Hosting

IPv6 Benimseme Hızlanıyor: Geçiş Sürecini Adım Adım Planlamak

İçindekiler

IPv6 Benimseme Hızlanıyor: Neden Artık Beklememelisiniz?

Son birkaç yıldır yaptığımız kapasite planlama toplantılarında neredeyse her zaman aynı soruyla karşılaşıyoruz: Bu kadar pahalı hale gelmiş IPv4 adresleriyle daha ne kadar idare edebiliriz? Bir yanda büyüyen kullanıcı tabanı, IoT cihazları, yeni servisler; diğer yanda ise daralan adres havuzu ve karmaşıklaşan NAT topolojileri. Bu denge artık sürdürülebilir olmaktan uzaklaşıyor. Tam da bu yüzden, IPv6 benimsemesinin küresel ölçekte hızlandığını sadece raporlardan değil, günlük operasyonlardan da net biçimde görüyoruz.

IPv6, uzun yıllar boyunca teoride herkesin bildiği fakat pratiğe geçirmenin ertelendiği bir başlıktı. Bugün ise tablo değişti: Operatörler varsayılan olarak IPv6 dağıtıyor, büyük web servisleri IPv6 üzerinden ciddi trafik alıyor, kurumsal ağlar adres planlamasını yeni baştan tasarlıyor. Bu makalede, IPv6 benimsemesindeki hızlanmanın arka planını, işiniz üzerindeki somut etkilerini ve ağınızı adım adım nasıl dönüştürebileceğinizi pratik bir dille ele alacağız. DCHost altyapısında her gün IPv6 konuşan binlerce servis yönettiğimiz için, burada paylaşacağımız öneriler doğrudan sahadaki gerçek deneyimlere dayanıyor.

IPv6 Benimsemesi Neden Bu Kadar Hızlandı?

IPv6 yeni bir protokol değil, ancak benimsenmesindeki ivme son 5-6 yılda ciddi biçimde arttı. Bunun arkasında, birikmiş birkaç güçlü sebep var.

IPv4 Tükenmesi ve Adres Fiyatlarındaki Baskı

Bugün IPv6’yı konuşmamızın en net sebebi, IPv4 adres havuzunun fiilen tükenmiş olması. Bölgesel internet kayıt kuruluşları yeni IPv4 bloklarını dağıtamıyor; ikincil piyasada ise fiyatlar sürekli yukarı gidiyor. IPv4 adres maliyetlerinin altyapı bütçenize etkisini daha önce ayrıntılı olarak anlattığımız IPv4 adres fiyatları ve gerçek maliyet hesabı rehberinde de gördüğünüz gibi, her yeni proje için ek IPv4 adresi bulmak artık başlı başına bir iş kalemi.

Bu tablo, özellikle büyümeyi hedefleyen şirketleri IPv6’ya mecbur bırakıyor. Çünkü IPv4’ü sonsuza kadar ölçeklendirmek mümkün değil; en iyi ihtimalle, pahalı ve karmaşık bir ara katman olarak NAT çözümleriyle idare ediyorsunuz.

Mobil Trafik, IoT ve Her Yerden Bağlanan Cihazlar

Bugün internete bağlı cihaz sayısı, klasik masaüstü ve dizüstü bilgisayarların çok ötesinde. Akıllı telefonlar, televizyonlar, sensörler, POS cihazları, güvenlik kameraları, hatta bazı beyaz eşyalar bile IP adresi kullanıyor. Bu cihazların büyük bölümü, mobil operatörler ve geniş ölçekli ağlar tarafından sağlanan IPv6 altyapıları üzerinde çalışıyor.

Bu ortamda IPv6’yı desteklemeyen servisler, istemeden de olsa performans ve erişilebilirlik tarafında dezavantajlı konuma düşebiliyor. Çift NAT katmanlarından geçen istemciler, CGNAT arkasında kalan mobil hatlar ve karmaşık yönlendirme senaryoları, gecikmeyi artırıp hata olasılığını yükseltebiliyor.

Büyük Servislerin IPv6’yı Varsayılan Hale Getirmesi

İnternet ekosisteminin önemli oyuncuları, uzun süredir IPv6’yı bir yan özellik değil, ana akım bir kanal olarak ele alıyor. DNS, CDN, içerik platformları, e-posta servisleri ve büyük web uygulamaları IPv6 üzerinden yüksek hacimli trafik taşıyor. Sonuç olarak, kullanıcıların önemli bir kısmı farkında bile olmadan IPv6 üzerinden internete çıkıyor.

Bu geçiş dalgasının bir sonraki adımı, sizin ağınız ve uygulamalarınız. IPv6 benimseme oranlarındaki artışı, altyapınız açısından zamanlamayla birlikte değerlendirdiğimiz IPv6 benimseme hızına göre uyum planlama rehberinde de vurguladığımız gibi, artık “bir gün yaparız” noktasından çıkıp gerçek bir yol haritasına dönüştürme zamanı.

Regülasyonlar, Güvenlik ve Loglama Gereksinimleri

Bir diğer itici güç de mevzuat ve güvenlik beklentileri. KVKK ve benzeri regülasyonlar, ayrıntılı erişim kayıtları ve izlenebilirlik talep ediyor. Geniş ölçekli NAT topolojilerinde her bağlantının hangi gerçek kullanıcıya ait olduğunu geriye dönük izlemek, hem teknik hem de operasyonel anlamda oldukça zor ve maliyetli. IPv6 ile her cihaza benzersiz adresler atamak, loglama süreçlerini sadeleştiriyor ve hukuki gereklilikleri karşılamayı kolaylaştırıyor.

IPv6’nın İşinize Sağladığı Somut Faydalar

IPv6’yı sadece IPv4’ün yerini alacak yeni bir adres formatı gibi görmek, büyük resmin önemli bir kısmını kaçırmak demek. Doğru kurgulandığında, IPv6 hem teknik hem operasyonel hem de finansal anlamda ciddi avantajlar getiriyor.

Adres Bolluğu ile Rahat Adres Planlama

IPv6’nın en bilinen avantajı, neredeyse sınırsız sayıda adres sunması. Bu, pratikte şu kapıları açıyor:

  • Her sunucu, her servis ve her cihaza benzersiz adres atayarak karmaşık NAT senaryolarından kurtulma
  • Departman, site, veri merkezi veya proje bazlı mantıklı ve hiyerarşik adres blokları tanımlama
  • Yeni servisler açarken “acaba yeterli IP kalır mı” endişesini tamamen ortadan kaldırma

Adres bolluğu, aynı zamanda büyüme planlarınızı da özgürleştiriyor. Yeni bir lokasyona açılırken, ek IPv4 adresi aramak yerine mevcut IPv6 bloğunuzu alt parçalara bölebiliyorsunuz.

NAT Karmaşasından Kurtulmuş Daha Temiz Mimariler

IPv4 tarafında çoğu zaman zorunluluktan kullanılan NAT, ağ mimarisini karmaşıklaştıran önemli bir unsur. Bir noktadan sonra şu sorunlarla karşılaşmanız kaçınılmaz hale geliyor:

  • Birden fazla NAT katmanı nedeniyle zorlaşan sorun giderme süreçleri
  • Ortak IP’ler yüzünden tam olarak hangi kullanıcının ne yaptığını izlemekte yaşanan zorluklar
  • Uygulama seviyesinde IP bazlı erişim kontrolü yaparken oluşan belirsizlikler

IPv6 ile uçtan uca adresleme modeline geri dönmek, bağlantıların izlenmesini ve yönetilmesini kolaylaştırıyor. Bu, özellikle çok kiracılı SaaS uygulamaları ve karmaşık mikroservis mimarileri için büyük bir avantaj.

Daha İyi Performans ve Daha Az Ara Katman

Her yeni ara katman, her ekstra NAT tabakası, hem gecikmeyi hem de hata ihtimalini artırır. IPv6’da istemci ile sunucu arasındaki yol, çoğu zaman daha sade ve doğrudan. Bu da:

  • Daha düşük gecikme
  • Daha az paket kaybı ve oturum kopması
  • Daha öngörülebilir bir performans profili

Günlük operasyonlarımızda sıkça gördüğümüz bir durum: Aynı servise IPv4 ile bağlanan kullanıcılar ile IPv6 üzerinden bağlanan kullanıcılar arasında, özellikle mobil ağlarda kayda değer gecikme farkları olabiliyor.

Güvenlik ve Loglama Tarafında Netlik

IPv6 trafiklerini doğru güvenlik politikalarıyla yönetmek, ilk bakışta göz korkutucu gelebiliyor. Ancak iyi tasarlanmış bir adres planı ve düzenli güvenlik duvarı kurallarıyla IPv6, IPv4’ten daha az değil, çoğu zaman daha öngörülebilir bir güvenlik modeli sunuyor. Her istemci ve sunucu için benzersiz adresler kullanmak, erişim kayıtlarını ve adli analiz süreçlerini sadeleştiriyor.

IPv6 geçişi sırasında güvenlik duvarı kurallarını güncellemek için pratik bir yaklaşım arıyorsanız, nftables ile IPv6 kuralları ve rate limit ayarlarını ele aldığımız rehbere de mutlaka göz atın.

Ağ Mimarinize IPv6’yı Eklerken İzleyebileceğiniz Stratejiler

IPv6 geçişi, tek bir gecede olacak bir “büyük patlama” projesi olmak zorunda değil. Aksine, iyi planlanmış kademeli bir geçiş, hem riskleri azaltır hem de ekibinizin yeni protokole alışmasını kolaylaştırır.

Dual-Stack: En Gerçekçi Başlangıç Noktası

Çoğu senaryo için en pratik yöntem, dual-stack yaklaşımıdır. Yani IPv4 ve IPv6’yı bir süre birlikte kullanmak. Bu modelde:

  • Sunucularınız hem IPv4 hem IPv6 adresi alır.
  • DNS tarafında A ve AAAA kayıtlarını birlikte yayınlarsınız.
  • İstemciler, ağ koşullarına göre en uygun protokolü seçer.

Böylece IPv6 hazır olan müşterileriniz yeni protokolden faydalanırken, eski cihazlar ve sadece IPv4 destekleyen sistemler sorunsuz çalışmaya devam eder.

IPv6-First, Fakat IPv4’ü Hemen Bırakmadan

İkinci aşamada, IPv6’yı birincil, IPv4’ü ise yedek kanal olarak gören bir modele geçebilirsiniz. Örneğin:

  • İç servislerinizi ve mikroservis trafiğinizi ağırlıklı olarak IPv6’da taşıyabilir,
  • Monitoring, loglama ve yönetim trafiğini IPv6’ya kaydırabilir,
  • IPv4’ü sadece dış dünya ile esneklik için elinizde tutabilirsiniz.

Bu yaklaşım, özellikle veri merkezleri ve bulut ortamları arasında kurulan tünel ve overlay ağlarda oldukça başarılı sonuç veriyor.

IPv6-Only Ağlar ve NAT64/DNS64 Köprüleri

Daha ileri bir adım olarak bazı segmentleri tamamen IPv6-only tasarlayıp, IPv4 dünyasıyla NAT64/DNS64 üzerinden köprü kurabilirsiniz. Bu yaklaşımı, özellikle konteyner tabanlı uygulama kümelerinde ve modern mikroservis mimarilerinde sıkça görüyoruz.

IPv6-only bir VPS üzerinde bile, NAT64/DNS64 kullanarak IPv4 hedeflerine ulaşmanın pratik bir yolunu anlattığımız IPv6-only VPS üzerinde web sitesi yayınlama rehberini inceleyerek bu model hakkında daha somut bir fikir edinebilirsiniz.

DNS ve AAAA Kayıtlarının Doğru Yönetimi

IPv6 benimsemesinin en görünür adımı, alan adınız için AAAA kayıtlarını devreye almaktır. Ancak bunu yaparken şu noktalara dikkat etmelisiniz:

  • Önce altyapınızın gerçekten IPv6 isteğini karşılayabildiğinden emin olun.
  • Yük dengeleme ve CDN kullanıyorsanız, IPv6 desteğinin aktif olduğunu doğrulayın.
  • PTR (ters DNS) kayıtlarınızı da IPv6 adresleriniz için düzenleyin.

DNS tarafındaki bütün kayıt türlerini ve sık yapılan hataları derinlemesine anlattığımız DNS kayıtları A’dan Z’ye rehberi, IPv6 geçişi sırasında da başvurabileceğiniz sağlam bir referans niteliğinde.

Ağınızı IPv6’ya Hazırlamak İçin Adım Adım Plan

Teoride IPv6’nın gerekliliğine ikna olmak başka, pratiğe dökmek bambaşka bir süreç. İşte bu süreci yönetilebilir kılmak için kullanabileceğiniz pratik bir yol haritası.

1. Envanter ve Bağımlılık Analizi

Önce neye sahip olduğunuzu net olarak görmelisiniz. Bunun için:

  • Tüm sunucularınızı, ağ cihazlarınızı ve kritik servislerinizi listeleyin.
  • Hangi işletim sistemlerinin, uygulamaların ve cihazların IPv6 desteğinin zayıf veya hiç olmadığını tespit edin.
  • Üçüncü parti entegrasyonları, ödeme sistemleri ve harici API bağlantılarını da analiz edin.

Bu envanter, geçiş sırasında hangi bölümleri önce ele alabileceğinizi ve nerelerde daha dikkatli olmanız gerektiğini gösteren bir yol haritasına dönüşecek.

2. Operatör, Veri Merkezi ve Transit Kapasite Kontrolü

IPv6 sadece kendi ağınızda değil, dış dünya ile bağlantınızda da desteklenmeli. Bu nedenle:

  • Internet servis sağlayıcınızdan IPv6 prefix talep edin veya mevcut atamaları gözden geçirin.
  • Veri merkezinizin ve barındırma ortamınızın IPv6 erişilebilirliğini test edin.
  • Transit sağlayıcılarınızın IPv6 yönlendirme tablolarının ve peering anlaşmalarının durumunu sorgulayın.

DCHost olarak, veri merkezlerimizde IPv6’yı bir ek özellik değil, ağın doğal bir parçası olarak konumlandırdığımız için, IP atamasından yönlendirmeye kadar tüm katmanda IPv6 desteği sunuyoruz.

3. Sunucu ve Hosting Tarafında IPv6 Hazırlığı

Uygulamalarınız nerede koşuyorsa, IPv6 geçişinin kalbi de oradadır. paylaşımlı hosting, VPS, dedicated sunucu veya colocation kullanıyor olabilirsiniz; her biri için temel adımlar benzer:

  • Sunucularınıza, tercih ettiğiniz işletim sisteminde IPv6 adresleri atayın.
  • Web sunucusu (Nginx, Apache, LiteSpeed vb.) konfigürasyonlarında IPv6 dinleme direktiflerini aktif edin.
  • Güvenlik duvarı kurallarınızı hem giriş hem çıkış trafiği için IPv6’yı kapsayacak şekilde güncelleyin.

VPS tarafında daha detaylı, komut seviyesinde bir rehber arıyorsanız, VPS sunucunuzda IPv6 kurulum ve yapılandırma rehberimiz, pratik adımlarla süreci uygulamaya geçirmenize yardımcı olacaktır.

4. Uygulama ve Güvenlik Testleri

IPv6’yı sadece ağ düzeyinde açmak, projenin bittiği anlamına gelmez. Uygulama tarafında da test etmeniz gerekir:

  • Web sitenizi ve API’lerinizi IPv6 üzerinden erişerek fonksiyonel testler yapın.
  • Oturum açma, ödeme, dosya yükleme gibi kritik akışların IPv6’da sorunsuz çalıştığını doğrulayın.
  • Güvenlik testleri ve zafiyet taramalarını IPv6 adresleri üzerinden de gerçekleştirin.

Bu aşamada, IPv6 kaynaklı log formatı değişikliklerini ve izleme araçlarınızın IPv6 uyumluluğunu da gözden geçirmeniz gerekir. Aksi halde bir sorun yaşandığında, nereden kaynaklandığını tespit etmek zorlaşabilir.

5. Kademeli Yayına Alma ve İzleme

Her şey hazır olduğunda, IPv6’yı tüm kullanıcı tabanınıza bir anda açmak zorunda değilsiniz. Örneğin:

  • Önce sadece belirli alt alan adları için AAAA kaydı ekleyebilirsiniz.
  • Coğrafi veya IP tabanlı kısıtlamalarla belirli kullanıcı gruplarını IPv6’ya yönlendirebilirsiniz.
  • Performans metriklerini ve hata oranlarını izleyerek, kademeli olarak kapsama alanını genişletebilirsiniz.

Bu süreçte, ağ ve uygulama metriklerini dikkatle takip etmek, IPv6 geçişinin hem performans hem de güvenlik tarafında sağlıklı ilerlediğinden emin olmanızı sağlar.

IPv6 Geçişinde Sık Yapılan Hatalar ve Kaçınma Yolları

Her teknolojik geçişte olduğu gibi, IPv6 tarafında da sık tekrarlanan bazı hatalar var. Bunları önceden bilmek, size ciddi zaman kazandırır.

IPv6 Trafiğini Güvenlik Duvarında Unutmak

En kritik hatalardan biri, IPv6 trafiğini güvenlik duvarında görmezden gelmek. Bazı ekipler, IPv4 için titizlikle kurallar yazıp IPv6’yı tamamen açık veya tamamen kapalı bırakabiliyor. Bu da ya gereksiz güvenlik risklerine ya da anlaşılması güç bağlantı sorunlarına yol açıyor.

Çözüm, IPv4 ve IPv6 için mümkün olduğunca benzer, tutarlı ve dokümante edilmiş kurallar kullanmak. Bu noktada, nftables ile IPv6 kuralları oluşturma rehberimizde geçen prensipleri kendi ortamınıza uyarlayabilirsiniz.

DNS’te AAAA Kayıtlarını Erken veya Plansız Açmak

Altyapınız hazır olmadan AAAA kayıtlarını eklemek, istemcilerin IPv6 üzerinden hatalı veya eksik bir servise yönlenmesine sebep olabilir. Özellikle CDN, WAF veya load balancer gibi bileşenler varsa, tüm zincirin IPv6’yı doğru taşıdığından emin olmadan DNS tarafında değişiklik yapmak risklidir.

İdeal yaklaşım; önce test ortamlarında, ardından sınırlı sayıda alan adı üzerinde deneme yapmak ve ancak tüm metrikler sağlıklı göründüğünde üretim alan adlarını güncellemektir.

Loglama, İzleme ve Uyarı Sistemlerini Güncellememek

Birçok izleme ve loglama aracı, IPv6’yı destekliyor olsa da, konfigürasyon tarafında çoğu zaman IPv4’e odaklı kalınıyor. Örneğin:

  • Firewall loglarında IPv6 adreslerini yeterince detaylı kaydetmeme,
  • İzleme sistemlerinde sadece IPv4 endpoint’lerini takip etme,
  • Alarmları tetikleyen IP filtrelerinin IPv6’yı kapsamaması.

Bu eksikler, sorun anında size eksik veya yanıltıcı bir resim sunar. Geçiş planınıza, log formatlarını ve izleme kurallarını gözden geçirme adımını mutlaka ekleyin.

E-posta ve Diğer Protokolleri Gözden Kaçırmak

Çoğu ekip web uygulamasına odaklanırken, e-posta ve diğer servisleri ikinci plana atıyor. Oysa SMTP tarafında IPv6’nın kendine özgü bazı incelikleri var; PTR kayıtları, SPF politikaları, RBL listeleri ve teslim edilebilirlik kuralları IPv6 için ayrıca değerlendirilmek zorunda.

Bu alanı ayrı bir başlık olarak ele aldığımız IPv6 ile e-posta teslimi saha rehberinde, gerçek dünyada karşılaştığımız sorunları ve çözümlerini detaylı örneklerle anlattık.

Farklı Ölçekler İçin IPv6 Yol Haritası Örnekleri

IPv6 geçiş planı, sahip olduğunuz altyapı ölçeğine göre değişiklik gösterir. Yine de bazı ortak desenler görmek mümkün.

Küçük ve Orta Ölçekli Web Siteleri

Kurumsal web sitesi, blog, portföy sitesi veya basit landing page’ler için yol haritası genellikle şu şekilde ilerler:

  • Önce hosting veya VPS ortamında IPv6 desteğini aktif etmek.
  • Web sunucusunda IPv6 dinleme portlarını açmak ve test etmek.
  • Alan adı için AAAA kayıtlarını eklemek ve erişilebilirliği doğrulamak.

Bu ölçekteki projeler için, IPv6 geçişi çoğu zaman birkaç gün içerisinde planlanabilir ve devreye alınabilir. Güvenlik tarafında genel bir çerçeveye ihtiyaç duyuyorsanız, ağ ve sunucu güvenliği için gerçekçi koruma rehberimizi IPv6 senaryolarınız için de referans alabilirsiniz.

Yoğun Trafikli E-Ticaret ve İçerik Siteleri

E-ticaret siteleri ve medya portalları için IPv6 geçişi, doğrudan ciroya ve kullanıcı deneyimine dokunduğu için daha dikkatli planlanmalı. Önerdiğimiz yaklaşım:

  • Önce staging ortamında gerçekçi trafik simülasyonlarıyla IPv6’yı test etmek.
  • CDN, WAF ve load balancer zincirinin tamamında IPv6 desteğini doğrulamak.
  • Kademeli olarak belirli kullanıcı segmentlerini IPv6’ya yönlendirerek performansı izlemek.

Özellikle kampanya dönemlerinde yoğun trafik alan projeler için, IPv6 geçişini büyük kampanyaların hemen öncesine değil, nispeten sakin dönemlere planlamak önemli bir risk azaltma stratejisidir.

SaaS, API ve Mikroservis Tabanlı Platformlar

SaaS platformları ve API tabanlı servisler, IPv6’nın faydasını en hızlı hisseden gruplardan. Mikroservisler arası trafiği IPv6’ya çekmek, servis keşfi, güvenlik segmentasyonu ve loglama tarafında ciddi bir netlik sağlıyor. Bu senaryolarda:

  • Servis içi iletişimi tamamen IPv6’ya almak,
  • Dış dünyaya açılan uç noktaları dual-stack bırakmak,
  • Uzun vadede IPv6-first bir mimari hedeflemek

sağlam bir yol haritası sunuyor. Çok kiracılı mimariler ve tenant bazlı domain yönetimiyle ilgileniyorsanız, IPv6’yı da kapsayan DNS ve SSL otomasyon senaryolarını SaaS’te özel alan adları ve otomatik SSL rehberimizde ayrıntılı olarak ele aldık.

DCHost ile IPv6 Benimsemesini Nasıl Hızlandırabilirsiniz?

IPv6 geçişi sadece teknik bir protokol güncellemesi değil, aynı zamanda uzun vadeli bir strateji kararı. Burada doğru partnerle çalışmak, ekibinizin omzundaki yükü ciddi biçimde hafifletiyor. DCHost olarak IPv6’yı, bütün ürün yelpazemizin doğal bir bileşeni haline getirmiş durumdayız.

Paylaşımlı hosting, VPS, dedicated sunucu ve colocation çözümlerimizin tamamında IPv6 desteği sunuyoruz. Yeni projelerinizde, baştan itibaren IPv6 adres planlamasını birlikte yapıp, DNS, SSL, firewall ve loglama zincirini bütüncül bir şekilde tasarlayabiliriz. Mevcut bir projeyi taşıyorsanız, IPv4’te çalışan sistemlerinizi dual-stack modele geçirip, minimum kesintiyle IPv6’yı devreye almanız için pratik taşıma planları oluşturuyoruz.

IPv6 konusunda nereden başlayacağınızı tam kestiremiyorsanız, küresel benimseme oranlarındaki artışı ve bu dalganın sizin ağınıza yansımalarını anlattığımız küresel IPv6 benimsemesi değerlendirme yazımız ile bu makaleyi birlikte okumanızı öneririz. Ardından, kendi altyapınıza özel bir yol haritasını birlikte netleştirebiliriz.

Sonuç: IPv6 Artık Opsiyonel Değil, Yol Haritasının Zorunlu Bir Parçası

Özetle; IPv6 benimsemesindeki hızlanma, geçici bir trend değil, internet altyapısının doğal evriminin sonucu. IPv4 adreslerinin pahalı ve kıt hale gelmesi, mobil ve IoT trafiğinin büyümesi, regülasyon baskıları ve performans beklentileri birleştiğinde, IPv6’yı gündemden sonsuza kadar ertelemek gerçekçi bir seçenek olmaktan çıkıyor.

İyi haber şu ki, IPv6 geçişi mutlaka sancılı ve riskli olmak zorunda değil. Kademeli, ölçülebilir ve test odaklı bir yaklaşım benimsediğinizde, hem uygulamalarınızı hem de ekibinizi yavaş yavaş yeni protokole alıştırabilirsiniz. Bu makaledeki adımlar ve referans verdiğimiz rehberler, bu yolculuğu daha öngörülebilir ve yönetilebilir kılmak için tasarlandı.

Eğer siz de IPv6’yı altyapınızda gerçek anlamda konuşur hale getirmek, projelerinizi geleceğin internetine hazırlamak ve bunu yaparken operasyonel riskleri en aza indirmek istiyorsanız, DCHost ekibi olarak yanınızdayız. Mevcut hosting, VPS, dedicated veya colocation altyapınızı birlikte gözden geçirip, size özel bir IPv6 geçiş planını adım adım kurgulayalım.

Sıkça Sorulan Sorular

IPv6’ya geçiş için en doğru zaman, IPv4 adreslerinizde baskı hissetmeye başlamadan önce, yani henüz rahatsızlığın tam ortaya çıkmadığı dönemdir. Böylece aceleye gelmemiş, kademeli ve kontrollü bir geçiş planı uygulayabilirsiniz. Çoğu işletme için ideal yaklaşım, önce dual-stack modelle (IPv4 + IPv6 birlikte) başlamak, kritik olmayan servislerde IPv6’yı pilot olarak devreye almak ve metrikleri izleyerek kapsamı genişletmektir. IPv4’ü tamamen bırakmak kısa vadede çoğu senaryo için gerekli değil; asıl hedef, orta vadede IPv6-first bir mimariye doğru emin adımlarla ilerlemek olmalı.

Başlangıç için sadece web sitenize IPv6 eklemek çoğu zaman iyi bir ilk adımdır; özellikle kurumsal site, blog veya içerik odaklı projeler için bu yaklaşım gayet mantıklıdır. Ancak uzun vadede gerçek faydayı görmek istiyorsanız, ağınızın daha geniş bir bölümünü IPv6’ya taşımayı hedeflemeniz gerekir. Örneğin, yönetim arayüzleri, API’ler, mikroservisler ve veritabanı replikasyon trafiği gibi iç servisleri de IPv6’ya alarak, daha sade yönlendirme ve daha net loglama elde edebilirsiniz. Yani “sadece web” iyi bir başlangıç, fakat nihai hedef tüm kritik bileşenlerde IPv6 desteği olmalı.

IPv6 ne otomatik olarak daha tehlikeli ne de sihirli biçimde daha güvenlidir; asıl belirleyici olan, ağ tasarımı ve güvenlik politikalarının ne kadar iyi uygulandığıdır. IPv6’da her cihaza benzersiz adresler verildiği için, erişim kayıtları ve olay analizi daha net yapılabilir; bu önemli bir avantajdır. Öte yandan, bazı ekipler IPv6’yı gözden kaçırıp sadece IPv4 için firewall kuralı yazdığında, istemeden de olsa gereğinden açık bir yüzey bırakabiliyor. Doğru yapılandırılmış güvenlik duvarı, segmentasyon ve güncel yazılımlar ile IPv6, IPv4 kadar güvenli; çoğu senaryoda ise daha öngörülebilir bir model sunar.