Teknoloji

Eski Domain Satın Alma Rehberi: Alan Adı Yaşı, Geçmişi ve Backorder Sürecinin SEO’ya Etkisi

Alan adı piyasasında bir süredir aktifsiniz ya da yeni bir projeye başlarken “sıfırdan domain almak yerine eski, yaşlı bir alan adı mı alsam?” diye düşündüyseniz, yalnız değilsiniz. DCHost tarafında da hem ajans müşterilerimizden hem de doğrudan son kullanıcılardan en çok gelen sorulardan biri şu: “Alan adı yaşı SEO’da gerçekten fark yaratır mı, yoksa şehir efsanesi mi?”

İşin gerçeği, alan adı yaşı tek başına bir sihirli SEO faktörü değil; asıl belirleyici olan o alan adının geçmişi, backlink profili, içerik türü ve temizliği. Buna bir de düşen domain ve backorder süreçlerini ekleyince tablo hem fırsatlarla hem de risklerle dolu bir hale geliyor. Yanlış seçilmiş bir eski domain, yeni projenizi uçurmak yerine, daha ilk günden Google’ın güven problemiyle cebelleşmenize neden olabilir.

Bu yazıda, DCHost ekibi olarak sahada gördüklerimizi de katarak; alan adı yaşı, alan adı geçmişi, düşen domain ve backorder süreçlerinin SEO’ya etkisini detaylı biçimde ele alacağız. Eski domain satın almadan önce hangi kontrolleri yapmanız gerektiğini, hangi sinyallerin tehlike anlamına geldiğini ve iyi bir domain bulduğunuzda onu projenize SEO açısından en doğru şekilde nasıl entegre edeceğinizi adım adım anlatacağız.

Alan Adı Yaşı Gerçekten SEO Faktörü mü?

Önce en çok sorulan yerden başlayalım: “10 yıllık domain, 1 aylık domainden SEO’da otomatik olarak daha mı iyidir?”

Arama motoru algoritmalarının mantığına baktığımızda şunu net söyleyebiliriz: Google doğrudan “alan adı yaşı” metrik olarak kullanmıyor. Yani 2005’te kayıt edilmiş bir domain, 2024’te alınmış bir domainden sırf yaşı büyük diye otomatik avantajlı değil.

Ancak pratikte şu nedenle bir korelasyon görüyoruz:

  • Eski domainler genellikle yıllar içinde daha fazla backlink biriktirmiş oluyor.
  • İyi yönetilmiş eski domainlerde daha oturmuş içerik yapıları ve marka aramaları oluyor.
  • Sağlıklı bir geçmişe sahip alan adları, Google gözünde daha güvenilir görünebiliyor.

Yani SEO açısından değer yaratan şey; sadece alan adının kaç yaşında olduğu değil, o yıllar içinde nasıl kullanıldığı. Boş beklemiş, hiç içerik görmemiş 10 yıllık bir domain ile 2 yıldır düzenli içerik girilen bir domaini kıyasladığınızda, çoğu senaryoda aktif kullanılan genç domain çok daha iyi performans gösterebiliyor.

Domain yaşı efsaneleri

Sahada sıkça karşılaştığımız birkaç yanlış inanışı netleştirelim:

  • “Ne kadar eskiyse o kadar iyi”: Yanlış. Eski ama spam geçmişli bir domain, sıfır bir domainden çok daha risklidir.
  • “Yeni domainle SEO yapmak imkânsız”: Yanlış. Doğru teknik SEO, kaliteli içerik ve iyi bir hosting altyapısıyla yeni bir domain de gayet hızlı ivme alabilir.
  • “5 yıllık tescil SEO avantajı sağlar”: Dolaylı etkileri olabilir (güven algısı), ama tek başına kritik bir sıralama faktörü değildir.

Yeni bir alan adıyla başlıyorsanız, ilk 30 gün için DNS, SSL, e-posta ve SEO kontrol listemizi uygulayarak, yaşlı domainlere ihtiyaç duymadan da güçlü bir başlangıç yapabilirsiniz.

Alan Adı Geçmişi: Google’ın Aslında Baktığı Şey

Eski domain satın almanın özü, yaştan ziyade geçmişi satın almaktır. O geçmiş iyiyse hızlanırsınız, kötüyse ayağınıza pranga takmış olursunuz.

Alan adı geçmişinde nelere bakmalısınız?

Bir domainin SEO açısından sağlıklı olup olmadığını anlamak için en az şu başlıklara bakmak gerekiyor:

  • Eski içerik türü: Domain daha önce ne için kullanılmış? Blog, e-ticaret, kurumsal site, forum, yetişkin içerik, spam landing sayfası…
  • Backlink profili: Hangi sitelerden link almış? Alakasız dillerde, düşük kaliteli dizin/spam sitelerden mi; yoksa nişinizle alakalı, güvenilir kaynaklardan mı?
  • Dil ve ülke uyumu: Daha önce tamamen yabancı dilde (ör. Rusça, Çince) kullanılmış bir domeni Türkçe projeye zorla çevirmek, her zaman iyi sonuç vermeyebilir.
  • Marka ve hukuki riskler: Domain içinde tescilli markalar, kişi isimleri veya olası telif hakları var mı?
  • Ceza ve filtre geçmişi: Manuel spam cezası, agresif link şemaları, PBN kullanımı gibi riskli geçmişler var mı?

Alan adı geçmişini pratikte nasıl inceleriz?

DCHost tarafında müşteriler için eski domain analizi yaparken tipik olarak şu adımlardan geçiyoruz:

  1. Archive.org (Wayback Machine) incelemesi
    Alan adının geçmişte neye benzediğini görmek için en pratik kaynaktır. Farklı yıllardaki snapshot’ları inceleyip:
    • Sektör ve niş uyumuna,
    • Spam içerik (otomatik metinler, keyword doldurma),
    • Yetişkin/gambling/illegal içerik izlerine

    özellikle bakıyoruz.

  2. Google “site:” sorgusu
    “site:ornekdomain.com” şeklinde arama yaparak domainin hâlâ indexte sayfaları var mı, ne tür başlıklar görülüyor bakıyoruz. Tamamen index dışı olmak bazen normal, bazen ceza işareti olabilir; bağlam önemli.
  3. Backlink profili analizi
    Ücretli/ücretsiz SEO araçları ile gelen linkleri, anchor text dağılımını, linklerin geldiği ülkeleri ve bağlantı hızını kontrol ediyoruz. Bir anda patlayan yüzlerce spam link genelde kırmızı bayraktır.
  4. Marka ve hukuki tarama
    Domain içinde bilinen marka isimleri geçiyorsa, ilgili ülkenin marka veri tabanlarından hızlıca sorgu yapmak iyi fikirdir. Marka uyuşmazlığı yüzünden yatırım yaptığınız domaini kaybetmek istemezsiniz.
  5. Dizin ve kara liste kontrolleri
    E-posta tarafında kullanmayı düşünüyorsanız, eski IP ve alan adı kombinasyonunun RBL (kara liste) geçmişini de mutlaka kontrol etmek gerekir.

Düşen Domain, Backorder ve Yaşam Döngüsünün SEO’ya Etkisi

Eski domain avlayanların çoğu, düşen domain (expiring/expired) ve backorder kavramlarıyla iç içe çalışıyor. Ancak domain yaşam döngüsünü anlamadan bu sürece girmek, hem bütçe hem de SEO tarafında hayal kırıklığına yol açabiliyor.

Alan adı yaşam döngüsü ve kritik dönemler

Kısaca hatırlayalım; çoğu alan adı için süreç şöyle işler:

  • Aktif dönem: Domain normal şekilde kayıtlı ve kullanılıyor.
  • Süre bitimi (Expiration): Ödeme yapılmazsa domain aktif süresi dolar.
  • Grace Period: Eski sahibinin ek ücret ödemeden yenileyebildiği süre.
  • Redemption Period: Eski sahibinin yüksek bir ceza ücretiyle geri alabileceği dönem.
  • Pending Delete: Artık kesin düşüşe giden, geri alınamayan son dönem.
  • Delete / Drop: Domain tamamen boşa düşer ve “ilk gelen alır” mantığıyla yeniden kayıt edilebilir.

Bu süreci ayrıntılı olarak alan adı yaşam döngüsü ve düşen domain yakalama rehberimizde detaylıca anlatmıştık. Burada SEO açısından önemli olan nokta ise şu: Domain ne kadar süre boşta kaldı ve bu esnada index durumu nasıl değişti?

Backorder nedir, SEO açısından ne ifade eder?

Backorder, belirli bir domain düşer düşmez bunu otomatik olarak sizin adınıza kayıt etmeye çalışan sistemlerin genel adıdır. Özellikle değerli, eski ve güçlü backlink profiline sahip domainlerde ciddi rekabet olduğu için, manuel kayıt çoğu zaman yeterli olmaz; bu noktada backorder mekanizmaları devreye girer.

SEO açısından backorder’ın önemi şuradan gelir:

  • Güçlü geçmişi olan domainleri, düşer düşmez yakalama şansınızı artırır.
  • Ancak popüler domainlerde birçok oyuncu aynı anda backorder verdiği için, açık artırma fiyatları bir anda yükselebilir.
  • Kazandığınız domainin geçmişini önceden iyi analiz etmediyseniz, yüksek bir bedelle sorunlu bir domain almış olabilirsiniz.

Bu yüzden biz DCHost tarafında müşterilere, backorder’a girmeden önce mutlaka kapsamlı bir SEO teknik inceleme yapılmasını, fiyatı da buna göre belirlemelerini öneriyoruz.

Eski Domain Satın Almadan Önce SEO Kontrol Listesi

Şimdi işin pratik kısmına gelelim. Elinizde birkaç aday domain var ve hangisinin gerçekten değerli olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz. Aşağıdaki adımları izleyerek riskinizi ciddi oranda azaltabilirsiniz.

1. Niş ve dil uyumu

İlk bakmanız gereken şey; domainin geçmiş kullanımı ile sizin planladığınız proje arasında niş ve dil uyumu olup olmadığıdır.

  • Eski domain Türkiye pazarına yönelik Türkçe bir teknoloji blog’uyken, siz de teknoloji blog’u kuracaksanız: artı puan.
  • Eski domain yetişkin içerik veya casino sitesi olup siz kurumsal B2B SaaS ürünü tanıtacaksanız: büyük eksi.
  • Eski domain tamamen farklı dil ve ülkede kullanılmışsa (örneğin Rusça sağlık sitesi), Türkçe e-ticaret projesine çevirirken süreci sıfır domain gibi kabul etmek daha gerçekçi olur.

2. Backlink kalitesi ve anchor metin analizi

Eski domainin SEO açısından en büyük potansiyeli, sahip olduğu organik ve kaliteli backlinklerdir. Burada özellikle şu noktalara bakın:

  • Referans alan adılarının çeşitliliği: 100 farklı domain’den gelen 200 link, 2 domain’den gelen 500 linkten genelde daha değerlidir.
  • Ülke ve dil dağılımı: Türkiye pazarına odaklı bir proje için, tamamen alakasız ülke/dillerden gelen linkler çok anlamlı olmayabilir.
  • Anchor text (bağlantı metni) dağılımı: Tam anahtar kelime spam’i, sürekli aynı ticari kelimenin geçmesi risk sinyalidir.
  • Linklerin türü: Haber siteleri, blog yazıları, kaynak sayfaları ve rehberler; otomatik oluşturulmuş dizin ve yorum linklerinden daha değerlidir.

Eğer anchor metinlerin çoğu yetişkin, bahis, kredi, ilaç vb. hassas kelimelerden oluşuyorsa, o domaini temizlemek çoğu zaman uğraştığınıza değmez.

3. Index ve görünürlük durumu

Google’da “site:ornekdomain.com” sorgusuyla başlayın. Aşağıdaki senaryoları not edin:

  • Hiç sonuç yok: Domain uzun süredir boşta olabilir, normal. Ancak geçmişte ağır ceza alıp tamamen temizlenmiş olma ihtimalini de düşünün.
  • Sadece birkaç garip URL görünüyor: Eski hack veya spam izleri olabilir; Archive.org ile mutlaka doğrulayın.
  • Çok sayıda sayfa ama tamamen alakasız içerik başlıkları: Projeyi taşımak yerine, sıfırdan başlamak daha sağlıklı olabilir.

Mümkünse geçmişte domainin görünürlüğünü ölçen araçlarla organik trafik trendlerini de kontrol edin. Bir dönem yüksek trafik alıp bir anda duvara çarpmış domainler, çoğu zaman algoritmik filtre veya manuel cezalarla karşılaşmıştır.

4. Hukuki risk taraması

Özellikle ticari projeler için, hukuki riskleri göz ardı etmemek gerekiyor:

  • Domain içinde tescilli bir marka veya firma adı geçiyor mu?
  • Ünlü bir kişinin açık ismi domain içinde mi?
  • Eski sahibinin hâlâ aktif olarak aynı markayı kullanıp kullanmadığını kontrol ettiniz mi?

Marka hakları nedeniyle açılacak bir UDRP veya dava, hem domaini kaybetmenize hem de itibar kaybına neden olabilir. Özellikle “kıyısından köşesinden bilinen markalara benzeyen” domainlerde dikkatli olun.

5. Teknik ve güvenlik geçmişi

Domainin geçmişte phishing, malware yayma, spam e-posta gibi kötü amaçlı aktivitelerde kullanılıp kullanılmadığını anlamaya çalışın. Bunun için:

  • Güvenlik topluluklarında veya bazı kötüye kullanım veri tabanlarında arama yapabilirsiniz.
  • Eski e-posta IP’leri ve alan adı kombinasyonunun kara listelerde (RBL) geçip geçmediğini kontrol edebilirsiniz.

Eğer e-posta pazarlaması sizin için kritikse, SPF, DKIM, DMARC ve rDNS ile e-posta teslim edilebilirliğini yükseltme rehberimizde anlattığımız prensiplerin bir kısmını, eski domaini ayağa kaldırırken de uygulamanız gerekecektir.

Eski Domaini Projeye Entegre Etme Stratejileri

İyi bir alan adı buldunuz ve yaptığınız kontrollerden geçti. Şimdi kritik soru: Bu domaini nasıl kullanacaksınız? Burada kabaca üç temel strateji var:

1. Eski domain üzerinde yeni projeyi kurmak

Bu, en çok tercih edilen yöntemlerden biri. Özellikle niş ve dil uyumu varsa, alan adını doğrudan ana proje domain’iniz olarak kullanabilirsiniz. Dikkat edilmesi gerekenler:

  • Eski URL yapısını mümkün olduğunca korumaya çalışın, ya da birebir eşleşen yeni URL’lere 301 yönlendirmeleri kurun.
  • Backlink alan sayfaları mutlaka canlı kalsın; ya aynı içeriği güncelleyerek, ya da mantıklı bir yeni içerik ile.
  • Alan adını tamamen farklı bir sektöre döndürüyorsanız, Google’ın bunu anlaması için tutarlı yeni içerik ve zaman gerekir; bu süre boyunca dalgalanmalar yaşayabilirsiniz.

2. Eski domaini mevcut güçlü sitenize 301 ile bağlamak

Diğer senaryoda, zaten güçlü bir ana siteniz vardır ve eski domaini sadece otorite transferi için kullanmak istersiniz. Yani eski domainden ana sitenize kalıcı 301 yönlendirmesi kurarsınız.

Burada dikkat edilmesi gerekenler:

  • Tüm domaini tek bir sayfaya (örneğin anasayfaya) 301’lemek doğal görünmeyebilir. Mümkünse eski URL → yeni benzer URL eşleştirmesi yapın.
  • Eski domaindeki içerikleri bir süre yayında tutup, ardından kademeli 301 yapmak daha yumuşak bir geçiş sağlayabilir.
  • Amacınız sadece SEO manipülasyonu ise, bu tür agresif 301 stratejileri uzun vadede risk yaratabilir.

Bu sürecin mantığı, alan adı değiştirirken SEO kaybetmemek rehberimizde anlattığımız prensiplerle büyük ölçüde aynıdır: doğru 301 haritası, doğru zamanlama ve tutarlı içerik.

3. Eski domaini uydu site (PBN vb.) olarak kullanmak

SEO dünyasında sıkça konuşulan ama risk seviyesi yüksek olan bir senaryo da, eski domainleri özel blog ağı (PBN) gibi yapılar için kullanmaktır. Dürüst olmak gerekirse, uzun vadeli ve markaya dayalı projeler için bu yaklaşımı önermiyoruz.

Bunun birkaç nedeni var:

  • Arama motorları yapay link şemalarına karşı giderek daha hassas hale geliyor.
  • PBN yapıları çöktüğünde, üzerine kurduğunuz tüm projeler domino taşı gibi etkilenebilir.
  • Marka odaklı, yasal ve sürdürülebilir büyüme istiyorsanız, bu kısa vadeli taktiklere güvenmek yerine içerik ve teknik kaliteye odaklanmak çok daha sağlıklı.

Alan Adı Yaşı + Doğru Hosting: SEO’ya Etkisini Nasıl Maksimize Edersiniz?

Sağlıklı geçmişe sahip bir eski domain buldunuz, stratejinizi belirlediniz. Bundan sonra iş teknik altyapı ve performans tarafında kazanılıyor. Alan adınız ne kadar iyi olursa olsun, yavaş ve dengesiz bir sunucu üzerinde çalışıyorsa, SEO’da potansiyelinin tamamını kullanamazsınız.

Sunucu lokasyonu, hız ve SEO

Özellikle Türkiye hedefli projelerde, sunucu lokasyonu ve ağ kalitesi hâlâ çok önemli. Sunucu lokasyonu SEO’yu etkiler mi rehberimizde anlattığımız gibi:

  • Kullanıcılarınıza fiziksel olarak yakın bir veri merkezinde barınmak, TTFB (ilk bayt süresi) ve genel yanıt sürelerini düşürür.
  • Bu da Core Web Vitals metriklerini (LCP, FID, CLS) olumlu etkileyerek SEO skorunuza katkı sağlar.
  • Stabil ve düşük gecikmeli bir ağ, özellikle e-ticaret ve SaaS projelerinde dönüşüm oranlarını da artırır.

DCHost altyapısında sunduğumuz paylaşımlı hosting, NVMe tabanlı VPS ve dedicated sunucu çözümlerinde, alan adınız ne kadar yaşlı veya yeni olursa olsun, üstüne koyabileceğiniz sağlam ve hızlı bir temel sağlamaya odaklanıyoruz.

SSL, DNS ve ilk 30 gün ayarları

Yeni aldığınız eski domaini projeye bağlarken, teknik tarafta şu başlıklara dikkat edin:

  • Doğru DNS kurgusu (A/AAAA, CNAME, MX, TXT kayıtları)
  • Hızlı ve otomatik yenilenen SSL (Let’s Encrypt veya kurumsal sertifikalar)
  • HTTP → HTTPS zorlaması ve 301 yönlendirmelerinin hatasız kurulması
  • E-posta için SPF, DKIM, DMARC kayıtlarının eksiksiz olması

Bu adımların çoğunu, ister yeni tescil ettiğiniz ister backorder ile yakaladığınız domain olsun, yeni alan adı aldıktan sonra ilk 30 gün için kontrol listemizde detaylı anlattık. Eski domainlerde tek fark; önce geçmişi analiz edip ardından bu temel adımları uygulamanız.

Eski Domain Seçerken Stratejik Düşünmek

Eski domain satın almak, sadece “SEO avantajı” peşinde koşmak değildir; marka, hukuki uyum ve uzun vadeli strateji ile birlikte düşünülmesi gereken bir karardır. Domainin kendisi bile, projenizin başarısında ciddi rol oynar.

Bu noktada sadece geçmişe değil, geleceğe de bakmanız gerekiyor. SEO ve marka için alan adı ve TLD seçimi rehberimizde işin marka ve uzantı tarafını detaylı ele aldık. Eski domain araştırırken de aynı soruları kendinize sorun:

  • Bu domain, uzun vadede markamı taşıyabileceğim kadar temiz ve akılda kalıcı mı?
  • Hedef kitlem için güven veriyor mu?
  • Geçmişteki içeriğiyle, gelecekteki projem arasında bir hikâye kurabiliyor muyum?

Riskleri Yönetmek ve B Planı Oluşturmak

Tüm kontrolleri yaptınız, domaini aldınız, hatta projeyi yayınladınız. Buna rağmen bazen beklenmedik SEO dalgalanmaları, index sorunları veya güven problemleri yaşanabilir. Böyle durumlarda:

  • Eski domaini ana marka domain’i yapmadan önce bir süre ikincil bir proje veya test ortamı gibi kullanmak, riskleri azaltır.
  • İlk aylarda Google Search Console verilerini yakından izleyin; manuel işlem uyarıları, ani index düşüşleri gibi sinyalleri ciddiye alın.
  • Gerekirse, ana markayı daha temiz bir domain üzerine taşıyıp, eski domaini sadece sınırlı 301 veya mikro proje için bırakabilirsiniz.

Bu tür stratejik manevraları planlarken, alan adı süresi dolarsa ne olur rehberimizde anlattığımız gibi alan adının yaşam döngüsünü ve zamanlamayı da dikkate almanız gerekir. Özellikle yenileme, transfer ve DNS değişikliklerinde, yanlış adımlar SEO tarafında gereksiz kayıplara yol açabilir.

Sonuç: Eski Domain, Doğru Strateji ile Güçlü Bir Kısayol Olabilir

Alan adı yaşı, geçmişi ve backorder süreci; doğru yönetildiğinde SEO için gerçek bir kaldıraç, yanlış ele alındığında ise zaman ve para kaybı haline gelebiliyor. Yaşın kendisi değil, o yaşın nasıl doldurulduğu önemli. Temiz geçmişi, niş uyumu ve kaliteli backlink profili olan bir eski domain; yeni projenize hız kazandırabilir, marka bilinirliğinizi daha hızlı inşa etmenize yardımcı olabilir.

Ancak hiçbir eski domain, sağlam bir teknik temel, güvenli ve hızlı bir hosting altyapısı, tutarlı içerik stratejisi olmadan tek başına mucize yaratmaz. DCHost olarak biz, müşterilerimize hem alan adı seçiminde hem de bu alan adlarını performanslı bir altyapı üzerinde çalıştırmada eşlik ediyoruz. İster backorder ile yakaladığınız yaşlı bir domain, ister yeni tescil ettiğiniz pırıl pırıl bir adres olsun; doğru DNS, SSL, güvenlik ve performans ayarlarıyla, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir SEO başarısı mümkün.

Yeni bir projeye başlamak veya mevcut markanızı daha güçlü bir alan adına taşımak istiyorsanız, DCHost üzerindeki domain, hosting, VPS, dedicated ve colocation çözümlerimizi inceleyebilir; ihtiyaçlarınıza en uygun mimariyi birlikte tasarlayabiliriz. Eski domain peşindeyseniz, önce bu rehberi bir checklist gibi uygulayın, sonra teknik tarafta bize bırakın; alan adınızın hakkını veren bir altyapıyı beraberce kuralım.

Sıkça Sorulan Sorular

Eski domain satın almak, doğru koşullarda SEO’yu hızlandırabilir ama bu otomatik bir garanti değildir. Asıl önemli olan alan adının kaç yıllık olduğu değil, o yıllar boyunca nasıl kullanıldığıdır. Temiz geçmişe, kaliteli ve alakalı backlink profiline, niş ve dil uyumuna sahip bir domain; yeni açılan sıfır bir domainden daha hızlı güven kazanabilir. Ancak geçmişte spam, yetişkin içerik, hack veya agresif link şeması kullanmış bir domain, yaşlı da olsa SEO açısından pranga haline gelir. Bu yüzden satın almadan önce mutlaka Archive.org, backlink analizi, “site:” sorguları ve hukuki risk kontrolleri yapmak gerekir.

Teorik olarak mümkün, pratikte ise çoğu zaman zahmeti ödülünü aşabiliyor. Spam geçmişi olan bir domaini temizlemek için önce tüm kötü backlinkleri tespit edip, mümkün olduğunca kaldırmaya veya reddetme (disavow) dosyasıyla etkisizleştirmeye çalışmanız gerekir. Ardından tamamen yeni ve kaliteli içerik, doğal backlinkler ve zaman faktörüyle Google’a “bu site artık farklı” mesajı verirsiniz. Ancak ağır manuel cezalar, yoğun yetişkin/bahis geçmişi veya hack izleri varsa, bu süreç aylar hatta yıllar sürebilir ve yine de garanti sonuç vermez. Çoğu durumda, bu kadar problemli bir domainle uğraşmak yerine temiz bir domainle başlamak daha mantıklıdır.

Backorder ile yakalanan bir domaini ana proje domain’iniz yapmak, ancak kapsamlı bir ön incelemeden geçtiyse güvenli sayılabilir. Öncelikle domainin geçmişini; Archive.org kayıtları, backlink profili, index durumu ve marka/hukuki riskler açısından detaylıca kontrol etmelisiniz. Eğer niş uyumu varsa, spam geçmişi yoksa ve backlinkler kaliteli görünüyorsa, doğrudan bu domain üzerinde projeyi kurmak mantıklı olabilir. Yine de ilk aylarda Google Search Console verilerini, manuel işlem uyarılarını ve indexlenme hızını yakından takip etmekte fayda var. En temizi, önce sınırlı bir içerikle test etmek, her şey yolundaysa projeyi büyütmek olacaktır.

Eski bir domaini mevcut sitenize 301 yönlendirmesiyle bağlamak, doğru yapıldığında doğal ve faydalı olabilir. Özellikle iki domain aynı nişteyse ve eski domainin kaliteli, alakalı backlinkleri varsa, bu linklerin gücünü boşa harcamak yerine mantıklı URL’lere 301 ile taşımak iyi bir stratejidir. Ancak tüm domaini tek bir sayfaya yönlendirmek, alakasız nişler arasında yönlendirme yapmak veya sadece link gücü manipülasyonu amacıyla agresif 301 kullanmak risklidir. Arama motorları yapay link şemalarına karşı giderek daha hassas davranıyor. Bu yüzden, 301 haritasını URL bazında akıllıca planlamak ve süreci marka odaklı, uzun vadeli bir stratejinin parçası olarak ele almak en sağlıklı yaklaşımdır.