İçindekiler
- 1 Ofiste Bir Alan Adı Hikâyesi: Transfer Dediğin Nedir, Ne Değildir?
- 2 Neden Alan Adını Taşırız? Zamanlama Neden Bu Kadar Kıymetli?
- 3 EPP Kodu Nedir, Nerede Saklanır, Nasıl Alınır?
- 4 Transfer Kilidi: Kapalı mı, Açık mı? WHOIS ve Onay E-postası
- 5 Kesintisiz Geçişin Sırrı: DNS, İsim Sunucuları ve Minik Hazırlıklar
- 6 Adım Adım Transfer: Başlat, Onayla, Takip Et
- 7 E-posta, SPF-DKIM-DMARC ve SSL: Küçük Dokunuşlar, Büyük Rahatlık
- 8 Sorun Çıkarsa: Sık Takılınan Noktalar ve Sakin Çözümler
- 9 Performans ve Güvenlikte Son Dokunuşlar: Bir Taşla İki Kuş
- 10 Kapanış: Sakin Kal, Sırayla Git, Küçük Adımlarla Büyük Rahatlık
Ofiste Bir Alan Adı Hikâyesi: Transfer Dediğin Nedir, Ne Değildir?
Geçen hafta ofiste, kahve kupamın kenarındaki izlere bakarken bir müşterinin telefonu çaldı; sesi biraz telaşlıydı. “Alan adımı taşımak istiyorum ama site kapanır mı, e-postalarım gider mi?” diye sordu. Bir an için aklım beni yıllar önceye götürdü; ilk alan adı transferimi, gece yarısı ekran başında, “kilit nerede, EPP kodu neden gelmiyor?” paniğiyle geçirdiğim o anları hatırladım. Hiç başınıza geldi mi, basit gibi görünen bir işlem bir anda düğüm düğüm olur ve siz nerenin ucundan tutacağınızı bilemezsiniz.
İşte tam da bu yüzden, alan adı transferi dediğimiz şeyi basit, akıcı ve gerçek hayattan örneklerle anlatmak istedim. Bu yazıda EPP kodunun ne olduğunu, transfer kilidinin neden açık veya kapalı kaldığını, isim sunucularını değiştirmenin gerekip gerekmediğini ve en önemlisi, sitenizi ve e-postanızı hiç kesmeden bu işi nasıl tamamlayacağınızı konuşacağız. Araya ufak püf noktaları, “mesela şöyle düşünün” türü örnekler ve yaşadığım pratik durumları da serpiştireceğim. Sakin bir tempoda ilerleyelim, çünkü bu iş gerçekten gözünüzde büyüttüğünüz kadar karmaşık değil.
Neden Alan Adını Taşırız? Zamanlama Neden Bu Kadar Kıymetli?
Transfer isteği genellikle iki şeyden doğar: mevcut yerde yaşanan bir memnuniyetsizlik veya daha iyi bir teklif. Kimi zaman destek ekibine ulaşmak zordur, kimi zaman kontrol paneli kasıntıdır, bazen de fiyatlar günden güne artıyormuş gibi hissedersiniz. Bazen hiç beklemediğiniz bir anda, yenileme döneminde gelen bir e-posta karar anını hızlandırır, “tamam, taşınalım” dersiniz ve top yuvarlanmaya başlar.
İşin güzel yanı şu: alan adı transferi, sitenizin dosyalarını veya veritabanını taşımak demek değildir. Sadece alan adınızın yönetildiği yer değişir. Bu yüzden iyi planlandığında, ne siteniz ne de e-posta kutularınız tek bir nefes bile kaçırmadan hayatına devam eder. Zamanlama burada kritik olur; transferi son günlere sıkıştırmamak, yoğun kampanya dönemlerine denk getirmemek ve DNS tarafında minik hazırlıklar yapmak, işin %90’ını huzurla çözer.
Mesela şöyle düşünün: şehir değiştiriyorsunuz ama evinizin eşyaları yerinde kalıyor, sadece anahtarları teslim aldığınız ofis değişiyor. Anahtar yeni ofiste, ama ev aynı ev; eşyalar, düzen, alışkanlıklar el değmemiş gibi. Alan adı transferi, çoğu durumda işte böyle “anahtar değişimi” gibi ilerler.
EPP Kodu Nedir, Nerede Saklanır, Nasıl Alınır?
EPP kodu, alan adınızın “benim gerçekten sahibim” dediğiniz şifreli anahtarıdır. Aktarımı başlatırken yeni kayıt kuruluşuna (registrar) bu kodu verirsiniz; tıpkı banka transferindeki onay kodu gibi düşünün. Genellikle alan adı yönetim panelinizde “Transfer” veya “EPP/Auth Code” başlığında bulunur. Bazı yerlerde tek tıkla gösterilir, bazılarında e-posta ile gönderilir; nadiren destek talebi açmanız istenir.
Şu küçük detay işin rengini değiştirir: WHOIS gizliliğiniz açıksa, EPP kodunu e-posta ile alırken doğrulama mesajı gizlilik e-postasına gidebilir, bu yüzden iletişim e-postanızın güncel olduğundan emin olun. Ayrıca, EPP kodu bir kere görüntülendiyse bazen güvenlik nedeniyle yenisi üretilir ve eski kod geçersiz olur; bu normaldir. EPP kodunu paylaşırken dikkatli olun; bu kodu, alan adınıza tam erişim veren bir anahtar gibi düşünmek iyi bir önlemdir.
EPP kodunu alamıyorum, şimdi ne olacak?
Panelinizde göremiyorsanız önce alan adınızın kayıt durumuna bakın, bazen kilit açıkken gösterir, bazen kilit kapalıyken. Eğer hiçbir yerde yoksa, destek ekibine kısa bir talep yazın ve alan adı sahibinin sizin olduğunuzu kanıtlayan basit doğrulamayı tamamlayın. Çok nadir durumlarda, e-posta kutunuzun spam klasörüne düşen doğrulama mesajlarını kontrol etmek bile sorunu çözer.
Transfer Kilidi: Kapalı mı, Açık mı? WHOIS ve Onay E-postası
Transfer kilidi, alan adınızın gelişigüzel taşınmasını engelleyen kapıdır. Çoğu alan adı “kilitli” gelir; ve bu iyi bir şeydir, çünkü istenmeyen transfer girişimlerine karşı korur. Transferi başlatmadan önce kilidi “unlock” ederek, yani açarak işlemi mümkün kılarsınız. Bu ayarı genellikle “Domain Lock” veya “Transfer Lock” başlığı altında bir anahtar ikonu eşliğinde görürsünüz.
Kilidi açınca topa yeni bir oyuncu girer: onay e-postası. Kayıt sırasında girdiğiniz e-posta adresi, transfer onayını isteyen mesajı alır. WHOIS gizliliğiniz açıksa, bu mesaj bazen gizlilik hizmetinin maskelediği adrese gider; doğrulama açısından gizlilik hizmetini geçici olarak kapatmak gerekebilir. Burada sakin olmak ve adım adım ilerlemek önemli; yanlış bir şey yapmazsınız, sadece kapıların doğru sırayla açılması gerekiyor.
Bir ipucu daha: kısa süre önce alan adının sahiplik bilgilerini değiştirdiyseniz, bazı uzantılarda “bekleme süresi” nedeniyle transfer kilidi otomatik devrede olabilir. Bu durumda, işe başlamadan önce durum kodlarını kontrol etmek hayat kurtarır.
Kesintisiz Geçişin Sırrı: DNS, İsim Sunucuları ve Minik Hazırlıklar
İşin kalbi burada atıyor. Alan adınızı taşımak, sitenizi taşımak demek değildir; bu yüzden DNS ayarlarınız aynı kaldığı sürece ziyaretçileriniz farkı anlamaz. En basit senaryo şudur: mevcut DNS sağlayıcınızı ve isim sunucularınızı hiç ellemeyin, sadece alan adınızı yeni kayıt kuruluşuna taşıyın. Böylece, transfer boyunca siteniz ve e-postanız aynı ayarlarla çalışmaya devam eder.
“Peki ya ben DNS sağlayıcımı da değiştirmek istiyorum?” derseniz, burada iki aşamalı ilerlemek huzur verir. Önce alan adını taşıyın, her şey yolunda çalıştığından emin olun. Ardından ikinci aşamada DNS sağlayıcınızı değiştirin. Bu arada, geçiş öncesi DNS kayıtlarınızı gözden geçirmek harikalar yaratır; A, AAAA, CNAME, MX, TXT gibi kayıtları tek tek kontrol ederek çakışmaları temizlemek, sonradan çıkacak sürprizleri önler. Bu konuda derlediğim detayları, DNS kayıtlarını A’dan Z’ye toparladığım rehber içinde sakin sakin anlatmıştım.
Mesela şöyle düşünün: bir trafik tünelinden geçiyorsunuz ve önceden ışıkların senkronunu kontrol ettiniz. Geçiş esnasında hızınızı sabit tutarsınız, dur-kalk yaşamazsınız. DNS’te de “TTL” gibi küçük ayarları önceden düzeltmek aynı etkiyi yaratır. Değişiklik yapacaksanız TTL değerlerini ölçülü şekilde düşürmek ve geçiş bittiğinde yine makul seviyeye almak, internetin dünyanın dört bir yanındaki noktalarıyla daha dengeli konuşmanızı sağlar.
Eğer çok daha kritik bir yapınız ve yüksek trafik dönemleriniz varsa, hazırlıkta dayanıklılığı artırmak özgüven sağlar. Bu noktada, kesintiyi ağ seviyesinde en aza indiren Anycast DNS ve otomatik failover yaklaşımını anlattığım yazı size fikir verebilir. Ayrıca kötü niyetli trafikle karşılaşma ihtimaliniz varsa, DDoS saldırıları ve korunma yöntemleri üzerine notlar da geçiş haftasında daha rahat etmenizi sağlar.
Adım Adım Transfer: Başlat, Onayla, Takip Et
Artık EPP kodunuz var, transfer kilidini açtınız, DNS tarafında planınız hazır. Şimdi yeni kayıt kuruluşunuzun panelinde transferi başlatırsınız; alan adını girip EPP kodunu ekledikten sonra ödeme sayfasına geçersiniz ve süreç resmen kayda alınır. Ardından, kayıtlı e-posta adresinize bir onay mesajı gelir; burada “evet, ben istiyorum” diyerek süreci hızlandırırsınız. Eski taraftan da “iptal etmek ister misin?” şeklinde bir e-posta gelebilir; yanıt vermezseniz süreç kendiliğinden devam eder, ama çoğu zaman “onaylıyorum” demek işi birkaç gün öne çeker.
Bu arada, “son güne bırakmamak” kuralını çok seviyorum; yenileme tarihine yaklaşmış bir alan adını taşımak da elbette mümkün, ama iş yükü zaten yoğunken bir de onay e-postaları, kilitler, kodlar derken stres artabiliyor. Birkaç gün önden almak, hem siz hem ekip için nefes demek. Transfer tamamlandığında yeni panelde alan adınızı görürsünüz, isim sunucularınız aynı kalmışsa siteniz olduğu gibi çalışır.
Transfer bittiğinde bazen otomatik olarak ek bir yıl uzatma uygulanır; bu, çoğu uzantıda beklenen bir sonuçtur. Panelinizde son tarihi görebilir, içinizi rahatlatabilirsiniz. Son adım olarak, transfer kilidini yeniden açmayı ve gizlilik tercihlerinizi istediğiniz hale getirmeyi unutmayın; bu, güvenlik açısından güzel bir final dokunuşudur.
E-posta, SPF-DKIM-DMARC ve SSL: Küçük Dokunuşlar, Büyük Rahatlık
Birçok kişinin en çok endişe ettiği yer e-postadır; çünkü müşteriyle, ekiple, tedarikçiyle iletişim oradan akar. Eğer DNS sağlayıcınızı değiştirmiyor, sadece alan adını taşıyorsanız, MX ve diğer kayıtlarınız olduğu gibi kalır. Yine de, bu fırsatı küçük bir temizlik için kullanmak güzel bir fikirdir. SPF, DKIM ve DMARC kayıtlarınızı gözden geçirmek, doğrulama hatalarını düzeltmek ve gereksiz eski kayıtları temizlemek, teslim edilebilirliği hissedilir biçimde iyileştirir. Bu konuyu adım adım ele aldığım e-posta teslim edilebilirliğini yükseltmek için rehber işinizi çok kolaylaştırır.
SSL tarafında da benzer bir sakinlik mümkün. Eğer isim sunucularınız, A kayıtlarınız ve sertifika sağlayıcınız aynı şekilde çalışıyorsa, sertifikanız aynen devam eder. DNS sağlayıcısını değiştiriyorsanız, CAA ve doğrulama yöntemlerinizi kontrol etmek iyi bir alışkanlıktır; bazen tek bir TXT kaydı veya yanlış bir yönlendirme yüzünden sertifika yenilemesi aksar. Transferi planlarken küçük bir kontrol listesi hazırlayıp, bitişte de bir çay demleyip hepsini gözden geçirmek en konforlu yöntemlerden biridir.
Sorun Çıkarsa: Sık Takılınan Noktalar ve Sakin Çözümler
“Transferim başlamıyor” dediğinizde ilk bakacağınız yer alan adının durum kodlarıdır. Bazı uzantılarda kısa süre önce yapılan sahiplik değişiklikleri geçici bir bekleme doğurur, bazen de alan adı panelde kilitli görünmez ama gerçekte kilitlidir. Bu gibi anlarda alan adınızın gerçek zamanlı durumunu görmek için IANA WHOIS üzerinden alan adınızın durum kodlarını incelemek, “clientTransferProhibited” gibi bir ibare olup olmadığını anlamak açısından yararlıdır. Eğer böyle bir ibare varsa, panelden kilidi açmayı veya destek ekibine durumu doğrulatmayı aklınıza yazın.
Bir başka durum da “onay e-postası gelmedi” senaryosudur. Burada birkaç ihtimal var: WHOIS gizliliği nedeniyle maske e-postasına gitmiş olabilir, spam klasörü hınzırlık yapmış olabilir ya da kayıtlı e-posta artık erişilebilir değildir. Bu durumda, önce e-posta adresinizi güncellemek, ardından onay mesajını yeniden talep etmek iyi bir hamledir. Bazen sadece “tekrar gönder” demek her şeyi normale döndürür.
Transfer kuralları için temel başvuru noktası, ICANN’in alan adı transfer politikasıdır. Burada bekleme süreleri, onay yöntemleri ve reddedilme gerekçeleri sade başlıklarla açıklanır. Ülke uzantılarında (ccTLD) zaman zaman farklı kurallar olabilir; böyle durumlarda yeni kayıt kuruluşunuzun destek ekibinden, uzantıya özgü istisnaları kısaca istemek işleri hızlandırır. Nihayetinde, işin özü bellidir: EPP kodu doğru, kilit uygun, e-posta onayı tamam ve DNS planı netse, transfer gayet akıcı ilerler.
Performans ve Güvenlikte Son Dokunuşlar: Bir Taşla İki Kuş
Transfer bitti, rahat bir nefes aldınız. Şimdi “madem taşındık” diyerek iki minik iyileştirmeyi düşünebilirsiniz. Birincisi, DNS tarafında performansı ve dayanıklılığı artıran küçük adımlar; Anycast veya coğrafi olarak dağıtık bir platform seçmek, yoğun trafik dalgalarında sörf tahtası gibidir, sizi ayakta tutar. İkincisi, kayıtlarınızı düzene sokmak; gereksiz yönlendirmeleri temizlemek, TXT kayıtlarını azaltmak ve kritik alt alan adlarını netleştirmek her zaman iyi gelir. Bu temizlik için tekrar hatırlatayım, DNS kayıtlarını A’dan Z’ye toparladığım rehber pratik bir yol arkadaşıdır.
Ayrıca, kritik servisler için otomatik devreye giren çözümler işinizi çok kolaylaştırır. “B planı” dediğimiz katmanları kurduğunuzda, değişiklikler ya da beklenmedik anlar sizde kaygı yaratmaz; çünkü arka planda bir güvenlik ağı vardır. Bu çerçevede, Anycast DNS ve otomatik failover ile kesintiyi azaltma üzerine yazdıklarımı, transfer sonrası “son rötuşlar” listesine ekleyebilirsiniz.
Kapanış: Sakin Kal, Sırayla Git, Küçük Adımlarla Büyük Rahatlık
Alan adı transferi bazen bir dağ gibi görünür ama tırmanışın rotası bellidir. EPP kodu cebinizde, transfer kilidi doğru konumda ve iletişim e-postanız güncelse, işin büyük kısmı zaten tamam demektir. DNS tarafında acele etmeyip, isim sunucularını aynı bırakmak en risksiz yoldur; değişiklik gerekiyorsa, önce küçük bir plan yapıp sonra harekete geçmek her zaman akıllıca olur. Mesela önce alan adını taşıyıp rahatlayın, ardından DNS sağlayıcınızı değiştirmek istiyorsanız, kısa bir bakım penceresi belirleyip TTL ayarlarını yoluna koyun.
Umarım bu yazı, gözünüzde büyüyen transfer işini gündelik rutinlerden biri gibi hissettirebilmiştir. Aklınıza takılan ufak noktalar için notlar alın, onay e-postalarını kontrol etmeyi alışkanlık haline getirin ve bittiğinde transfer kilidini yeniden açmayı unutmayın. Eğer e-posta tarafında “teslim olmuyor” gibi can sıkıcı başlıklar görürseniz, SPF, DKIM ve DMARC ayarlarını elden geçirmenin yollarını hızlıca uygulayabilirsiniz. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere; umarım bir dahaki kahvenizi, bir şeylerin yolunda gittiğini bilmenin verdiği huzurla içersiniz.
