Teknoloji

PTR (Reverse DNS) Kaydı: VPS IP’niz İçin Doğru Ayar ve E‑Posta Teslimine Etkisi

İçindekiler

PTR (Reverse DNS) Kaydı Nedir ve Neden Bu Kadar Konuşuluyor?

VPS veya dedicated bir sunucuda kendi e‑posta altyapınızı kurduğunuz anda ilk karşılaştığınız duvarlardan biri “rDNS / PTR kaydınız yok” uyarısı oluyor. Özellikle Gmail, Outlook, kurumsal mail sunucuları gibi büyük alıcılar, sizden gelen her bağlantıda IP’nizin tam tersine (reverse) bakarak hangi alan adına ait olduğunu kontrol ediyor. İşte bu ters yönlü çözümleme PTR (Pointer) kaydı ile çalışıyor.

Basitçe: Normal DNS’te bir alan adını (örneğin mail.ornek.com) IP’ye çevirirsiniz. PTR ise bunun tam tersini yapar; IP adresinden alan adına gider. E‑posta tarafında bu küçük gibi görünen detay, blackliste düşüp düşmemeniz, iletilerinizin SPAM klasörüne mi yoksa Gelen Kutusu’na mı gideceği üzerinde ciddi etkiye sahiptir.

Bu yazıda, PTR (reverse DNS) kaydının tam olarak ne olduğunu, DNS seviyesinde nasıl çalıştığını, VPS IP’niz için adım adım nasıl ayarlamanız gerektiğini ve e‑posta teslim edilebilirliği üzerindeki etkisini sahadan örneklerle anlatacağım. Ayrıca DCHost altyapısında PTR yönetimini nasıl ele aldığımızı ve sık yapılan hataları nasıl önleyebileceğinizi de paylaşacağım.

PTR (Reverse DNS) Kaydı Tam Olarak Nedir?

PTR kaydı, bir IP adresinin hangi hostname’e (alan adına) işaret ettiğini söyleyen DNS kayıt türüdür. Forward DNS’te A ve AAAA kayıtları alan adı → IP ilişkisini tutarken, PTR bu ilişkiyi IP → alan adı yönünde tutar. Bu yüzden PTR kayıtları genellikle “reverse DNS”, “rDNS” veya “ters DNS” olarak da anılır.

Örnek bir ilişki şöyle görünür:

  • Forward DNS: mail.ornek.com → 203.0.113.10 (A kaydı)
  • Reverse DNS (PTR): 203.0.113.10 → mail.ornek.com (PTR kaydı)

Eğer bu ilişki iki yönlü doğru bir şekilde kurulmuşsa, buna genellikle FCrDNS (Forward Confirmed reverse DNS) denir. Birçok spam filtresi ve kara liste servisi, IP’nizi değerlendirirken bu iki yönlü eşleşmeyi kontrol eder.

PTR Kaydı Nerede Tutulur?

Önemli bir nokta: PTR kaydı, normalde alan adınızın DNS bölgesinde değil, IP bloklarının yönetildiği özel reverse DNS bölgelerinde tutulur. Örneğin:

  • IPv4 için: in-addr.arpa alanı (örneğin 10.113.0.203.in-addr.arpa)
  • IPv6 için: ip6.arpa alanı (uzun, heksadesimal ve ters yazılmış haliyle)

Bu reverse DNS bölgeleri genellikle IP’leri tahsis eden operatör veya hosting sağlayıcı tarafından yönetilir. Yani PTR kaydını çoğu zaman doğrudan kendi DNS panelinizden ekleyemezsiniz; IP’yi aldığınız sağlayıcıdan talep etmeniz veya sağlayıcınızın sunduğu özel rDNS arayüzünü kullanmanız gerekir.

Neden Özellikle E‑Posta Sunucuları İçin Kritik?

Web trafiğinde PTR kaydınız olmasa da siteniz genelde çalışır. Ancak söz konusu SMTP, yani e‑posta trafiği olduğunda işler değişir. Modern spam filtreleri, sizden gelen bağlantıyı değerlendirirken bir dizi sinyal toplar:

  • IP’nizin PTR kaydı var mı?
  • PTR kaydındaki hostname geçerli bir alan adına mı işaret ediyor?
  • Bu hostname tekrar çözüldüğünde (forward DNS) aynı IP’ye dönüyor mu?
  • PTR kaydınız “dynamic-203-0-113-10.isp.net” gibi dinamik/ev tipi görünüyor mu, yoksa “mail.ornek.com” gibi kurumsal mı?

Özellikle Gmail ve büyük sağlayıcılar; SPF, DKIM, DMARC gibi mekanizmalarla birlikte PTR’ı da scoring’e dahil eder. Bu konuda daha geniş çerçeveyi görmek için SPF, DKIM, DMARC ve rDNS ile e‑posta teslim edilebilirliğini adım adım yükseltme rehberimize mutlaka göz atmanızı öneririm.

HELO/EHLO, PTR ve Güven Skoru

SMTP oturumu başladığında sunucunuz karşı tarafa bir HELO veya EHLO hostname’i bildirir. Örneğin:

EHLO mail.ornek.com

Alıcı sunucu genellikle şu adımları uygular:

  1. Bağlanan IP adresinin PTR kaydını sorgular.
  2. PTR’dan çıkan hostname ile EHLO’da verdiğiniz hostname uyuşuyor mu diye bakar.
  3. Bu hostname için A/AAAA kaydı var mı, IP tekrar aynı adrese dönüyor mu (FCrDNS kontrolü)?

Eğer PTR kaydı yoksa, PTR başka bir alana işaret ediyorsa veya HELO ismiyle ilgisizse, spam skorunuz yükselmeye başlar. Bu tek başına red sebebi olmayabilir, ancak zaten sınırda olan bir IP’de bardağı taşıran son damla olabilir.

Kara Liste (RBL) ve PTR İlişkisi

Pek çok RBL (Realtime Blackhole List) ve itibar servisi; dinamik IP blokları, ev kullanıcıları ve kötü yapılandırılmış sunucuları tespit ederken PTR kayıtlarından yararlanır. Örneğin:

  • PTR kaydı adsl-*, dialup-*, dynamic-* gibi prefiksler içeriyorsa
  • Hostname anlamsız, rastgele ve hiçbir alan adıyla ilişkilendirilmemişse

Bu tür IP’ler “sunucu değil, istemci” olarak etiketlenir ve doğrudan mail göndermesi istenmez. Dolayısıyla kendi mail sunucunuzu kuruyorsanız, IP’nize mutlaka mail’e uygun, kurumsal görünümlü bir PTR atamanız gerekir.

PTR Kaydı DNS Seviyesinde Nasıl Çalışır?

PTR’ın nasıl ayarlanacağını anlatmadan önce, mantığını netleştirmek işi çok kolaylaştırıyor. Forward DNS tarafını zaten biliyorsunuz; alan adı sizin DNS’nizde, A/AAAA kayıtlarını siz yönetiyorsunuz. Reverse tarafta ise top çoğu zaman IP sağlayıcısında.

IPv4 için Reverse DNS (in-addr.arpa)

IPv4 adresleri için reverse DNS; IP’nin oktetlerinin ters yazıldığı bir yapıda tutulur. Örnek IP’yi ele alalım:

203.0.113.10

Bu IP’nin reverse DNS alanı şöyle görünür:

10.113.0.203.in-addr.arpa

Bu zone’un yetkili DNS sunucuları, IP bloğunu elinde tutan operatör veya hosting sağlayıcıdır. Zone içinde şöyle bir PTR kaydı yer alır:

10.113.0.203.in-addr.arpa.  3600  IN  PTR  mail.ornek.com.

IPv6 için Reverse DNS (ip6.arpa)

IPv6’da yapı daha uzundur ama mantık aynıdır. Örneğin:

2001:db8:abcd:0012::1

Reverse formu, her heksadesimal hanenin ters çevrilmiş haliyle ip6.arpa altında tutulur. İyi haber şu ki, bugün pek çok sağlayıcı IPv6 PTR’larını da panel üzerinden yönetmenize izin veriyor. IPv6 e‑posta teslimiyle ilgili daha derin bir bakış için IPv6 ile e‑posta teslimi, PTR, HELO, SPF ve RBL’ler rehberimizi inceleyebilirsiniz.

Neden PTR’ı Kendi DNS Panelimde Göremiyorum?

Çünkü alan adının sahibi siz olsanız da, IP bloğunun sahibi genellikle hosting sağlayıcınızdır. Alan adıyla ilgili kayıtlar (A, AAAA, MX, TXT, CNAME vs.) sizin DNS bölgenizde tutulur. Ancak PTR kayıtları IP bloğunu yöneten kurumun reverse DNS bölgelerinde saklanır. Dolayısıyla:

  • A kaydınızı siz yönetirsiniz.
  • PTR kaydınızı çoğu zaman sağlayıcı yönetir, siz talep edersiniz.

Bu ayrımı bilmek, hem doğru yerden iş istemek hem de hataları daha hızlı teşhis etmek için çok önemlidir. Eğer DNS kayıt tiplerine genel bir bakışa ihtiyacınız varsa, DNS kayıtları A’dan Z’ye rehberimize de göz atabilirsiniz.

VPS IP’niz İçin PTR (Reverse DNS) Nasıl Ayarlanır?

Şimdi pratiğe geçelim. Elinizde DCHost üzerinde çalışan bir VPS veya dedicated sunucu olduğunu varsayalım ve bu sunucudan mail.ornek.com alan adıyla e‑posta göndermek istiyorsunuz. İzlemeniz gereken adımlar genel olarak şöyledir:

1. Adım: Kullanacağınız Hostname’i Belirleyin

İlk adımda, IP’nize atanacak hostname’e karar vermelisiniz. En yaygın tercih:

  • mail.ornek.com
  • veya smtp.ornek.com

Bazı senaryolarda server1.ornek.com gibi daha genel bir isim de kullanabilirsiniz, ancak e‑posta tarafında mail. veya smtp. prefiksli hostnameler, spam filtreleri gözünde daha “alışıldık” görünür.

Ayrıca bu hostname’i, sunucunuzun sistem hostname’i (Linux’ta hostnamectl çıktısı vb.) olarak da tanımlamanız tavsiye edilir. Böylece Postfix/Exim gibi MTA’lar HELO/EHLO sırasında bu ismi kullanacaktır.

2. Adım: Önce A (ve Gerekirse AAAA) Kaydını Oluşturun

Pek çok sağlayıcı, PTR kaydını tanımlamadan önce hostname’in forward DNS’inin (A/AAAA) zaten doğru şekilde IP’ye işaret etmesini şart koşar. Bu yüzden:

  • mail.ornek.com için bir A kaydı oluşturun ve VPS IP’nize yönlendirin.
  • IPv6 kullanıyorsanız, aynı hostname için bir AAAA kaydı da ekleyin.

Bu adımı atlamanız durumunda, reverse DNS yapılsa bile FCrDNS sağlanamadığı için bazı alıcılar yine sorun çıkarabilir. Bu ilişkiyi doğru kurmak, ileride SPF, DKIM, DMARC gibi diğer ayarlarda da işinizi kolaylaştırır. Detaylı bir kimlik doğrulama kurulumu için SPF, DKIM ve DMARC yapılandırma rehberimize göz atabilirsiniz.

3. Adım: Mevcut PTR Kaydını Kontrol Edin

PTR ayarınıza başlamadan önce IP’nizde halihazırda ne olduğunu görmeniz iyi olur. Bunu birkaç yöntemle test edebilirsiniz:

Linux/Mac Terminalinden:

dig -x 203.0.113.10 +short

# veya

nslookup 203.0.113.10

Eğer çıktı boşsa, büyük ihtimalle PTR tanımlı değildir. Eğer şöyle bir şey görüyorsanız:

203-0-113-10.dchost.net.

Bu, sağlayıcının verdiği varsayılan PTR olabilir. Kendi alan adınıza uyacak şekilde güncellenmesi gerekir.

Windows Komut Satırından:

nslookup 203.0.113.10

Sonuç bölümünde “Name” satırında gördüğünüz hostname, mevcut PTR kaydını gösterir.

4. Adım: PTR Güncelleme Talebi veya Panel Üzerinden Ayar

Burada süreç, kullandığınız sağlayıcının sunduğu arayüze göre değişir. DCHost özelinde tipik senaryolar şöyle:

  • VPS ve dedicated sunucularda: Müşteri panelinizde IP yönetimi sayfasından ilgili IP için PTR/Reverse DNS alanına hostname’i girersiniz. Biz altyapıda ilgili reverse DNS bölgesini sizin yerinize güncelleriz.
  • Colocation: IP blokları DCHost üzerinden tahsis ediliyorsa, reverse DNS delegasyonunu size devredebilir veya PTR taleplerinizi operasyon ekibimiz üzerinden yönetebiliriz.

PTR talebinde bulunurken mutlaka şunları net yazın:

  • Hangi IP için PTR istediğiniz (IPv4 ve/veya IPv6)
  • Hangi hostname’e işaret etmesini istediğiniz (örn. mail.ornek.com)

Bazı sağlayıcılarda bu işlem anında devreye girerken, bazılarında birkaç dakika içinde DNS’e yansır. TTL süresine bağlı olarak internet genelinde yayılması ise genelde 1–4 saat sürer.

5. Adım: Doğrulama ve Testler

PTR güncellemesi yapıldıktan sonra mutlaka doğrulama yapın:

  1. Reverse kontrol: dig -x IP +short çalıştırın, mail.ornek.com. çıktısını görün.
  2. Forward kontrol: dig mail.ornek.com A +short ve varsa AAAA sorgusuyla IP’ye geri döndüğünüzden emin olun.
  3. E‑posta testi: Sunucudan Gmail/Outlook gibi servislere test maili atın ve ham header’larda “Received:” satırlarını, HELO ismini ve IP/PTR/hostname tutarlılığını inceleyin.

Eğer kendi mail sunucunuzu sıfırdan kuruyorsanız, VPS’te Postfix + Dovecot + rspamd ile e‑posta sunucusu kurulum rehberimizde PTR, SPF, DKIM ve IP ısıtma (warming) süreçlerini uçtan uca bir senaryo içinde bulabilirsiniz.

Doğru PTR Tasarımı: En İyi Uygulamalar

Teknik olarak PTR kaydını “bir şekilde” ayarlamak kolay. Ancak işin püf noktası, spam filtreleri ve itibar servisleri gözünde makul ve tutarlı bir kimlik oluşturmak. Saha deneyiminde işe yarayan bazı pratik tavsiyeler şöyle:

1. IP Başına Tek PTR Kullanın

DNS standardı teoride bir IP için birden fazla PTR’ye izin verse de, pratikte bu tavsiye edilmez. Birçok alıcı ve test aracı, ilk dönen PTR’ı baz alır, diğerlerini yok sayar. Bu da karışıklığa yol açar. Bu yüzden:

  • Her IP için tek PTR belirleyin.
  • Farklı domain’ler için mail gönderecekseniz, genellikle hepsini aynı hostname üzerinden (örneğin mail.ornek.com) gönderebilirsiniz.

2. Hostname Mantıklı ve Kurumsal Görünsün

PTR’da kullanılacak hostname mümkün olduğunca:

  • Okunabilir ve anlamlı olsun (mail.ornek.com, smtp1.ornek.com vb.).
  • Gerçekten size ait bir alan adı olsun (Whois bilgileri, SPF kaydı, web sitesiyle tutarlı).
  • Forward DNS’i düzgün yapılandırılmış olsun (A/AAAA, MX vb.).

Bu sayede spam filtreleri, IP + PTR + alan adı üçlüsünü daha güvenilir görür.

3. FCrDNS (Forward Confirmed reverse DNS) Sağlayın

Etkin bir e‑posta kimliği için şu üçlü mutlaka uyumlu olmalı:

  • PTR: IP → mail.ornek.com
  • A/AAAA: mail.ornek.com → IP
  • HELO/EHLO: mail.ornek.com

Bu üçlü arasında tutarsızlık varsa (örneğin HELO server.ornek.com ama PTR mail.ornek.com ise), bazı alıcılar uyarı veya puan kesintisi uygulayabilir.

4. SPF, DKIM ve DMARC ile Birlikte Düşünün

PTR tek başına mucize yaratmaz; SPF, DKIM ve DMARC ile birlikte anlam kazanır. İdeal senaryoda:

  • SPF kaydınızda, gönderen IP veya hostname yetkilendirilmiş olmalı.
  • DKIM anahtarınız DNS’te yayınlanmış, imzalarınız geçerli olmalı.
  • DMARC kaydınız; SPF ve/veya DKIM ile uyumlu (alignment) sağlamalı.

Tamamını tek seferde uçtan uca kurgulamak için e‑posta teslim edilebilirliğini adım adım yükseltme rehberimiz iyi bir referans olacaktır.

5. Yüksek Hacimli Gönderimlerde IP Isıtma ve Ayrı IP’ler

Eğer transactional (sipariş onayı, şifre sıfırlama vb.) ve pazarlama (bülten, kampanya) e‑postalarını birlikte gönderiyorsanız, itibar yönetimi için bazen ayrı IP ve PTR kullanmak mantıklıdır. Örneğin:

  • mail1.ornek.com → transactional
  • mail2.ornek.com → bülten / kampanya

Bu şekilde herhangi bir segmentin itibar sorunu yaşaması durumunda, diğerini daha iyi koruyabilirsiniz. Elbette bu noktada IP ısıtma (warming) ve gönderim hacmi stratejilerini de planlamak gerekir.

Sık Yapılan Hatalar ve Sorun Giderme

PTR ayarını yaptığınız halde e‑postalarınız hâlâ spam klasörüne gidiyorsa, genellikle aşağıdaki hatalardan biriyle karşı karşıya olursunuz.

1. PTR Var Ama Forward DNS Yok veya Yanlış

En yaygın sorunlardan biri: IP → hostname (PTR) var ama hostname → IP (A/AAAA) yok veya farklı bir IP’ye işaret ediyor. Bu durumda FCrDNS sağlanamadığı için pek çok spam filtresi uyarı verir. Çözüm:

  • Önce A/AAAA kayıtlarını doğru IP’ye işaret edecek şekilde oluşturun.
  • Sonra PTR’nin gerçekten bu hostname’e döndüğünü doğrulayın.

2. Dinamik Görünümlü PTR Kullanmak

Varsayılan PTR olarak gelen “dynamic-203-0-113-10.isp.net” benzeri isimler anti-spam sistemlerinde genellikle güçsüz sinyallerdir. Eğer bu PTR ile mail gönderirseniz:

  • Pek çok RBL sizi “dynamic dial-up”/”residential” segmentine alabilir.
  • Transactional e‑postalarınız bile gereksiz yere spam’e düşebilir.

Bu yüzden mutlaka kendi alan adınıza ait, kurumsal bir hostname talep edin.

3. Bir IP İçin Birden Fazla PTR Talep Etmek

Bazı kullanıcılar “Tek IP’den 3–4 domain için mail atıyorum, hepsi için ayrı PTR tanımlatayım” diye düşünebiliyor. Ancak pratikte:

  • Çoğu alıcı ilk dönen PTR’ı baz alır.
  • Geri kalan PTR’lar görmezden gelinir ya da kafa karışıklığı yaratır.

Bu yüzden IP başına tek PTR, forward DNS’te ise bir IP’ye işaret eden birden fazla A kaydı (veya tek A kaydı) kullanmak daha temiz bir yaklaşımdır.

4. PTR Doğru Ama SPF/DKIM/DMARC Eksik

PTR’ı doğru kurduğunuz halde sorun devam ediyorsa, çoğu zaman SPF, DKIM ve DMARC eksiktir veya yanlış ayarlanmıştır. Özellikle DMARC politikası p=reject veya p=quarantine iken yanlış hizalanma (alignment) ciddi teslim sorunlarına yol açabilir. Bu tip durumlarda SPF ve DMARC raporlarını incelemek ve SMTP hata kodları ve bounce mesajlarını yorumlama rehberimizden yararlanmak sorunu hızlıca daraltmanızı sağlar.

5. IPv6 PTR’larını Unutmak

Giderek daha fazla alıcı IPv6 üzerinden bağlantı kabul etmeye başladı. Eğer sunucunuzda IPv6 etkin ve MTA’nız IPv6 IP’sini de kullanıyorsa:

  • IPv6 için de PTR (ip6.arpa) tanımlandığından emin olun.
  • HELO isminizin IPv6 A/AAAA kayıtlarıyla da uyumlu olduğuna bakın.

IPv6’yı devreye alırken DNS ve PTR tarafında nelere dikkat etmeniz gerektiğini, IPv6 ile e‑posta teslimi rehberimizde daha detaylı anlattık.

DCHost Altyapısında PTR Yönetimi ve Önerilen Senaryolar

DCHost tarafında, kendi IP bloklarımızı ve reverse DNS alanlarını doğrudan yönettiğimiz için, PTR süreçlerini olabildiğince basit ve şeffaf tasarlamaya çalışıyoruz. Sahadan gördüğümüz en pratik ve problemsiz yaklaşımı şöyle özetleyebilirim:

  • VPS veya dedicated sunucu aldığınızda, projeye göre kullanacağınız ana hostname’i en başta netleştirin (örn. server1.ornek.com veya mail.ornek.com).
  • Önce alan adınızın DNS’inde A/AAAA kayıtlarını doğru IP’lere işaret edin.
  • Ardından müşteri panelinizden veya destek talebi üzerinden bu IP’ler için PTR talebinde bulunun.
  • E‑posta altyapısı kuruyorsanız, aynı anda SPF, DKIM ve DMARC planını da yapın; hepsini beraber kurgulamak daha sağlıklı.

Daha bütüncül bir e‑posta altyapısı kurmak istiyorsanız; IP ısıtma, itibar yönetimi, DNS kayıtları ve log analizini bir arada ele alan teslim edilebilirliği artırma rehberimiz ile VPS’te e‑posta sunucusu kurulum rehberimizi birlikte okumanızı tavsiye ederim.

Özet ve Son Adım: PTR’sız Mail Altyapısı Artık Geçmişte Kaldı

Bugünün dünyasında, “PTR kaydı yok ama mail’lerim yine de gidiyor” mantığı maalesef eskide kaldı. E‑posta ekosistemi; SPF, DKIM, DMARC, MTA‑STS, TLS‑RPT, RBL’ler derken oldukça karmaşıklaştı ve PTR bu bütünün temel taşlarından biri haline geldi. Özellikle kendi VPS’iniz veya dedicated sunucunuz üzerinde mail sunucusu işletiyorsanız, PTR’ı doğru kurgulamadığınız her gün; itibar puanınızı ve gönderim başarınızı riske atmış olursunuz.

Doğru kurgulanmış bir PTR kaydı; forward DNS ile tam uyumlu, HELO ismiyle hizalı ve SPF/DKIM/DMARC ile desteklenmişse, büyük sağlayıcıların gözünde “bu IP gerçekten bir sunucu ve işi mail göndermek” sinyalini verir. DCHost olarak, gerek VPS ve dedicated sunucu hizmetlerimizde, gerek colocation tarafında PTR ve genel DNS mimarisini işinizin büyüme planına uygun şekilde tasarlamanız için yanınızdayız.

Eğer şu an elinizde bir IP var ve hangi hostname’i kullanacağınızdan, PTR’ı nasıl talep edeceğinizden veya SPF/DKIM/DMARC’ı nasıl hizalayacağınızdan emin değilseniz; önce yukarıda link verdiğimiz detaylı DNS ve e‑posta rehberlerimizi okuyun, ardından ihtiyaç duyarsanız DCHost ekibine projeyi kısaca anlatarak danışın. Böylece e‑posta teslim edilebilirliği sizin için görünmez, sorunsuz işleyen bir altyapı detayı haline gelsin.

Sıkça Sorulan Sorular

Teknik olarak PTR kaydı olmadan da e‑posta gönderebilirsiniz; SMTP protokolü PTR’ı zorunlu kılmaz. Ancak günümüzde büyük alıcıların spam filtreleri PTR’ı güçlü bir sinyal olarak kullanıyor. PTR olmayan veya dinamik görünümlü PTR kullanan IP’ler, özellikle yeni açılmış sunucularda, çok daha hızlı şekilde kara listeye düşebiliyor ya da doğrudan SPAM klasörüne gidiyor. Yani “çalışıyor gibi görünse de” teslim edilebilirliğiniz ciddi şekilde zayıflıyor. Kurumsal veya kritik e‑posta trafiği söz konusuysa, PTR’sız çalışmayı pratikte bir seçenek olarak görmemek gerekir.

DNS standardı teoride bir IP için birden fazla PTR kaydına izin verse de, pratikte bu kesinlikle tavsiye edilmez. Birçok alıcı sadece ilk dönen PTR’ı baz alır, diğerlerini yok sayar; bu da hangi hostname’in esas alındığı konusunda belirsizlik yaratır. E‑posta teslim edilebilirliği açısından en sağlıklı yaklaşım, IP başına tek bir PTR tanımlamak ve bu hostname’i HELO/EHLO, A/AAAA kayıtları ve SPF/DKIM/DMARC ile uyumlu şekilde kullanmaktır. Farklı domain’ler için mail gönderecekseniz, genellikle hepsini aynı mail hostname’i üzerinden yönlendirmek daha temiz ve yönetilebilir bir mimari sağlar.

En pratik yöntem, sunucunuzda tek bir ana mail hostname’i belirlemek (örneğin mail.ornek.com) ve PTR’ı da bu hostname’e işaret ettirmek. Ardından her alan adı için SPF, DKIM ve gerekli DNS kayıtlarını ayrı ayrı yapılandırırsınız fakat hepsi aynı IP ve hostname üzerinden mail gönderir. Böylece IP itibarınızı tek bir noktada toplar, izleme ve log analizi süreçlerini sadeleştirirsiniz. Eğer hacim çok yüksekse veya transactional ve kampanya mail’lerini ayırmak istiyorsanız, ikinci bir IP ve ona ait ayrı bir PTR/hostname kullanmak da mantıklı olabilir.

PTR kaydı da diğer DNS kayıtları gibi TTL (Time To Live) değerine bağlıdır. Sağlayıcınızın reverse DNS bölgesinde genellikle 1 saat ile 24 saat arasında değişen TTL’ler kullanılır. Pratikte çoğu durumda 1–4 saat içinde yeni PTR dünya genelinde büyük ölçüde yayılır ve test araçlarında görünür hale gelir. Ancak bazı cache’li resolver’lar eski kaydı TTL bitene kadar tutabilir. Kritik bir değişiklik yapıyorsanız, önce küçük test gönderimleriyle (Gmail, Outlook vb.) yeni PTR’ın ve HELO/A kayıtlarınızın tutarlı göründüğünü doğrulamanız, tam hacme geçmeden önce olası sorunları yakalamanıza yardımcı olur.

Teknik olarak PTR kaydı, SPF, DKIM ve DMARC’tan bağımsız bir DNS kaydıdır; protokol seviyesinde birbirlerini zorunlu kılmazlar. Ancak spam filtreleri bu mekanizmaları birlikte değerlendirir. Örneğin PTR’ın işaret ettiği hostname SPF kaydında yetkilendirilmişse, HELO/EHLO ismiyle tutarlıysa ve alan adınızda geçerli DKIM/DMARC politikaları varsa, alıcı sunucular gözünde IP’nizin güven skoru ciddi şekilde artar. Yani doğrudan bir “zorunlu ilişki” olmasa da, pratikte PTR’ı bu üçüyle birlikte tasarlamak e‑posta teslim edilebilirliği açısından en doğru yaklaşımdır.