İçindekiler
- 1 Kafayı Koyduğun O İsim, Gerçekten Sen misin?
- 2 İsim, Algı ve SEO: İnce Bir Denge
- 3 .com, .io, .ai ve O Ünlü Soru: Hangisi Bana Uyar?
- 4 Kısa mı Uzun mu? Tire mi Birleşik mi? Ve Şu Anahtar Kelime Sevdası
- 5 Coğrafi Uzantılar, Yerelleşme ve Hedef Kitle
- 6 Teknik Gerçekler: DNS, SSL, E-Posta ve Küçük Büyük İnce Ayarlar
- 7 Alan Adı Değiştirmek Gerekirse: Kırmadan Dökmeden Taşınmak
- 8 Tescil, Kilit, Transfer: Arka Kapıda Neler Oluyor?
- 9 Gerçek Hayattan Küçük Kareler: Hatalar, Dersler, Küçük Zaferler
- 10 Kapanış: İsmini Bul, Uzantını Sev, Yolunu Aç
Kafayı Koyduğun O İsim, Gerçekten Sen misin?
Hiç şöyle oldu mu: Kafanda muhteşem bir proje var, gece herkes uyumuş, sen bilgisayarın başında tek başınasın. Kahveni tazelemişsin, notların açık, taslak logon bile kenarda bekliyor. Sonrası malum; alan adı arama kutusuna marka adını yazıyorsun ve o kırıcı mesaj: ‘Müsait değil.’ O an işin büyüsü bozulur gibi olur, ama bir yandan da içinden bir ses, ‘Peki ya farklı bir uzantıyla denesem?’ diye fısıldar. İşte tam burada başlar gerçek macera: İsim mi önemli, uzantı mı, yoksa ikisi birlikte mi?
Bugün şunu konuşalım istiyorum: SEO ve marka için alan adı ve TLD seçimi nasıl yapılır, .com, .io, .ai gibi uzantılar arasında hangi durumda hangisi daha doğru hissettirir, ve seçimin teknik tarafı seni nasıl etkiler. Mesela kısa mı olmalı, tire kullanmalı mı, anahtar kelimeyi gömmeli mi, yoksa markayı parlatan bir isim mi daha iyi? Bir de şu var; olur da bir gün alan adı değiştirmen gerekirse, bunu trafiği üzmeden nasıl yaparsın? Hepsini, sakin sakin, örneklerle ve samimi birkaç anıyla paylaşacağım.
İsim, Algı ve SEO: İnce Bir Denge
Akılda Kalma, Yazılabilirlik ve Sözlü Anlatım
Bir arkadaş toplantısında yeni girişimini anlatırken alan adını telaffuz ettiğini düşün. İnsanların yüzüne bakıyorsun; bir kısmı ne dediğini anlıyor, bir kısmı not alıyor, bir kısmı da ‘Bir daha söyler misin?’ diyor. Akılda kalma ve yazılabilirlik burada belirleyici oluyor. Kısa, yalın ve yanlış yazılması zor bir ad çoğu zaman öne çıkar. Bir de şu ‘radyo testi’ dedikleri var; telefonu uzaktan tutup hızlıca söyle, yazdırabiliyor musun? Eğer orada takılmıyorsa, SEO tarafında da erken avantajın var, çünkü insanlar seni ararken daha az hata yapıyor.
SEO’nun Gözünden Alan Adı
SEO tarafında alan adının etkisi, düşündüğünden daha yumuşak bir eğri çizer. Tek başına sihirli değnek değil, ama iyi bir isim ve sağlam bir yapı birleştiğinde gerçekten güzel çalışır. Alan adında anahtar kelime geçiyorsa bu bir ipucu olarak işe yarayabilir, fakat kullanıcı niyeti, içerik kalitesi ve site deneyimi gibi unsurlar baskın çıkar. Yani ‘kolay yazılan, akılda kalan ve markayı doğru temsil eden’ bir isim, çoğu zaman anahtar kelimeye abanmış bir isimden daha uzun soluklu bir kazanım sağlar.
Marka ve Konumlandırma
İsim dediğin sadece SEO’ya çalışmaz, duygusal bir tarafı da var. İnsanlar bir markayı sesindeki tınıyla bilir. Sert bir isim teknolojiye yakışabilir, yumuşak bir isim sağlığa iyi gidebilir. Hedef kitlenin kulağında nasıl tınladığı önemli. Bir de geleceği düşün; bugün yazılım aracısın, yarın platform olabilirsin. Çok dar bir isim, büyüme sırasında seni köşeye sıkıştırabilir. Genişleyen vizyona alan açan bir isim, markanın nefesini uzatır.
.com, .io, .ai ve O Ünlü Soru: Hangisi Bana Uyar?
Hikâyenin Anlattığı Uzantı
.com çoğu kişide ev hissi yaratır. Tanıdıktır, güvenlidir, söylemesi kolaydır. Ancak yeni nesil teknoloji ürünlerinde .io ve .ai sık duyulur. .io, geliştirici topluluğunda ‘ürün burada doğdu’ duygusu verir, .ai ise yapay zekâ çevresinde yerini bulur. Peki bu bir kural mı? Hayır. Sayfaların içeriği, ürünün hedefi ve markanın tonu daha belirleyici. Bir danışmanlık markası .com ile zarif durabilirken, deneysel bir uygulama .io ile daha canlı hissedilebilir. Önemli olan, uzantının markanın hikâyesiyle çelişmemesi.
Algı ve Uygunluk
İş işten sonra anlaşılıyor genellikle; kartvizit bastıktan sonra uzantının tonuyla yüz yüze kalıyoruz. .ai güzel, ama yapay zekâya dokunmuyorsan soru işaretleri oluşabiliyor. .io teknoloji çağrışımı yapıyor, ama B2C bir yaşam tarzı markasına bazen soğuk gelebiliyor. .com her yerde iyi iş çıkarır, ama doluluk oranı nedeniyle aradığın ismi bulmak zor olabilir. Bu noktada türevler, ek kelimeler, hatta coğrafi uzantılar devreye girer. Burada sabır, küçük denemeler ve adım adım ilerlemek işe yarar.
İnce Bir Not: Uzantıların Tam Listesi
Yeni uzantılar çoğaldıkça, isim ararken karşına sürpriz seçenekler çıkabilir. Bu çeşitlilik iyi; yaratıcılık alanını genişletiyor. Tüm uzantıların resmi listesine bakmak istersen IANA’nın kök bölge veritabanındaki uzantı listesine göz atmak işini kolaylaştırır. Orada gözün takılan bir uzantı, markanın yanına şık bir dokunuş olabilir.
Kısa mı Uzun mu? Tire mi Birleşik mi? Ve Şu Anahtar Kelime Sevdası
Kısalık Her Zaman Kazanır mı?
Kısa isimler hızlı akar, hatırlanır ve yazması kolaydır. Fakat her kısa isim de etkili değildir. Bazen iki heceli ama yeni bir kelime, üç harflik ama anlamsız bir kombinasyondan çok daha markalaşabilir. Kulağına nasıl geliyor, yazınca nasıl görünüyor, logo ile nasıl eşleşiyor; bunlara bak. Bir de sosyal hesaplar ve e-posta adresleriyle dene. Bazı isimler e-posta imzasında ışıldar, bazıları o imzayı uzun ve yorucu hale getirir.
Tire ve Varyasyonlar
Arada tire kullanmak bazı durumlarda nefes aldırır, ama sesli anlatımda işleri zorlaştırabilir. ‘Tire’yi her kez söylemen gerekir, insanlar yazarken bazen unutabilir. Bu yüzden tek kelimelik veya iki kelimenin birleştiği basit formlar çoğu zaman günlük kullanıma daha uygundur. Yine de, marka ismini netleştirmek için kısa bir ek yapmak (get, try, go gibi) bazen aradığın .com’u ulaştırabilir. Bu bir geçiş çözümü olabilir, ihtiyaç duyduğunda ana isme dönersin.
Anahtar Kelimeyi Gömme Meselesi
Sektör anahtar kelimesini alana gömmek ilk bakışta cazip gelir. ‘Ayakkabı’ geçen bir domain, ayakkabı aramalarında öne çıkacak gibi durur. Fakat kullanıcılar artık doğal isimleri tercih ediyor. Bir de dikeyini büyütmek istersen, anahtar kelimeye saplanmış bir isim seni daraltabilir. En güzeli, marka adının kendine has bir sesi olsun; sektörü destekleyen ikinci kelimeler veya alt sayfalar SEO tarafında işini gördüğünde, domain adın hafif kalır, sayfaların çalışır.
Coğrafi Uzantılar, Yerelleşme ve Hedef Kitle
Yerel mi Global mi?
İşin özünde ‘Kime konuşuyorum?’ sorusu var. Sadece Türkiye pazarına sesleniyorsan .com.tr gayet güçlü bir seçenek. Yerel güven duygusunu artırır, ‘buradayız’ mesajı verir. Fakat hedefin sınır ötesiyse, global algısı daha yaygın bir uzantı seçmek akışını kolaylaştırır. Yine de bu, yerel uzantıların kötü olduğu anlamına gelmez; çok niş ve yerel bir hizmette coğrafi uzantı, dönüşüm tarafında sıcak bir etkisi olabilir.
Alt Alanlar ve Dil Stratejisi
İleride farklı dillere açılmayı planlıyorsan, yapıyı en baştan düşünmek iyi olur. Alt alan adlarıyla oynamak, klasör bazlı bir dil kurgusu kurmak veya farklı uzantılarla ülkeleri ayrıştırmak; hepsinin pratik artıları ve eksileri var. Burada tek doğru yok. Yeter ki yönetebildiğin, temiz yönlendirmelerle çalışabilen ve kullanıcıya tutarlı hissettiren bir yapı olsun. Site taşıma gündeme geldiğinde de bu şeffaflık hız kazandırır.
Teknik Gerçekler: DNS, SSL, E-Posta ve Küçük Büyük İnce Ayarlar
DNS’te Ufak Bir Yanlış, Büyük Bir Sessizlik
Güzel bir isim aldın; şimdi onu dünyaya anlatma işi DNS kayıtlarında. A, AAAA, CNAME, MX gibi kayıtlar kulağa sıkıcı gelebilir ama sitenin görünürlüğü ve e-postanın çalışması için ilk adımdır. Bu kısımda hata olmasın istiyorsan, DNS kayıtlarını baştan sona anlatan detaylı rehbere dönüp kısa bir yürüyüş yapmak iyi gelir. Oradaki küçük uyarılar, yayına çıkarken seni gereksiz paniğin kenarından alır.
Güven ve SSL
Uzantın ne olursa olsun, insanların tarayıcıda kilit simgesini görmesi seni bir adım öne taşır. Sertifika kurulumunu otomatiğe bağlamak, uzatmaları unutmamak için güzel bir yöntemdir. Wildcard sertifikalar alt alanlar için ekstra rahatlık sağlar, tek tek uğraşmazsın. Böyle bir kurulum için SPF, DKIM ve DMARC ayarlarıyla e-posta tarafını güvene almak da bütün resmi tamamlar; domain itibarın güçlenir, gelen kutusuna düşme şansın artar.
E-Posta Teslimi ve İtibar
Yeni bir alan adı aldığında sadece siteyi düşünmek kolay; ama asıl temas çoğu zaman e-postada olur. Şablonlar güzel, ama mail kutusuna güvenle düşmek daha güzeldir. Alan adın adına gönderim yaparken SPF, DKIM ve DMARC gibi adımlar markana ‘ben ciddiyim’ dedirtir. Kurulumu akıcı yaparsan, ileride kara liste sürprizlerine yakalanma ihtimalin azalır.
Alan Adı Değiştirmek Gerekirse: Kırmadan Dökmeden Taşınmak
Neden ve Ne Zaman?
Bazen isim büyümez; marka büyüyünce yeni bir isme ihtiyaç duyarsın. Ya da başlangıçta aldığın uzantı çok deneysel kalır, daha geniş bir kitleye seslenmek istersin. Bu noktada alan adı değişimi gündeme gelir. Burada acele, en büyük düşman. Sabırlı bir plan, doğru yönlendirmeler ve net bir takvim işleri pürüzsüz hale getirir.
Yönlendirmeler ve Takvim
Site değişimi yaparken 301 yönlendirmeleri, arama motorlarına ve kullanıcılara ‘yeni adresimiz burası’ demenin en huzurlu yoludur. Yayına çıkmadan önce kayıtların TTL değerlerini düşürmek, DNS yayılımını hızlandırır. Bu konuda adım adım ilerlemek için zero‑downtime taşıma için TTL stratejilerini okumak harika bir hazırlık olur. Bir de işin görünmeyen tarafı var; arama motorlarına site taşımasını bildirmen, ölçümleri bir süre yakından takip etmen önemli. Resmi yönergeleri incelemek istersen, Google’ın alan adı değişimi ve site taşıma rehberi sakin bir yol haritası sunar.
Takip ve Sinyaller
Taşınma sonrası yoğun duygular normaldir. İlk hafta sinyaller dalgalanabilir, bu paniğe kapılmak için bir neden değil. Önemli olan, yönlendirmelerin kusursuz işlemesi, harici bağlantıların zamanla güncellenmesi ve kullanıcıların yeni adrese alışması. Sık sorulan sayfaları özel olarak kontrol etmek, kritik dönüşüm akışlarını izlemek ve gelen kutuna düşen geri bildirimleri dikkate almak da süreci hızla dengeler.
Tescil, Kilit, Transfer: Arka Kapıda Neler Oluyor?
Kimin Üzerine ve Ne Kadar Süre?
Alan adını kimin adına kaydettiğin, yarın bir gün yaşayabileceğin sürprizlerin sayısını azaltır. Şirket adına almak, yönetim devri ve faturalama açısından işini kolaylaştırır. Bazıları ilk yıl uzun süreli kaydı önemsiz görür, ama birkaç yıllık kayıt yenilemeyi unutma stresini azaltır. Bir de kayıt ve kontakt bilgilerini düzenli aralıklarla kontrol etmek, gereksiz sürprizleri en baştan önler.
Transfer ve EPP Kodu
Farklı bir kayıt şirketine geçmek isteyebilirsin. Burada transfer kilidi ve EPP kodu gündeme gelir. Sakin bir geçiş için alan adı transferini adım adım anlatan bu rehbere bakmak çok işe yarar. Transfer kurallarının çerçevesi için de ICANN’in transfer politikası sayfasını işaretlemek, ‘Neyi ne zaman yapmalıydım?’ sorusunu netleştirir.
Gerçek Hayattan Küçük Kareler: Hatalar, Dersler, Küçük Zaferler
Yanlış Yazılan İsim ve Kaçan E-Postalar
Bir keresinde, yazması zor bir isim yüzünden e-posta adreslerinde sürekli hata alındığına şahit olmuştum. Aynı proje, daha sade bir varyasyonla tekrar denendiğinde iletişim akışı büyülü şekilde hızlandı. Burada konu, sadece domain değil, onun etrafındaki pratik dünya. İmzada, sunumda, sözlü anlatımda akıcı olan isim, satış görüşmelerinde bile havayı değiştiriyor.
Uzantı Değişimi ve Sakin Taşınma
Başka bir projede .io ile yola çıkılmıştı. Ürün olgunlaşınca ve pazar genişleyince .com’a geçmek istediler. Önce e-posta kayıtları düzene sokuldu, ardından DNS için bir takvim çıkarıldı. Yönlendirmeler eksiksiz çalışınca, ekip rahat bir nefes aldı. Üstelik kullanıcıların geri bildirimi de ilginçti; yeni uzantı onlara daha ‘tamamlanmış’ hissettirmişti. Bu da gösteriyor ki uzantı, sadece teknik bir detay değil, algının ta kendisi.
DNS’in Gücü Adına Küçük Bir Hatırlatma
Her şey yolunda giderken, yanlış yapılandırılmış bir CNAME yüzünden beklenmedik bir kesinti yaşamıştık. O gün aldığım notu hâlâ masamda tutarım: ‘Basit olanı iki kere kontrol et.’ Şaka gibi ama çoğu zaman çözüm, gözümüzün önündeki küçük bir kaydı düzeltmek kadar yakın oluyor. Tam da bu yüzden, yayın öncesi son bir denetim turuna çıkmak paha biçilmez.
Kapanış: İsmini Bul, Uzantını Sev, Yolunu Aç
Toparlayalım. Alan adı ve TLD seçimi, markanın sesini taşır, SEO’da ise temiz bir başlangıç sağlar. Kısa, akılda kalan ve telaffuzu rahat bir isim, günlük hayatta en büyük destekçin olur. Uzantı konusunda ise, hikâyeni tamamlayan ve hedef kitlene uygun olanı seçtiğinde, kartvizitten sunuma kadar her yerde aynı tınıyı duyarsın. .com, .io, .ai gibi uzantılar farklı duygular uyandırır; önemli olan, senin yolculuğuna eşlik edenin hangisi olduğuna karar vermek.
Teknik tarafta minik ama kritik adımları es geçme. DNS kayıtlarını düzenli tut, e-posta itibarını koru, yönlendirmeleri prova et. Bu tip işleri sakin bir plana bağladığında, olası taşınmalarda da soğukkanlı kalırsın. İhtiyacın olduğunda DNS kayıtları rehberine ve TTL stratejilerine geri dönmek iyi gelir; adımlar netleşir, stres azalır. Bu yazı, isim ve uzantı arasında sıkıştığında omzuna atılmış bir hırka gibi olsun; içini ısıtıp yoluna devam etmeni sağlasın. Umarım işine yarar. Bir dahaki yazıda görüşmek üzere.
