitenize doğrudan IPv6 üzerinden ulaşıyor.
3. Donanım: NVMe, RAM ve CPU Kaynakları
HTTP/2/3 sadece aktarım katmanını hızlandırır; arka planda uygulamanız veritabanından yanıt almakta zorlanıyorsa, mucize beklememek gerekir. Hosting seçerken:
- Veritabanı ve dosya erişim performansı için NVMe SSD diskleri tercih edin.
- Yoğun trafik ve PHP tabanlı siteler için yeterli vCPU ve RAM kaynaklarını planlayın.
- I/O darboğazlarını engellemek için disk altyapısının karakterini bilin. Karşılaştırma için NVMe SSD, SATA SSD ve HDD farklarını anlattığımız rehbere göz atabilirsiniz.
DCHost tarafında yüksek IOPS gerektiren projelerde NVMe tabanlı VPS ve dedicated sunucu çözümlerini, daha çok arşiv/yedek senaryolarında ise farklı disk stratejilerini öneriyoruz.
4. CDN, Edge ve HTTP/3 Kombinasyonu
HTTP/3’ün gerçek gücü çoğu zaman bir CDN/edge ağı ile birleştiğinde ortaya çıkıyor. Doğru kurgulandığında:
- Kullanıcı, kendisine en yakın edge noktasına QUIC bağlantısı açar.
- Statik dosyalar (görseller, CSS, JS) edge’den sunulur, sadece dinamik istekler origin’e gider.
- Origin ile CDN arasındaki bağlantı HTTP/2 ile optimize edilir.
Burada önemli olan, hosting sağlayıcınızın CDN ile iyi entegre olabilmesi, HTTP/2/3 ve TLS ayarlarının çakışmadan çalışacak şekilde tasarlanmış olmasıdır. Biz DCHost’ta, CDN kullanımını planlayan müşterilerimizle birlikte cache-control, vary, Brotli/gzip ve edge cache kurallarını önceden planlayarak Core Web Vitals tarafında en yüksek kazancı hedefliyoruz.
5. Yönetim Seviyesi: Paylaşımlı Hosting mi, VPS mi, Dedicated mı?
HTTP/2/3’ten maksimum verim almak için bazı projelerde tam kontrol gerekebilir.
- Paylaşımlı hosting: Küçük ve orta ölçekli siteler için idealdir. HTTP/2 genellikle varsayılan açık gelir, HTTP/3 çoğunlukla CDN tarafında devreye sokulur. Çok özel Nginx/Apache ayarları yapmanız gerekmez.
- VPS: Orta ve yüksek trafikli WordPress, WooCommerce, Laravel veya Node.js projelerinde, kendi Nginx/Apache/Caddy yapılandırmanızı yapabilir, HTTP/3’ü deneysel veya kararlı derlemelerle devreye alabilirsiniz. Bu mimariyi planlarken VPS mi dedicated mı sorusunu da netleştirmek önemli.
- Dedicated ve colocation: Tam kontrol, özel kernel ayarları, kendi QUIC derlemeleriniz ve edge benzeri topolojiler için uygundur. Özellikle çok yüksek trafik alan medya ve e‑ticaret siteleri bu seviyeye geçtiğinde, HTTP/2/3 ayarlarını uçtan uca özelleştirebiliyor.
DCHost olarak tüm bu katmanlarda HTTP/2’yi standart, HTTP/3’ü ise projeye uygun olduğu durumlarda yaygın olarak kullanıyoruz. İhtiyaca göre, test ortamı ve canlı ortamda A/B performans karşılaştırmaları yaparak ilerlemeyi tercih ediyoruz.
Gerçekçi Senaryolar: HTTP/2 ve HTTP/3 Farkını Nerede Net Görürsünüz?
Teoriden çıkıp, sık karşılaştığımız birkaç senaryoyu kabaca modelleyelim.
Senaryo 1: WordPress Blog + Görsel Ağırlıklı İçerik
Durum:
- Her yazıda 8–15 arası görsel,
- Google Fonts, birkaç JS kütüphanesi (ör. slider, lightbox),
- Orta seviye trafik (~günde 10–30 bin sayfa görüntüleme).
HTTP/1.1 üzerinde bu tip bir sayfa açılırken tarayıcı, aynı anda sınırlı sayıda bağlantı açabildiği için görsellerin bir kısmı sırada bekler. HTTP/2’ye geçtiğinizde:
- Tüm görseller ve statik dosyalar tek bağlantı üzerinden paralel akar.
- Görsel optimizasyonu ve önbellekleme de iyileştirilmişse LCP değerlerinde ciddi düşüş görürsünüz.
HTTP/3 ile özellikle mobil kullanıcılar için ilk boyalı piksel (FCP) ve LCP’de ek iyileşmeler gelir. Bu, blogunuzun Google Discover ve mobil organik trafiğinde daha stabil performans göstermesine yardımcı olur.
Senaryo 2: WooCommerce Mağazası, Kampanya Dönemi Trafik Artışı
Durum:
- Yoğun JS kullanan tema,
- Sepet ve ödeme adımlarında dinamik API çağrıları,
- Kampanya dönemlerinde ani trafik sıçramaları.
HTTP/2/3 olmadan, kampanya anlarında oluşan eş zamanlı istek yükü özellikle CSS/JS ve API uç noktalarında sıraya girmeye ve bazı kullanıcılar için zaman aşımına yol açabilir. HTTP/2 ve HTTP/3 ile:
- Aynı TCP/QUIC bağlantısı üzerinden çok sayıda istek rahatça taşınır.
- Sayfa geçişleri ve AJAX istekleri daha kararlı sürelerde yanıt alır.
- Core Web Vitals metrikleri kampanya stresinde bile görece stabil kalır.
Bu tip projelerde, HTTP/2/3 geçişini, doğru ölçeklenmiş VPS veya dedicated mimari ve önbellekleme katmanlarıyla birlikte düşünmek gerekir. DCHost üzerinde böyle bir projeye bakarken, PHP-FPM, Redis, MySQL tuning ve HTTP/2/3 ayarlarını birlikte optimize ediyoruz.
Senaryo 3: Statik Site, Dokümantasyon veya SaaS Landing Sayfası
Durum:
- Statik HTML, CSS, JS dosyaları,
- Global ziyaretçi kitlesi,
- Çok düşük backend yükü.
Bu senaryoda HTTP/2/3 + CDN kombinasyonu ile:
- Edge noktalarına çok hızlı QUIC bağlantıları kurulur,
- Dünya geneline LCP < 1 saniye olacak şekilde içerik sunmak mümkün hale gelir,
- Googlebot da dünyanın farklı bölgelerinden siteyi tararken oldukça düşük TTFB değerleri görür.
Böyle projelerde, basit bir paylaşımlı hosting + doğru yapılandırılmış CDN + HTTP/2/3 üçlüsü, çoğu zaman VPS’e geçmeden bile sizi yıllarca idare edecek performansı sağlayabilir.
HTTP/2 ve HTTP/3 Desteğini Nasıl Test Edebilirsiniz?
Hosting seçimi yaparken veya mevcut altyapınızı değerlendirirken, HTTP/2 ve HTTP/3’ün gerçekten aktif olup olmadığını basit araçlarla görebilirsiniz.
- Tarayıcı geliştirici araçları: Chrome DevTools > Network sekmesinde “Protocol” sütununu görünür yaparak her isteğin h2 / h3 / http/1.1 ile geldiğini görebilirsiniz.
- online test araçları: Çeşitli HTTP/2/3 test siteleri, alan adınızı girerek protokol desteğini ve TLS/ALPN konfigürasyonunu gösterir.
- Komut satırı araçları: curl, h2load, nghttp gibi araçlarla doğrudan protokol seviyesinde testler yapılabilir.
Bu testleri, performans ölçümleriyle birlikte yürütmek için GTmetrix, PageSpeed Insights ve WebPageTest rehberimizi de kullanabilirsiniz. Böylece sadece protokol desteğini değil, bu desteğin gerçek sayfa yükleme süresine etkisini de görebilirsiniz.
DCHost Perspektifi: HTTP/2/3, SEO ve Altyapı Tasarımını Nasıl Birlikte Ele Alıyoruz?
Bizim için HTTP/2 ve HTTP/3, “checkbox işaretlemek”ten ibaret değil. Altyapı tasarlarken şu sırayla ilerlemeyi seviyoruz:
- Projenin trafik profili (ülke, cihaz, mobil/desktop oranı, kampanya yoğunluğu) analiz edilir.
- Paylaşımlı hosting, VPS, dedicated veya colocation’dan hangisinin mantıklı olacağı netleştirilir.
- Web sunucusu (Nginx, Apache, LiteSpeed vb.) ve TLS mimarisi seçilir; HTTP/2 varsayılan, HTTP/3 ise projeye uygunluk durumuna göre devreye alınır.
- Önbellekleme katmanları (OPcache, Redis/Memcached, tam sayfa cache, CDN) kurgulanır.
- Core Web Vitals için hedef metrikler belirlenir; canlıya çıkmadan önce test ortamında ölçümler yapılır.
Bu yaklaşım sayesinde, HTTP/2/3 geçişi tek başına yapılan bir “sihirli ayar” değil, tüm SEO ve performans stratejisinin parçası haline gelir. Eğer WordPress veya WooCommerce gibi yaygın altyapılar kullanıyorsanız, HTTP/2/3 ile birlikte object cache, tam sayfa önbellek ve CDN ayarlarını da kapsayan bütüncül rehberlerimize göz atmanız faydalı olacaktır.
Sonuç ve Yol Haritası: Bundan Sonra Ne Yapmalı?
HTTP/2 ve HTTP/3, artık “erken benimseyenlerin oynadığı oyuncaklar” olmaktan çıktı; modern web’in varsayılanı haline geliyor. Özellikle Google’ın hız ve kullanıcı deneyimini merkeze alan yaklaşımı düşünüldüğünde, bu protokolleri desteklemeyen veya yanlış konfigüre eden bir hosting altyapısı, farkında olmadan SEO tarafında dezavantaj yaratabilir.
Özetlemek gerekirse:
- HTTP/2, aynı bağlantı üzerinden çoklu istek yönetimiyle TTFB ve LCP’yi iyileştirir.
- HTTP/3 (QUIC), özellikle mobil ve dalgalı ağlarda, bağlantı kurulumu ve paket kaybı yönetimiyle fark yaratır.
- Google doğrudan protokol ismine puan vermese de, Core Web Vitals ve tarama verimliliği üzerinden dolaylı ama güçlü bir SEO etkisi söz konusu.
- Hosting seçerken sadece “HTTP/2/3 destekliyor musunuz?” demek yetmez; web sunucusu, TLS, network, disk altyapısı ve CDN entegrasyonunu birlikte değerlendirmek gerekir.
Eğer mevcut sitenizin HTTP/2/3 desteğinden emin değilseniz veya yeni bir projeye başlarken en baştan doğru mimariyi kurmak istiyorsanız, DCHost tarafında paylaşımlı hosting, NVMe tabanlı VPS, dedicated sunucu ve colocation seçenekleriyle bu yolculuğu birlikte planlayabiliriz. Uygulamanızın yapısına ve SEO hedeflerinize göre, hem protokol seviyesinde (HTTP/2/3, TLS 1.3) hem de uygulama tarafında (önbellek, veritabanı, CDN) uçtan uca bir mimari tasarlamak, uzun vadede hem performans hem maliyet tarafında en sağlıklı sonuçları getiriyor.
Sonraki adım için basit bir plan önereyim: Önce sitenizin mevcut hız ve Core Web Vitals skorlarını doğru ölçün, ardından HTTP/2/3 ve altyapı tarafında iyileştirme alanlarını çıkartın. Geri kalanını birlikte tasarlamak çok daha kolay hale gelecek.
