İçindekiler
- 1 SaaS ürününüz büyürken yedek ve veri saklama stratejiniz de büyüyor mu?
- 2 Yedekleme ve veri saklama politikasını kâğıda dökmeden önce netleştirmeniz gereken kavramlar
- 3 SaaS için veri saklama politikası nasıl tasarlanmalı?
- 4 SaaS için yedekleme stratejisinin temel taşları
- 5 Coğrafi yedeklilik, felaket kurtarma ve RTO/RPO hedefleri
- 6 KVKK, GDPR ve müşteri hakları: Yedekleme politikasını hukuki çerçeveyle uyumlu kılmak
- 7 Hosting tarafında en iyi uygulamalar: DCHost altyapısında neleri standartlaştırıyoruz?
- 8 Gerçekçi bir SaaS yedekleme ve veri saklama politikası taslağı
- 9 DCHost ile SaaS verinizi güvence altına alırken nelere dikkat etmelisiniz?
- 10 Sonuç: Yedek, veri saklama ve felaket kurtarma; üçü bir arada düşünülmeli
SaaS ürününüz büyürken yedek ve veri saklama stratejiniz de büyüyor mu?
SaaS uygulaması geliştiren ekiplerle yaptığımız teknik mimari ve kapasite planlama görüşmelerinde, CPU/RAM, ölçeklenebilirlik ve çok kiracılı mimari detayları saatlerce konuşuluyor; ancak konu müşteri verisi yedekleme ve veri saklama politikalarına gelince çoğu zaman tek cümleyle geçiliyor: “Sunucu tarafında günlük yedek var.” Ne yazık ki bu cümle, gerçek bir veri kaybı yaşandığında işinizi, markanızı ve hukuki sorumluluğunuzu korumak için yeterli değil.
Özellikle abonelikli, çok kiracılı (multi-tenant) SaaS ürünlerde, müşterinizin üretim verisi sadece bir veritabanı tablosu değil; faturalama kayıtları, loglar, dosya ekleri, kullanıcı davranışları, entegrasyon verileri ve yasal yükümlülüklerinizin hepsi aynı resmin parçaları. Bu makalede, DCHost olarak saha tecrübemizle, SaaS uygulamaları için müşteri verisi yedekleme ve veri saklama politikalarını teknik ve pratik açıdan masaya yatıracağız. RPO/RTO hedeflerini nasıl tanımlamalı, 3‑2‑1 yedekleme stratejisini SaaS mimarisine nasıl uyarlamalı, KVKK/GDPR gibi düzenlemelerle hosting tarafında nasıl uyumlu kalmalı ve bunların hepsini DCHost altyapısı üzerinde nasıl uygulanabilir hale getirmelisiniz, adım adım konuşacağız.
Yedekleme ve veri saklama politikasını kâğıda dökmeden önce netleştirmeniz gereken kavramlar
Sağlam bir yedekleme ve veri saklama politikası, teknik seçimlerden önce zihinde başlar. Önce bazı kavramları netleştirmek gerekiyor:
- RPO (Recovery Point Objective): Bir sorun yaşandığında maksimum ne kadar veri kaybını kabul edebilirsiniz? (örneğin 15 dakika, 1 saat, 24 saat)
- RTO (Recovery Time Objective): Sisteminizi ne kadar süre içinde tekrar ayağa kaldırmanız gerekiyor? (örneğin 15 dakika, 2 saat, 24 saat)
- Veri sınıflandırması: Operasyonel veriler, arşiv veriler, loglar, analitik veriler, yasal zorunluluk verileri (fatura vb.)
- Uyumluluk gereksinimleri: KVKK, GDPR, sektöre özel standartlar (ör. finans, sağlık, eğitim)
- Müşteri beklentisi: SLA sözleşmelerinizde müşteriye ne vaat ediyorsunuz? Silinmiş veriyi geri getirme, hesap kapatıldığında veri imhası vb.
Örneğin bir proje planlama toplantısında, ürün ekibiniz “Raporlama verisini 3 yıl saklasak yeter” diyebilir; ama finans ekibi yasal saklama süreleri nedeniyle faturalama verisinin 10 yıl saklanmasını isteyebilir. Bu farklı gereksinimler, hosting tarafında farklı yedekleme ve saklama politikaları tanımlamanız gerektiği anlamına gelir.
Uyumluluk boyutunu daha detaylı ele almak istiyorsanız, KVKK ve GDPR odağında hazırladığımız KVKK ve GDPR uyumlu hosting rehberini mutlaka gözden geçirmenizi öneririz.
SaaS için veri saklama politikası nasıl tasarlanmalı?
SaaS uygulamalarında veri saklama politikası, basitçe “Tüm yedekleri 30 gün tutalım” demekten çok daha detaylıdır. Farklı veri türleri için farklı süreler, anonimleştirme stratejileri ve müşteri bazlı kurallar tanımlamak gerekir.
1. Veri türlerini ayırmadan politika yazmayın
Önce hangi veri setlerine sahip olduğunuzu kabaca haritalayın:
- Birincil üretim verisi: Kullanıcı hesapları, uygulama içi kayıtlar, ilişkisel veritabanı tabloları (MySQL/PostgreSQL vb.)
- Dosya ekleri / objeler: Yüklenen belgeler, görseller, ihracat/rapor dosyaları (genellikle object storage veya dosya sistemi)
- Loglar: Uygulama logları, erişim logları, güvenlik logları
- Analitik/veri ambarı: Olay verileri, tıklama akışları, iş zekâsı raporlarına giden ham veri
- Faturalama ve sözleşme verileri: Ödeme kayıtları, e‑fatura bilgileri, Sözleşme metinleri (çoğu zaman yasal minimum saklama süreleri ile bağlı)
Her veri türü için ayrı saklama süresi belirlemek hem maliyet hem de yasal uyum açısından kritik. Örneğin:
- Uygulama logları: 90 gün (güvenlik ve hata analizi için yeterli olabilir)
- Güvenlik logları: 1–2 yıl (uygulanan mevzuata göre değişir)
- Analitik olay verisi: 12–24 ay (trend analizi ve ürün kararları için)
- Faturalama verisi: İlgili ülke mevzuatındaki minimum süre (Türkiye için genellikle 10 yıl)
2. Silme, anonimleştirme ve arşiv süreçlerini ayırın
Veri saklama politikası sadece “ne kadar süreyle tutacağız” değil, sürenin sonunda ne yapacağımızı da tanımlar:
- Aktif veri → Arşiv veri: Sık erişilmeyen fakat hukuki veya operasyonel nedenle saklanması gereken veriyi daha ucuz depolamaya taşıma.
- Anonymization (anonimleştirme): KVKK/GDPR gereği artık kimliksiz tutulması gereken müşteri verilerinde PII (kişisel tanımlayıcı) alanları maskeleme.
- Hard delete (kalıcı silme): Hesap kapatma veya yasal süre bitiminde, hem üretim hem de arşiv/yedek katmanındaki verinin geri döndürülemez şekilde imha edilmesi.
Buradaki en kritik nokta, yedeklerinizin de bu politikanın parçası olması. Üretim verisini sildiğiniz halde, 1 yıl boyunca sakladığınız tam yedekler içinde kişisel verilerin durmaya devam etmesi, KVKK tarafında ciddi bir gri alan oluşturabilir. Bu nedenle “yasal silme talebi geldiğinde yedeklerdeki verinin akıbeti” mutlaka yazılı politika içinde tanımlanmalıdır.
3. Müşteri seviyesinde özelleştirilebilir saklama
B2B SaaS ürünlerde bazı büyük kurumsal müşteriler, sözleşmelerine kendi veri saklama politikalarını yazdırmak isteyebilir. Örneğin:
- “Logların minimum 1 yıl saklanması”
- “Silinmiş kayıtların 180 gün boyunca kurtarılabilir olması”
- “Hesap kapatma sonrası tüm verinin 30 gün içinde silinmesi”
Bu durumda mimarinizi, kiracı (tenant) bazlı esnek saklama politikalarına izin verecek şekilde tasarlamak önemli. Bu her zaman fiziksel olarak ayrı veritabanları anlamına gelmez; mantıksal işaretler ve ayrı saklama iş akışlarıyla da çözülebilir, ancak yedeklerin organizasyonu ve etiketlenmesi buna uygun yapılmalıdır.
SaaS için yedekleme stratejisinin temel taşları
Veri saklama politikasını netleştirdikten sonra, işin hosting ve altyapı tarafına yani “Bu politikayı yedekleme stratejisine nasıl çeviririm?” sorusuna geçebiliriz.
1. 3‑2‑1 kuralını SaaS dünyasına uyarlamak
Yedeklemede altın kural olarak bilinen 3‑2‑1 stratejisi kısaca şöyle der:
- 3 kopya: Verinizin en az 3 kopyası olmalı (1 üretim, 2 yedek).
- 2 farklı ortam: Bu kopyalar en az 2 farklı depolama türünde tutulmalı (örneğin NVMe blok depolama + object storage).
- 1 offsite: En az 1 kopya farklı bir fiziksel lokasyonda bulunmalı.
DCHost altyapısında çalışan birçok SaaS müşterimizde, 3‑2‑1 kuralını şu kombinasyonlarla görüyoruz:
- Üretim veritabanı: NVMe diskli VPS veya dedicated sunucu
- Aynı veri merkezinde günlük snapshot yedekler
- Farklı bölgede (veya farklı veri merkezinde) şifreli object storage üzerinden uzak yedekler
Bu stratejinin pratik kurulumu için rehber arıyorsanız, 3‑2‑1 yedekleme stratejisi ve otomatik yedek kurulum rehberine göz atabilirsiniz; oradaki prensipleri SaaS ortamınıza kolayca uyarlayabilirsiniz.
2. Uygulama-tutarlı yedekler: Sadece dosyaları değil, durumu yakalamak
SaaS veriniz çoğunlukla bir ilişkisel veritabanında (MySQL, MariaDB, PostgreSQL) ve yanında dosya/object storage alanında yaşıyorsa, yedeğinizin gerçekten işe yarar olması için uygulama-tutarlı olması gerekir. Yani yedek alındığı anda:
- Veritabanı yazma işlemleri tutarlı bir noktaya getirilmeli (örneğin kısa süreli freeze veya transaction snapshot)
- Dosya sistemi snapshot’ı ile veritabanı dump’ının zamanı uyumlu olmalı
Linux tarafında LVM snapshot ve fsfreeze gibi araçlarla nasıl uygulama-tutarlı yedek alabileceğinizi adım adım anlattığımız uygulama-tutarlı yedekler rehberi, SaaS veritabanlarınız için doğrudan uygulanabilir.
PostgreSQL veya MySQL tarafında daha da ileri gidip Point‑in‑Time Recovery (PITR) desteği istiyorsanız, WAL/redo log arşivlemesi içeren araçlarla (ör. pgBackRest, XtraBackup vb.) düzenli tam + sürekli inkremental yedek kombinasyonları kurmak, RPO hedefinizi dakikalara indirebilir.
3. Yedek tipleri: Full, incremental, differential dengesini kurmak
SaaS ölçeğiniz büyüdükçe, her gece tam yedek almak hem depolama maliyetini hem de yedek süresini gereksiz şekilde şişirir. Tipik bir model:
- Haftada 1 tam yedek (full backup)
- Günlük incremental (son yedekten bu yana değişen bloklar/kayıtlar)
- Önemli şema değişiklikleri öncesi ekstra tam yedek
DCHost VPS veya dedicated sunucularında, dosya tabanlı çözümler (restic, borg vb.) ile NVMe diskten object storage’a sıkıştırılmış ve deduplication destekli yedek akışı kurmak oldukça verimli sonuç veriyor. Bu yaklaşımı restic ve borg ile S3 uyumlu uzak yedekleme rehberimizde daha teknik detaylarıyla anlattık.
4. Object storage, block storage ve dosya sistemi: Hangisini nerede kullanmalı?
SaaS mimarinizde genellikle üç farklı depolama türüyle karşılaşırsınız:
- Block storage: Veritabanı diskleri (NVMe/SATA SSD), düşük gecikme, yüksek IOPS için ideal.
- Object storage: Dosya ekleri, rapor çıktıları, uzun süreli yedekler; sürümleme ve yaşam döngüsü (lifecycle) politikalarıyla birlikte.
- File storage: Paylaşılan dosya sistemleri, container ortamlarında paylaşımlı volume’ler.
Yedekleme tarafında temel prensip: Veritabanı yedeğini object storage’a, dosya/object yedeğini ise yine object storage’a taşımak. Yani uzun süreli saklama ve coğrafi replikasyon gerektiren her şeyi object storage katmanına aktarmak en mantıklı yol. Bu mimariyi teoriden pratiğe taşımak için, object vs block vs file storage rehberimiz size iyi bir çerçeve sunar.
Coğrafi yedeklilik, felaket kurtarma ve RTO/RPO hedefleri
Tek veri merkezine güvenmek artık makul bir risk değil. Felaket kurtarma (DR) senaryolarını ve coğrafi yedeklemeyi SaaS tasarımınızın erken safhasına koymazsanız, sonradan eklemek hem zor hem pahalı oluyor.
1. Coğrafi replikasyon ve cross-region yedekler
Yalnızca günlük yedeğinizi farklı bir veri merkezine kopyalamak bile, yangın, sel, elektrik veya fiber kesintisi gibi bölgesel problemlerde hayat kurtarır. S3 uyumlu depolama kullanıyorsanız, çapraz bölge replikasyon (cross-region replication) özelliği ile bu süreci otomatikleştirebilirsiniz.
Bu yapıyı MinIO gibi S3 uyumlu sistemlerle kendi VPS’iniz üzerinde kurmak istiyorsanız, adım adım anlattığımız S3/MinIO’da çapraz bölge replikasyon rehberi hem teknik adımları hem de DR runbook planlamasını detaylı şekilde ele alıyor.
2. Felaket kurtarma planı ve runbook’lar
Yedeğinizin olması başka, o yedekten gerçekten ve hızlıca dönebiliyor olmanız bambaşka bir şey. Bu yüzden yazılı bir felaket kurtarma planı ve adım adım runbook dokümanları kritik:
- Hangi senaryo için (disk çökmesi, veri merkezinin tamamen gitmesi, yanlışlıkla toplu silme vb.) hangi adımlar izlenecek?
- Önce hangi servisler ayağa kalkacak? (Kimlik doğrulama, veritabanı, API, web arayüzü, arka plan işler…)
- Hangi ekip üyesi ne yapacak, hangi erişimlere ihtiyaç var?
Bu süreci sıfırdan yazarken zorlanıyorsanız, felaket kurtarma planı nasıl yazılır rehberimiz hem RTO/RPO hedeflerini netleştirmede hem de pratik test senaryoları kurgulamada size yol gösterecektir.
3. Geri dönüş (restore) testleri: Politikaya yazıp gerçekten uygulamak
Kağıt üzerinde mükemmel bir yedekleme ve veri saklama politikanız olabilir; fakat yılda en az birkaç kez tam geri dönüş testi yapmıyorsanız, aslında ne kadar hazır olduğunuzu bilmiyorsunuz demektir. SaaS ortamları için önerdiğimiz minimum test seti:
- Aylık: Tek kiracının (tenant) verisini farklı bir ortama geri yükleme testi
- Üç aylık: Tüm veritabanını ve dosya eklerini izole bir ortamda ayağa kaldırma ve uygulamanın çalıştığından emin olma
- Yıllık: Farklı veri merkezine tam DR senaryosu simülasyonu
Bu testler sırasında yedek alma süreleri ile geri dönüş sürelerini (RTO) yan yana koyarak, gerçekten söz verdiğiniz seviyede misiniz, net görebilirsiniz.
KVKK, GDPR ve müşteri hakları: Yedekleme politikasını hukuki çerçeveyle uyumlu kılmak
SaaS uygulamanız Türkiye’de veya AB’de son kullanıcıya dokunuyorsa, kişisel verilerin işlenmesi ve saklanması konusunda ciddi yükümlülükleriniz var. Bu yükümlülükler sadece üretim verisi için değil, yedekler ve loglar için de geçerli.
1. Veri yerelleştirme ve veri merkezi seçimi
Bazı sektörlerde veya kurumsal müşterilerde, verinin ülke sınırları içinde saklanması açık bir gereksinim. DCHost olarak Türkiye’deki veri merkezlerimizde VPS, dedicated ve colocation çözümlerimizle bu tip veri yerelleştirme ihtiyaçlarını karşılayabiliyoruz. Veri saklama politikanızda şu sorulara net yanıt vermelisiniz:
- Üretim verisi hangi ülkede/hangi veri merkezinde tutuluyor?
- Offsite yedekler hangi ülkede/hangi sağlayıcıda?
- Coğrafi replikasyon varsa, verinin gittiği her lokasyonda KVKK/GDPR uyumu nasıl sağlanıyor?
2. Silme talepleri ve yedekler
Kullanıcı “verilerimi silin” dediğinde veya bir müşteri hesabını kapattığında, genellikle şu sorular ortaya çıkar:
- Üretim verisini ne kadar sürede siliyorsunuz?
- Yedeklerdeki veriler ne oluyor, ne zaman tamamen yok oluyor?
- Loglarda yer alan IP, user‑agent gibi bilgiler ne kadar süreyle tutuluyor?
Pratik yaklaşım genelde şöyle oluyor:
- Üretim verisi, talep sonrası belirli bir gecikmeli imha süresi ile silinir (ör. 7–30 gün geri alma penceresi).
- Yedeklerdeki veri, maksimum saklama süresi dolana kadar kalır ve bu süre sözleşme ve gizlilik politikasında açıkça belirtilir.
- Loglar, anonimleştirme veya maskeleme sürecinden geçer (IP’nin son okteti maskelenmesi gibi).
3. Müşteriye veri taşıma ve dışa aktarma imkânı sunmak
GDPR tarafında “veri taşınabilirliği” hakkı, SaaS sağlayıcılarının müşteriye verisini makul formatlarda (JSON, CSV, SQL dump vb.) sağlayabilmesini gerektirir. Bu aynı zamanda sizin için de bir güvenlik supabı: Müşteri, kendi offline yedeklerini alabilir; tüm risk sadece sizin omuzlarınızda kalmaz.
Pratikte önerimiz:
- Tenant bazlı veri dışa aktarma API’leri veya yönetim panelinden bir export özelliği sunmak
- Büyük müşteri hesapları için zamanlanmış, şifreli SFTP/S3 export entegrasyonlarını desteklemek
Hosting tarafında en iyi uygulamalar: DCHost altyapısında neleri standartlaştırıyoruz?
Şimdi de işi tamamen altyapı ve operasyon tarafına çekelim. DCHost olarak SaaS müşterilerimiz için önerdiğimiz (ve çoğu zaman birlikte uyguladığımız) en iyi uygulamaları madde madde toparlayalım.
1. Yedekler için ayrı depolama ve ayrı erişim katmanı
En sık gördüğümüz hata: Uygulama ile yedeklerin aynı disk, aynı kullanıcı hesabı ve aynı erişim kimlik bilgileri ile tutulması. Bir ransomware veya yetkili hesabın ele geçirilmesi senaryosunda hem üretim verisi hem yedekleriniz aynı anda şifrelenebilir veya silinebilir.
Bu riski azaltmak için:
- Yedekler için ayrı bir kullanıcı hesabı ve sadece ekleme/yazma (append‑only) yetkisi verin.
- Yedek depolamasını (object storage veya NFS) uygulama sunucusundan sadece yedek zamanı mount edin.
- Mümkünse object storage tarafında immutable (değiştirilemez) yedek politikaları kullanın (S3 Object Lock benzeri mekanizmalar).
Bu konuyu S3 dünyasında daha derinlemesine anlattığımız S3 Object Lock ile fidye yazılıma karşı kale gibi yedek rehberimiz, SaaS yedeklerini tasarlarken size ciddi ilham verebilir.
2. Şifreleme: Hem hareket halinde hem de beklerken
Müşteri verisi hem ağ üzerinden taşınırken (in‑transit) hem de depolama üzerinde dururken (at‑rest) şifrelenmeli:
- Uygulama → veritabanı / object storage trafiği için TLS bağlantıları
- Yedekleme aracı seviyesinde uçtan uca şifreleme (ör. restic/borg ile client‑side encryption)
- Disk seviyesinde şifreleme (LUKS vb.) özellikle taşınabilir diskler veya colocation ortamlarında
Ayrıca şifreleme anahtar yönetimi (key management) politikanız, veri saklama politikanızın ayrılmaz bir parçası olmalı: Anahtar rotasyonu, kimde hangi yetkiler var, anahtar kaybı durumunda ne olacağı gibi sorulara yazılı yanıtlarınız olmalı.
3. İzleme, alarm ve yedek başarısızlıklarının yönetimi
“Yedekleme işi çalışıyor” varsayımı en tehlikeli varsayımlardan biridir. Her yedek işinin sonucu izlenmeli, başarısızlıklar ve anormal boyut değişimleri (beklenenden çok küçük veya çok büyük yedekler) için alarmlar kurulmalı.
DCHost üzerinde SaaS çalıştıran birçok müşterimiz, Prometheus + Grafana veya benzeri izleme araçlarıyla:
- Son başarılı yedek zamanı
- Yedek boyutu ve süre trendleri
- Hata kodları ve kısmi başarısızlıklar
gibi metrikleri takip ediyor. Böylece problem, veri kaybına dönüşmeden önce tespit edilebiliyor.
4. Ortam ayrımı: Geliştirme, staging ve üretim yedeklerini karıştırmayın
Geliştirme (dev), test/staging ve üretim (prod) ortamlarınız arasında net bir ayrım yoksa, yanlış ortamdan yanlış veriyi geri yüklemek veya gerçek müşteri verisini test ortamında unutmak gibi riskler artar. Önerimiz:
- Her ortam için ayrı yedekleme job’ları, ayrı depolama bucket’ları ve ayrı isimlendirme şemaları kullanın.
- Üretim verisini staging’e taşırken mutlaka anonimleştirme veya maskeleme uygulayın.
Gerçekçi bir SaaS yedekleme ve veri saklama politikası taslağı
Anlattıklarımızı somutlaştırmak için, orta ölçekli B2B SaaS ürünü için örnek bir politika iskeleti üzerinden gidelim. Bu, kendi belgenizi oluştururken size şablon olabilir.
1. Kapsam ve amaç
“Bu politika, [ürün adı] SaaS hizmeti kapsamında işlenen tüm müşteri verilerini, logları ve yedekleri kapsar. Amacı, veri kaybı ve kesinti risklerini minimize etmek, KVKK/GDPR ve ilgili mevzuatla uyumlu bir saklama ve imha çerçevesi sunmaktır.”
2. RPO ve RTO hedefleri
- Standart müşteri hesapları için RPO: 4 saat
- Kurumsal paket müşterileri için RPO: 30 dakika
- Tüm müşteriler için RTO: 4 saat (bölgesel felaket durumunda 24 saate kadar uzayabilir)
3. Yedekleme sıklığı ve türü
- Veritabanı: Günlük tam yedek + 15 dakikalık WAL/transaction log arşivleme
- Dosya ekleri: Günlük incremental, haftalık tam yedek
- Konfigürasyon/veri tabanı şeması: Her değişiklik öncesi snapshot
4. Saklama süreleri
- Veritabanı yedekleri: 30 gün
- Dosya yedekleri: 90 gün
- Güvenlik logları: 1 yıl
- Uygulama logları: 90 gün
- Faturalama verisi: 10 yıl (aktif veya arşiv formunda)
5. Coğrafi yedeklilik
- Üretim verisi: DCHost Türkiye veri merkezinde
- Offsite yedekler: Farklı bir veri merkezinde, şifreli object storage üzerinde
- Haftalık DR senaryosu test restore’ları
6. Silme ve anonimleştirme prosedürleri
- Kullanıcı silme talebi: 30 gün içinde üretim verisinden kalıcı silme
- Yedeklerdeki veri: Maksimum saklama süresi sonunda otomatik imha
- Loglardaki IP bilgilerinin 90 gün sonra anonimleştirilmesi
7. Sorumluluklar
- DevOps ekibi: Yedekleme job’larının işletimi ve izlenmesi
- Güvenlik ekibi: Şifreleme ve erişim kontrol politikalarının uygulanması
- Ürün ve hukuk ekipleri: Saklama süreleri ve müşteri sözleşmeleriyle uyum
DCHost ile SaaS verinizi güvence altına alırken nelere dikkat etmelisiniz?
DCHost altyapısında SaaS uygulamanızı çalıştırırken, yukarıdaki prensipleri hayata geçirmek için tipik olarak şu kombinasyonları öneriyoruz:
- NVMe diskli VPS veya dedicated sunucu üzerinde veritabanı ve uygulama katmanı
- Ayrı bir object storage katmanı üzerinde şifreli yedekler
- Çapraz veri merkezi replikasyonu ile offsite kopyalar
- Otomatik yedekleme job’ları, merkezi loglama ve alarm mekanizmaları
Eğer mimariniz çok kiracılı (multi‑tenant) ise, bu konuya özel olarak hazırladığımız SaaS için çok kiracılı mimari ve doğru hosting altyapısı rehberini de mutlaka okumanızı öneririz. Oradaki mimari öneriler, burada anlattığımız yedekleme ve veri saklama stratejileriyle doğal şekilde birleşiyor.
Sonuç: Yedek, veri saklama ve felaket kurtarma; üçü bir arada düşünülmeli
SaaS ürününüz teknik olarak ne kadar iyi olursa olsun, bir gün yanlış bir script, beklenmedik bir hata veya insani bir dalgınlık yüzünden verileriniz zarar görebilir. O an geldiğinde işinizi gerçekten koruyan şey; günlük yedek alıyor olmanız değil, iyi tasarlanmış, test edilmiş ve hukuken de ayakları yere basan bir yedekleme ve veri saklama politikasıdır.
Bu politikanın içinde net RPO/RTO hedefleri, farklı veri türleri için farklı saklama süreleri, KVKK/GDPR ile uyumlu silme ve anonimleştirme süreçleri, coğrafi yedeklilik, uygulama-tutarlı yedekler ve düzenli restore testleri yer almalı. Bunların hepsini tek seferde kusursuz şekilde kurmak zorunda değilsiniz; önemli olan, yazılı bir yol haritasına sahip olmak ve her çeyrekte bu haritayı küçük adımlarla hayata geçirmek.
DCHost olarak, ister yeni bir SaaS projesine başlıyor olun, ister yıllardır çalışan bir ürünü daha güvenli bir zemine taşımak isteyin; altyapı, yedekleme, object storage ve felaket kurtarma tarafında mimari tasarımdan operasyonel otomasyona kadar yanınızda olabiliriz. Mevcut mimarinizi birlikte gözden geçirip, gerçekçi ve uygulanabilir bir yedekleme ve veri saklama politikası yazmak isterseniz, teknik ekibimizle bir kapasite ve risk analizi oturumu planlamanız yeterli.
Bugün bu politikayı kâğıda dökmek belki birkaç saatinizi alacak; ama doğru kurgulanmış bir strateji, yarın yaşayabileceğiniz en kötü senaryolarda bile SaaS işinizi ayakta tutan en güçlü güvenlik ağınız olacak.
