Teknoloji

Alan Adı Süresi Dolarsa Ne Olur? Panik Yok, Grace/Redemption Dönemlerinde Yol Haritası

Ofiste Bir Telefon: “Alan Adı Süresi Dolmuş, Ne Yapıyoruz?”

Hiç başınıza geldi mi? Bir sabah kahvenizi almışsınız, e-postaları yokluyorsunuz, ansızın telefon çalar. Hattın ucunda ses biraz telaşlı: “Site açılmıyor, mailler de gelmiyor, galiba alan adının süresi dolmuş.” O an, takvimde ufak bir hatanın nasıl kocaman bir gölgeye dönüştüğünü görürsünüz. Benim de başıma geldi. Hatta ilk seferinde “DNS önbelleği midir, CDN mi takıldı?” diye dolandım durdum. Meğer tarih geçmiş, alan adı sessizce ‘ben gidiyorum’ demiş.

Bu yazıda, alan adının süresi dolduğunda ilk ne olur, grace süresi denilen nefes aralığı nasıl işler, sonrasında gelen redemption dönemi neden daha pahalı ve zaman açısından kısıtlıdır, tek tek konuşacağız. Ücretler konusuna “nereden çıktı bu ekstra” diyenlere açıklık getireceğim, bir de “şimdi geri almak için ne yapmalıyım?” sorusunu adım adım toparlayacağız. Aralarda, gerçek hayatta karşılaştığım küçük sahneler de olacak; çünkü işin pratiği, teori kadar kritik. Hazırsanız, o ilk telefonun yarattığı paniği birlikte sökerim.

Süre Dolduğunda İlk Ne Olur? Sessiz Bir Kapanışın Ardındaki Fısıltılar

Web sitesi neden bir anda susar?

Alan adının süresi dolduğunda, en sık gördüğüm manzara basit: Site açılmaz, ya beyaz bir sayfa ya da kayıt kuruluşunun “park sayfası” karşılar. Kimi zaman, daha da incelikli bir sessizlik olur; ana sayfa belki eski bir önbellekten bir süre görünür ama alt sayfalar kaybolur. Bunun sebebi genelde alan adının artık aktif olarak çözülmemesi veya isim sunucularının kayıt kuruluşu tarafından geçici olarak değiştirilmesidir. Dışarıdan bakınca tek cümle: “DNS cevap vermiyor gibi.”

E-posta neden takılır kalır?

E-posta tarafında hikâye daha acımasızdır. MX kayıtları çözülemediği anda, gönderilen mailler geri döner ya da arada boşluğa düşer gibi görünür. O yüzden alan adıyla aynı adresi, kayıt kuruluşu iletişimi için kullanmak tehlikelidir; “[email protected]” kapanırsa, kayıt yenileme uyarıları da bu kapanan adrese gider. Basit bir kuralım var: Kritik bildirimleri alan adından bağımsız, her zaman erişebildiğiniz bir e-posta ile tutun.

DNS tarafında perde arkası

Bir de DNS sahnesinin kulisi var. Alan adı süresi geçince kayıt kuruluşu, alan adı bölgesini pasifleştirebilir ya da sizi kendi park sayfalarına bağlayabilir. Bu sırada yerel ve ISP önbellekleri bir süre daha eski kayıtları gösterebilir. İşte o kısa süre, “bende açılıyor ama müşteride açılmıyor” çelişkisini doğurur. DNS’in küçük detayları, büyük farklara yol açar; örneğin IPv6 kayıtlarını düzenlerken yaşadığım bir aydınlanmayı DNS kayıtlarının küçük detayları üzerine yazdığım bu hikayede uzun uzun anlatmıştım. Oradaki ufak nüanslar, burada da işleri hızlandırır veya yavaşlatır.

Grace Süresi Nedir? Nefes Aldıran ama Sonsuza Kadar Sürmeyen Pencere

“Grace” dediğimiz aralık ne işe yarar?

Grace süresi, alan adınızın resmen bitiş tarihini geçmiş olsanız bile, yenileyip kurtarabileceğiniz bir aralıktır. Bu pencere, uzantıya ve kayıt kuruluşunun uygulamasına göre değişir. Bazı uzantılarda daha kısa, bazılarında biraz daha uzundur. Bu dönemde genelde yenileme ücreti normal tarifedir, yani ekstra cezalardan söz etmeyiz. Fakat işin kritik tarafı, bu sürede alan adınız tam anlamıyla “aktifmiş gibi” davranmayabilir; park sayfası görünebilir, e-postalarınız çalışmayabilir. Yenileseniz bile, DNS’in yeniden canlanması için kısa bir süre daha beklemek gerekebilir.

“Ben yeniledim, neden hâlâ açılmıyor?” sorusu

Bu soru bana çok gelir. Cevap çoğu zaman önbellek ve zincirdeki küçük gecikmeler. Yenileme sonrası isim sunucularınız tekrar devreye girse bile, dünyanın dört bir yanındaki DNS’lerin bunu öğrenmesi için azıcık vakit gerekir. Tam bu noktada “DNS’i nasıl daha akıllıca yönlendirebilirim?” diye düşünüyorsanız, coğrafi ve ağırlıklı yönlendirme gibi gelişmiş DNS yöntemleri üzerine paylaştığım notlar işinizi kolaylaştırır. Grace süresi içinde panik yapmak yerine, net bir planla ilerlemek en doğrusu.

Politikalar neden farklı?

Çünkü alan adı uzantıları ve kayıt operatörleri farklı kurallara ve takvimlere sahip olabilir. Genel resim benzer olsa da, detaylar değişkendir. Merak edenler için, alan adlarının tipik yaşam döngüsü üzerine ICANN’ın hazırladığı özet, zihinde iyi bir çerçeve kuruyor. Buradan öğrendikleriniz, kendi uzantınızın özel kurallarını anlamanız için bir başlangıç olur.

Redemption Dönemi: Geri Dönüş Var, Ama Hem Vakit Hem Bütçe Dar

Redemption neden daha pahalı?

Grace penceresi kapanınca, alan adı çoğu uzantıda redemption denilen daha sert bir döneme girer. Bu, “kayıt silinmek üzereyken pişman oldum” demenin teknik yolu. Yenileme bedeline ek bir geri alma ücreti çıkar ve toplam tutar gözünüze bir anda büyük görünebilir. Aslında bu ücret, arkadaki süreci tersine çevirmek ve alan adını tekrar sizin adınıza aktif kılmak için eklenen bir bariyer gibi düşünülür.

Ne kadar sürem var?

Bu dönem de uzantıya göre değişir ama uzun sürmez. Kritik olan, vakit kaybetmemek. Çünkü redemption uzarsa, çoğu kayıt kuruluşu alan adını “silinmeye hazırlanıyor” safhasına geçirir. Orada da artık geri dönüş yoktur; alan adı düşer ve herkes yeniden kayıt için bekler. Politikaların ana hatlarını görmek isterseniz, ICANN’ın Expired Registration Recovery Policy dokümanı yol gösterir; oradan sonra yine kendi kayıt kuruluşunuzun sayfasındaki detaylar belirleyici olur.

Geri alma sonrası neler kontrol edilmeli?

Redemption ile alan adını geri aldıktan sonra iş bitmez. İsim sunucuları eski haline döndü mü, DNS kayıtlarınız yerli yerinde mi, e-posta tekrar akıyor mu, hepsini tek tek kontrol edin. HTTPS cephesinde tarayıcı uyarılarıyla karşılaşmamak için, sertifikalarınızın otomatik yenilemesi düzgün çalışıyor mu bakın. Bu konuda elinizin ayarı olsun isterseniz, TLS 1.3 ve modern şifreleri doğru kurmak üzerine paylaştığım notlar, domain geri dönüşünden sonra yapılacak sağlık kontrolleriyle güzel örtüşür.

Pending Delete ve Düşme: Zamanın Kumları Azaldığında

Alan adı ne zaman “boşa düşer”?

Redemption da bittiğinde, alan adı genellikle “pending delete” safhasına alınır. Bu, sahne ışıklarının sönmesi gibi. Bir süre sonra ad boşa düşer ve herkesin kayıt edebileceği bir duruma geçer. Kimi popüler adlarda bu an bir yarışa döner. Yakalama servisleri, açık artırmalar, ön siparişler… Kulağa film sahnesi gibi geliyor ama gerçek. O yüzden bu noktaya kalmamak en doğrusu. Kaldıysanız da, duygusallığa kapılmadan alternatif planlara yönelin.

Başkası aldıysa ne olur?

Kısacık cevap: Yeni sahibinin kuralları geçerli olur. Web siteniz ve e-postanız bambaşka birine geçmiş gibi davranır. Ticari marka vb. konular varsa, bu farklı bir yol; o da hukuk dünyasının sahası. Böyle durumlarda bir uzmana danışmadan adım atmayın. Teknik açıdan ise, siz o alan adına bağlı bütün hizmetleri hızla alternatif bir alan adına taşıyıp hayata döndürmeye bakın. Geçişi planlarken DNS tarafında nasıl akıllı davranacağınızı düşünmek için tekrar şuna göz atabilirsiniz: coğrafi ve ağırlıklı yönlendirme gibi gelişmiş DNS yöntemleri.

Açık artırmalar, backorder ve gerçekçi beklentiler

Popüler alan adları genellikle geniş bir liste tarafından izlenir. O yüzden “boşa düştüğünde ben kaparım” beklentisi her zaman tutmaz. Backorder verdiğiniz servis yakalayabilir ama garanti yoktur. Bu belirsizliğe kalmadan, elinizdeki alan adını grace içinde veya en geç redemption sırasında kurtarmak her zaman daha sağlıklı.

Yenileme Ücretleri, Sürpriz Masraflar ve Akıllı Zamanlama

Neden bir anda pahalılaştı?

Grace dönemi kapanınca, redemption devreye girer ve işte orada “geri alma” için ek bir bedel doğar. Bu ücret, normal yenilemenin üstüne biner. Bazı uzantılar ve kayıt kuruluşları bu kalemi farklı adlarla geçebilir ama sonuç aynı: Bütçe beklenmeden büyür. Bazen üstüne WHOIS koruması, DNSSEC veya benzeri ek hizmetler de yenileme sırasında yeniden fiyatlanır. Bu yüzden son dakikayı beklemek yerine, yıllık değil çok yıllık planlarla ilerlemek bütçeyi sakinleştirir.

Ne zaman yenilemek mantıklı?

Benim küçük kuralım şu: Sona bir yıl kala bile ileriye atıyorum. Özellikle kritik projelerde, iki ya da üç yıl birden yenilemek içimi rahatlatıyor. Bazen kayıt kuruluşları kampanya yapar, o günleri yakalarsanız daha uyguna gelir. Ama kampanya yok diye ertelemeyin; çünkü redemption’la karşılaştırınca, kampanyasız normal yenileme bile içinize su serper.

Faturada beklenmedik satırlar

Bazen teknoloji dünyasının masrafları satır aralarında saklanır. Alan adınızın yenilemesi yanında, gizlilik koruması, premium uzantı ücretleri, transfer ücretleri gibi kalemler belirir. Hepsini kalem kalem kontrol edin. Bir de hesabınızın iletişim e-postası ve ödeme yöntemleri güncel mi bakın; kart yenilenmiş ama panelde eski kart kalmışsa, ‘ödeme başarısız’ sessizce olur.

Geri Alma Adımları: Telaşın Yerine Sakin ve Net Bir Plan

1) Durumu teyit edin

İlk iş, gerçekten hangi safhada olduğunuzu görmek. Kayıt kuruluşu panelinde alan adının durumunu kontrol edin. Daha geniş bir teyit için ICANN Lookup üzerinden durumunu kontrol etmek iyi bir pratiktir. Orada yazan “expired”, “redemption” gibi durumlar size net bir görüntü verir.

2) Yenileyin veya redeem talep edin

Eğer hâlâ grace dönemindeyseniz, panelden normal yenilemeyi tamamlayın. Redemption’a geçtiyseniz, “restore/redeem” akışını başlatmanız gerekir. Ödeme adımlarında ek bir ücret gördüğünüzde şaşırmayın; bu dönemin doğası böyle. Zamanı boşa harcamayın, çünkü bekledikçe geri dönüş penceresi daralır.

3) DNS ve e-posta kontrolü

Yenileme sonrası isim sunucuları eski haline döndüyse, DNS kayıtlarınız yerinde mi bakın. A, AAAA, MX, TXT… Hepsini tek tek doğrulayın. “Bir kayıt değişti mi ya?” diye şüphelendiğinizde, küçük bir AAAA kaydıyla başlayan kocaman etkileri anlattığım notlar kulağınıza küpe olsun. E-posta tarafında test gönderimler yapın, SPF/DKIM kayıtlarının yerinde olduğundan emin olun.

4) HTTPS ve uygulama sağlığı

Tarayıcı uyarıları can sıkıcıdır. Sertifika otomatizasyonu bozulduysa, sertifikanızı yenileyin. Nginx veya Apache yapılandırmaları yerli yerinde mi, yeniden yükleme sonrası kurallarınız eskisi gibi mi çalışıyor kontrol edin. Bu alanda, HTTPS katmanını sağlam kurmanın yollarını toparladığım rehber, pratik bir kontrol listesi gibi iş görüyor.

5) İzleme ve uyarılar

“Ben nasıl kaçırdım?” sorusu çoğu zaman bildirim eksikliğinden çıkar. Durumu kalıcı olarak düzeltmek için, alan adı ve sertifika bitiş tarihleri için takvim hatırlatıcıları kurun, izleme servisleri ekleyin. Uygulama ve altyapı loglarını düzenli toplamak da harikalar yaratır. Bir aksilikte geriye dönüp ne olduğunu görmek için, Grafana Loki ve Promtail ile merkezi loglama üzerine paylaştığım pratikler en yakın yardımcınız olur.

Önleme: Geleceğe Karşı Basit Ama Etkili Alışkanlıklar

Otomatik yenileme ve yedek e-posta

Otomatik yenilemeyi açmak tek başına mucize değil, ama çok işe yarar. Yanına mutlaka yedek bir iletişim e-postası ekleyin; “alan adımın e-postası” tek iletişim kanalı olmasın. Ödemelerde sürpriz yaşamamak için, kart bilginizi güncel tutun ve yenileme tarihinden önce kontrol etmeyi bir rutine bağlayın.

Portföyü sade tutmak

Birden fazla kayıt kuruluşunda alan adlarınız varsa, hepsini aynı takvimde izlemek zor olabilir. Mümkünse sadeleşin ya da hepsi için tek bir görünür takvim hazırlayın. Bitiş tarihlerini bir gün değil, haftalar önceden hatırlatan iki-üç hatırlatıcı kurmak, insan doğasına iyi geliyor.

DNS’i belgelemek

“Hangi kayıt niye var?” sorusunun cevabı belgesiz kalınca, kriz anında adımlar yavaşlar. Küçük bir doküman, hatta bir README dosyası bile yeterli. Özellikle IPv6, alt alan adları ve e-posta kayıtlarını ayrı ayrı not edin. DNS tarafında işleri akıllılaştırmak için, gelişmiş yönlendirme stratejilerine göz atmak, ileride yaşayacağınız kesintileri daha zarif atlatmanızı sağlar.

Kapanış: Telaşın Yerini Alacak Minik Bir Program

Alan adı süresinin dolması, dışarıdan bakınca “küçük bir tarih atlaması” gibi görünür; içeride ise web sitesi, e-posta, güvenlik katmanı ve hatta müşterilerle ilişkiniz için ciddi bir kesintidir. Yine de dünyanın sonu değil. Grace süresi, elinizi çabuk tutarsanız gönül rahatlığıyla kurtarır. Redemption dönemi, biraz pahalı ve hızlı davranmayı gerektirir ama hâlâ şans vardır. En kritik hata, beklemek. En kritik kurtarıcı ise düzenli bir hatırlatma ve kontrol rutini.

Bugün bir on dakika ayırıp alan adlarınızın bitiş tarihlerini gözden geçirin, otomatik yenilemeyi ve iletişim adreslerini sağlamlaştırın. DNS kayıtlarınızı güncel bir notla belgeleyin, HTTPS otomasyonunu test edin, loglarınıza bir göz atın. İnanın, bir sabah “site açılmıyor” paniğini telefonda duymak yerine, sakin bir takvim bildirimi görmek çok daha güzel. Umarım bu yazı yolunuzu aydınlatır; takıldığınız bir noktada yeniden buluşur, beraber çözeriz.

Sıkça Sorulan Sorular

Bazı ağlarda eski DNS kayıtları kısa süre daha önbellekte kalır. Bu yüzden sizde açılırken başka yerde açılmayabilir. Park sayfası ya da sessizlik, kaydın pasifleştirilmesinden kaynaklanır.

Süre uzantıya göre değişir ama genelde kısadır. Grace içinde yenileme ücreti normaldir; ek ceza çıkmaz. Yine de e-posta ve site tam çalışmayabilir, bu yüzden hızlı yenilemek en iyisi.

Kayıt kuruluşu panelinden geri alma (restore/redeem) talebi başlatılır, normal yenilemeye ek bir ücret ödenir. Ardından DNS ve e-posta kayıtlarını doğrulayıp HTTPS’i kontrol etmek gerekir.

Teknik olarak o adı geri alamazsınız; yeni sahibin kuralları geçerlidir. Hızla alternatif alan adına geçin, DNS ve e-postayı taşıyın. Marka konusu varsa bir uzmana danışmayı ihmal etmeyin.