Alan Adı

ARIN IP Tahsis Güncellemeleri: IPv4 Kıtlığında Yol Haritanızı Yeniden Çizmek

ARIN IP Tahsis Güncellemeleri Neden Gündeminizde Olmalı?

Altyapı tarafında proje planlarken CPU, RAM, disk veya bant genişliği için kapasiteleri nispeten rahatça büyütebiliyoruz. Fakat IP adresi söz konusu olduğunda, özellikle de IPv4 tarafında, karşımızda bambaşka bir gerçek var: bölgesel internet kayıt otoritelerinin (RIR) politikaları. Kuzey Amerika bölgesi için bu rolü üstlenen ARIN (American Registry for Internet Numbers), son yıllarda IPv4 kıtlığını yönetebilmek için tahsis ve transfer politikalarını sık sık güncelliyor.

Bu güncellemeler sadece teorik metinler değil; doğrudan bütçenize, ağ mimarinize, büyüme hızınıza ve hatta müşterilerinize verdiğiniz SLA’lere dokunuyor. Özellikle ISP’ler, barındırma sağlayıcıları, SaaS üreticileri ve büyük e-ticaret projeleri için ARIN’in attığı her adım; IP maliyetlerini, büyüme stratejilerini ve teknik borçları yeniden düşünmeyi gerektiriyor. DCHost olarak kendi IP havuzumuzu yönetirken biz de aynı kurallara ve piyasa dinamiklerine tabiyiz. Bu yazıda, ARIN IP tahsis güncellemelerinin pratik etkilerini, IPv4/IPv6 dengenizi nasıl yeniden kurmanız gerektiğini ve bu süreci fırsata çevirebileceğiniz somut adımları sahadan gördüğümüz örneklerle netleştireceğiz.

Eğer IPv4 maliyetleri, IP bloklarının bulunabilirliği, ARIN’in bekleme listeleri veya IPv6 geçiş stratejileri şu anda radarınızdaysa, bu yazıyı bir operasyonel rehber gibi okuyabilirsiniz. Daha önce paylaştığımız ARIN IP tahsis değişiklikleri ve IPv4 kıtlığına giriş niteliğindeki yazımızda büyük resmi çizmiştik; şimdi güncel politika yönelimlerini, maliyet baskısını ve operasyonel dersleri daha da derinleştirelim.

Son ARIN IP Tahsis Güncellemelerinin Büyük Resmi

ARIN, IPv4 havuzunun fiilen tükenmesiyle birlikte tahsis kurallarını “bolluk döneminden kıtlık dönemine” uyumlayacak şekilde yeniden kurguladı. Son yıllardaki güncellemelerin neredeyse tamamı üç hedef etrafında şekilleniyor:

  • IPv4’ü mümkün olduğunca adil, şeffaf ve ölçülü dağıtmak,
  • IPv6 adreslemesini fiilen teşvik etmek,
  • Transfer piyasasında oluşan spekülasyon ve kötüye kullanımı sınırlamak.

Bu hedefler, tahsis (allocation), atama (assignment) ve transfer politikalarına farklı noktalardan yansıyor. Aşağıda özellikle operasyon ve planlama tarafında doğrudan etki eden yönleri özetleyelim.

IPv4 kıtlığı, bekleme listeleri ve küçük blok gerçeği

IPv4 tarafında ARIN’in klasik anlamda “rahatça IP tahsis ettiği” dönem bitti. Bugünkü resim kabaca şöyle:

  • ARIN’den yeni IPv4 almak istiyorsanız, çoğu senaryoda bekleme listesi (waiting list) mantığıyla karşılaşıyorsunuz.
  • Verilebilen blok büyüklükleri giderek küçülmüş durumda; kurumlar çoğunlukla /24 gibi küçük bloklarla yetinmek zorunda kalıyor.
  • Talebinizi kanıtlayan dokümantasyon (kullanım oranı, projeksiyon, mevcut blokların doluluk oranı) eskisinden çok daha kritik.

Bu resmin doğal sonucu şu: IPv4, artık “istediğim zaman eklerim” diye bakılabilecek bir kaynak değil. Yeni bir coğrafyaya açılırken, yeni bir hizmet hattı başlatırken veya büyük bir müşteri için ayrılmış IP havuzu planlarken; IPv4 adresinin bulunabilirliği ve zamanlaması iş planınızın bir parçası olmak zorunda.

Detaylı neden-sonuç analizini, IPv4 tükenmesi ve fiyat artışları üzerine hazırladığımız kapsamlı yazımızda grafiklerle anlatmıştık. ARIN’in tahsis kurallarındaki sıkılaşma, o yazıda bahsettiğimiz ekonomik baskının temel teknik sebeplerinden biri.

Minimum tahsis boyutları, büyüme hızınızı nasıl sınırlar?

ARIN politikalarındaki bir diğer önemli eksen, minimum tahsis boyutları ve bu boyutların “mevcut kullanım” ile ilişkilendirilmesi. Örneğin:

  • İlk kez başvuran bir kuruluş, çoğu zaman yalnızca sınırlı büyüklükte bir IPv4 blok alabiliyor.
  • Daha büyük bir blok için, elinizdeki IP’lerin önemli bir kısmını gerçekten ve belgelenebilir şekilde kullanıyor olmanız gerekiyor.
  • “Raf hosting” veya salt yatırım niyetiyle blok toplamak, dokümantasyon aşamasında kolayca ayıklanabiliyor.

Bu, büyüme hızını planlarken şu iki soruyu gündeme taşıyor:

  1. “6-12 aylık IP ihtiyacımı gerçekçi ama abartısız şekilde nasıl projekte ederim?”
  2. “Mevcut bloklarımı ARIN gözünden bakınca yeterince verimli kullanıyor muyum?”

Biz DCHost tarafında, müşterilerimize özel IP tahsisi yaparken bu iki soruyu aynı şekilde kendimize de soruyoruz. Örneğin bir SaaS müşterisi, her kiracıya ayrı bir IP vermek istiyorsa, önce şu tartışmayı açıyoruz: Gerçekten her tenant için ayrı IPv4 mü gerekiyor, yoksa reverse proxy + SNI, HTTP Host header, hatta IPv6 gibi seçeneklerle kaynak kullanımını optimize etmek mümkün mü?

Transfer politikaları ile tahsis kurallarının uyumu

IPv4’ün kıtlaşması, doğal olarak ARIN bölgesi içinde IP transfer piyasasını büyüttü. ARIN, transfer politikalarını sıkılaştırırken aynı anda tahsis tarafını da düzenleyerek şu dengenin peşine düştü:

  • Kurumsal birleşme/devralma gibi meşru transferleri kolaylaştırmak,
  • Sırf spekülasyon için IP toplayan yapıların önünü kesmek,
  • Transfer sonrası blokların da ARIN tahsis felsefesine uygun kullanılmasını sağlamak.

Bu yüzden, transferle IPv4 edinseniz bile; belirli aralıklarla kullanım oranı, iletişim bilgilerinin güncelliği, SWIP/WHOIS kayıtlarının doğruluğu gibi konularda sorumluluklarınız devam ediyor. ARIN IP transfer politikalarındaki güncellemeleri ve operasyonel dersleri ayrıca masaya yatırmıştık; tahsis tarafındaki sıkılaşmayla birlikte bu yazıdaki notlar çok daha kritik hale geldi.

ARIN Güncellemelerinin İşletmelere Somut Etkileri

Politika metinlerini okurken çoğu zaman işin somut tarafı gözden kaçabiliyor. Günün sonunda sizi ilgilendiren soru şu: “Bu değişiklikler benim ağımı, bütçemi ve projelerimi yarın sabah nasıl etkiliyor?” Biz de bu soruyu merkeze alıp üç ana başlıkta toplayalım.

Yeni projeler için kapasite planlama: IP de artık “kritik girdilerden” biri

Daha önce bir mimari tasarım toplantısında şunu sık sık görürdük: CPU, RAM, disk IOPS, bant genişliği uzun uzun konuşulur, IP tarafı “zaten verilir” gibi geçiştirilirdi. ARIN’in güncel tahsis gerçekleriyle birlikte bu bakış açısı maalesef lüks haline geldi.

Yeni bir ürün veya hizmet tasarlarken artık şunları erkenden netleştirmeniz gerekiyor:

  • Kaç adet public IPv4 gerçekten vazgeçilmez?
  • Hangileri paylaşılabilir veya NAT arkasında çalışabilir?
  • IPv6’yı hangi katmanda aktif olarak kullanacağız (frontend, API, iç servisler)?
  • 10-20 büyük müşteriye özel IP tahsisi planlıyorsak, bu 12-24 aylık IPv4 bütçemizi nasıl etkiliyor?

Bu sorular cevapsız kaldığında, proje tam yayına girecekken “IP bulmak”, “transfer sürecini beklemek” veya “bekleme listesinde sırayı kovalamak” gibi kimsenin takvimine koymadığı gecikmelerle karşılaşmak çok kolay.

IP maliyetlerinin bütçeye yansıması: Artık ayrı bir satır kalemi

ARIN’in sıkılaşan tahsis politikalarıyla birlikte IPv4 adres fiyatları küresel ölçekte ciddi şekilde yükseldi. ARIN bölgesindeki kuruluşlar, genellikle üç kanaldan IPv4 temin ediyor:

  • Doğrudan ARIN tahsisi,
  • Transfer piyasası (alım-kiralama),
  • Çalıştıkları barındırma/altyapı sağlayıcısının IP havuzu üzerinden tahsis.

Her üç senaryoda da ortak gerçek: IPv4 adresi artık “paketin içinde bedavaya gelen bir kaynak” değil, ölçülebilir bir maliyet kalemi. Biz DCHost tarafında, IP maliyetlerindeki dalgalanmaları şeffaf SLA ve fiyatlandırma yapılarımıza yansıtmak zorundayız; aksi halde sürdürülebilir bir altyapı işletmek mümkün olmuyor.

IPv4 maliyetlerinin nasıl yükseldiğini, çeşitli senaryolarda IP başına gerçek maliyeti ve buna karşı akıllı çözüm yollarını ayrıntılı biçimde anlattığımız IPv4 adres fiyatları rekor seviyelere ulaştı ve gerçek maliyet hesabı ve akıllı çözümler yazılarını da bu bağlamda okumanızı tavsiye ederiz.

Barındırma stratejileri: NAT, CGNAT, IPv6 ve reverse proxy denklemi

ARIN’in tahsis politikaları doğrudan “nasıl barındıracağız?” sorusuna dönüyor. Özellikle çok sayıda son kullanıcıya veya cihazına hizmet veren yapılarda (ISP, SaaS, IoT, VPN hizmetleri vb.) şu stratejiler masaya geliyor:

  • NAT/CGNAT kullanımı: Çok sayıda istemciyi daha az sayıda public IPv4 ile internete çıkarma stratejisi.
  • Reverse proxy + SNI: Aynı IP üzerinde birden çok domain ve uygulama servis etmek.
  • IPv6-first veya dual-stack mimariler: Dış dünyayla mümkün olduğunca IPv6 üzerinden konuşup IPv4’ü geriye doğru küçültmek.
  • Özel ağlar ve overlay çözümleri: Tailscale/ZeroTier benzeri overlay ağlar ile asıl servisleri sınırlı sayıda IPv4 arkasında toplamak.

Örneğin DCHost üzerinde çalışan çok kiracılı bir SaaS mimarisinde, tenant başına ayrı IPv4 yerine; tek IP üzerinde SNI + path/host bazlı routing ile onlarca kiracıyı yönetmek ve geride kalan ihtiyacı IPv6 ile karşılamak artık oldukça yaygın bir desen. Böylece hem ARIN’in dayattığı kıtlıkla uyumlu kalıyor, hem de uzun vadeli IP maliyetini kontrol altında tutabiliyoruz.

IPv6 Stratejisinin Artık “Opsiyonel” Olmamasının Nedeni

ARIN IP tahsis güncellemeleri tartışılırken, aslında satır aralarında sürekli şu mesaj veriliyor: “IPv4’ü idareli kullanın, asıl gelecek IPv6’da.” Politika metinlerinde doğrudan “IPv6’ya geçin” yazmıyor olabilir; ancak IPv4’ü hem tahen hem transfer tarafında zorlaştıran her değişiklik, pratikte IPv6’yı teşvik eden bir mekanizma.

ARIN politikalarının IPv6’yı dolaylı teşviki

IPv6 tarafında tablo tamamen farklı:

  • ARIN, IPv6 bloklarını çok daha geniş ve rahat biçimde tahsis edebiliyor.
  • Kuruluşların gelecekteki büyümesini destekleyecek ölçekte IPv6 adreslemesi almak, IPv4’e kıyasla çok daha kolay ve ucuz.
  • Pek çok politika, IPv4 talebinde bulunurken “IPv6 planınızı gösterin” yönünde dolaylı baskı kuruyor.

Yani eğer ağınızda hâlâ “IPv6 sonra bakarız” seviyesindeyseniz, ARIN cephesindeki gelişmeler sizi istemeseniz de hızlandıracak. Bunu global trendlerden de görüyoruz: IPv6 benimseme hızlanıyor, geçiş sürecini adım adım planlamak başlıklı yazımızda; dünya çapındaki IPv6 trafiği ve benimseme oranlarını, gerçekçi bir geçiş planıyla birlikte detaylandırdık.

IPv6 geçiş senaryoları: Dual-stack, IPv6-only ve çeviri katmanları

ARIN IP tahsis güncellemelerini sağlıklı yönetmenin en kritik yolu, IPv6 geçişinizi bilinçli bir mimariyle planlamak. Saha deneyiminde üç tip senaryo öne çıkıyor:

  1. Dual-stack yaklaşımı
    Hem IPv4 hem IPv6’nın birlikte sunulduğu, özellikle web ve API servisleri için en güvenli geçiş modeli. Kullanıcı tarafındaki destek elverdiği ölçüde trafik yavaş yavaş IPv6’ya kayar, siz de IPv4 baskısını zamana yayarsınız.
  2. IPv6-only + çeviri (NAT64/DNS64 vb.)
    Özellikle iç servisler, mikroservis mimarileri veya sadece belirli hedeflerle konuşan uygulamalar için ideal. Sunucular yalnızca IPv6 ile adreslenir, dış dünyaya gerektiğinde çeviri katmanı eşlik eder. IPv6-only VPS üzerinde NAT64/DNS64 ile IPv4’e köprü kurma rehberimiz, bu yaklaşımın pratik adımlarını detaylı anlatıyor.
  3. İç ağda IPv6, dışta ağırlıklı IPv4
    IPv6’yı önce veri merkezi içi iletişim, servis-servis trafiği, yedekleme ve yönetim ağlarında devreye alıp, dışa açık servislere daha yavaş taşımak.

DCHost altyapısında, hem VPS hem de dedicated sunucu ve colocation müşterilerimize dual-stack ve IPv6-only senaryoları için hazır adresleme ve yönlendirme imkânı sunuyoruz. IPv6 tarafını hayata geçirirken, temel adımları görmek isterseniz VPS sunucunuzda IPv6 kurulum ve yapılandırma rehberi yazımız güzel bir başlangıç noktası.

Ağ Yöneticileri İçin Pratik Yol Haritası

Teoriyi bir kenara bırakıp, ARIN IP tahsis güncellemeleri ışığında bugünden itibaren neler yapmanız gerektiğini adım adım toparlayalım. Buradaki öneriler, DCHost’ta kendi IP ve ağ envanterimizi yönetirken uyguladığımız pratiklerden de süzülmüş öneriler.

1. Envanterinizi ve adresleme planınızı güncelleyin

İlk adım basit görünebilir ama çoğu kurumda en zoru budur: tam ve güncel bir IP envanteri. ARIN perspektifinden bakıldığında, iyi bir envanter:

  • Hangi blokların hangi hizmetlerde kullanıldığını,
  • Hangi IP’lerin boşta veya düşük verimle kullanıldığını,
  • Hangi müşterilere/tenant’lara hangi mantıkla IP verildiğini

net bir şekilde gösterir. Pratikte şunları öneriyoruz:

  • Tüm bloklarınızı (ARIN tahsisi, transfer ile edinilmiş, sağlayıcı üzerinden alınanlar) tek bir merkezi envanterde toplayın.
  • Her IP veya alt blok için sorumlu ekip/servis bilgisini ve kullanım amacını etiketleyin.
  • “Mecburen public” ve “NAT/IPv6 ile dönüştürülebilir” kullanım alanlarını ayrı işaretleyin.

Bu çalışma bittiğinde, ARIN’den yeni tahsis isterken de, DCHost üzerinden yeni bir blok talep ederken de hangi IP’yi neden istediğinizi hem kendinize hem de ilgili kuruma net şekilde anlatabiliyor olursunuz.

2. ARIN ile uyumlu dokümantasyon ve kayıt tutma disiplini kurun

ARIN politikaları sadece “kaç IP alabilirsiniz?” sorusunu yanıtlamıyor; aynı zamanda IP’leri aldıktan sonra nasıl kayıt tutmanız gerektiğine dair beklentiler de tanımlıyor. Buna uygun bir disiplin kurmak için:

  • IP tahsisi sürecinde hazırladığınız gerekçe dokümanlarını ve büyüme projeksiyonlarını güncel tutun.
  • Müşterilere yeniden tahsis ettiğiniz IP’ler için, ARIN’in beklediği formatta temiz kayıtlar tutun (WHOIS/SWIP bilgilerinin güncelliği vb.).
  • IP’lerin amaç dışı kullanımını ve gri alanları (örneğin spam, kötü amaçlı trafik, atıl durumdaki bloklar) düzenli aralıklarla gözden geçirin.

Bu disiplin, hem olası bir ARIN denetiminde hem de IP transferi yapmak zorunda kaldığınızda sizi büyük ölçüde rahatlatır. Biz DCHost’ta IP tahsisi yaptığımız müşterilere, bu kayıtları nasıl tutmaları gerektiği konusunda da rehberlik ediyoruz; çünkü onların şeffaflığı, bizim IP havuzumuzun da itibarını ve sürdürülebilirliğini doğrudan etkiliyor.

3. IPv6 hedeflerinizi proje takviminize yazın

“Bir gün IPv6’ya geçeceğiz” cümlesinin herhangi bir kıymeti yok. ARIN IP tahsis güncellemeleriyle birlikte, IPv6 hedeflerini somut ve zaman bazlı hale getirmeniz şart:

  • Önümüzdeki 6 ay içinde hangi servisleri dual-stack yapacaksınız?
  • Önümüzdeki 12 ayda hangi iç ağlar IPv6-only olacak?
  • Önümüzdeki 18-24 ayda IPv4 kullanımınızı yüzde kaç azaltmayı hedefliyorsunuz?

Bu sorulara cevap verdiğinizde, IPv6 geçişi soyut bir “gelecek işi” olmaktan çıkıp, takvime girmiş bir altyapı projesi haline gelir. Yukarıda linklediğimiz IPv6 geçiş rehberleri ve IPv6-only VPS makalemiz, bu yol haritasını oluştururken işin teknik adımlarını netleştirmenize yardımcı olacaktır.

4. Sözleşmeleri, SLA’leri ve ürün paketlerini IP gerçeğine göre güncelleyin

ARIN IP tahsis güncellemeleri sadece teknik ekipleri değil, hukuk, satış ve ürün ekiplerini de ilgilendiriyor. Örneğin:

  • “Her kiracıya kendi IPv4 verilir” şeklinde pazarlanmış paketler, orta vadede sürdürülemez hale gelebilir.
  • Belirli sayıda IP garanti eden SLA’ler, IPv4 piyasasındaki fiyat şoklarıyla birlikte revizyon gerektirebilir.
  • Müşterilerle yapılan özel anlaşmalarda, IP bloklarına ilişkin esneklik maddeleri (örneğin IPv6’ya geçiş, NAT kullanımı, reverse proxy katmanı) tanımlanmalıdır.

DCHost’ta yeni ürün tasarlarken, ilk sorulardan biri artık şu: “Bu ürün IP açısından 3 yıl sonra da sağlıklı ve kârlı kalacak mı?” Aynı refleksi kendi işinizde de geliştirmeniz, ARIN’in atacağı sonraki adımlara karşı sizi daha dayanıklı kılar.

DCHost Olarak Biz Bu Değişikliklere Nasıl Uyum Sağlıyoruz?

ARIN IP tahsis güncellemeleri teorik bir konu değil; biz de DCHost altyapısını işletirken her gün bu kuralların pratik yansımalarıyla uğraşıyoruz. Kendi yaklaşımımızı şeffafça paylaşmak, hem nasıl bir strateji izlediğimizi göstermek hem de size ilham vermek açısından değerli olabilir.

IPv4 havuzu yönetimi ve şeffaf fiyatlandırma

Öncelikle, IPv4’ü kendi içinde ayrı bir kaynak sınıfı olarak ele alıyoruz:

  • IP bloklarımızı ayrıntılı bir envanter ve etikete dayalı sistemle takip ediyoruz.
  • “Zorunlu public” ve “NAT/IPv6 ile optimize edilebilir” kullanımları net şekilde ayırıyoruz.
  • IP başına gerçek maliyeti, ARIN politikaları ve piyasa fiyatlarını da hesaba katarak şeffaf şekilde fiyatlarımıza yansıtıyoruz.

Böylece DCHost üzerinde bir VPS, dedicated veya colocation hizmeti alırken; ek IPv4 istediğinizde karşınıza çıkan fiyat, hem teknik gerçekliğe hem de ARIN kaynaklı piyasa şartlarına dayanıyor. Sürpriz yok, gizli kota yok; sadece kıt bir kaynağı sürdürülebilir şekilde yönetme çabası var.

IPv6 hazır VPS, dedicated ve colocation altyapısı

İkinci kritik eksenimiz, IPv6’yı “opsiyonel bir özellik” değil, varsayılan kabiliyet haline getirmek oldu. Bugün DCHost üzerinde:

  • VPS sunucularımızda dual-stack veya IPv6-only senaryoları için hazır adresleme ve yönlendirme imkanları sunuyoruz.
  • Dedicated ve colocation müşterilerimize, kendi ağlarına entegre edebilecekleri esnek IPv6 blokları sağlıyoruz.
  • IPv6 geçiş projelerinde, yalnızca IP vermekle kalmayıp, tasarım ve geçiş danışmanlığı ile de destek oluyoruz.

Bu sayede ARIN tarafındaki IPv4 baskısını müşterilerimiz için bir nebze yumuşatabiliyor, IPv6’ya geçişi ise mümkün olduğunca konforlu hale getirebiliyoruz.

Müşterilerimize önerdiğimiz IP planlama örnekleri

Sahadan birkaç örnek senaryo paylaşalım:

  • Çok kiracılı SaaS platformu: Başlangıçta “her tenant’a ayrı IPv4” fikriyle gelen bir müşterimizle birlikte, tenant’ları domain bazlı routing ve reverse proxy arkasında toparlayan bir mimari tasarladık. Sonuç: IPv4 ihtiyacı %70’e yakın azaldı, maliyet ciddi şekilde düştü, ARIN’den yeni blok zorunluluğu ortadan kalktı.
  • Yüksek trafikli içerik sitesi: Yeni bölgesel yayına açılmak isteyen bir yayıncı için, backend katmanını IPv6 ağırlıklı kurguladık; IPv4’ü yalnızca CDN ve belli başlı entry noktalarında kullandık. Böylece yeni bölge için ek IPv4 tahsisi ihtiyacı minimumda tutuldu.
  • Kurumsal VPN altyapısı: Binlerce son kullanıcının bağlandığı bir VPN altyapısında, kullanıcı trafiğini CGNAT + IPv6 kombinasyonuyla tasarladık. Public IPv4 sayısını ciddi oranda azaltırken, bağlantı sayısı ve performanstan ödün verilmedi.

Tüm bu örneklerde ortak nokta şu: ARIN IP tahsis güncellemelerini, bizi daha akıllı adresleme ve mimari tasarıma zorlayan bir <strong“dış baskı” gibi görüyoruz. İlk bakışta can sıkıcı görünen bu baskı, doğru kullanıldığında altyapıyı daha ölçeklenebilir ve sürdürülebilir hale getiriyor.

Sonuç: ARIN IP Tahsis Güncellemelerini Risk Değil, Kaldıraç Olarak Kullanmak

ARIN IP tahsis güncellemeleri, IPv4’ün artık “bol bulunan bir kaynak” olmadığını tekrar tekrar hatırlatıyor. Minimum tahsis boyutları, bekleme listeleri, transfer kuralları ve IPv6’yı dolaylı teşvik eden politikalar; ilk bakışta kısıtlayıcı görünebilir. Fakat doğru okunduğunda, bu güncellemeler sizi daha disiplinli IP yönetimine, IPv6 üzerine kurulu modern mimarilere ve daha sürdürülebilir maliyet yapılarına doğru iten güçlü birer kaldıraç.

DCHost olarak biz, kendi altyapımızı da aynı gerçeklerle yönetiyoruz: IPv4’ü dikkatle planlıyor, IPv6’yı varsayılan kabul ediyor, IP maliyetlerini şeffaflaştırıyor ve müşterilerimize bu yeni dünyada yol arkadaşlığı yapıyoruz. Siz de ARIN politikalarını sadece hukuki metinler olarak değil, ağ mimarinizi ve ürün stratejinizi şekillendiren gerçek kısıtlar ve fırsat alanları olarak okumaya başlarsanız, birkaç yıl sonra bugüne dönüp baktığınızda “iyi ki o dönemde IP tarafını ciddiye almışız” diyeceksiniz.

Eğer:

  • Yeni bir SaaS veya yüksek trafikli web projesi için IP adresleme ve hosting mimarisi tasarlıyorsanız,
  • Mevcut altyapınızda IPv4 maliyetleri sizi zorlamaya başladıysa,
  • IPv6 geçişini planlıyor ama nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız,

DCHost ekibi olarak, VPS’ten dedicated sunucuya ve colocation çözümlerine kadar IP stratejinizi birlikte kurgulamaya hazırız. Altyapınızı hem ARIN gerçeklerine hem de geleceğin IPv6 odaklı internetine uyumlu hale getirmek istiyorsanız, bizimle iletişime geçin; IP politikasını sadece bir sorun değil, işinizi büyüten bir avantaj haline getirelim.

Sıkça Sorulan Sorular

ARIN, bölgesindeki IPv4 havuzu fiilen tükendiği için yeni tahsisleri kısıtlı ve daha küçük bloklarla veriyor, birçok durumda bekleme listesi mantığı kullanıyor. Bu da doğrudan piyasadaki arzı azaltıp talebi transfer piyasasına kaydırıyor. Transferle alınan bloklarda ise hem ARIN politikalarına uyum hem de piyasa fiyatları devreye giriyor. Sonuç olarak IPv4, geçmişte olduğu gibi "paketin içinde bedava" bir kaynak olmaktan çıkıp, ayrı bir bütçe kalemi haline geliyor. Biz DCHost tarafında bu maliyet baskısını şeffaf biçimde fiyatlandırmamıza yansıtıyor, müşterilerimizi de IPv6 ve akıllı adresleme stratejilerine yönlendirerek toplam IP maliyetini aşağı çekmeye çalışıyoruz.

Yeni bir proje planlarken artık IPv4’ü CPU veya disk kadar kritik bir kaynak gibi düşünmeniz gerekiyor. Önce hangi iş yüklerinin gerçekten public IPv4’e ihtiyaç duyduğunu, hangilerinin NAT veya reverse proxy arkasında çalışabileceğini belirleyin. Ardından IPv6’yı, özellikle frontend ve API katmanında, mümkün olduğunca erken devreye alarak IPv4 ihtiyacını azaltın. 12–24 aylık gerçekçi bir IP büyüme projeksiyonu hazırlayıp bunu hem ARIN başvurularında hem de çalıştığınız hosting sağlayıcılarıyla görüşmelerde temel girdi olarak kullanın. DCHost’ta biz, mimari tasarım aşamasında müşterilerle beraber bu projeksiyonu çıkartıp, hem IPv4 hem IPv6 tarafında sürdürülebilir bir adresleme planı oluşturmayı öneriyoruz.

Kısa vadede tüm servisler için mutlak zorunluluk olmayabilir, ancak orta ve uzun vadede IPv6’ya geçişi ertelemek oldukça riskli. ARIN tarafında IPv4 almak her yıl daha zor ve pahalı hale gelirken, IPv6 bloklarını yeterli genişlikte ve rahatça elde etmek mümkün. Ayrıca modern tarayıcılar, işletim sistemleri ve büyük ağlar IPv6 desteğini ciddi oranda artırmış durumda. Bu nedenle IPv6’yı "bir gün bakarız" kategorisinden çıkarıp, somut bir proje takvimine yerleştirmeniz gerekiyor. DCHost altyapısında dual-stack ve IPv6-only senaryolarını destekliyor, IPv6’yı hem VPS hem de dedicated/colocation müşterilerimiz için varsayılan kabiliyet haline getiriyoruz. Böylece ARIN kaynaklı IPv4 baskısını azaltırken, ağınızı geleceğe hazır hale getirebiliyorsunuz.

ARIN gözünden bakıldığında iyi bir IP envanteri; hangi bloğun nerede, hangi amaçla ve ne kadar verimli kullanıldığını net biçimde gösteren, güncel bir kayıt setidir. Tüm IPv4 ve IPv6 bloklarınızı merkezi bir sistemde toplayın, her alt blok veya IP için sorumlu servis/ekip bilgisini ve kullanım amacını etiketleyin. Müşterilere yaptığınız alt tahsisleri, WHOIS/SWIP kayıtları ve sözleşme bilgileriyle eşleştirin. Düzenli periyotlarla atıl veya düşük verimli kullanımları tarayıp temizleyin. Böyle bir disiplin, ARIN’den yeni blok talebinde bulunurken gerekçenizi güçlendirir, olası denetimlerde sizi rahatlatır ve IP transferi yapmanız gerektiğinde süreci hızlandırır. DCHost’ta biz de aynı yaklaşımı kendi IP havuzumuz için uyguluyoruz.

DCHost olarak öncelikle IPv4’ü kıt bir kaynak olarak kabul edip, bloklarımızı ayrıntılı envanter ve verimlilik kriterlerine göre yönetiyoruz. Müşterilerimize IP tahsisi yaparken gerçek ihtiyaç ve uzun vadeli sürdürülebilirlik üzerinden birlikte planlama yapıyoruz. IPv6 tarafında ise VPS, dedicated ve colocation hizmetlerimizin tamamında dual-stack veya IPv6-only senaryolarını destekliyor, geçiş projelerinde sadece IP vermekle kalmayıp ağ mimarisi, NAT/CGNAT, reverse proxy ve DNS tarafında da teknik rehberlik sunuyoruz. Böylece ARIN kaynaklı politik değişiklikleri müşterilerimiz için bir kısıt değil, daha modern ve dayanıklı altyapılara geçiş fırsatı haline getirmeye çalışıyoruz.