Alan Adı

Cloudflare DNS mi, Hosting DNS’i mi? En Doğru Nameserver Stratejisi

İçindekiler

Cloudflare DNS mi, Hosting DNS’i mi Tercih Etmelisiniz?

Alan adınızı bir projeye yönlendireceğiniz zaman karşınıza çıkan ilk kritik soru genelde aynıdır: “Nameserver olarak Cloudflare DNS’i mi kullanmalıyım, yoksa hosting firmasının DNS’inde mi kalmalıyım?” Bu soru sadece teknik bir tercih değil; hız, güvenlik, kesintisizlik, yönetim esnekliği ve hatta ileride yapacağınız taşıma operasyonlarının zorluğu üzerinde doğrudan etkili bir karar.

DCHost tarafında her gün; basit kurumsal sitelerden yüksek trafikli e‑ticaret altyapılarına, SaaS projelerinden çok bölgeli (multi-region) mimarilere kadar pek çok senaryoda bu sorunun cevabını birlikte modelliyoruz. Aynı alan adının yanlış DNS stratejisi yüzünden gereksiz kesintilere, uzun yayılım (propagation) sürelerine ve karmaşık geçiş planlarına neden olduğunu da, doğru kurgulandığında neredeyse görünmez, sorunsuz çalışan bir temel oluşturduğunu da defalarca gördük.

Bu rehberde, Cloudflare DNS ile hosting DNS’ini teknik açıdan karşılaştıracağız, artı/eksi taraflarını gerçek dünyadan örneklerle anlatacağız ve farklı proje tipleri için pratik nameserver stratejileri önereceğiz. Amacımız; “Herkes Cloudflare kullanıyor, ben de kullanayım.” ya da “Varsayılan hosting DNS’i kalsın, uğraşmayayım.” seviyesini geçip, bilinçli ve uzun vadeli bir karar verebilmenizi sağlamak.

Cloudflare DNS ve Hosting DNS’i Temel Olarak Nedir?

Önce kavramları netleştirelim. DNS tarafında hangi araçları konuştuğumuzu doğru anlamak, geri kalan tüm kararları kolaylaştırır.

DNS ve Nameserver Kısaca

DNS’i, alan adınızı doğru IP adreslerine, e‑posta sunucularına ve diğer servislere yönlendiren bir telefon rehberi gibi düşünebilirsiniz. Bu rehberin tutulduğu yetkili sunuculara nameserver (NS) diyoruz.

DNS kayıtlarının temelleri için, hazırladığımız DNS kayıtları A’dan Z’ye rehberimize mutlaka göz atmanızı öneririz. Bu yazıda ise özellikle nameserver stratejisine, yani “Bu kayıtlar nerede tutulmalı?” sorusuna odaklanıyoruz.

Cloudflare DNS Nedir?

Cloudflare DNS, Cloudflare’ın sağladığı harici bir DNS hizmetidir. Temel farkı şudur:

  • DNS kayıtlarınız hosting hesabınızda değil, Cloudflare panelinde tutulur.
  • Cloudflare’ın Anycast ağında çalışan küresel DNS sunucuları sorgulara yanıt verir.
  • İsterseniz Cloudflare’ı sadece DNS sağlayıcısı olarak, isterseniz aynı zamanda CDN, WAF, DDoS koruması ve cache katmanı olarak da kullanabilirsiniz.

Hosting DNS’i Nedir?

Hosting DNS’i ise alan adınızın NS kayıtlarını doğrudan hosting sağlayıcınızın ad sunucularına yönlendirdiğiniz senaryodur. Örneğin:

  • Paylaşımlı hosting paketinizde veya
  • VPS / dedicated sunucunuzda, panel üzerinden (cPanel, Plesk vb.)

DNS kayıtlarını, DCHost’un sağladığı nameserver altyapısı üzerinde yönetirsiniz. Kısaca: “Her şey tek panelde, tek sağlayıcıda” modeli.

Nameserver Stratejisi Neden Bu Kadar Önemli?

“Sonuçta A kaydı aynı IP’ye gidiyor, ne fark eder?” diye düşünebilirsiniz. Fark ettiği yerler şunlar:

  • Performans: DNS yanıt süresi (TTFB’den önceki adım) kullanıcı deneyimini ve SEO’yu etkileyebilir.
  • Kesintisizlik: Sadece web sunucunuz değil, DNS katmanı da kritik bir tekil hata noktasıdır (single point of failure).
  • Güvenlik: DNSSEC, CAA, sıkılaştırılmış politikalar ve erişim kontrolleri alan adı güvenliğinizin temelidir.
  • Yönetilebilirlik: Çoklu ortamlar, staging/canlı ayrımı, çoklu mail sağlayıcıları gibi karmaşıklıklar arttıkça temiz bir DNS mimarisi altın değerindedir.
  • Taşıma operasyonları: Farklı hosting’lere geçerken zero-downtime hedefliyorsanız, TTL’ler ve nameserver stratejiniz direkt belirleyicidir. Bu konuda detaylı teknik oyun planı için Zero-downtime taşıma için TTL stratejileri yazımıza göz atabilirsiniz.

Cloudflare DNS Kullanmanın Artıları ve Eksileri

Cloudflare DNS, özellikle uluslararası kitlelere hitap eden projelerde oldukça popüler. Ancak her güçlü aracın olduğu gibi, onun da trade‑off’ları var.

Artıları

1. Hız ve Küresel Yayılım

Cloudflare DNS, küresel Anycast ağında çalışır. Bu sayede:

  • Kullanıcılar, kendilerine en yakın DNS noktasına sorgu gönderir.
  • Genellikle düşük DNS sorgu gecikmesi elde edilir.
  • DNS yanıt süreleri istikrarlı olduğu için, özellikle farklı ülkelerden trafik alan sitelerde avantaj sağlar.

2. Entegre Güvenlik ve WAF Katmanı

Cloudflare DNS’i genelde proxy (turuncu bulut) modu ile birlikte kullanırsınız. Bu durumda:

  • IP adresiniz doğrudan görünmez, istekler önce Cloudflare’a, oradan origin sunucuya gider.
  • Cloudflare WAF, bot koruması ve DDoS filtreleri bir ek güvenlik duvarı gibi davranır.
  • Cloudflare tarafında ek kurallar yazarak, origin sunucunuza gelen trafiği filtreleyebilirsiniz.

Bu mimariyi daha derinlemesine incelemek isterseniz, bizim WAF ve bot koruması yazımızda Cloudflare + ModSecurity + Fail2ban üçlüsünü nasıl dengelediğimizi anlattık.

3. Gelişmiş DNS Özellikleri

Cloudflare DNS, geleneksel hosting DNS’ine göre genellikle şu ek imkanları sunar:

  • Gelişmiş TTL yönetimi ve sık kayıt güncelleme imkânı
  • Programatik yönetim için API erişimi
  • DNS bazlı ACME (DNS‑01) challenge desteği ile wildcard SSL otomasyonu (Biz bu senaryoyu Let’s Encrypt wildcard SSL otomasyonu rehberimizde detaylı anlattık.)
  • Çok bölgeli yapılarda ağırlıklı veya coğrafi trafik yönlendirme gibi gelişmiş pattern’ler

4. Çoklu Origin ve Karmaşık Mimarilerde Kolaylık

Eğer:

  • Ön tarafta CDN, arkada birden fazla origin sunucu,
  • Farklı ülkelere farklı uygulama sürümleri,
  • Canary deploy veya mavi/yeşil (blue/green) yayına alma

gibi kurgularınız varsa, Cloudflare DNS + proxy katmanı işinizi oldukça kolaylaştırabilir. Bu tip senaryoları detaylandırdığımız çok bölgeli mimariler ve DNS geo‑routing rehberimiz de bu noktada faydalı olacaktır.

Eksileri

1. Ek Bir Bağımlılık Katmanı

Cloudflare DNS kullandığınızda mimariniz şu hale gelir:

Kullanıcı → Cloudflare DNS / Edge → Origin (DCHost sunucunuz)

Yani:

  • Sadece hosting altyapınıza değil, aynı zamanda Cloudflare’ın kendi altyapısına da bağımlısınız.
  • Yanlış bir kural ya da bilinçsiz bir WAF ayarı, tüm trafiğinizi kesebilir.
  • Cloudflare hesabınıza erişim kaybetmeniz (iki faktörlü doğrulama sorunları, ekip içi erişim hataları vb.) kritik risk yaratır.

2. Yönetim Karmaşıklığı

Özellikle küçük ekipler ve teknik bilgisi sınırlı kullanıcılar için:

  • DNS kayıtlarının bir kısmının panelde, bir kısmının Cloudflare’da olması,
  • Proxy (turuncu bulut) ile sadece DNS (gri bulut) modları arasındaki farkların net anlaşılmaması,
  • SSL, HSTS, redirect’ler, cache kuralları gibi ayarların bir kısmının Cloudflare, bir kısmının sunucu tarafında yapılması

kafa karışıklığı yaratabiliyor. Bu da ufak bir değişiklikte beklenmedik davranışlar görmenize yol açabiliyor.

3. E-posta ve SPF/DMARC Senaryolarında Dikkat

MX, SPF, DKIM, DMARC gibi e‑posta kayıtlarını Cloudflare DNS üzerinden yönettiğinizde:

  • Yanlış bir TXT/SPF kaydı mail teslim edilebilirliğini bozabiliyor.
  • Cloudflare’ın bazı otomatik optimizasyonları, çok karmaşık DNS metin kayıtlarında beklenmedik sonuçlar doğurabiliyor.

E‑posta tarafında sağlam bir zemin kurmak için hazırladığımız SPF, DKIM, DMARC ve rDNS rehberimizi bu bağlamda mutlaka okumanızı öneririz.

4. Debug ve Sorumluluk Paylaşımı

Bir sorun yaşadığınızda (örneğin site bazı kullanıcılara açılıp bazılarına açılmıyorsa):

  • DNS kaydı mı yanlış?
  • Cloudflare cache mi yanlış davranıyor?
  • WAF mı isteği engelliyor?
  • Yoksa origin sunucudaki uygulama mı hata veriyor?

Ayırması, sadece hosting DNS’i kullandığınız senaryoya göre daha zordur. Bu nedenle, Cloudflare DNS tercih eden müşterilerde, DCHost olarak mimariyi en baştan birlikte tasarlamayı özellikle önemsiyoruz.

Hosting DNS Kullanmanın Artıları ve Eksileri

Şimdi hosting sağlayıcınızın, yani bizim tarafta DCHost DNS altyapısını kullanmanın artı ve eksilerine bakalım.

Artıları

1. Sadelik ve Tek Panel Yönetimi

Özellikle paylaşımlı hosting, yönetilen VPS veya yönetilen dedicated sunucu senaryolarında:

  • Tüm DNS kayıtları, e‑posta ayarları, alt alan adları aynı panel üzerinden yönetilir.
  • Yeni bir alt alan açtığınızda (ör. staging.ornekalanadi.com), gerekli DNS kayıtları çoğu zaman otomatik oluşur.
  • Tek panel, tek fatura, tek destek kanalı ile yönetim kolaylaşır.

2. Uygun Performans ve Yeterli Dayanıklılık

Kaliteli bir hosting sağlayıcısının DNS altyapısı, çoğu Türkiye merkezli proje için gayet yeterli performans ve dayanıklılık sunar. DCHost tarafında:

3. E-posta ve Web’in Beraber Çalıştığı Basit Senaryolarda İdeal

Eğer:

  • Alan adınızda hem web sitesi hem de e‑posta hizmeti aynı hosting üzerinde çalışıyorsa,
  • Ekstra bir CDN veya reverse proxy katmanı kullanmıyorsanız,
  • Karmaşık alt alan yapılarına veya çoklu ortam kurgularına ihtiyacınız yoksa

hosting DNS’i, sizin için en sade ve en az hata riski taşıyan çözümdür.

4. Destek Süreçlerinin Daha Net Olması

DNS kayıtlarınız DCHost üzerinde olduğunda, “Site açılmıyor.”, “Mail gitmiyor.”, “Subdomain neden çalışmıyor?” gibi sorularda:

  • Hem DNS hem hosting hem e‑posta kısmına tek ekip bakar.
  • “Cloudflare tarafını kontrol edin.” tarzı yönlendirmeler ortadan kalkar.
  • Debug süreci daha hızlı ve net ilerler.

Eksileri

1. Gelişmiş Global Yönlendirme İhtiyaçlarında Sınırlılık

Eğer çok bölgeli (multi-region) bir mimariniz varsa ve:

  • Kullanıcıları coğrafi olarak en yakın veri merkezine yönlendirmek istiyorsanız,
  • Ağırlıklı (weighted) DNS ile trafik yüzdelerini ince ayar yapmak istiyorsanız,
  • Çok karmaşık failover senaryoları kurmak istiyorsanız

tek başına klasik hosting DNS altyapısı yetersiz kalabilir. Bu noktada çoklu sağlayıcı DNS ve octoDNS rehberimizde anlattığımız daha ileri düzey DNS mimarileri devreye girer.

2. API ve Otomasyon İhtiyaçları

GitOps, CI/CD ve tam otomasyon odaklı ortamlarda DNS değişikliklerini:

  • Pipeline’lardan otomatik tetiklemek,
  • Yeni tenant için otomatik subdomain oluşturmak,
  • Her deploy’da dinamik kayıtlar güncellemek

isteyebilirsiniz. Bu tür senaryolarda; API’si güçlü bir harici DNS sağlayıcısı veya DCHost ile birlikte kurguladığınız özel çözümler daha uygun olacaktır.

3. Farklı Hizmet Sağlayıcılarını Aynı Alan Adında Birleştirme

Örneğin:

  • Web siteniz DCHost’ta,
  • Mail hizmetiniz farklı bir SaaS sağlayıcıda,
  • Statik dosyalarınız üçüncü taraf bir depolama/CDN platformunda

ise, DNS’i tek elde toplamak için çoğu zaman harici bir DNS sağlayıcısı (örneğin Cloudflare) kullanmak yönetimsel olarak daha pratik hissedilebilir. Burada önemli olan, bu pratikliğin yanında gelen ek karmaşıklığı da doğru yönetmek.

Güvenlik Boyutu: DNSSEC, Alan Adı Güvenliği ve Saldırı Yüzeyi

Cloudflare DNS mi, hosting DNS’i mi kararını verirken güvenlik tarafını atlamamak gerekir.

DNSSEC Desteği

DNSSEC, DNS yanıtlarının kriptografik olarak imzalanmasıdır; böylece kullanıcılarınıza dönen cevabın gerçekten yetkili DNS sunucusundan geldiği doğrulanır.

  • Hem Cloudflare hem de modern hosting DNS altyapıları DNSSEC destekleyebilir.
  • Önemli olan, DNSSEC’in sadece açılması değil, anahtar döndürme (key rollover) süreçlerinin de doğru yönetilmesidir. Bu konuda hazırladığımız DNSSEC nedir rehberimiz ve DNSSEC key rollover yazımız detaylı bir çerçeve sunuyor.

Alan Adı Paneli ve Yetkiler

Cloudflare DNS kullanıyorsanız:

  • Cloudflare hesabınızın güvenliği (2FA, kurtarma kodları, ekip rolleri) kritik hale gelir.
  • Yanlış yetkilendirilmiş bir ekip üyesi, tek tıklama ile tüm DNS kayıtlarınızı değiştirebilir.

Hosting DNS kullanıyorsanız:

  • Genellikle panel erişimleriniz daha kısıtlı çevrelerde kalır.
  • Yine de kontrol paneli kullanıcılarınız için güçlü şifre, 2FA ve erişim loglarının takibi hayati önem taşır.

Saldırı Yüzeyi

Cloudflare proxy modunda:

  • Origin sunucunuzun IP adresini gizleyebilir,
  • DDoS, bot trafiği ve basit kötü niyetli istekleri daha önde karşılayabilirsiniz.

Ancak bu, origin sunucunun güvenliğini ihmal edebileceğiniz anlamına gelmez. Biz DCHost’ta, Cloudflare kullanan müşteriler için bile VPS ve dedicated sunucu güvenlik sertleştirmesini (güvenlik duvarı, fail2ban, panel erişim kısıtları vb.) mutlaka öneriyoruz.

Farklı Senaryolar İçin Doğru Seçim: Pratik Yol Haritası

Teoriden pratiğe geçelim. Aşağıda sık gördüğümüz senaryolar için hangi yaklaşımın daha mantıklı olduğuna bakalım.

1. Basit Kurumsal Site veya Kişisel Blog

Özellikler:

  • Tek web sitesi
  • Genelde tek ülkeye hitap
  • Yoğun trafik ve karmaşık mimari yok
  • E‑posta da aynı hosting üzerinde

Önerimiz: Çoğu durumda hosting DNS’i ile devam etmek en uygunudur.

  • Sadelik, hızlı kurulum ve minimum hata riski sağlar.
  • DNS, web ve mail aynı panelde tutulur.

Performans ve uptime tarafında doğru altyapıyı nasıl seçeceğinizi anlamak için uptime ve erişilebilirlik rehberimize göz atabilirsiniz.

2. WordPress + WooCommerce E-Ticaret Sitesi

Özellikler:

  • Yoğun kampanya dönemleri
  • Gün içi trafik dalgalanmaları
  • Güvenlik ve performans kritik

Strateji:

  • Altyapı olarak performanslı bir DCHost hosting veya VPS kullanıyorsanız, ilk aşamada hosting DNS’i ile başlamak genelde yeterli olur.
  • Zaman içinde yüksek trafik, yurtdışı kullanıcılar veya DDoS baskısı artarsa, Cloudflare’ı ön yüzde proxy olarak eklemeyi düşünebilirsiniz.
  • Bu durumda, DNS kayıtlarınızı Cloudflare’a taşıyıp, mail ve kritik TXT/MX kayıtlarınızı dikkatle yeniden oluşturmalısınız.

WooCommerce tarafında hem veritabanı hem sunucu ayarlarını derinlemesine ele aldığımız MySQL/InnoDB tuning rehberi de bu mimarinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.

3. SaaS Uygulaması ve Çoklu Alt Alan (tenant1.ornek.com, tenant2.ornek.com…)

Özellikler:

  • Her müşteri için ayrı subdomain
  • Otomatik SSL üretimi (ACME, wildcard vb.)
  • CI/CD ve otomasyon ihtiyacı

Strateji:

  • Bu tip ortamlarda, genellikle harici bir DNS sağlayıcısı ile otomasyon çok iş görür.
  • Cloudflare DNS + API entegrasyonu ile subdomain provisioning yapılabilir.
  • Alternatif olarak, DCHost üzerinde kendi özel ad sunucularınızı kurup (ns1/ns2 kendi VPS’leriniz), DNS’i tam kontrol altına alabilirsiniz. Bunun için özel ad sunucusu ve glue record rehberimiz iyi bir başlangıç sağlar.

4. Çok Bölgeli, Yüksek Erişilebilirlik Odaklı Altyapılar

Özellikler:

  • Birden fazla veri merkezinde çalışan uygulama
  • Otomatik failover, coğrafi yönlendirme (geo‑routing)
  • Kesintisizlik (high availability) öncelikli

Strateji:

  • Tek bir hosting DNS ile yetinmek yerine, çoklu sağlayıcı DNS veya gelişmiş bir harici DNS hizmeti kullanmak daha mantıklı olabilir.
  • Cloudflare DNS burada devreye girebilir; ancak kritik projelerde octoDNS gibi araçlarla çoklu sağlayıcı bir yapı da kurulabilir. Bu konuyu detaylı olarak çoklu sağlayıcı DNS rehberimizde anlattık.
  • Altyapı tarafında ise, DCHost’un VPS, dedicated ve colocation çözümlerini kombine ederek her bölgede güçlü origin sunucular kurabilirsiniz.

Cloudflare DNS → Hosting DNS veya Tersi: Kesintisiz Geçiş Nasıl Yapılır?

Mevcutta Cloudflare DNS kullanıyor ve hosting DNS’e geçmek istiyor ya da tam tersini planlıyor olabilirsiniz. En büyük kaygı genelde: “Site kesilir mi?”

1. Adım: Mevcut DNS Kayıtlarını Envanterle Çıkarın

  • Var olan tüm kayıtları (A, AAAA, CNAME, MX, TXT, SRV, CAA…) tek tek listeleyin.
  • Özellikle e‑posta ile ilgili SPF, DKIM, DMARC kayıtlarını atlamayın.
  • Cloudflare’dan hosting DNS’e geçiyorsanız, proxy (turuncu bulut) olan kayıtların arkasındaki gerçek origin IP’leri doğru not ettiğinizden emin olun.

2. Adım: Yeni Tarafa Tüm Kayıtları Önceden Taşıyın

Nameserver değişmeden önce, yeni DNS tarafında bire bir aynı kayıtları oluşturun. Bu, paralel koşan iki DNS ortamı gibi düşünülmelidir.

3. Adım: TTL Oyun Planını Kurun

  • Taşıma işleminden önce kritik kayıtların TTL değerlerini düşük (örneğin 300 sn) seviyelere çekin.
  • Nameserver değişikliğini yaptıktan sonra, belirli bir süre gözlemleyip her şey yolundaysa TTL’leri tekrar yükseltin.
  • Bu mantığın nasıl çalıştığını anlamak için tekrar zero-downtime TTL stratejileri rehberimize bakmanızı öneririz.

4. Adım: Nameserver Değişikliği ve İzleme

  • Alan adınızın NS kayıtlarını, domain panelinizden yeni nameserver’lara güncelleyin.
  • DNS yayılım süresince (genellikle birkaç saat) siteyi farklı ağlardan ve dig/nslookup gibi araçlarla takip edin.
  • E‑posta teslimatını da test etmeyi unutmayın.

DCHost Tarafında Önerdiğimiz Nameserver Mimarileri

DCHost olarak, “Herkese tek reçete” yaklaşımını benimsemiyoruz. Projenin ölçeği ve teknik olgunluk seviyesine göre şu modelleri sık kullanıyoruz:

1. Paylaşımlı Hosting Müşterileri

  • Varsayılan: DCHost hosting DNS’i (bizim nameserver’larımız)
  • Basit kurumsal siteler, bloglar ve KOBİ’lerin çoğu için bu model en pragmatik çözüm oluyor.
  • Gerektiğinde Cloudflare sadece CDN olarak, DNS’i taşımadan (CNAME flattening ve benzeri yöntemler) devreye alınabiliyor, ancak burada limitler projeye göre ayrıca değerlendirilmelidir.

2. Yönetilen VPS / Dedicated Sunucu Müşterileri

  • Seçenek 1: DCHost DNS + isteğe bağlı Cloudflare proxy
  • Seçenek 2: Alan adı Cloudflare DNS’te, origin olarak DCHost sunucuları tanımlı
  • Seçenek 3: Kendi özel ad sunucularınızı (ns1/ns2.kendialanadiniz.com) DCHost VPS’ler üzerinde kurmak

Bu üç senaryonun her birinin operasyonel artı/eksi’lerini proje özelinde masaya yatırıyoruz. Kendi DNS’inizi kurmak istediğinizde, özel ad sunucusu ve glue record rehberimiz teknik adımlar için iyi bir yol haritası sunuyor.

3. Colocation ve Büyük Ölçekli Projeler

Kendi fiziksel sunucularını DCHost veri merkezinde barındıran müşterilerde ise:

  • Genellikle çoklu sağlayıcı DNS veya
  • Cloudflare DNS + kendi authoritative DNS cluster’ınız

gibi hibrit çözümler öne çıkıyor. Burada öncelik; RTO/RPO, SLA, felaket kurtarma planı gibi konuları da içeren daha geniş bir mimari tasarım oluyor.

Özet: Cloudflare DNS mi, Hosting DNS’i mi?

Tüm tabloyu toparlarsak:

  • Basit, tek bölgeli, tek sağlayıcılı projeler: DCHost hosting DNS’i ile devam etmek çoğu zaman en mantıklı, en düşük riskli tercihtir.
  • Yüksek trafik, global kitle, ek güvenlik/kash katmanı ihtiyacı: Cloudflare DNS + proxy ciddi avantajlar sunar; ancak yönetim ve debug karmaşıklığını göğüslemeye hazır olmalısınız.
  • SaaS, çoklu tenant, otomasyon odaklı yapılar: Cloudflare DNS API’si veya DCHost üzerinde kendi DNS altyapınızı kurmak gibi daha ileri düzey yaklaşımlar değerlendirilmeli.
  • Çok bölgeli ve yüksek erişilebilirlik gerektiren kritik sistemler: Tek bir DNS sağlayıcısına bağlı kalmak yerine, çoklu sağlayıcı DNS stratejileri ile risk dağıtımı yapılmalıdır.

Biz DCHost’ta; domain, hosting, VPS, dedicated sunucu ve colocation altyapılarını tasarlarken DNS’i hiçbir zaman “küçük bir detay” olarak görmüyoruz. İster sadece kurumsal siteniz olsun, ister karmaşık bir SaaS mimarisi; doğru nameserver stratejisi ile başlamak, ileride yaşayacağınız kesinti ve karmaşık geçiş operasyonlarını ciddi ölçüde azaltır.

Eğer “Cloudflare DNS mi, hosting DNS’i mi?” sorusuna hâlâ net cevap veremiyorsanız, projenizin detaylarını bizimle paylaşın; ihtiyacınıza göre sade ama esnek bir DNS mimarisini birlikte tasarlayalım. DCHost altyapısı üzerinde doğru kurgulanmış bir DNS ve nameserver stratejisi ile, geriye sadece işinize ve ürününüze odaklanmak kalır.

Sıkça Sorulan Sorular

Evet, Cloudflare’ı yalnızca DNS sağlayıcısı olarak kullanabilirsiniz. Bu durumda Cloudflare panelinde ilgili kayıtların yanındaki bulut simgesini gri (yalnızca DNS) moda alırsınız. Böylece istekler doğrudan DCHost üzerindeki origin sunucunuza gider, IP’niz gizlenmez ve HTTP trafiği Cloudflare üzerinden geçmez. Bu senaryo; global, hızlı bir DNS altyapısına ihtiyaç duyup, CDN/WAF katmanını kullanmak istemeyen veya uygulama mantığını tamamen kendi sunucusunda tutmak isteyen projeler için uygundur. Ancak proxy katmanının getirdiği DDoS koruması, cache ve WAF gibi avantajlardan da feragat etmiş olursunuz.

Öncelikle mevcut DNS kayıtlarınızın tam bir envanterini çıkarmalı, Cloudflare tarafında bire bir aynı kayıtları önceden oluşturmalısınız. Ardından kritik kayıtların TTL değerlerini taşıma öncesinde düşürmek, DNS yayılım sürecinde olası sorunların etkisini azaltır. MX, SPF, DKIM ve DMARC gibi e-posta ile ilgili kayıtların eksiksiz taşındığından emin olmak, mail kesintisini önler. Nameserver değişikliğini yaptıktan sonra birkaç saat boyunca farklı ağlardan site erişimini ve mail gönderimini test etmek, olası hataları erken yakalamanızı sağlar. Bu süreci planlarken zero-downtime DNS taşıma ve TTL stratejilerini uygulamak kritik önemdedir.

Kendi özel ad sunucularınızı kurmak, size en yüksek seviye kontrol ve esneklik sağlar; ancak aynı oranda sorumluluk da getirir. ns1/ns2 yapısını kurduğunuzda, DNS sunucularının güvenliği, güncellemeleri, izlenmesi ve yedekliliği tamamen sizin mimarinize bağlı olur. Büyük ölçekli SaaS, ISP veya çok kiracılı platformlar için bu yol mantıklı olabilir. Ancak basit kurumsal siteler, bloglar ve KOBİ projeleri için çoğu zaman gereksiz karmaşıklık yaratır. Çoğu müşteri için DCHost DNS altyapısını veya Cloudflare gibi yönetilen bir DNS hizmetini kullanmak daha pratik ve güvenlidir; özel ad sunucusu ise belirli bir olgunluk seviyesinin üzerindeki projelere uygundur.

E-ticaret siteleri için en kritik konular hız, kesintisizlik ve güvenliktir. Başlangıç aşamasında, site ve e-posta aynı altyapıda ise DCHost’un DNS’ini kullanmak hem sade hem de hataya daha az açık bir çözüm sunar. Zamanla trafik ve uluslararası erişim ihtiyacı arttığında Cloudflare DNS + proxy ile ekstra cache, WAF ve DDoS koruması eklemek mantıklı hale gelebilir. Burada önemli olan, geçişi plansız yapmamak ve özellikle ödeme sayfaları, webhook’lar, API uçları gibi kritik noktaları taşıma öncesinde iyi test etmektir. Kısacası, küçük ve orta ölçekli mağazalar için önce hosting DNS’i, ölçek büyüdükçe kontrollü şekilde Cloudflare entegrasyonu öneriyoruz.

Evet, Cloudflare DNS kullanırken e-posta altyapınız DCHost üzerinde kalabilir. Bu durumda MX, SPF, DKIM ve DMARC gibi tüm e-posta kayıtlarını Cloudflare üzerinde doğru şekilde tanımlamanız gerekir. MX kayıtlarınız DCHost mail sunucularını işaret etmeli, SPF kaydı da DCHost IP’lerini ve varsa diğer gönderim kaynaklarınızı içermelidir. Önemli nokta, mail ile ilgili hiçbir kaydı proxy (turuncu bulut) moduna almamaktır; MX ve ona bağlı A kayıtları mutlaka yalnızca DNS (gri bulut) modunda kalmalıdır. Doğru yapılandırıldığında Cloudflare DNS + DCHost e-posta altyapısı sorunsuz ve güvenilir şekilde birlikte çalışabilir.